Şüphe Çemberinde İnsan

Sisler içinde kaybolan bir yüzün,

zamana inat belirsiz çizgilerle varlığını sürdüren gölgesidir insan,

 

Ve aynalar;

Kırık bir rüyanın suya düşen yankısı gibi, yüzünü tanımaz hâle geldiğinde başlar şüphe.

Kim olduğunu, nerede başladığını, hangi zamanın içinde hangi bedene sığdığını unutmuş bir hatıradır artık.

 

Ve hatıralar;

Bir sarnıcın dibindeki çamurlu, çürük su gibi bulanık ama bir o kadar da inatçıdır bellekte.

Sonsuz bir tünelin içine sıkışmış, ışığına inanıp inanmadığı bir lambanın titrek alevinde yol arayan bir gezgindir.

Oysa yollar hep kendine döner, insan en çok kendi içine düştüğünde yabancıdır kendine.

Adımlarını attıkça, toprağa mı basıyor yoksa boşluğa mı sürükleniyor, bilemez artık.

Çünkü dünya, gökyüzüne asılmış ters bir şehir gibi, baş aşağı durur zihninde.

Gözlerini kapadığında gerçeğin ne olduğuna dair şüpheyle titreşen bir melodidir aklında yankılanan.

Bir kuş kanadının rüzgârdaki tereddüdü kadar kısa, bir dağın zirvesinde yankılanan sessizlik kadar uzundur anlar.

Sesleri vardır, fakat yankıları dönüşür, kendi kendine çarpan gölge kelimelere.

 

Ve her cümle;

Başladığı yerde mi biter, yoksa hiçbir zaman başlamamış mıdır, kim bilir

Aynalara sorar da cevap bulamaz varlık.

Zaman, kelimenin içine hapsolmuş anlam gibi sıkışır kalır.

 

Ve boşluk;

Kendi içinde şekil alan, hiçliğin avuçlarında eriyen bir mermer heykel gibi fısıldar ona

Sen kimsin

Kendi adını söylediğinde bile yankısı tanıdık gelmez kulağına,

Çünkü bir isim, bir ağızdan çıktığında hâlâ ait midir ona, yoksa çoktan uçup gitmiş midir rüzgârın kanatlarında

İnsan, şüpheyle uyanan, şüpheyle uyuyakalan, rüyasında bile kendinden emin olamayan bir göçebedir,

Düşlerinde yürüdüğü yollar, uyanınca ayaklarının altında kaybolan kaygan taşlara dönüşür.

Kendi sesini tanımayan bir ozanın unuttuğu şiir gibi zihninde anlamlar silinir.

 

Ve belki de asıl hakikat;

Kim olduğunu sorgularken, bir hiç olduğunun farkına varmaktır.

Fakat hiçlik bile bir anlam taşır bazen, içi boş bir çanağın hâlâ şekli olduğu gibi,

Bir gölgenin var olması için ardında bir ışık gerektiği gibi.

 

Ve insan;

Neyin peşinde koştuğunu bilmeden adımladığı bu yolda,

Şüphenin, kendisinden bile şüphe etmeye başladığında, en çok işte o an,

Gerçeğe yaklaşır.

 

Suya İmza

Ömer Faruk Ertem

Benzer Yazılar

Bu yazıya benzer içerik bulunamadı.

Yorum Yap