Benim için Yunanistan, Arşipel’in karşı kıyısına vurmuş akisimiz gibi geliyor. Uzun yıllar birlikte yaşamış ve iç içe geçip kaynaşmış bir kültürden gelmiş olmamızın izleri bunlar. Bir denizin ayırdığı iki kıyının halklarıyız bizler. Aynı müzikleri dinleyip, aynı kahveyi içen, baklavayı, imam bayıldıyı seven. Bir kıyıda uzo eşliğinde Egeye dalarken gözler, diğer
kıyıda bir rakıyla aynı denizi gözler…
Uzun yıllardır yelkenliyle Yunan adalarına birçok kere seyirler yaptık eşimle. Bu sefer de karayolundan gitmek istedik. İpsala’dan vurduk yola…
İlk durağımız Kavala oldu. Şirin ve sakin bir balıkçı kenti. Küçük bir marinası var ama pek yelkenli tekne göremedik.Küçük yerleri daha çok sevdiğimiz için bizim için keyifli bir gezi oldu. Oraya vardığımızda oldukça acıkmıştık. Kıyıdaki balıkçı restoranlarından birini seçtik. Mama Maria Restaurant. Orada bize servis yapan Lefter arkadaşımızın ilgisi ve harika mezeleriyle gayet mutlu ayrıldık Kavala’dan.
İkinci durağımız Selanik oldu. Aman diyorum! Buraya araçla geliyorsanız otopark olayına çok dikkat etmeniz gerekiyor. Mümkünse kalacağınız otelin otoparkı olup olmadığını önceden sorgulayın. Selanik’te ilk işimiz Atamızın evini ziyaret etmek oldu. Oldukça duygusal anlar yaşadık.
Sonrasında Selanik sokaklarını gezdik. Bütün cadde ve sokaklar, kafelerle örülmüş diyebilirim.Öğlen saatleri olmasına rağmen genel anlamda hepsi de doluydu. Yürüyerek hemen hemen tüm işlerinizi halledebiliyorsunuz. Uzunca sahilinde denize karşı yürüyüş de yapabilirsiniz.
Üçüncü durağımız Atina oldu. İstanbul’un kardeşi gibi. Trafik, kalabalık ve beton. Sanırım Yunanistan’ın ekonomisinin büyük kısmı burada dönüyor. Nüfusunda önemli bir bölümü Atina’da yaşıyor. Bir alışveriş cenneti olduğunu da söyleyebilirim. Trafiğin akmadığı yayalar için tahsis edilmiş sokaklarda özellikle süs eşyaları konusunda çok başarılılar. Bunun dışında marinalar yönünden de zengin bir şehir Atina. Biz birkaç marinasını gezdik. Aslında Atina’ya geçme sebebimiz daha önceden belirlediğimiz birkaç tekneyi görmekti. Ama tekneler beklentimizi karşılamadı. Burada charter sürelerinin uzun olması, teknelerin daha çok yıpranmasına sebep olmuş. Bir de sanırım gerekli bakım ve itina gösterilmemiş. Açıkça söylemek gerekirse; Hırvatistan’da gördüğümüz teknelerle, buradakiler arasında ciddi anlamda farklılıklar vardı. Biraz hayal kırıklığı oldu bizim için. Belki tek seferle değerlendirmemek lazım bilemiyorum. Ama bu turdaki gördüklerim ve bende uyandırdığı izlenimler bunlar. Sizlerle de paylaşmak istedim.
Atina’dan ayrıldıktan sonra Kavala'da bir gecelik konaklamanın ardından Alexandroupoli'de (Dedeağaç) mola verdik.Onlara göre Greek, bize göre Türk kahvemizi denize karşı yudumlarken bildiğimiz bir melodi Yunanca sözlerle çalıyordu. Ülkemizin sınırına tekrar geçtiğimizde, ne coğrafya ne de iklim değişmişti. Sadece tabeladaki yazılardı değişen.
Bir sonra ki yazım da tekrar buluşmak üzere sevgiyle kalın…
Eren İnce Çiftçi
Yapılmış Yorumlar (2)
Kısa da olsa küçük hikayenizle bir Yunanistan turu atmış olduk hep birlikte...
Zevkle okuduk, elinize sağlık. Umarım aradığınızı bulursunuz. Selamlar