Barut Maymunları (Powder Monkey) Bir Savaş Gemisinin Gölgesinde

Rüzgârın hep bir ağızdan haykırdığı, dalgaların gövdeye çarptıkça gemiyi zangırdattığı o yıllarda, İngiliz Kraliyet Donanması'nın savaş gemileri Dünya’nın dört bir yanında süzülüp giderdi. Gemilerin içinde yüzlerce adam çalışırdı ve hepsi de savaşın sertliğiyle yoğrulmuş bir görev zincirinin parçasıydı. Fakat güvertede koşuşturan bazı adımlar vardı ki diğerlerinden daha hafifti. Daha küçük, daha hızlı, daha tedirgindi.

Onlar Barut Maymunlarıydı.

Yoksulluğun Kıyısından Gelen Çocuklar

Londra’nın sisli sokaklarında, ekmeğin bile lüks sayıldığı daracık evlerde büyümüşlerdi çoğu. Bir odanın içine sıkışmış ailelerin arasında çocuklar erken yaşta çalışmaya alışıyor, okula gitmek çoğu için uzak bir hayal olarak kalıyordu. Donanma, bu çocuklara hem bir kaçış yolu hem de korkutucu bir kader sunuyordu. Kimileri ailesi tarafından gönderiliyor, kimileri bir memurun iknasına kapılıp gemiye yazılıyordu.

Her biri gemiye adım attığında, daha birkaç gün önce sokaklarında koştukları şehirden çok daha farklı bir dünyayla karşılaşıyordu.

Gemi: Hem Evleri Hem Hapishaneleri

Savaş gemisi; iç içe geçmiş koridorlarla, gıcırdayan güvertelerle, zifiri karanlık ambarlarla dolu dev bir organizma gibiydi.

Bu karmaşık yapıda en hızlı hareket edenler yine bu çocuklardı. Çünkü onların görevi, geminin kaderini belirleyecek kadar tehlikeli, aynı zamanda hayatiydi.

Aşağıdaki barut deposundan barutu alacaklar, deri kaplarla sırtlarına bağlayacaklar ve dar geçitlerden koşarak top bataryalarına taşıyacaklardı. Gemi sallanırken, adamlar bağırırken, top sesleri kulakları sağır ederken…

Her şey hareket hâlindeydi ama onların durmaya hakkı yoktu.

Savaşın Kalbinde Bir Koşu

Barut deposunun kapısı açıldığında çocuğun yüzüne ağır bir koku çarpar: barutun keskin, acı kokusu. Elindeki torbayı doldurur, derinden bir nefes alır, ardından karanlık merdivenlerden yukarı doğru tırmanmaya başlardı.

Güverteye çıktığında başka bir dünya karşılar onu.

Topların metal gövdeleri uğuldar, deniz tuzu havada uçuşur, duman gözlerini yaşartır. Topçular bağırır, halatlar gerilir, patlamaların titreşimi ayaklarından başına kadar uzanır.

Her patlamada gemi bir anlığına karanlığa bürünür, sanki hava bile nefesini tutar.

O çocuk, ayaklarının altındaki güvertenin titremesini hissederek ilerler. Kimi zaman bir top mermisi gemiye çarpar; tahta borda parçalanır, kıymıklar yağmur gibi etrafa saçılır. Bazen bir top halatlarından kurtulur, bir öküz gibi çılgınca güvertede yuvarlanır. O an, karşısına çıkan herkesi ölüm bekler.

Ama çocuk yine de koşar. Çünkü topçular onun getirdiği barutla ateşlemeye devam edecektir.

Geminin Kalbindeki Kahramanlar

Savaşın en hararetli anında topçuların çalışabilmesi için durmadan barut taşıyan bu küçük figürler, geminin görünmez kahramanlarıydı. Çoğu zaman bir top sustuğunda hemen diğerine koşar, mürettebatın kaybı arttıkça daha fazla bataryaya destek olmak zorunda kalırlardı.

Korkarlardı. Çok korkarlardı. Ama koşmayı hiç bırakmazlardı.

Bazen ellerindeki barut torbası mavi tozla kaplanırdı, bu nedenle onlara “Mavi Maymunlar” diyenler bile vardı. Günün sonunda giysileri duman, is ve barut kokusuyla bulanır, gözleri yorgunluktan kızarırdı.

Görevleriyle Beraber Büyüyen Çocuklar

Bazı barut maymunları donanmada yükselir, zamanla denizci olurdu. Bazıları savaşlardan sağ çıkamazdı. Hayatta kalanlar ise ilerleyen yıllarda savaş gemilerinin kokusunu, top seslerini ve güvertede çırılçıplak kalan anılarını ömür boyu sırtlarında taşırdı.

Gemiyi ilk gördüklerinde duydukları heyecan zamanla yerini yorgunluğa bırakır, çocuklukları gürültü içinde kaybolurdu. Ancak yine de onların omuzlarında yükselen bir imparatorluk vardı; denizlerdeki İngiliz hâkimiyetinde bu küçük çocukların payı azımsanamazdı.

Bir Dönemin Sonu

Zaman ilerledi. Buhar gücünün yükselişi, çelik gövdeli gemiler ve modern mühimmat sistemleri barut maymunlarının görevini yavaş yavaş tarihten sildi. Artık savaş gemilerinde barut taşıyan çocuklara ihtiyaç yoktu.

Ama bir dönem vardı ki Dünya’nın en güçlü filolarından birinin kalbi, karanlık bir barut deposundan güverteye koşan o küçük adımlarla atıyordu.

Onlar; tarih kitaplarında küçük bir dipnot olarak geçen, fakat savaş gemilerinin en gürültülü anlarında bile sesleri duyulmayacak kadar sessiz kahramanlardı.

Barut Maymunları.

Dalgaların üzerinde, savaşın içinde büyüyen çocuklar.

Kudret Altınkeser / Yelkencinin Gazetesi

Fotoğraflar: İnternetten alınmıştır.

Benzer Yazılar

Bu yazıya benzer içerik bulunamadı.

Yapılmış Yorumlar (2)

Ahmet hakkı çevik
11 Aralık 2025, 16:02

Kudret bey bu güzel yazı için teşekkürler Elinize sağlık

Kudret Altınkeser
11 Aralık 2025, 17:55

Çok teşekkür ederim

Yorum Yap

İletişim
İletişim +90 (532)2439735