Akdeniz’in Bukalemunu: Lambuka ile Mücadele

Akdeniz’in sıcak sularında, yaz sonunun o özel günlerinde teknenizin arkasında bir anda parlayan sarı-yeşil bir gölge görürseniz bilin ki karşınızda denizlerin en hareketli avcılarından biri var: lambuka. Dünyada “mahi-mahi” ya da “dorado” olarak bilinen bu tür, ülkemizde uzun yıllardır Akdeniz’in ustalarının yakından tanıdığı, fakat hâlâ birçok balıkçı için gizemini koruyan bir balık.

Tropik Görünüşlü Bir Akdeniz Sürprizi

Coryphaena hippurus… Bilimsel adı böyle, ama suyun içinde karşılaştığınızda aklınıza ilk gelen şey muhtemelen “Bu ne güzel renk!” olacaktır. Vücudunda mavi, lacivert, sarı ve yeşilin bir arada dans ettiği lambuka, sudan çıktığında bile renk değiştirmeye devam eder. Bu özelliği yüzünden İskenderun civarında ona “bukalemun” denmesi boşuna değildir.

170 cm’ye ve 40 kiloya ulaşabilen iri bireyleri nadir de olsa Akdeniz’de rastlanır. Üstelik hızlı büyür, güçlüdür, sürekli yüzmek zorundadır ve her fırsatta saldırgan doğasını gösterir. Kısaca: tam bir avcı ve tam bir av balığıdır.

Türkiye Sularındaki Yükselişi

Lambuka yıllarca yalnızca Akdeniz’in doğusunda görülürken, son yıllarda iklim değişikliği ve Süveyş Kanalı’nın etkisiyle Ege’nin kuzeyine kadar ilerlemiş durumda. Bu da özellikle amatör balıkçılar için yeni ve heyecan verici bir hedef demek. Fakat hâlâ Marmara ve Karadeniz’e uğradığı pek görülmez.

Lambuka ile ilk tanışıklığım İskenderun’da olmuştu. O dönemde yerel halk onun renginden dolayı pek tercih etmese de, oltaya bir kez vurduğunda insanı kendine bağlayan o mücadelesini unutmak mümkün değildir.

Avcı Bir Balığın Avcısı Olmak

Lambuka sürü hâlinde gezer. Bazen su yüzeyine ardı ardına sıçrayarak varlıklarını belli ederler, bazen de kaçışan küçük balıkların içinde aniden belirirler. Eğer teknenize yanaşıp oltadaki balığa merakla baktıklarını görürseniz şaşırmayın; çünkü lambuka gerçekten korkusuz bir balıktır.

Yakalandığında suyun üzerinde metrelerce zıplayabilir, teknede dakika boyunca çırpınarak son enerjisine kadar mücadele eder. Lüfer avındaki o sert, dinamik anları sevenler için lambuka tam doğrusu.

Beslenme alışkanlıkları oldukça geniştir: kefal, izmarit, istavrit, kolyoz, sardalya ve kalamar en sevdiği türlerdir. Dolayısıyla hem canlı yemle hem de sahtelerle av vermeye son derece açıktır.

Av Teknikleri: Ustalığın Başladığı Yer

Bırakma Olta ile Lambuka

Bu yöntemde ince (0.35–0.40 mm), kaliteli misina kullanmak şart. Kalın misina hem yemi dibe çeker hem de balığın doğal yüzüşünü bozar.

• Uca 4–5 numara iğne bağlanır.

• Canlı yem (kefal veya izmarit) takılır.

• Şamandıra ile derinlik ayarı yapılır.

Bir lambuka vurduğunda mutlaka ikinci takım suya indirilmelidir; çünkü sürü balığın arkasından gelir ve ikinci bir balık alma ihtimali çok yüksektir.

Sırtı ile Lambuka

Yaz sonu ve eylül ayı boyunca en çok tercih edilen yöntemlerden biridir.

• İnce fakat dayanıklı misina kullanılır.

• Sahte balık beden ucuna bağlanır.

• Takım yaklaşık 25 kulaç salınarak düşük hızda çekilir.

Burada altın kural: Tekneyi durdurmamak.

Balık oltanın ucuna takıldığında bile sürü peşinden geleceği için ikinci takımı suya indirmek çoğu zaman çift balık getirmek demektir.

Avı daha verimli hâle getirmek isterseniz sardalya ve kolyoz parçalarıyla bölgeyi yemlemek iyi sonuç verir.

Son Söz: Bir Kez Yakalayan Bir Daha Bırakmaz

Lambuka yalnızca bir balık değildir; karşılaştığınızda sizi heyecanlandıran, yakaladığınızda adrenalin salgılatan, tekneye aldığınızda bile durmak bilmeyen bir mücadelecidir. Akdeniz ve Ege’de her yıl daha sık görülmesi de balıkçılar için ayrı bir şans.

Eğer henüz lambukayla tanışmadıysanız, bu sezon oltanıza farklı bir hedef koyun. Renkleriyle büyüleyen, cesaretiyle şaşırtan ve mücadelesiyle akılda kalan bu tropik avcıyı bir kez yakaladığınızda, balıkçılık defterinize unutulmaz bir sayfa eklemiş olacaksınız.

Hamdi Tekbıyık / Yelkencinin Gazetesi

Benzer Yazılar

Bu yazıya benzer içerik bulunamadı.

Yorum Yap

İletişim
İletişim +90 (532)2439735