Dünyanın en tehlikeli yelken yarışlarından biri olan ve geleneksel yöntemlerle yapılan Ocean Globe Race'i 8 ay süren yolculuktan sonra tamamlayarak dünyayı dönen en genç Türk yelkencileri ünvanını alırken, Dünya’nın bütün okyanuslarında Türk bayrağı dalgalandırmayı misyon edinerek ülkemizi gururlandıran Ezgim Mıstıkoğlu ve Deniz Derin Bınaroğlu, Türkiye’nin en uzun soluklu yelken yarışı olacak “53. Deniz Kuvvetleri Kupası” yarışı için “Karam Sailing Team” ismi altında tekrar bir araya geldi.
Kendi anlatımlarıyla Karam Sailing Team
Ezgim Mıstıkoğlu: 22 yaşındayım. Antakya, Hataylıyım. Yelkene optimist sınıfıyla 9 yaşındayken başladım. Liseyi Hatay'da okudum. Üniversite için Hollanda'ya gittim. Psikoloji ve Nörobilim bölümünden mezunum. O zamanlarda okulun yelken kulüp başkanlığını da yapmıştım. Yani yelken hayatım o zaman da devam etti.
‘’Önüme çıkan bir Instagram reklamıyla dünya turu atma şansı yakaladım.’’
Bir reklama başvurdum. Önüme çıkan fırsatlarla çok büyük ve uzun seçmelerden geçerek 1500 kişinin katıldığı gruptan 10 kişi seçildi. Ben de onların içine girdim ve dünya turunun dört ayağının dördüne de katılma şansını kazandım.
Bizim teknede tabi ki çok zor süreçler yaşadık, tam bir psikolojik savaş gerçekten. Ben psikoloji okuduğum için çok mutluyum. Benim için çok büyük bir artıydı. Dünya turunu bitiren kişiden bir tanesi oldum. Ve buradaki tek kadın da benim. Şimdiki hedefimiz de Derin’le beraber ‘’Aşağı Yarışı’’na katılmak. Resmi adıyla Deniz Kuvvetleri Kupası’na iki kişi olarak katılacağız. Heyecanlıyız. Çünkü daha önce hiç iki kişi katılmadı. "İnsanlar bize deli misiniz? Acaba yapabilecek misiniz?" der gibi bakıyor. Herkes böyle bir endişe ve kıskançlık arasında.
Umarız yapabiliriz. Antrenmanlara başladık. Yapabileceğimizi düşünüyoruz. Zaten dünya turu atarken bunu çok yapmış insanlarla beraberdik, güvenimiz oradan geliyor. Bu çok yapılıyor. Sadece Türkiye'de başlamamış. Biz de bunu Türkiye'de başlatıyoruz.
Deniz Derin Bınaroğlu: “22 yaşındayım. Yeni yaşıma Mayıs'ta girdim. Ezgim'den üç ay küçük olduğum için dünyayı dönen, yarışarak dönen en genç Türk ben oldum. Çok şükür. Bende Ezgim gibi küçüklüğümde başladım yelkene. Altı yaşında Dragos Yelken Kulübü'nde başladım. Yedi yaşımdayken İstanbul Yelken Kulübü'ne geçtim. Kulüpte optimist, lazer , lazer radyen derken üniversite sınavıyla birlikte her Türk genci gibi ben de yelkeni bırakmak zorunda kaldım. Fakat ardından yat sınıflarıyla tekrar yelkene döndüm. Ve 3 yıl boyunca IRC klasmanında yarıştıktan sonra Instagram'da bir gün gezinirken Instagram'a bakıyordum ve bir tane story kaydırdım. Ve bu şekilde aslında dünya turu macerama başlamış oldum. Önce İtalya'ya bir kere çağırdılar. İlk antrenmana gittik. Sonra ikinci antrenmana çağırdılar. Bu 600 mildi ve ona gittim. Ardından Erasmus'a gittim. Erasmus'a gittikten sonra bu sefer Fransa'dan Rio'ya uçtum ve bir Atlantik geçiş yaptım, Rio'dan Lizbon'a kadar. Benim için bu bile yeterdi aslında. Atlantik geçişi yapmış olmak bile müthiş bir tecrübeydi. Ama bu da bir son seçmeydi bizim takım için ve en son orada da seçilerek aslında bu seçmeleri tamamlayıp dünya turuna giriş yapmış olduk. Benim şu şekilde oldu; üç ve dördüncü etaba seçtiler. Temmuz ayında aradılar ve ikiye de gelir misin dediler? Sonra starttan iki hafta önce bir daha aradılar, dediler ki ilk etabına gelir misin? Ama tabi bunlar Avrupalı, bilmiyorlar ne olduğunu. Vize lazım, hiç vize yok. İngiltere vizesini almak da kolay değil. Neyse hemen bir sonraki gün vizeye başvurdum ve bir şekilde vizeyi aldım, birinci etaba da katılabildim. Bu sayede de dünya turu atmış oldum. Ezgim'le birlikte Deniz Kuvvetleri Kupası. 53.Deniz Kuvvetleri Kupası'nda yer aldığımız için çok heyecanlıyız. Bu yarışta iki kişilik (double ended) sınıfta katılan ilk ekip olacağız.
