Köşedeki Şiirler - 18

BABİL'İN ÇOCUKLARI

Sarı toprağın sonsuzluğunda
Dinmek bilmiyor kan yağmurları
Ebabil kuşlarının çakıl taşları değil
Kadim yurda göklerden yağan
Soğuk ölüm gecelerinde
Barut kokuları, çöl kurşunları
Dünyanın yedi büyük utancı
Milyonlar tanık
Bu topraklarda yazıldı
Babil'in asma mezarları.

Kimlerin hangi kölelerin alındı
Lanetleri bedduaları günahları
Babil'in saraylarında, duvarlarında
yankıları
Bebeklerin, çocukların sessiz çığlıkları
Annelerin babaların ağıtları
İhanetlerle süslenmiş dört bir yanı
Günah dolu Babil'in kadim toprakları

Babil'in oyun bahçesinde
Filistin'den Yemen'e
Bağdat'dan Aden'e
Bombalar raks ediyor
Ninova'nın gözü yaşlı gökyüzünde
Ölüm kutsanıyor her gece
Tüm insanlık dinliyor
1001 gece yalanları
Fizan'dan Necef'e
Bedenler ekilir çıkmaz fidanları
Tüm Dünya kör, sağır, dilsiz
kıpırdamadan bekliyor
Bakıyor
Ruhsuz, duygusuz, tepkisiz
Babil'in yalnız çocukları
Yüzyıllardır sahipsiz.

Bayramlar kutlanır, kölelik kutsanır
Beyazlar içinde küçük çocuklar
En yakın oyun arkadaşları
Anne olur kolları babadır bacakları
Elele tutuşmuşlar mermilerle
yarışıyorlar, koşuyorlar
Oyunun sonu hep biter kavgalı
Ya kolu ya da bacağı
Ayrılır küçük bedeninden
Bilmeden, hissetmeden,
Ve dahi gözyaşlarını dökemeden, yaşayamadan
Babil'in ayrılık oyunudur bu
Nebukadnezar'dır başlatan
Sargon'dan Musa'ya
Sahipsiz Kudüs'ün esir tahtı
Sessiz ve dalgın Kutlu Şehrin sokakları
Babil'in doğan her çocuğu
Birlikte oynar, elele tutuşur
bilir bu kuralı
Nil'den Fırat'a durduramaz
akan kanı
Belki yarın değişir umuduyla
Her sabah uyanıp yeniden koşarlar
Birazdan onlar da sobelenecekler.

Halbuki çok emindiler
Siyah dumanların arkasına
Onlar saklanmıştı
Babil'in solmuş çocukları
Sadece beyaz elbiseleri görülürdü
Olsun, belki bir umut
Bulut sanıp bırakırlardı
Çocuk annelerin öksüz çocukları
Onlar ölümü sobelenmek sandı
Nesillerce bu oyunla büyütüldüler
Dedeleri, nineleri, kendileri
Büyütülecek var daha niceleri
Bu toprakların asil köleleri
Beyazlar içinde gelecek nesilleri
Zeytin Dağından bakıyor
Elele sahipleri bir de kuzenleri

Babil'de vicdan, onur, namus katili kuzenler
El çırpıyor, alkışlıyorlar
Çocuklar sobelendikçe gülüyorlar
Yürekleri kör nefsinin kölesi
kara vicdanlı
akıyor çeşmelerinden Neftin yağı
Şerefsizliğin şerbet olduğu
Siyah renkli, irin aromalı
Babil'in çöllerinde, ağıtsız şehirlerinde
Her gün her gece
uyurken çığlıkların sessizliğinde
Sobelenen çocukların körpe bedenleri
Belki de inandıkları oyun bu
Yüzyıllar öncesinden gelen
Diri diri gömmek yerine
Sobelenen çocukların gömülmeleri

Babil'de, Mezopotamya'da,
Yemen'de, Hicaz'da
Milyonlarca
sobelenmeyi bekleyen Babil'in çocukları
Hepsi beyazlar içinde
Oyunun kuralı değişmedi
Bugün göz yumanlar
Yarın ebe olacaklar
Ve sonra sonunda
Onlar da
sobelenecekler

Ne tuhaf bir oyun.
İki defa sobelenip de
hiç yok isyan eden.
Mızıkçılık yapıp da
çıkan yok oyundan.
Kırmızı mendil geziyor
Elden ele.
Nasıl bir oyun bu?

Bu oyunda körebeye ip bağlayanlar
Ali Baba ve Kırk Haramiler
Gez göz arpacıktan tekerlemeler
Noel Babadan hediyeler
Bombalar kurşunlar mermiler
Ağıt yakan diller
Beyaz kefensiz çıplak bedenler
Binler
Onbinler
Yüzbinler.

Keşke herkes bilseydi.
Anlatılan masalların
Sonunda yok gökkuşağı
Atlarıyla gelen iyi adamlar da.
Hangisi yanlış hangisi doğru
Hiç bilmeden
Gökkuşağının doğduğu yere
Gidenler

Ufak bir balon uçuyor
Siyah dumanların arasında
Görünüyor.
Yükseliyor gökyüzünde Babil'in.
Yüklenmiş umutları, tüm masumiyetiyle
Direniyor, çırpınıyor
Nefes olacak, umut verecek bir el olsa keşke.
Sönmek üzere.

Beyazlar içinde
El sallıyorlar
Babil'in çocukları
Umutla
Bekliyorlar.

Suya İmza

Ömer Faruk Ertem

Yorum Yap

Sosyal Medyada En Çok Bu Hashtag'lerle Arandık!