
Boğaziçi’nin yalnızca tarihi yalılarıyla, köprüleriyle ya da manzarasıyla değil, aynı zamanda yüzyıllardır süregelen deniz kültürüyle de yaşayan bir bellek olduğunu hatırlatan sergide bu kültürün en önemli parçalarından birinin de balıkçılık olduğunu gözler önüne serdi.

Martıların kanadına karışan ağ sesleri, kıyıya vuran dalgaların arasında sallanan oltalar… İşte bu kadim geleneği mercek altına alan özel bir sergi ziyaretçilerini ağırladı.

Boğaziçi Olta Takımları Sergisi, Araştırmacı Yazar, Yüksek Mimar ve Koleksiyoner Fuat Selim Ramazanoğlu’nun uzun yıllara dayanan titiz birikiminin ürünü.

Sergide, Osmanlı’dan Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan geniş bir zaman diliminde kullanılan olta takımları, makara örnekleri, iğneler, yem kapları ve dönemin balıkçılık alışkanlıklarını yansıtan nadir objeler yer alıyor. Bu parçalar, sadece birer balıkçılık aracı değil; aynı zamanda İstanbul’un denizle kurduğu bağın, sahilde tutulan bir balığın aile sofrasına dönüşmesinin, Boğaziçi’nde yaşanan gündelik hayatın hatıraları.

Ramazanoğlu’nun koleksiyonculuk anlayışı, nesneleri yalnızca sergilemekten ibaret değil. Onları birer “hafıza unsuru” olarak ele alıyor. Ziyaretçiler, sergide gezerken hem eski İstanbul balıkçılarının izini sürecek hem de kentin deniz kültürüne dair pek çok ayrıntıyı keşfedecek. İçeri girer girmez kendimi Boğaz’da hissettim. Çocukken kullandığım mantar oltalar, iğne kutuları ve Kuzguncuk’ta yakaladığım balıklar bir bir gözümün önüne geldi

Günümüzün hızla unutulan değerlerinden biri olan amatör balıkçılık geleneğini hatırlatmayı amaçlayan sergi, aynı zamanda kent belleğine katkı sunuyor. Bu nedenle sadece deniz ve balık meraklıları için değil, İstanbul’un geçmişini hissetmek isteyen herkes için görülmeye değer bir sergiydi.

Haber ve Fotoğraflar: Sertan Sayın / Yelkencinin Gazetesi
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.