Geçen gün toplantıya girdik. ‘’Umarım başınıza bir şey gelmez. Çok esecekmiş.’’ diyorlar. Umarım dedikleri gibi bir şey olmaz. Agin 600 yarışında olanları biliyorsunuz. İnşallah bizim başımıza öyle bir şey gelmez. Ama Dünya turu attığımızı gerçekten unutuyor insanlar bazen. Ve orada gördüklerimizi, yaşadığımız olayları ve ne yaptığımızı gerçekten bir biz, bir de Allah biliyor. Öyle olunca insanların söylediklerini biz birazcık göz ardı etmeye başladık bile. Çünkü yapabileceğimizi biz biliyoruz. Yapan insanları da Avrupa'da çok fazla gördük. Özellikle hem bizim takımda hem de diğer takımlarda yapan bir sürü kişi vardı. Öyle olunca dedik ki neden olmasın ve çıtayı dünya turundan sonra bir üste çıkararak artık bunu daha az kişiyle nasıl yapabiliriz şeklinde düşünerek bu yarışa katıldık. O yüzden de mutluyuz, Türkiye'ye bir ilki getirdiğimiz için… Can Giray da sağ olsun bize bu yolu açtı. Kendisine teşekkür ediyoruz. Ben şu şekilde düşünüyorum. Seneye bir kere yapılabildiği gözüktüğünde ardından bir sürü insan katılmaya başlayacak. Teknesi elverişli olan çok fazla insan var ve yarışa girmeyen! Korktukları için girmiyorlar. Yarış çok uzun olduğu için ekipler bile korkuyor yarışmaya.”
Ezgim Mıstıkoğlu devam ediyor…
“Biz dünya turundan döner dönmez tabi ki Derin’le ‘’Aşağı Yarışı’’na double handed girme gibi bir hedef koyduk ve direk sponsorluk arayışına başladık. Çünkü sponsorluk demek bizim için sadece maddiyat değil aynı zamanda değerleri de temsil etmek demek. O yüzden gerçekten kalbimize ve aklımıza uyan bir şirketle çalışmak bizim için çok önemli. Bu arayışa başladıktan sonra çok güzel bir davet aldık. Sayın Rahmi Rahmi Koç bizi davet etti sohbet etmek için. Çünkü Rahmi Koç’da 2007'de Dünya turu atmıştı. Biz de tam Dünya turu attık ve döndük. Gerçekten paylaşacağımız çok şey varmış, onu sonradan anladık. Ofisine gittik, çok güzel bir görüşme gerçekleştirdik. Rahmi Bey, bize dünya turu anılarını anlattı. Biz de kendisiyle dünya turu anılarımızı paylaştık. Ondan sonra "peki çocuklar" dedi. "Bundan sonra ne yapmak istiyorsunuz? " Biz de anlattık. Dedik ki ‘’Biz Türkiye'de bir ilke imza atmak istiyoruz. Bu daha önce hiç yapılmadı. İki kişi daha önce hiç katılmadı. Biz kendimize güveniyoruz. Kendimizi zorlamak istiyoruz. Konfor alanımızdan çıkmak istiyoruz ve sponsorluk arayışındayız.’’
Ondan sonraki süreç bizi Setur marinalara kadar getirdi. Setur marinalar bize destek vermeye karar verdi. Ve buradan onlara çok teşekkür ediyoruz. Çünkü sadece maddi destek değil, her anlamda destek veriyorlar.
Motivasyon olarak bu yarış gerçekten zorlayıcı bir yarış. Ve daha önce hiç yapılmamış bir projeye imza attığımız için onların bize inancı hakikaten güç veriyor. O yüzden Onur Bey'e, Yeliz Hanım'a ve Deniz Hanım'a gerçekten her anlamda destek verdiği için teşekkür ediyoruz. Bu şekilde Setur ile yollarımız kesişti. Onların değerleri bizim değerlerimizle uyuştu. Böyle bir iş birliğine başladık.
Deniz Derin Bınaroğlu anlatıyor...
Bizim teknemiz Evren Koncagül'ün teknesi ve Evren ağabeye buradan çok teşekkür ediyoruz bize olanak sağladığı için. Çünkü insanlar teknelerini vermekte de çok tereddüt çektiler. Dediler ki; iki kişi gideceksiniz, patlatacaksınız, çatlatacaksınız. Evren Goncagül bize çok yardımcı oldu o konuda da. Hatta şu anda Setur marinada teknemiz. 33 feet 9.90 asimetrik setuplı bir tekne. Playn'de edebiliyor. O yüzden bizim özellikle Çanakkale'ye kadar olan kısımda çok ihtiyacımız olacak buna ve çok işimize yarayacak. Çanakkale sonrasında yokuş aşağı olduğu için orada da teknenin çok güzel performans vereceğine inanıyoruz.
