Şile güzel memleket. Sizlere biraz yaşadığım yerden, yaşantımdan bahsetmek isterim. Uçsuz bucaksız kumsalları, yer yer kayalıkları olan güzel bir sahile sahip. Kumların üzerinde mis kokulu beyaz zambakları olan sahil köyü. Hırçın yüksek ve sık dalgaları olan Karadeniz’de boğulma olayları çok oluyor. Haberlerde bu şekilde yansıtsalarda işin aslı insanların bilinçsiz davranışları ve kararları yüzünden yaşanıyor. Bunu onlarca insan hayatını kurtaran biri olarak söylüyorum.
Şile deniz zenginliği yönünden de oldukça bereketlidir. Mevsimlere göre çıkan balıklar; levrek, kalkan, karagöz, eşkina, minekop, has kefal, torik, palamut, kofana, lüfer, çinekop, sarı kanat, bolca zargana, istavrit, pisi, barbun şeklinde devam ediyor. Ben yıllardır serbest dalışla uğraşıyorum. Babam, amcam Yusuf Sayın, amcamın oğlu rahmetli Murat ağabeyim... Hepsi profesyonel dalgıçlardı. Zıpkınla balık avı beni denize daha fazla bağladı. Zamanımın çoğunu üç-dört saatlik dalışlar da geçiriyorum desem yeridir. Bazen denizin dibinde kendimi öyle bir kaybediyorum ki havanın kararması görüşümü sıfıra indirdiğinde sudan artık çıkmam gerektiğini anlıyorum. Bu konuda ailemle hep sorun yaşamışımdır.
Bir dönem 3.80 zodyak botum olmuştu, 15 HP motorlu. Bazı sabahlar balığa dalmak için onunla çıkıyordum, ilk teknem oydu. Denizin üstünde olmak, o anı yaşamak için teknenizin büyüklüğü ya da ne kadar pahalı olduğunun bir önemi yok. Denizdeysem mutluyum. Şile’de güneş, denizin üstünde batar. Onlarca renk birbiriyle yarışır her akşam. Herkes sahile iner manzaranın tadını çıkarır. Bende bazı akşamlar iner, denize bakar kendime hep şu soruyu sorardım: ‘’Acaba yelkenleri basıp güneşi önüme katıp buralardan rüzgarın esintisinde akıp gidebilecek miyim?’’ Kim bilir? Hala soruyorum bu soruyu.
Ufak ufak amatör kaptanlık sınavlarına ve telsiz belgesi için hazırlıklara da başladım. İnternetten Ulaştırma Bakanlığı’na kayıt oldum. 10-15 üniteli 50’şer sorulu online sınavlara girdim. Bana kurs bitirme belgesi verdiler. Sınav için tarih almaya çalıştım, bir türlü alamadım. Meğer sistem değişmiş, e-devlet’ten ayrı bir bölümden kayıtlar yapılıyormuş. Bankaya ufak bir meblağ para yatırıp belirlediğim en yakın yerlere sınav seçeneklerini işaretledim. ADB Amatör Denizci Belgesi sınavım Kandıra Liman Başkanlığı 4 saat süren bir yoldu. Telsiz sınavına da Sefaköy Liman Başkanlığı seçeneği kalmıştı, o da iki buçuk saat uzaktaydı. Sınavlar kolay olsada ulaşım zahmetliydi. Daha sonraları pandemiden dolayı online sınava dönmüşler. Denizi seven herkes için büyük fırsat diyebilirim.
