GİTMEK
Gitmek
Öylece çıkmak yola
Hiçbir şey almadan yanıma
İki gün önce giydiğim gömlekle
Bir haftalık pantolon ayağımda
Dalgın dalgın çıkmak sokağa
Vakit ne bilmeden
Tıpkı eski günlerdeki gibi
Hayal ederek
Gitmek
Heybemde bütün yorgunluğum
Ellerimde tozlu yıpranmış yıllarım
Yanyana biriktirdiğim karşılıksız aşklarım
Hepsi ağıt yakıyor sahte göz yaşlarıyla
Omuzlarını silkerek
Gitmek
Bir tarafta beni üşüten gülmeler
Öte yanda beni ısıtan kaçamaklar
Duvarımda solmuş boyalı kara çalan yazılar
Hepsi üşüşmüşler buluttan tenime
Lime lime çığlıklarımı keserek
Gitmek
Umursamaz bedenleri bırakıp ardımda
Taşımadan bana yük boş yürekleri sırtımda
Anılarım bana yeter attığım her adımda
İnce ince yağan yağmurlarda
Ağır ağır yürüyerek
Gitmek
Vaktin kaçıncı kez geçtiğine bakmadan
Yeri belirsiz inilecek son durağı sormadan
Belki umuduyla yaşadığın kapıları çarpmadan
Serinleten rüzgarlara aldırmadan
Islık çalıp gülerek
Gitmek
Ama gündüz ile akşamın arasında
Gündüzün kapıları kapanmadan
Güneş daha tam kaybolmadan
Yankılanacak Hicaz makamından
Ezana biraz kala
Tanıdık tanımadık kalabalığa aldırmadan
Bulunmak keyfe keder ya da gönüllü
Bıraktığın izlerin toplamıdır dost canlara
Üstü açık ya da kapalı o avluda
Açık ya da kapalı bir havada
Son namazı bekleyerek.
Gitmek
Dualarla, ağıtlarla edilirken Allah'a emanet
Geride kalan biraz özlem, biraz anı, biraz hasret
Renkleri, mevsimleri bilinmeyen
Merak edilesi o yurda
Aynı içtenlik, aynı tebessümle el uzatıpta
Merhaba diyerek
Gitmek mi zor, kalmak mı?
Belki güleceksin kapıyı açsan
Belki de ağlayacaksın içerde dursan
Düşünmeksizin silip atmak
Yazılamayanları kulağa küpe yaparak
Geldiğin gibi giderken de çırılçıplak
Ana rahminden toprağa
İki durak arasında
Budur aslında yakışan
Çaresizliğin kucağında
Cesurca söyleyebilmek
Ah minel mevt yorgunum
Yokluğun sakin tahtına gönlünce
Kurulup gitmek.
Suya İmza
Ömer Faruk Ertem