Teknenin güvenlik ekipmanları Type inanılmaz bir şey yapmış. Aslında kategori 3 olan yarışta kategori 4 ekipmanlarını istemişler. Bazıları zorunlu bazıları değil ama Evren ağabey yine sağ olsun, bize kategori 4 ekipmanlarının hepsini getirdi ve biz bütün her şeyi oraya koyduk. O yüzden iki kişi olmamız ve güvenliğin birinci öncelik olması açısından ekipmanların hepsinin olması çok güzel oldu. Kendimizi teknede güvende hissediyoruz. İşaret fişeklerinden tutun iki tane çapaya, kişisel cihaz, kişisel AIS cihazlarına kadar tüm ekipman mevcut. Lifeline'lar, doçent'ler, bütün mekanikler tekrardan bakımdan geçti. O yüzden biz kendimizi güvende hissediyoruz yarış için. Zaten dünya turu yarışı zamanında da bir sürü mob denemesi yapmıştık. Mob antrenmanımız da zaten ‘’mob men over board’’ yani denize adam düştü antrenmanı. Biz bunu her etapta gerçekleştiriyorduk. Rakip değiştiği için dünya turunda bir daha, bir daha yapıyorduk. Şimdi iki kişi olarak İstanbul'da da deneyeceğiz. Onun da antrenmanını gerçekleştirip kaydımızı yapacağız. Çünkü hepsini Logbook'a kaydediyoruz. Ne zaman yaptık, nasıl yaptık? Onların da hepsi arşivimizde olacak.
Güvenlikten asla taviz vermeyeceğiz. Eğer biz kokpite geliyorsak kokpitte ilk işimiz bağlanmak. Bağlandıktan sonra herhangi bir şey yapmıyoruz. Özellikle baş üstüne gittiğimizde kesinlikle bağlanmadan hiçbir şey yapmıyoruz. Gece can yeleğimizi mutlaka giyiyoruz, hava kaç knot olursa olsun fark etmez. Her zaman üstümüzde olacak ve her zaman yine bağlı olacağız. Çünkü bu demek değil ki iki kişilik yarışta biri kokpitte olurken diğeri içeride uyuyor… Ve ayağınız kayıp düşse tekneden içeridekinin ruhu duymuyor. Bu olasılıklara karşı tedbirlerimizi aldık. Onun dışında Çanakkale Boğazı'nda girişte ve çıkışta gemi trafiği sıkıntılı olabiliyordu. Onda da zaten tek tarafı kapalı trafiğe, diğer tarafı açık olacak. Açık olan tarafta zaten AIS var. Her şeyimiz hazır. AIS'i olan nadir teknelerdeniz bu arada yarışta. Çünkü herkeste yok. Bizde olacak o da. O yüzden güvende hissediyoruz kendimizi.
Ezgim Mıstıkoğlu anlatıyor:
Bu seneki Deniz Kuvvetleri Kupası bence özel bir yarış. Çünkü bir sürü ilklerin aslında başarılacağı bir yarış. İlk defa tamamen kadın bir ekip denize çıkıyor. İlk defa iki tane TP bekliyorum.
İlk defa iki tane TP 52 bu yarışa katılıyor ki Türkiye'de zaten sadece iki tane var. Bir tane bor 60 yani 60 feet bir tekne katılıyor. Biz double handed katılıyoruz. Yani aslında ekip çok. Filo, çok iddialı bir filo. Ama tabi ki biz de bir yarışa sadece katılmak için asla katılmıyoruz. Her zamanki amacımız kupaya ve dereceye oynamak ve o yüzden iddialıyız.
Bizim hedefimiz over over kazanmak. Bunun için gerçekten elimizden geleni yapacağız ama dünya turunda da zaten öğrendiğimiz bir şey var. Denizcilik her zaman yarışın önüne geçmek zorunda bu tip yarışlarda. Çünkü açık deniz yarışı. O yüzden bizim için her zaman öncelik güvenlik. İkinci adım olarak da yarışta en iyi şekilde, en hızlı şekilde gitmek. Bakalım neler yaşayacağız, göreceğiz hep beraber…
Diğer tüm takımları çok iddialı buluyorum. Türkiye'de bence denizcilik böyle yarışlarla biraz biraz gelişiyor. Çünkü bu seneki yarış zaten ‘’Aşağı yarışı’’nın en uzun yapılacağı hali. Normalde çok daha kısaydı. Şimdi tüm ekipler açık denize adapte olmaya çalışıyor.
Karam Sailing Team’den teşekkür…
“Bizler ülkeden uzak olsakta yarışları Yelkencinin Gazetesi’nden takip ediyorduk. Yelkencinin Gazetesi’ne bizlere karşı ilgili ve değerli yaklaşımlardan dolayı çok teşekkür ediyor, tüm yelken severlerin Yelkencinin Gazetesi’ni takip etmelerini şiddetle tavsiye ediyoruz.”
Ezgim Mıstıkoğlu/ Deniz Derim Bınaroğlu
Büyük gün 18 Temmuz
TAYK-AKPA 53. Deniz Kuvvetleri Kupası Uluslararası Yat Yarışı kupa töreni ,18 Temmuz 2024 saat 19.00’da D-Marin Göcek Marina’da gerçekleştirilecek.
Haber: Burak Erdoğan
Fotoğraflar: Selahattin Bilbey
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.