Rotamızda Fiscardo limanı var. Motor seyri ile ilerliyoruz. Artık motor çalışırken de Pamuk havuzluğa çıkmaya başladı. Yastıklardan yer yapıyoruz, içinde uyuyor. Elimden mamasını yiyor. Limana bağlandık Fiscardo’da.
Güzel kelimesi kaygılanmış “Acaba Fiscardo’yu yeterince anlatabilir miyim” diye. Oya gibi. Pamir, Sadun Boro’nun kitabında okumuş Fiscaro’yu ve adını çok sevmiş. Artık ada dokusundan çok farklı şehrin dokuları. İtalyan etkisi gözleniyor evlerde. Çiçeklerle donanmış sokaklar, güzellik yarışına girmiş mağazalar… Ara sokaklar daracık film setinde geziyormuşsunuz duygusu yaratıyor. Burası Kefolanya’daki son limanımız.
İthaka'ya varmak için çok heyecanlıyım. Yunanlılar İthaki diyor. Odysseus varmak için on yılını vermiş. Poseidon’un kızgınlığını çekmeseymiş iyiymiş… Biz Poseidon’u kızdırmadık. Ona saygılarımızı sunuyoruz ve akıntının da lehimizde olmasıyla motor seyri ile vardık güzel İthaka’ya. Hava uygun olmadığı için Vathi’ye gitmeyeceğiz. Odysseus’un varmak için neden bu kadar ısrarcı olduğunu anlıyoruz. Limanı, koylar boyu kıçtan kara bağlanmış teknelerin şehrin güzelliğini daha da süslemeleri… Görülmeye değer ada İthaka. Uzun bir yürüyüş yaptık. Süslü koyların kenarındaki evler de öyle romantik görünüyor ki. Gittiğim ve sevdiğim yerlerden ayrılmak için pek gönülsüz oluyorum.
Lefkas Vasiliky geniş demirleme alanı ile rüzgarı ve doğal olarak birçok yelken okuluyla oldukça hareketli bir liman. Tabii ki kafadan esen rüzgarla ve dalgalı bir denizle geldik buraya. Önceleri etrafımızda kelebek gibi dolaşan kite ve sörfçüleri, lazer, optimize, hobie catleri ile canlı mı canlı. Rüzgar sertleşti akşama doğru. Yelkenini denize düşüren bir hobycat uzunca bir süre kurtulmak için uğraştı. Yanına öğretmenleri botlarla gittiler. Epey uğraşıdan sonra kurtuldu da biz de rahat bir soluk aldık. Akşam da gittikçe sertleyen hava yüzünden gece uyuyamadık.
Anti Paxos kıçtan kara yapabileceğiniz muazzam renkte denizi olan küçük adacık. Bağlanırken denizanası görmek şaşırttı. Bir katamaranın sancağına demir attık ve bağlandık. Kamerayla su altında çekimler yaptı Pamir. En popüler koyundan bir önceki koyda kaldık. Gece açıkta demirleyen bir tekne ve biz, yıldızların altında havadaymışız hissi veren suda biraz da soluganlı bir gece geçirdik. Burası batıya kapalı. Genel olarak gündüz denize girmek için gelen tekneleri ağırlıyor bu ada. Akşam olunca Paxoi adasına gidiyor herkes. Sabah bir denizanası denizinde uyandık adeta. Suya girmenin imkanı yok. Tekrar botu indirdik ve halatlarımızı öyle çözebildik. Erkenden Paxoi adasına geçtik. Liman bomboş. Herkes Anti Paxoi’ye gitmiş.
