İstanbul Kanatlarımın Altında, Dünya Uçuş Rekoru (30 Temmuz 1931)

Amerikalı iki pilot Johnnie L. Polando’nun ve Russell N. Boardman 1930 yılında, uçuş rekoru denemesi yapmak için Cape Cod adını verdikleri Bellanca tipi bir uçak satın alırlar. Sponsor arayışlarına girişen ikiliye ilk olumlu cevap New York Times gazetesinden gelir. Gazete Avrupa’nın 16 şehrine havadan gazetelerinin atılması karşılığında 2.500 Dolar destek verir.

Ancak bu yeterli değildir. ABD nezdindeki Türkiye Büyükelçisi Ahmet Muhtar, konuyu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’e açar. Bunun ayrıntıları hakkında çok bilgi yoktur. Ancak New York’tan başlayacak bu rekor uçuşunun varış noktası bir anda İstanbul olmuştur.

İki pilot 28 Temmuz 1931’de New York Floyd Benett Meydanı’ndan 16 adet New York Times gazetesi, 10.000 adet kartpostal, uçuş verilerini kaydeden ve rekoru tescil edecek barograf cihazı, iki kızarmış tavuk, ekmek ile iki termos kahve ağırlıklarıyla havalanmışlardır. Pilotları yolcu eden Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Ahmet Muhtar, pilotlara Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşaya verilmek üzere bir mektup vermiştir.

Uçak hiç durmadan Atlas Okyanusu, İrlanda, Londra, Paris, Münih, Salzburg, Belgrat rotasını izleyerek 49 saat 5 dakika havada kalarak o zaman için 8 bin 65 kilometreyle dünyanın en uzun menzilli uçuş rekorunu kırarak 30 Temmuz 1931 tarihinde Yeşilköy Havalimanı’na inmişlerdir.

Yeşilköy Hava Alanı’nda İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Muhiddin Üstündağ, Amerika’nın Türkiye Büyük Elçisi, THK İstanbul Şube Müdürü Hasan Fehmi Bey, basın mensupları, havacılarımız ve kalabalık bir halk topluluğunca karşılanmışlardır.

Büyükelçi Grew anılarında iki pilotla el sıkışıp başarılarını kutladıktan sonra ilk sorusu “Direkt mi geldiniz” oldu. Polando’nun “evet” cevabı, 1929’da Fransız pilot Dieudonnes Costes Paris-Mançurya arasında 4 bin 911 mil uçarak kırdığı rekoru tarihe gömüyordu.Rekorun diğer bir özelliği, varış noktasının önceden belirlendiği en uzun uçuş olmasıdır.

Yalova’da bulunan Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (ATATÜRK), 01 Ağustos günü, pilotları Ertuğrul yatıyla aldırmış ve kendilerine Türk Tayyare Cemiyeti’nin en yüksek nişanını takdim etmiştir.

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (ATATÜRK), pilotlara, “Eşi görülmemiş gezinizi, Türk ulusu yüreklerden taşarak beğendi. Siz değerli konukları Amerika’dan havalandıkları andan, Türkiye ufuklarına geldikleri ve topraklarımıza vardıkları dakikaya kadar ilgi ve heyecanla takip etti ve kendi başarısı gibi sevindi. Gerçekten başarınız, bilim ve tekniğin; ustalık ve cesaretiniz, insan gücünün benzersiz bir zaferidir. Kıtaları birleştirirken ulusları da yaklaştırıyorsunuz. Kuşkum yok ki, siz uygarlığını hayranlıkla izlediğimiz yenidünyanın büyük diyarı ile eski dünya kıtalarının kucaklaştığı yerde bulunan yeni Türkiye’yi böyle aracısız birleştiren Amerikalıların ve Türklerin kalplerini de birbirine daha çok yaklaştırdınız. …..Bugünün gençliği gök yüzü yollarından insanlar arasında, uluslara arasında yüksek dostlukların, yüksek sevgilerin kurucuları oluyor. …Sizi coşku ile kutlarım. Yüksek toplumunuzu dünyada yüksek surette temsil eden Başkanınızı bu güzel münasebetle dostça anarım. Size daima büyük başarılar dilerim” şeklinde hitap etmiştir.

Waşington’daki Büyükelçimiz Ahmet Muhtar’ın mektubunu pilotlardan alan Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, konuyla ilgili olarak ABD Başkanı Herbert Hoover’a samimi bir kutlama mesajı göndermiştir.

Tüm bu gelişmeler ışığında, en doğal ve merak edilen soru “Niçin İstanbul” olmuştur. Bu soruya pilotların gazetelere yansıyan cevabı Türkiye’de çok yeni ve iyi şeyler yapıldığını işittik. Bunları yerinde görmeye ve selamlamaya geldik” şeklinde olmuştur. Ancak bu cevap açık ve yeterli değildi. Varış noktası için, Roma, Moskova gibi aday şehirler varken ne olmuştu da İstanbul seçilmişti?

Bu faaliyetin Türkiye’nin tanıtımına büyük katkı sağlayacağını düşünen Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK, devlet hazinesinden bir desteğin verilmesini kabul etmemiş ve kendisi “varış limanı İstanbul olması ve maddi desteğin gizli kalması şartıyla” gerekli parayı göndermiştir. (Dr.Şenol Kantarcı)

Bu dönemde, dünyada ekonomik buhran devam ederken, süper gücü olma yolundaki ABD ile Türkiye’nin siyasi ilişkileri tam rayında değildi. Diplomatik ilişkilerin başlatılması için 6 Ağustos 1923 tarihinde Lozan’da imzalanan Türkiye-Amerika Antlaşması, antlaşmanın “kapitülasyonları kaldırdığı ve Ermeni sorununu dile getirmediği” gerekçe gösterilerek, 18 Ocak 1927 tarihinde Amerikan Senatosunda yapılan oylamada reddedilmiştir. Bunun üzerine Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, ABD adına İstanbul’da görevli Amiral Bristol, tam hukuki bir belge olmasa da bürokrasi pas geçecek bir yöntemle, 17 Şubat 1927 günü dört maddelik bir notayı karşılıklı imzalayarak diplomatik ilişkiler başlattıkları göz önüne alındığında, bu uçuş Türkiye’nin tanıtımına ve ABD ile olan ilişkilere büyük katkı sağlamıştır.

Getirdikleri 10.000 kartpostal, İstanbul Postanesinden Amerika’daki adreslerine postalanır. Sadece bu faaliyet dahi, İstanbul ve Türkiye için kolay elde edilemeyecek bir tanıtım fırsatı olmuştur. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, Türk imajının düzeltilmesi ve genç Türkiye Cumhuriyetinin dünyaya tanıtımı için, yaptığı onlarca faaliyetten birisi olan bu uçuşun bugün 103. Yılını tekrar kutluyoruz.

Kaynaklar:

Fotoğraflar: whoisataturk.com; isteataturk.com

Şenol Kantarcı, İlk sponsor da O’ymuş, Hürriyet Gazetesi, https://www.hurriyet.com.tr/gundem/ilk-sponsor-da-o-ymus-38519980


E.Amiral Dr. Ergun MENGİ

Benzer Yazılar

Bu yazıya benzer içerik bulunamadı.

Yorum Yap