DÜŞENLER
Bir sabah uyanıp erkenden
Çıktım dışarı
Henüz ortalık karanlık
Canlı, cansız herşey siyah beyaz
Daha adım atar atmaz
Gözüme takıldı
Bir çocuk
Eli, yüzü kirli
Çamurlanmış elbisesi,
Kesik kesik nefesi, kısık sesi
Gözleri yaşlı, ağlamaklı
Belli ki yere düşmüş
Biraz ötede, çıkmaz sokağın hemen başı
Elinde şarap şişesi
Perişan halde üstü başı,
Nefesi boğuk mu boğuk, hırıltılı
Yatmış yere, sırtı duvara dayalı
Döşeği, ıslak parke taşları
Yorganı, yağmur bulutları
Muhtemel, yok arayanı soranı
Bir adam
Sokaklara düşmüş
Eski barakanın önünden
Hızlıca geçerken
Sokağa vuruyor
Bir lambanın kısık ışığı
Camı kırık pencereden
Sesler geliyor içerden
Birkaç sarhoş ve onların eğlencesi
Bir kadın
Ortalık olmuş hayatını
Unutmak için
Attığı kahkalar, sessiz ve derin
Sağlı, sollu raksederken
Sesli gülmelerdir insanı kahreden
Kim bilir,
Bu hayata nasıl düşmüş
Az ileride, fırından koşarak çıkan
Yarım ekmek elinde
Otobüs durağına koşan
Eskimiş paltosu üstünde
Yırtık siyah cızlavet ayağında
Bir genç
Daha gün ağarmadan
Nan-ı Aziz kavgasında yollara düşmüş
Mesken tutmuş yokuşun başını
Üstünde ince bir ceket, elinde bastonu
Biraz hırpani, biraz kirli
Karışmış saçı, sakalı
Zayıf mı zayıf, yıkılacak üflesen,
Ayakta zor duran
Bir yaşlı
Daha sabahın zifiri karanlığı
Gelip geçene el açmış
Onlarda da var mı, yok mu bilmeden
Günü kurtarmanın telaşına düşmüş
Her gün, her sabah
Şehrin sokaklarında
İyilikle kötülük arasında
Bir kısa yolun arafında
Sayısız hayat, sayısız kavga
Kimisi onursuzca, hayasızca
Kimisi kavganın tam ortasında
Dillere düşmüş
Aklımda binbir düşünce
Düşünceler düşüyor her gece
İnsanlık düşmüş, insanlık yerlerde
Gördüklerim bir rüya olsa keşke
Gözlerimi usulca açsam
Bir de baksam
Hepsi birer karabasan
Hiç yaşanmamış
Sanki birer düşmüş.
Suya İmza
Ömer Faruk Ertem
Benzer Yazılar
Bu yazıya benzer içerik bulunamadı.