Paxoi bir adanın koya aşkından doğmuş bize kalırsa. Daracık bir kanal, çiçeklerle bezenmiş bir şirin kasaba. Çapaların karışma olasılığı çok. 13 yıldır hiçbir çapa üstüne çapa atmadım. Çok dikkat ediyoruz. Sancak ve iskeledeki teknelerin zincir yönlerini de gözeterek berrak suya bıraktık çapamızı. Su o kadar temiz ki. Her şey görünüyor. Bağlanmak için arkaya halatlara geliyordum ki iskeledeki teknenin zincirinin üstüne zincir döşediğimizi gördüm. İnsan bu kadar yamuk niye zincir döşer ki dedik ama bağlandık da çaresiz. Tekne de çıkacakmış bir saate, sorun olursa tekrar çıkacağız. Kafede kahve içiyorlar. Sorun yok dediler. Söyledikleri gibi bir saat sonra çıktılar ve gittiler. Tamam da o zincir kimin? Avara olan teknenin iskelesindeki tekne neredeyse 45 derecelik bir açıyla sancak istikametine bırakmış çapasını. Bu da bana ders oldu. İki hatta üç tekne sonrasındaki teknelerin zincirlerine de bakacağız tekrar. Komik ama yapacak bir şey yok. Böyle düzensiz zincir atanlar da oluyor bu daracık küçücük koyda. Bizim zinciri kaldırdılar, çapalarını kurtardılar ve gittiler. Uzundu zincirimiz. Biraz çekince iyice gömüldü çapa. Tekrar çıkmak zorunda kalmadık.
Burada güzel deniz dükkanları da var. Tekne ayakkabımı atmıştım Türkiye’den çıkarken ve yenisini almaya vakit bulamamıştım. Buradan aldım. Pamir’le keyifli bir gezi yaptık. Kanalın kuzey girişinde mazot iskelesi de var. Gözümüz arkada güzelliklerle beslenmiş bir şekide iki gün kaldığımız bu limandan ayrıldık. Kimse para almak için gelmedi. Bakındık soruşturduk anlayamadık.
Paxoi Lakka limanı da kapalı korunaklı bir liman. Alarga alanından günübirlik tekneler cambaz edası ile geçiyor. Koca teknelerden zaman zaman bayrağımızı görüp “merhaba” diye seslenenler oldu. Arkamızdan Serene teknesi de geldi. Bizden yaklaşık bir ay önce Finike’den yola çıkan Özi teknesi Özlem ve Özkan Kaptanlarla internetten tanışmıştık ama hiç karşılaşmamıştık. Buraya onlar da geldi. Koyun girişine demir attılar. Biz geldiğimizde çok kalabalık değildi ancak bir, iki saat sonra marina kıvamında birbirine yakın demirleyen onlarca tekne oldu. Kıyıda harika bir yürüme yolu var. Ağaçların altında özenle düzenlenmiş bir yol. Kafenin önüne bir iskele yapmışlar. Botları herkes oraya bağlıyor ve karaya çıkıyor. Burada internet çok iyi değil. Ailelerimizle zar zor konuştuk. Özi teknesine hoş geldiniz demek ve yüz yüze de tanışmak için gittik. Bu sene çokça tekne Türkiye’den yola çıktı veya çıkacak. Bakalım herkes birbirini nerelerde ve hangi zamanlarda tanıma fırsatı yakalayacak. Teknemize döndük. Burada birkaç gün kaldıktan sonra yönümüzü kuzeydeki Korfu adasına çevirdik.
Korfu adası. Burada sevgili Dr. Galip ağabeyinin Ege Üniversitesinden arkadaşı Dr. Yanni Paskualidis ile randevumuz var. Benim ufak bir kontrolüm var. Eski şehrin önünde demirdeyiz. Burası çok hareketli. Pamir beni karaya bıraktı ve tekneye geri döndü.
Şehrin merkezinde buluşacağız. Burayla ilgili çok bilgim yoktu. Merkeze vardığımda etrafımda dönerken buldum kendimi. Çok güzel bir ada. Ne kadar da büyükmüş. Eski şehir tam da sevdiğim gibi iyi korunmuş. Yanni’yi bekleyeceğim, biraz zamanım var. Wifi var sokaklarda. Biraz dolaştım. Sokak müzisyeni arabalı müzik kutusuyla geziniyor, notaları bu güzel kentin sokaklarına bırakarak. Çocuklar gibi arkasına takılıyorum. Saraya çıkan yolda bir yanda çay bahçesi kıvamında masaların olduğu kafeler diğer tarafta eski binalar.
