Hayalin Peşinde - 18. Bölüm

Ana yelkenin parçalanmasının ardından motorun çalışmaması çok büyük bir talihsizlikti. Fırtınanın çıktığını ve havanın kararmak üzere olduğunu hesaba katarsak durum gerçekten sıkıntılıydı. "Mayday, Mayday, Mayday" diye anons geçmek geliyordu aklıma. Motorun da çalışmaması üzerine cenova yelkenini açmak geldi aklıma. Limanın içine yelkenle girebilirsem sıkıntı çözülecekti diye düşündüm.

Ön tarafa doğru yürümekte zorluk çekiyordum; dalga boyu yükselmiş, rüzgar hızı artmıştı. En kötüsü ise ara ara esen kuvvetli rüzgarlardı. Zar zor cenovayı açmayı başardım. Rüzgar yelkene dolar dolmaz tekneyi dönmeye zorladı. İplerini gerip trimledikten sonra rüzgar tekneyi limanın açığına sürüklüyordu. Dümeni ne kadar limana çevirsem de fayda etmiyordu, hızla limandan uzaklaşıyordum. Çabalarım boşa çıkarıyor ve beni panikletiyordu. Sonra aklıma tramola manevrası geldi. Rüzgara çaprazlama gidebilirsem liman ağzına girebilirim diye düşündüm. Tekneyi açıktan kıyıya doğru çevirmek için (liman sağ tarafta kalıyordu) sancağa döndüm ama rüzgarı yenemediğim için iskeleye dönüş yapıp tekrardan açıktan kıyıya yol aldım. Bu iskeleden dönüş olayı beni 5-6 metre geriye götürüyordu. Üç, dört defa deneme yaptım ama maalesef limanın ağzına yaklaşamadım. Hep aynı hatta ileri geri yapmıştım.

Güneş tamamen batmış ve hava kararmak üzereydi. O anki korkum, yaşadığım adrenalin ve duygu yoğunluğu çok fazlaydı. Telefonla limanda teknesi olan bir komşumu aramaya karar verdim. Sıkıntımı anlattım, o da bana "Hava kararmak üzere, ben yetişemem. Limanda bu işlere bakan Cabbar isminde bir kaptan var, ben onu ararım, en hızlı o yetişir." dedi. Şansa o da limandaymış. Sağ olsun aradı, kaptana bilgi verdi. Sonra Cabbar kaptan beni aradı, konumumu bildirdim ona. Zaten çok uzakta değildim, liman ağzının 300 metre kadar aşağısında ve kıyıdan bir o kadar açıktaydım. Gelene kadar biraz açılmam gerekiyordu. Şile sahillerinin 100-150 metre açığından kırılgan dalgalar başlar, orada durmak beni tehlikeye sokabilirdi. Kaptan gelene kadar dümeni kırdım ve 200-300 metre daha açıldım. Rüzgarın etkisiyle tekne 5-6 knot hızlara çıkabiliyordu. Sonra liman ağzından bir teknenin çıktığını fark ettim. Biraz gözlemledim ve yönünün bana doğru olduğunu gördüm. Tekrar dümeni kırdım, sahile gelen tekne Cabbar kaptanın teknesiydi. Yaklaşınca yelkenleri hızlı bir şekilde topladım. Cabbar kaptan bana uzun bir halat attı, öndeki babalara bağladım ve beni limana çekmeye başladı. Pek fotoğraf çekmek aklıma gelmez ama şansa o anı çekmişim.

O gün başıma gelen her şeyden kendime pay çıkardım. Hatalarımdan çıkardığım dersler, ilerleyen denizcilik hayatımda bana daha tedbirli, öngörülü ve tecrübeli olmamı sağlayacak. Çoğu insan yelken eğitimi almadan ve denizciliği bilmeden denize açılmak olur mu diye kızacaktır belki, ama herkesin her zaman imkanları el vermeyebiliyor. Ben teknemi kendim inşa ederek, motorumu kendim tamir ederek nasıl yol aldıysam, denizciliği de kendim tecrübe ederek kazanacağım. Hayallerinizden vazgeçmeyin. İmkanlarınız elvermediğini düşünseniz de gerçekler sizin inancınızda ve kendinize olan güveninizde yatıyor. Başarabilirsiniz.

Sertan Sayın

Yorum Yap