Ahşap Değil, Çelik Değil “Beton Gemiler”

Savaşlarda askerlerin savaşabilmesi için en önemli faktörlerden biri de İkmaldir (lojistik). Birinci ve İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan çelik kıtlığı sonucu ikmal gemilerin yapımında aksamaya yol açmıştır. Bu sıkıntıyı gidermek için mühendislerin aklına dahiyane bir fikir geldi “Beton gemi yapmak”.

Aslında ilk beton gemi fikri 1854 yılında Fransız Mucit Jean-Louıs Lambo tarafından ortaya atılmış ve betondan yapılmış bir sandalı ‘’Paris Dünya Sergisi’’nde sunmuştur. Ancak Lambonun bu beton tekne fikri birkaç prototipden öteye geçmemiştir.

Brignoles Müzesi'ndeki beton tekne ''Lambo''

Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla birlikte endüstriyel çelik stokların silah sanayinde kullanılmasıyla birlikte bir çelik kıtlığı ortaya çıktı. Savaş nedeniyle askeri nakliyatın artması, nakliye ve savaş gemilerinin batırılması gibi sebeplerden nakliye gemilerinin inşasına hız verilsede çelik kıtlığı her bakımdan kendini hissettiriyordu. 1915’den itibaren beton gemi yapımı tekrar gündeme geldi.

12 Nisan 1918’de Amerikan hükümeti, 24 adet betonarme gemi inşası için bir proje başlattı. Ancak Kasım 1918’de savaş sona erdiğinde sadece 12 adet beton gemi inşa halindeydi ve hiçbiri tamamlanmamıştı. Bu 12  gemi, savaş sonrası tamamlandı ve kısa süre sonra da hafif ticaret, depolama ve hurda işi yapan firmalara satıldı.


Amerika Birleşik Devletlerinde inşa edilen ilk beton gemi 6 bin 125 tonluk  SS Faith oldu. 18 Mart 1918 yılında suya indi.

İlk Amerikan beton gemisi SS Faith'in inşası

SS Faith

SS Faith, Küba’da dalgakıran olarak satılıp hurdaya çıkarıldığı 1921 yılına kadar yük taşımak için kullanıldı.

1919 yılına kadar ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İsveç, Norveç, Danimarka, Hollanda, Kanada, İspanya, İtalya’da bu tür gemilerin inşası ile ilgili çalışmalar aktif olarak gerçekleştirildi. Toplam tonajı 600 bin tonun üzerinde olan çeşitli amaçlara yönelik (mavnalar, kuru yük gemileri, vapurlar, deniz römorkörleri vb.) en az bin beton geminin montajı yapılmıştır. Normal bir gemiye göre 3 kat daha ağır olan beton gemiler korkunç bir yakıt tüketimine yol açıyordu. Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle birlikte bu tür gemilerin inşası yine boşa çıktı.


1942’de Amerika 2. Dünya Savaşı’na girdikten sonra ABD ordusu, müteahhitlerin çelik sıkıntısı çektiğini fark etti ve 24 adetlik bir beton tekne inşası siparişi verdi. Bunlar motorları olmayan ve römorkörler tarafından çekilecek  beton mavnalar olarak tasarlandı.  Amerikalılar, Normandiya çıkarmaları sırasında iki betonarme gemiyi bariyer olarak batırdı. Savaştan sağ çıkan gemilerin bir kısmı dalgakıran olarak kullanıldı. Ve İkinci Dünya Savaşı'ndan kurtulan beton gemi Quartz, Amerikalılar tarafından nükleer testlerde kullanıldı. Bikini Atolü'nde nükleer bir patlamanın neden olduğu hasarın seviyesini değerlendirmek için kullanılan gemilerden biri de Quartz dı.

Avrupa’da ise beton tekneler İngilere’de 1940 yılında 200 adet petrol taşıyan mavnalar olarak Londra rıhtımlarında inşa edildi. Daha sonra bazı mavnalara motor takılarak lojistik amaçlı kullanıldılar.

İngiliz beton mavnası

Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının deneyimi ve savaş sonrası gemi inşası, bu betonarme gemilerin sınıflandırılmasını mümkün kıldı. Bu kategori, çıkarma filosunun gemilerini veya kendinden tahrikli olmayan gemileri içerir. Örneğin mavnalar, feribotlar, yüzer doklar gibi. Bu tür gemiler uzun süre bakımsız kalabilirler, paslanmazlar ve onlarca yıldır atıl kaldıkları için daha az onarım maliyeti gerektirirler.


Aynı zamanda, İkinci Dünya Savaşı'ndan birkaç yıl sonra betonarme gemi yapımı pratik olarak ortadan kalktı. Şu anda yalnızca birkaç meraklı bu tür projelerle ilgileniyor. Bugün halen pek çok ülkede beton yat ve mavnaları hem hobi hem de ticari amaçlı olarak üreten küçük atölyeler mevcuttur. Bu türden küçük beton yatlar özellikle iç deniz ve göllerde yapılan amatör müsabakalarda kullanılırlar. Beton mavnalardan ise Avrupa kıtasını boydan boya geçen pek çok su kanalında ulaşım ve yük taşıma işlerinde faydalanılır.

Ülkemizde de bu konuda birkaç girişim olmuştur. Hatta bir tanesini bizzat gördüm. 70’li yılların sonuna doğru Sarıyer / Tellibaba’da bulunan Kılavuz istasyonunun hemen yakınında bir tane yarı batık beton bir mavna bulunurdu. O zaman oldukça ilgimi çekmiş ve gemilerin sadece ahşap,  metalden değil betondan da yapılabileceğini anlamıştım.

2021 yılında Yalova’da bulunan Seltaş Tersanesi, Türkiye’nin beton ve çelik olarak inşa edilen ilk yüzer havuzunu hizmete aldı. Yapımı 2 yıl süren 260 metre uzunluğunda ve 45 metre genişliğindeki havuzun kaldırma kapasitesi 20 bin ton.

Teknolojinin sürekli gelişmesi ile önümüzdeki yıllarda kim bilir nasıl gemiler göreceğiz?


Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere, sağlıkla ve sevgiyle kalınız.

Yapılmış Yorumlar (2)

oktay yaylacıkoral
25 Mart 2023, 18:03

Denizciler ve deniz fikirleri zamanının en enterasan durumlarını ortaya çıkarmışlar.

şevki şekerefeli
25 Mart 2023, 23:14

ellerinize, emeğinize sağlık

Yorum Yap