Yanni ile buluştuk ve onun aldığı randevuya yetişmek üzere görüntüleme merkezine gittik. Doktor geçmişimi bilmediği için gördüğü şeyleri pek beğenmedi ve ileri tetkik istedi. Kendi doktoruma yola çıkmadan önce gitmiştim. Gördüğü yeni kitle için altı ay sonrasına kontrol önermişti. Korfu'daki radyoloğun tedirginliği bizi de tedirgin etmeye yetti. Kendi doktorumla da görüştüm. ''O da ihmal etmeyelim, ileri tetkik iyi olur'' deyince daha yolculuğumuzun ilk ayında geri dönmenin planlarını yapar bulduk kendimizi. Yanni, bize yeni randevu ayarladı. Böylelikle almak üzere olduğumuz uçak biletini iptal ettik ve bir, iki gün sonra aldığımız randevu için beklemeye karar verdik. Bu süreçte canım arkadaşım Özge’de Ege Üniversitesinden eski raporlarımı temin etti. Ben Korfu’yu sevmeyeyim de kim sevsin. Kalbimin orta yerine oturdu bu güzel ada.
Burada Serene2020 teknesi ile buluştuk. Öncü ve Tuba da Atina’ya karadan gitmekten vazgeçip onlara katılmışlar. Bizim moralimiz çok bozuk. MR sonucunda ne çıkacak bilemiyoruz. Bunun tedirginliğine mi üzüleyim, yılardır yaptığımız planın bozulma olasılığına mı bilemedim. Canan, akşam yemeğe çağırdı bizi. Bazen beraber olunca morali de düzeliyor insanın. Hiçbir zaman unutmayacağım bir gece geçirdik. Bizim memlekette derler “Elekle su taşırım senin için” diye. Yanni, Metin Kaptan ve Canan bizim için öyle. Bütün gün Öncü ve Tuba ile yemek pişirmişler bizi de neşelendirsinler diye. Harika bir şölen masası hazırlamışlar. İyi ki dostlar var.
Ertesi gün çıkış işlemleri için limanın olduğu yere gideceğiz. Serene önde, biz arakada demir attık. Akşam üzerine de MR randevusu için tekrar kalenin önündeki demir yerine geleceğiz. Ama heyhat pasaport memuru Yunanistan’ın arıza bakanlığından gelmiş sanki. Gemi adamı belgesi ile giriş yapamazsınız diye bağırıyor, İngilizce konuşmak istemiyor, sadece bize de değil. Bulgar bir denizciye de. Başkaları da var. Herkes sus pus. Şaka gibi Tazmanya canavarına dönmüş durumda. Pamir ve Metin Kaptan da karşılık verirse artık adalar krizi mi çıkar, kim ayıklar bu pirincin taşını bilemiyoruz. Sıcakta bizi gümrük binasına gönderiyor. Büyük yolcu gemisinden inen yüzlerce turist önümüze geçiyor. Randevum da var. Bir an evvel kurtulmak istesek de bırakmıyor bizi. En sonunda bizi gemi adamı belgesiyle alan Yunan gümrük dairesine sormalarını önerdik. Biz kendi kendimize girmedik çünkü. Gümrüğe gittik çaresiz. Oradaki hanım konuştu. Öğle arasını beklememizi söyledi. Memurlar değişmiş. Öğleden sonra yaklaşık iki dakika içinde çıkış işlemlerimiz onandı. Şaka gibi bir gün. Koşturarak geri döndük tekne ile. Demir attık ve randevuya ucu ucuna yetiştik. Sonuçlar temiz çıktı. Derin bir soluk aldık. Ama çok derin. Herkese haber verdik. Yanni’yi aradım yemek yiyelim teknede beraber diye. O bizi ağırlamak için rezervasyon yaptığını söyledi. Tekrar görüşmek çok güzel olacak. Üzerimizden tır geçmiş duygusu olsa da bunu atlatmanın en güzel yanı mutlu olacağınız anların peşinden gitmek. Yanni ve yine kendisi gibi Dr. olan eşi Eva ile sohbet harika. Yanni Türkiye’de doğmuş büyümüş, askerlik, mecburi hizmetini yine Türkiye’de yapmış. Sonra Yunanistan’a göçmüş. Ne çok konuşacak konu var. Pamir’in meslektaşı, kadın doğum uzmanı. Keyfine doyamadığımız gecenin ardından ertesi gün Korfu’dan ayrıldık. Korfu bizim en çok sevdiğimiz yer oldu.