Neyse biz teknemize dönelim. Epoksi elyaf kaplamamız nihayet bitmiş, Üç, dört güne kemik gibi olmuştu. Ben macun öncesi astar boya kullandım tutuculuğu artsın diye bir-iki kat attım. Hemen kuruyan bir boya peşine macunlama işlemine geçtim. İşe başlamadan önce; kalın bir yüzey yaparım, girintileri kapatırım, daha düz bir yüzey yakalarım diye düşündüm ama uyguladıkça macunun çok fazla gideceğini astarı yüzünü geçeceğini anladım ve ince katlar atmaya karar verdim. İnce kat kalın kata göre çok daha zahmetliydi. İnce katta yer yer 4-5 kat atma ihtimaliniz oluyor ve her kat geçişlerinde komple zımpara ve tatlı suyla yıkama aşamasından geçmesi gerekiyordu. Ben zımparalama işlemini bazen makineyle bazen de esnek 5x10x40 cm kontraplak kesip çivilediğim zımpara ile yaptım. En iyi sonucu elle yaptığım zımparadan aldım. Makineyle dalmalar oluşuyor sonrasında tekrardan macunlama işlemiyle uğraşmak zorunda kalıyorsunuz. Size tavsiye vermek haddime değil ama bir daha macunlama işlemi yapsam 5-6 mm kalındığında atar sonra mastarlardım. Daha kolay olacaktır.
Epoksi macun kendi başına müthiş bir kaplama malzemesi. Macun alırken toptan almanızda yarar var. Ben maddi zorluk çektiğimden bazen ara vermek durumunda kaldım. Maaştan maaşa malzeme alabiliyordum. Bu durumu değiştirmek için Şile’deki yeni yaptığımız dairemizi kiraya vermeye karar verdik, eşim çok üzülsede mecburduk.
Bazen fedakarlık yapmak gerekiyordu. Evi kiraya verince eksiklerimi almam kolaylaştı derken 10 sene çalıştığım çok fazla emek verdiğim işimden ayrılmak zorunda kaldım. Aldığım tazminatla tekneyi bitirdim demek çok isterdim 🙂 ama öyle olmadı. Borsada ufak tefek takılıyordum bu sefer tazminatı da borsaya yatırdım. Sonuç borsa bir anda çöktü. 60 bin tl bir anda 15 bin tl’ye düştü🙂 Dört, beş ay süründürdükten sonra toparlanmaya başladı, paramı toparladım. Hatta kazanmaya başladım. Ufaktan tekneme göre balık bulucu falan almaya başladım, bazı eksikleri tamamlamaya başladım. Bir seneye yakın borsadan geçindim, kredi borçlarımı ödedim ama o denizde sonsuz değildi. Tekrardan çöküşe geçmeye başlayınca tekrardan iş bulmaya karar verdim. İlk başta bulduğum işyerinde işe başladım, o girdiğim iş beni daha da sıkıntıya soktu. Tekneme gidemez oldum, borsayı takip edemez hale geldim. Zararı kurtarmak için kredi çekip borsaya yatırdım, bu sefer bütün paramı kaybettim derken bir dünya borçla çakıldım kaldım, sil baştan başladım desem yeridir.
Yılmadım, bir hayalim var. Türkiye’nin bütün koylarını ailemle gezeceğim diye çıktım yola. Hayalimin peşinde devam ettim üretmeye, olanak sağlamaya. Kendimden ödün verdim ama ailemden hiçbir zaman kısmadım. Teknemin macunlama işlemi bittikten sonra ince zımparalama işlemi uyguladım. Dört dörtlük olmasada içime sindiğini söyleyebilirim. Sağlamlığından hiç şüphem yok. Macunlama işleminden sonra her şey çok daha hızlı gitmeye başladı. Denize ulaşma hayalinden olsa gerek daha fazla asıldım işlere . Bıkkınlık, yorgunluk artık bedenimden çıkmış yerini bir şeyleri gerçekten başarmış olmanın gururu almıştı.
Geride yapacağım işleri sıralamam gerekirse; boya astarı üç kat, peşinden epoksi boya iki üç kat, su hattı kesiti hesaplaması ve boyaması sonra da zehirli boya uygulaması üç kat. En son da aksesuarların yerlerine montajı kalıyordu.
Yazı ve Fotoğraflar: Sertan Sayın
Yapılmış Yorumlar (1)
Emeğine sağlık harika görünüyor.