Haftalardır yakından takip ediyorum. Önce her yerin kırılıp dökülmesi gerekiyordu, kırıp döktüler. Hızla bir an önce yeniden yapılmalıydı, yaptılar. Koskoca binaya gereken tüm düzenlemeleri yapıp tüm materyalleri koydular…
Sonra en önemli en değerli bekleyiş başladı. Birer ikişer gelmeye başladı güzel insanlar, dillerinde huzur dolu bir şarkı ve yüreklerinde verilmeye hazır sevgileriyle… Onlara öğretmen demek yerine sevmeyi bilenler demek istiyorum. Sevdikleri kadar sevilmeye layık insanlar.
Oğlum mutlu, huzurlu. Orada yaşadığı şey hissediyorum ki sadece kırk dakikalık derse girip çıkmak ya da ona gösterilen artık yıllardır yaptığı şey değil… Orada büyüdüğünü hissediyorum onun. Okuldan gelirken daha yolda okula gidelim diye ağlaması gülümsetiyor beni. Artık büyük olmak istiyorum diyor. Ve orada rehberleriyle birlikte bir yaşamın basamaklarını birlikte çıkışlarını izliyorum.
Orada yol alacağını biliyorum. Bunun sevgiyle olacağını, birey olarak değer gördüğünü hissettiği zaman olacağını biliyorum. İçeride ne yaptıklarını biliyorum, kameradan değil, inanın çocuğumun gözlerine yansıyan ışıktan. Dersten sonra öğretmeni bana onu anlatırken ilgilenmiyormuş gibi başka yana bakarken aslında kendini dinlemekten aldığı keyfinden...
Sadece benim çocuğum mu burada mutlu olan, ders arasında diğer çocukları da gözlemliyorum ve kalbim büyük bir rahatlamayla atıyor. Onlar da öyleler. Onlar da kendini iyi hissediyor çünkü hepsi değerli ve orada kendilerini iyi hissediyorlar.
Dil konuşma terapisti Aziz öğretmen çocuklarıyla ilgilenen bütün veliler diyor vicdan azabı çekmesinler yaptıkları her şey iyi ya da kötü, çocuklarının iyiliğini istediklerinden. Onun varlığı etrafına yaydığı enerji insana ne kadar doğru bir yerde olduğunu düşündürüyor bana. Yasemin ve Melis öğretmendeki o heyecan dolu ve mutlu hava yansıyor bahçenin özgürleştiren havasına... Burçem öğretmende gördüğüm o inceleyen, merak eden, çözüm arayan, yol arayan hal ayrı bir hayranlık duyduğum yön. Sonra İrem öğretmen, onda fedakarlık ve Sempati’de tüm öğretmenlerde olan kılavuzluk ruhu… Kadro her gün büyüyor. Bu ışığa gelenler de..
Elbet burada bir Elvan var. Kalbi öyle güzel, kocaman ve narin ki, hayat akıyor sen hep böyle nazik kal, böyle güzel kal diyor ona. Demet ve Aysun Hanım aslında en zor kısmını yapıyorlar bu işlerin. Öyle kolay değil bunca dersi, işi organize etmek. Selin ve Fatma ise görünmez sihirbazlar gibi geliyorlar bana. Her şey her an yer değiştirebilir, sihirli çaylar içebilirsiniz sanki.
Eğer ki -buna inanıyorum- isimler hayatımızsa tüm bunları başlatan da Mutlu… Onun samimi, mutlu hali bulaşıcı diye düşünüyorum. Hayatta emeğin değerini bilmiş öğrenmiş ve şimdi yanındakilere bunu anlatan…
Mutlu ile el birliği yapan ve bu güzelliklerin diğer mimarı olan Mustafa’yı da unutmadan Hoş geldin Sempati…
Benzer Yazılar
Bu yazıya benzer içerik bulunamadı.