Hayalin Peşinde - 19. Bölüm

Teknemdeki motor arızası ve ana yelkenimin parçalanması gibi yaşadığım bir dizi olumsuzluğun ardından sağ salim tonozuma bağlanmıştım. Teknemin kaptanına teşekkür edip emeğinin karşılığında talep ettiği ücreti verip uğurladım. O akşam bir müddet teknede oturup yaşadıklarımı gözden geçirdim. Gerçekten çok korkmuştum. Yanlış anlamayın, denizin dalgası ya da boğulmak falan değildi korkum. Zor sahip olduğum hayalim olan teknenin geri dönüşü olmayan bir tehlikeye girmesiydi. Çok büyük konuşmak istemiyorum ama çocukluğumdan beri Boğaz’da ve Şile'de denizle iç içe olan biri olarak, kendimi kurtaracak kadar bilgim ve deneyimim olduğunu düşünüyorum.

Teknede, motor neden arızalandı diye çok düşündüm. Depodaki benzinin çeyrek depoya düşmesi ve denizin dalgalı olması hava yapmış olduğu fikrini aklıma getirdi. Nitekim de öyleydi. Ana yelken artık kullanılamaz haldeydi. Zaten bezi çok incelmişti, tekrar yama yapmak işe yaramayacaktı.

Teknemin yapımı bitmek üzereyken yeni yelkenler diktirmek istiyordum. İnternetten bayağı bir araştırma yaptım; ikinci ellere baktım, sıfır yapan yerleri araştırdım. İkinci el yelkenler tekneme uygun gelir mi gelmez mi diye hep tereddüt ettim. Bu yüzden evime en yakın yelken diken firmayı buldum. Yeri Ümraniye sanayisindeydi, benim evime 5 dakika uzaklıktaydı. Bütün yelkenleri toplayıp götürdüm, gösterdim. İncelediler, yelkenlerin ölçüsünü aldılar, ne kadar tutacağını söylediler. Hatta tedbirli gitmiştim oraya, kapora falan vermek gerekir diye. O zamanın parasıyla ana yelken ve cenovayı sıfırdan yapacaklardı, 8000 TL gibi bir rakam söylemişlerdi. Benim için gerçekten çok paraydı ama mecbur yaptırılması gerekiyordu. Hiç pazarlık bile etmeden 2000 TL kapora bıraktım. Sonra dükkanın sahibi dedi ki: "Bak kardeşim, ben bu yelkenlerin yıpranan yerlerini tamir edeyim, sen bunları 2 sene daha kullan. Bir şey olursa bana telefon aç, ismini söyle, biz ölçülere göre sana yenisini hemen hazırlarız." İnanır mısınız, bütün yelkenlerin 5-6 yerine güzelce yamalar yaptılar, tamir ettiler ve ısrar etmeme rağmen para almadılar. Verdiğim kaporayı da geri verdiler. Orada gerçek esnaf nasıl olunur onu gördüm. Bu şirketin ismini vermekten asla çekinmiyorum ‘’KAYA YELKEN’’. Denizci dostu insanlar. Yelkenle ilgili destek almak isterseniz çekinmeden gidebilirsiniz. Tekrar teşekkürler. Yakın zamanda ben de oraya uğrayıp ana yelkenimi yeniden yaptıracağım.

Hikayemize dönecek olursak, yaşadığım korku yüzünden limandan fazla uzaklaşamaz oldum :) Hep aynı bölgede turlar düzenliyorum. Şile'nin genelinde de kaptanlar benim gibi çok fazla uzaklaşmıyor,  aynı bölgelerde denize girip balık avı yapıyorlar. Maalesef Şile'de Akdeniz ya da Ege'de olduğu gibi saklı ya da korunaklı koylar bulunmuyor. Hava bir anda patlarsa gizlenebileceğimiz hiç bir yer yok liman dışında. Rüzgar şiddetlenirse limana yanaşmak da çok güçleşiyor ki ben genelde tek başıma açılıyorum, bir hayli yoruyor. Bu yaz etrafımdaki sevdiğim eşimi, dostumu gezdirmeye adadım.

Güzel seyirler geçirdim, ufak tefek sorunlar dışında yaz iyisiyle kötüsüyle geldi geçti. Önümüz kış. Nasılsa tekne limanda bağlı, daha sıkıntı olmaz diye düşünürken tecrübeli kaptanların anlattığı fırtınaların limana yansımalarını duyunca tekneme bir tonoz halatı daha ilave etme gereği duydum. Şile'de kışları karayel rüzgarları sıkıntılı geçermiş, batan tekneler birbiriyle "Önce hangimiz batacak?" diye yarış yaparmış :) Bunu da yaşayıp göreceğiz.

 

BİR YELKENLİ

Bir yelkenli bekliyorum

Bembeyaz yelkenlerini

Püfür püfür rüzgarların

Okşadığı.

 

Küçücük tepelerinde koşturup

Kır çiçekleri topladığım,

Sonra o çiçeklerden

Hiç tanımadığım birine

Taç yaptığım adanın,

Virane limanına uğrayacak,

Bir yelkenli bekliyorum.

 

Güneş doğuyor, batıyor.

Yağmur yağıyor, sis basıyor.

Kuşlar bazen ötüşüyor,

Bazen küsüyor.

Çiçekler açıyor, soluyor.

Umutlarım yeşerip yeşerip,

Sararıyor...

 

Ben;

Yürüyorum, oturuyorum.

Düşünüyorum, şiir yazıyorum.

Ufka dikip gözlerimi,

Bekliyorum.

 

Ufuk kararıyor, kızarıyor, bozarıyor,

Mavileşiyor.

Deniz dalgalanıyor, hırçınlaşıyor,

Sakinleşiyor.

Bazen üzerine,

Gümüş simler dökülüyor.

 

Kızıyorum,

Yelkenlimi getirmeyen dalgalara.

Sim dökülmüş denize bir taş atıyorum.

Neden diye sormayın,

Bilmiyorum.

Ben sadece,

Bir yelkenli bekliyorum.

Özgür Şahin

 

Yazı: Sertan Sayın

Fotoğraflar ve Video: Sertan Sayın 

Yorum Yap