
Motorla Mücadelem
Tekneyle tanıştığımdan bu yana çok inişli çıkışlı anlarım oldu.Biraz geri dönersek 2023 başları idi; kimi zaman eğlenceli, kimi zaman bunaltıcıydı ama bu deneyimi yaşadığım için çok mutluyum. Yaşadığım sorunları gören çevremdeki arkadaşlarım, dostlarım, komşularım -sevgili eşim hariç- “Sat tekneyi, uğraşma. Sen bununla baş edemezsin. Seni zorlar, boşuna sıkıntıya giriyorsun.” gibi söylemlerle sürekli modumu düşürselerde, yaşadığım sorunların üstesinden değerli eşim Sultan Sayın sayesinde bir şekilde geldim.
2023 yılında motor çok fazla arızalanıp beni korkutuyordu. “Açıkta kalırsam yine tehlikeye girebilirim, denizin ortasında mahsur kalabilirim” düşüncesi beni başka bir motor alma fikrine itti. Sıfır motorları araştırdım ama fiyatlar bana çok uzaktı. Bu yüzden ikinci el motor almak için uzun uzun araştırmalar yaptım. Sorun yaşamadan keyfine varmak istiyordum, bu yüzden kesinlikle sorun çıkarmayan bir motor bulmalıydım.

En son Facebook üzerinden bir sayfa dikkatimi çekti. Sürekli motorları revize edip satan bir sayfa vardı. Söylesem ismini mutlaka hepiniz bilirsiniz. Burada gördüğüm motor, sıfır motorun yarı fiyatından biraz daha fazlaydı. Satıcıyla telefonda konuştum, uzun uzun derdimi anlattım. Elimdeki motorla çok fazla sorun yaşadığımı, hevesimin kırılmak üzere olduğunu söyledim. “Bir daha mağdur olmak istemiyorum; bana tamir edeceğim değil, uzun yıllar bineceğim bir motor ver” dedim. O da o kadar candan konuşuyordu ki inanmamak elde değildi. “Ben sana bu motoru vermeyeyim, biraz sabret. Elime düşünce sana bir, iki hafta sonra ayarlayacağım” dedi. Ben de ona güvendim. Gerçi ben herkese güvenirim, bu da benim en büyük sıkıntım. İnsanlara güvenmekten vazgeçmiyorum.
Aradan birkaç hafta geçer geçmez bana bir video attı. Videodaki motor Lombardini 35 HP Fox motordu. İnternetten motoru biraz inceledim, müthiş bir motor ama çok pahalı. Şu anki güncel fiyatı 13 bin euro civarı. Bu motorun çalışırkenki videosunu atmıştı, sesi harikaydı. “Bu motor benim tekneyi uzun yıllar götürür” dedim. Sevinçten çok heyecanlanıyordum. Artık kurtulacağımı düşünmüştüm tamir işlerinden ya da denizin ortasında kalma düşüncesinden. Ama öyle olmadı!
İnternette gördüğüm motor, o zamanlar 55 bin TL civarındaydı. Telefonda bu motor için benden 75 bin TL civarı bir para istemişti. Ödeyemeyeceğimi ne kadar söylesem de, bu motorun çok iyi olduğunu, mutlaka bunu almam gerektiğini söylüyordu. Ben de kendimi zorlayıp biraz da borçlanarak o motoru aldım. Meğerse kendime tamir etmek için ikinci bir motor almışım. Neyse, motor geldi, güzelce kargolanmıştı. Önünde fotoğraf bile çektirdim heyecandan. Bir an önce motoru tekneye bağlamalıydım.

İşyerinden bakımcı arkadaşlarla beraber götürdük bir hafta sonu. Benim teknedeki motordan hafif olması bir nebze kolaylık sağlasa da yüksekliği, uzunluğu ve bağlantı noktalarının farklı olması bana çok büyük iş yükü çıkarttı. Birkaç hafta motoru tekneye uydurmakla geçti. Motorun bağlantılarını yaptıktan sonra birkaç kere açılmadan denemeler yaptım. Sorun gözükmüyordu ama aküdeki zayıflamayı hissetmiştim. Şarj dinamosunun şarj etmediğini düşündüm. Aküyü ölçünce de haklı çıktım, akü bitmek üzereydi. Dinamonun çıkışından 12.3 V değeri gözüküyordu. Sağlıklı bir dinamonun 15 üzeri akım vermesi gerekirdi diye biliyorum.
Bağlantı kontrollerini yaptım, bir şey bulamadım. Elektrikçi ustalarla konuştum, “İşlerimiz yoğun, bakarız” tarzında her zamanki gibi bir üslup takındılar ki en ayar olduğum durumdur. Ben de söktüm dinomoyu, sanayiye götürdüm. Sanayide sadece alternatör tamiri yapan dükkanlar var. Verdikten sonra “Yarın alırsın” dedi. Bir fiyat verdi, tamam deyip ayrıldım. Alternatörün birkaç parçasını yenilemişti, görebiliyordum. Yerine takıp denemeler yapsam da sonuç alamadım. Tekrar tekrar dinomoyu aynı tamirciye götürdüm. İkincisinde de benden para aldı. Üçüncüsünde “Bunda bir sorun yok, iyi bir ustaya taktırın” diye ısrar etti.
Bunun üzerine Tuzla’dan bir mühendislik firmasıyla konuştum. Sorunu anlattım, bana 2 bin TL’ye yapabileceklerini söylediler. Tamam dedim. İki mühendis geldi, firmanın ismini verip rezil etmek istemiyorum. Sabahtan akşama kadar dinomoya baktılar, dinomo da onlara baktı. En son bir kalın kablo bağladılar ve “Bu sefer oldu” deyip gitmek istediler. Ben ölçtüğümde bu değerlerin doğru olmadığını söyledim. Onlar ısrarla doğru olduğunu söylediler. Parayı alıp gittiler. Sonuç: Akü bitti, daha da şarj tutmadı. Yeni akü almak zorunda kaldım ve elimde nur topu gibi bir sorun vardı.

