Lozan anlaşmasıyla birlikte tüm kapitülasyonlar ve Duyunu Umumiye kaldırılmış ve Kabotaj hakkı da elde edilmiştir. Kabotaj hakkı kısaca egemenliğin ‘’Mavi Vatan’’da uygulanmasıdır. Kabotaj hakkı denizle ilgili her türlü faaliyetin Türk vatandaşları tarafından yapılmasıdır.
Ancak geçen zaman içinde gerek liman, gerekse deniz ulaştırması konusunda yeterli sermaye ve altyapıya sahip olmayan Türkiye, kabotaj hakkını yürürlüğe sokamamıştır. Ancak tarih 20 Nisan 1926’yı gösterdiğinde, 1 Temmuz 1926 tarihinde yürürlüğe girecek Kabotaj Kanunu (Türkiye karasuları dahilinde, sahillerinde ve limanlarında denizcilik sanat ve ticaret hakkındaki kanun) kabul edilmiştir.
Kanun çıktıktan sonra yabancı işletmelerin işlerini 01 Temmuz’a kadar sonlandırmaları talep edilmiştir. Çok itiraz gelmiştir. Ancak Mustafa Kemal ATATÜRK kararlıdır. “Alabilecek çıkmazsa, devlet alır, o da olamazsa söküp götürebilirler” demiştir. 01 Temmuz Türkiye’nin Denizcilik Gücünün başlangıç tarihidir. Bu nedenle Denizcilik Bayramı olarak ilan edilmiştir.
Mustafa Kemal ATATÜRK bir yıl sonra denizcilik vizyonuna bir vurgu daha yapacaktır.
Bilindiği gibi, Başkent’in Ankara olmasına rağmen, birçok ülke, nasıl olsa başkent İstanbul olacak diye Büyükelçiliklerini Ankara’ya taşımadılar. Ülkenin Cumhurbaşkanı birçok faaliyete davet ediliyor ama İstanbul’daki hiçbir davete iştirak etmiyordu. Diğer taraftan sanayi ve cemiyetlerin İstanbul’da bulunması ve bunlardan gelen ısrarlı davetlere rağmen, Atatürk İstanbul’a gitmemiş ve yurt içi gezilerinin tamamlanmasından sonra İstanbul’a gideceğini beyan etmiştir. Hatta Hamidiye, Karadeniz vapuru ile yaptığı deniz seyahatlerin de İstanbul’dan binmemiş, hareket Limanı olarak hep Mudanya’yı seçmiştir.
Yıl 1927’ye geldiğinde Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul ziyaretine karar vermiştir. Daha sonra İstanbul’dan ayrıldığı 16 Mayıs 1919 tarihinden 8 yıl sonra, Cumhuriyetin Kurulmasından ise 4 yıl sonra ilk kez İstanbul’a gelecek olan Cumhurbaşkanına tarih, protokol, program sorulduğunda “Tarih 01 Temmuz olabilir” demiştir.
İstanbul ayaktaydı, herkes programın peşinde, tüm elçilikler davet için yarış içindeydi. Ancak program çıkmıyordu. Haziran sonunda artık pes eden İstanbul Valisi, “Tamam. Sizi Haydarpaşa’da karşılarız, programın kalanı size ait “ diyerek noktayı koymuştur. Durumu aktaran emir subayına Gazi’nin cevabı “Ben Haydarpaşa gitmeyeceğim, beni orda beklemesinler” olmuştur. Daha da şaşıran yaverine “Trenden İzmit’te ineceğim. Ertuğrul yatını İzmit’te hazır etsinler, İstanbul’a denizden gideceğim ve doğrudan Denizcilik Bayramı kutlamalarına katılacağım. Beni Denizcilik Bayramı kutlamalarında karşılasınlar” demiştir.
Nitekim Ertuğrul yatıyla İzmit’ten hareket eden Cumhurbaşkanını Hereke, Yelkenkaya, Adalar, Maltepe, Kartal, Kadıköy ve Moda önlerinde halk sandallarla, şehir hatlar vapurlarıyla coşkun bir şekilde karşılamış, Mustafa Kemal ise onları Ertuğrul yatından selamlamıştır.
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk denizcilik bayramı kutlamaları sonrasında Dolmabahçe Sarayına çıkmış, Dolmabahçe Sarayı’nda onu karşılayan halk, cemiyet ve dernek üyelerine yaptığı konuşmasında özetle “Aziz İstanbul halkına sekiz sene evveline kadar içinde yedi evliya kuvvetinde bir korkunç hayal tasavvur ettirmek istenen bu sarayın içinden söylüyorum. Artık bu saray Allah’ın gölgesi olarak bir tane padişahın değil, milletin sarayıdır. Ben burada milletin bir ferdi, bir misafiri olarak bulunmaktan bahtiyarım ve hepinizi saygıyla selamlarım[1]” demiştir (Bkz. Amiral Vehbi Ziya Dümer’in anıları ss.147,148).
01 Kasım 1938, TBMM Açılış nutkunda da denizciliğe önem veren Atatürk “Denizcilik Milli Ülküdür, Geliştirilmelidir” diyerek. Denizciliğe bir kez daha dikkat çekmiştir.
Yazı: Ergun Mengi