Çıkış formlarımız elimizde. Mutlaka tarihleri kontrol etmek gerekiyor .Tepai için her ay başı çıkış süresi için farklı günler tanımlıyorlar. Geçen ay 6 Haziran’dı son çıkış tarihi, bu ay 4 Temmuz tanımlanmış. Vergi 1’inden 1’ine ama çıkış için birkaç gün süre veriyorlar. Günlerin farklı olması bu yüzden.
Korfu tarihi ile de oldukça cezbedici bir kent. Harika bir kalesi var. Yat kulüp, marinası, gece yaşamı, koruyucu azizi, kimliğini korumuş şehir dokusu ile görülmeye değer bir ada. Güzel insanlar da bu adayı eşsiz kılan nedenlerin başında geliyor.
Kalbimizin bir kısmını burada bırakarak ayrıldık Korfu’dan. Sert bir hava ile Eurokoussa adasına geldik. Burada yeni yapılmış bir iskele var. Kanal 69’dan anons ediyorsunuz. Su pırıl pırıl. İskelenin içinden de denize giriyor gençler ama alarga alanı ve deniz o kadar güzel ki bize daha cazip geldi. Özi teknesi de geldi buraya. Karaya yüzdüm önce. Pamir su altında çekimler yaptı. Pamuk’da güneşin tadını çıkarıyor, güvertede yuvarlanıyor. Burası küçük bir tatil beldesi. Bir otel, bir - iki restoran ve iki market var. Birini bir hanım işletiyor. Akşam üzeri tekrar çıktık karaya. Hem bir, iki alışveriş yapmak istedik hem de Yunanistan’ın bu son limanı ile vedalaşalım istedik.
İtalya ve yeni limanlar bizi bekler. 60 NM yolumuz var. Adriyatik’i geçeceğiz. Serene2020 teknesi de Othoni’den yola çıkacak.
Kolayı’na olmasını umduğumuz seyirle iki gün kaldığımız Eurokuossa adasından avara olduk. Yunanistan’da 28 Liman’ı dümen suyumuzda bıraktık. Hoşçakal komşu. Hoşçakal adalar.
Kıssadan Hisse:
*Yunanistan’a gemi adamı belgesi ile girilecekse mutlaka acente ile giriş - çıkış işlemlerinizi yapmanızı öneririz,
*Bağlanma ve demirleme için halatlarınız da hazırda olmalı. Ege tipi bağlanma kuralları bazı adalarda şart koşuluyor,
*Bürokratik hiçbir işlemi atlamamak gerekiyor. Çünkü zaman zaman gergin bir gümrük polisi eksik evrak için canınızı sıkabilir veya sahil güvenlik kimseye bilgi sormazken size sorabilir. (Olasılık dahilinde)
*Tepai vergisini asla ihmal etmemek gerekiyor. Ödemelerin daha çok büyük adalardan yapılması tavsiye olunur.
*Demirleme alanlarında etrafınızda demirleyen teknelere dikkat etmek gerekiyor. Charter tekneleri ve demir alanlarının dar olması nedeni ile kısa ve özensiz atılan çapalar kazalara neden olabilir. Mutlaka usturmaçalar nizami şekilde kullanılmalı.
*Yunanistan’da her limanda neredeyse yelken okulları vasıtası ile çocuklar denizciliğe hazırlanıyor. Müthiş bir özen var bu konuda. Toplumu da bu yönde şekillendirmek istedikleri aşikar.
*Yunanistan’da sokaklarda WiFi4Eu var. Mağazaların da Wifi'ları kuvvetli. Bu yüzden burada ayrıca hat alma ihtiyacı duymadık.
Yazı: Gülnur Payzanoğlu
Fotoğraflar: Gülnur - Pamir Payzanoğlu
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.
Yapılmış Yorumlar (1)
Harika bir anlatım. Daha ilk cümleden beni içine aldı ve sonuna kadar soluksuz okudum. Kalemine, yüreğine sağlık...