Neden hak edilmeyen parayı insanlar kursağına sokar, bilmem. Bu da hırsızlık değil mi? Daha sonra biraz internet araştırması yapmaya karar verdim ve gözüme bir yazı denk geldi. Tetikleme ucunun meğer anahtardan şarj dinomosuna kadar ekstra bir ince kabloyla tetikleme hattı olması gerekiyormuş. Bu her motor için geçerli değilmiş. İnanır mısınız, tetikleme ucunu bağladıktan sonra voltaj değeri 16’lara çıkıyordu gaz verince. İki mühendisin çözemediğini ortaokulu bitirememiş bir insan çözebiliyordu. Ne kadar acı bir tablo değil mi?
Bu sorunu, okulların çocukların geleceğini çalmaktan başka bir işe yaramadığının göstergesi sayıyorum. Çok iyi bir üniversiteyi okumuyorsa çocuklarınızı bu ülkede çok da okuması için zorlamamak lazım derim. Tabi bu benim düşüncem, deneyimim. Bu sorunu da çözmenin verdiği mutluluğu ve gururu anlatamam.
Egzozdan çok fazla siyah duman çıkması dışında bir sorun gözükmüyordu. Ufak turlar düzenledim, liman dışına çıktım, motorun gücünü hissedebiliyordum. Limandan uzaklaştıktan 30 dakika sonra motor ısısının yükseldiğini fark ettim. Devrini daha da yavaşlatıp korkulacak seviyelere gelmeden yerime yanaştım. Uzun incelemelerim sonrasında Jabsco’nun verimli çalışmadığını fark ettim. Su pompasını motordan ayırdım, sökmeye başladım. Ön kapağında üç tane cıvatası vardı, diğer cıvataların yalama olduğunu fark ettim. İmpellerde sadece iki tane kanat kalmış ve delikleri plastikler tıkamıştı.
Karaköy’e geçip yeni impeller aldım, yerine taktım. Bu sefer de üst kapak hava yaptığı için bir türlü emiş yapmıyordu. Ne kadar contalasam da fayda etmedi. Tekrar motordan su pompasını söktüm, bu sefer sanayiye arkadaşıma götürdüm. Yalama olan cıvata yerlerini tekrar gümüş kaynağı ile doldurup frezede kendim açtım. İşyerinde toplayıp kovada denemesini yaptım. Sorunu çözmüş görünüyordum. Tekrardan bir hafta sonu tekneye götürüp montajını yaptım.
Bu süreç öyle hemen olup biten bir durum değildi. Bu işlemler bir buçuk ay gibi bir süremi almış, beni denizden alıkoymuştu. Neyse ki oldu diye düşündüm. Soğutma verimli çalışıyordu.
Soğutma sorunu ortadan kalkmıştı. Beş, altı hafta boyunca turlar yaptım. Neredeyse her hafta kullanıyordum tekneyi. Sonra bir işim çıktı, iki hafta kadar gitmedim tekneye. İki haftanın sonunda marşa bastığımda motor bir türlü ateşleme yapmıyordu. Defalarca denemem, başka bir sorunun habercisi oldu.
Sertan Sayın / Yelkencinin Gazetesi
Yapılmış Yorumlar (1)
Kaptan Sertan abim, yelkenlilere merakı olan insanlara öyle güzel yol gösteriyorsun ki yazılarını okuyanların istifade etmemesi mümkün değil 👏🏻👏🏻 Maalesef teknelerin sesi uzaktan çok güzel geliyor, çok kolay sanıyorlar. Bir de senin el becerin, mesleki tecrüben oldukça ileri seviyede. Eli tamir işlerine yatkın olmayan birisi bu zorlukları en az 10 ile çarpmalı. Macera yazılarının devamını merakla bekliyorum. Kazasız belasız keyifli seyirler dilerim 😇⛵️