Uzun aradan sonra tekrar merhaba,
Karayipler'de St Lucia Marigot Bay'deyiz. Bilgisayarım ne yazık ki neme dayanamadı ve açılmıyor. Eski telefonumun küçük ekranından Akdeniz’e bakmak sanki uzun yıllar öncesinin sararmış fotoğrafları arasında gezmek gibi.
Yaşamın her gün getirdiği yenilikler, bazen de rutinler zaman kavramından haylice uzaklaştırıyor insanı.
Dümen suyumuzda komşu Yunanistan'ı bıraktık.
Şimdi Ciao İtalya,
SANTA MARİA DE LEUCA
Pruvamızda Santa Maria De Leuca var. Ereikoussa'dan ayrılıyoruz. 70NM yolumuz var. Sabah erkenden avara olduk. Rüzgar biraz sert, dalga da 3m civarında. Avare’nin gövde sürat ortalamasının üzerinde bir süratle 10 saatte vardık limana.
Motor çalıştırmayınca Avare de kendini rüzgarın ve denizin ahengine bırakıyor. Pamuk da kah yanımıza geldi, kah içeride ona hazırladığımız yere gidip uyudu. Ama yukarı çıkmak için hep yanına gidip onu sevmemi, yumuşak ses tonuyla çağırmamı ve ödül mamasından vermemi bekliyor.
Bir kere çıktı mı sonra daha cesur oluyor. Yelkenin ve rüzgarın sesinden ara ara içeri de kaçıyor. O zaman ritüeller tekrar baştan başlıyor.
Leuca'da limanda bir marina da var. Biz karşısındaki beton iskeleye aborda olduk. 3 tekne arka arkaya gelen bağlandı. Avare, Serene, Ozi.
Giriş işlemleri ertesi sabaha. Yemek yiyip dinlenmek lazım. Öncü sağ olsun internetten güzel bir yer bulmuş. İtalya’da ilk yemeğimiz pizza olmalı dedik. Üstüne bir de dondurma olursa bu gecenin uykusu çok mutlu olur.
Giriş çıkış işlemleri Yunanistan’dan daha kolay. Sabahın ilk işi Pamir, Metin kaptan ve Ozi tayfası gemi adamı belgesi ile işlemleri yapmak ümidiyle Captanieri'ye gittiler. Bu işlemleri yapan ofisin tabelasında böyle yazıyor. Kısa sürede geri geldiler. Her şey tam da istediğimiz gibi. Derin bir soluk aldık.
İnternetten bir çamaşırhane bulduk. El arabasına yükleyip haylice yürüdük.
Vesile ile şehrin sokaklarını da gezmiş olduk. Büyük bahçeli güzel evler veya apartmanlar... Burası mimarisini bildiğim ve beklediğim bir İtalyan şehri değil.
Hava sıcak. Bir ağaç gölgesinden diğerine zıplıyoruz. Nihayet çamaşırhaneyi bulduk. Bir sitenin iç avlusuna bakıyormuş. O yüzden pek de bilmiyor kimse. Google harita da tam göstermediği için ileri geri biraz dolaştık. İki hanım işletiyor. Bıraktık torbaları en azından çamaşırları beklerken soğuk bir bira içeriz dedik. Tam oturmuştuk ki Pamir'in Mahir amcasının vefat haberi geldi. Bir süredir rahatsızdı. Çok üzgünüz. Uzakta olup ailemizin yanında olamamak çok üzücü.
İstanköy Adası’nda yaşıyordu. Seneler önce ilk teknemizle ziyaretine gidişimiz ve gezmelerimiz ne kadar da keyifliydi. Hep anılarımızda olacak neşesiyle.
Liman içinde iki tane bayağı hırpalanmış yelkenli bağlanmış. Ne yazık ki mülteci teknesi. Yelkenleri yırtık bir çok aleti çalınmış. Maalesef Türk bayraklı...
İnsanlar ne dramlar yaşıyorlar. Artık dünyanın ne yazık ki kanıksanan görüntüleri. Her birinin ardında hazin öyküler çığlık çığlığa bağırıyor oysa ki.
Mussolini merdivenlerine bakıyor liman. 1939’da İtalya’ya denizden gelenlere İtalya’nın heybetini göstermek için çizmenin bu uç noktasına Benito Mussolini tarafından Kral Vittoria Emanuele’e adanarak yaptırılmıştır.
Her iki taraftaki merdivenler 300’er basamaktan oluşmaktadır. Bu merdivenler deniz hizasından dağın tepesindeki meydana iki taraftan döne döne çıkıyor. Bir noktada büyük bir REX yazısı ile de kralı bu heybetli merdivenlerin duvarına yazdırmıştır.
Ortadaki kaya ve onu çevreleyen Akdeniz makisi arasında yukarıdaki bazilikaya varıyorsunuz. Meydandaki bazilika ‘’Toprağın Sonu’’ olarak anılıyor.
Ortadaki kayalardan aşağı kadar akan su da olması gerekiyor ama biz oradayken su yoktu. Merdivenlerden çıktıkça Akdeniz mi sizi kucaklıyor, siz mi Akdeniz’e akıyorsunuz anlamaya çalışıyorsunuz. Her basamakta taşlara dokunmak, her dönemeçte bir başka yüzle karşılaşmak ve nihayetinde en üst basamakta sizi karşılayan büyük boşluk, meydan çok çarpıcı. Bu noktada büyük bir Roma sütunu aslında mizanseni tamamlıyor.
Porto Turistico Marina di Leuca
Meydana vardığımızda çanlar çalmaya başladı. Şansımıza bazilikadan içeri girdiğimizde bir mini konserle karşılandık. Meydana yayılan notalar Akdeniz'e doğru uçuşuyor. Sanki denizcilere toprağın bittiği bu son noktadan iskele taraftaki fenerle beraber yol gösteriyor gibi.
Pamir, Özlem ve ben fotoğraflar çektik. Kayıtlar yaptık.
Zaman geçivermiş ‘’Toprağın sonundan’’ akan Akdeniz gibi...
Burası bir balıkçı kasabası havasında. Liman içinde balıkçılar, ağları, limana girip çıkan araçlar... Oldukça sesli bir liman. İçinde değirmen gibi bir yapı var. Tepesinde yunus heykeli. Limanı bina boyu yükseklikten görüyorsunuz.
Balıkçılarla sohbet ettik. Alışverişlerine şahit olduk.
Tekneye dönüp yemek yedik. Pamuk da bizi merdivenlerde bekliyordu. Onunla oynayıp ertesi günkü seyre hazırlanıp uyuduk.
Fazla uzun değil seyrimiz, Croton'a gideceğiz.
Sevgiler,
Avare.
Santa Maria De Leuca, İtalya.
39°47.779'N 18°21.674'E
Yazı: Gülnur Payzanoğlu
Fotoğraflar: Gülnur - Pamir Payzanoğlu
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.