Sabahın erkeni, henüz karanlığın
Ağır ağır bastığı zamanda
Sokak lambalarının yanmadığı
Zifiri karanlıkta
Hafif yağmurlu, çok da üşütmeyen
Bir havada
Kendimi saldım sokaklara
Bu şehir bana iyi geliyor
Üzerimde babamın verdiği
Çok da hoşuma giden
Siyah yağmurlukla
Adımlarım hızlı hızlı kaldırımları
Dalarken bazen düşüncelerime
Ağır, ağır ve kararlı
Geçerken bir bir önünden
Dükkanların hepsi kapalı
Yabancıymış gibi selamlayıp
Gülüyorum camlardan yansıyan kendime
Bu şehir bana iyi geliyor
Biraz ileride, benden çok daha önce
Uyanıp un çuvallarını taşıyan
Fırının kaçak çalışanları
Siyahın içinde parlıyor
Üzerlerinde un beyazı
Benim üzerimde siyah yağmurluk
Rahmet ufaktan ufaktan ıslaklık üzerimde
Unun beyazı ufaktan ufaktan kırağı sanki
İşçilerin bedeninde
Üşütmeyen, titretmeyen sokağın beşiğinde
Bu şehir bana iyi geliyor
Kafamda bin bir tilkinin kuyrukları
Her bir taşı
Üzerine basılmış kör aşık hayatı
Çıkarken
İnce ince işlenmiş
Bir ters bir düz
Yokuşları
Bu şehir bana iyi geliyor
Atarken
Eskimiş gömleğimi
Sökük düğmeleriyle üzerimden
Soğuklara arkadaş,
Omuzları geniş beli dar yağmurlukla
Çoraplı sıkan çıplakken
içi kadar özgür ayakkabımla
Adımlarımı
Bu şehir bana iyi geliyor
Gezerken
Bir uçtan bir uca
Balat'tan Galata'ya
Yosmanın çığlığı, ayyaşın narası
Raks ediyor vapurlar, dalgalar, martılar
Tambur, ud, keman karışık meze kulaklarıma
Eksik olan ney,
Kimse bilmez ruha üflenmiştir nefesi
Sahibi tek, yeryüzü halifesi
Her bir melodisi Adem'in sesi
Bulmak için arşınlarım
Terli terli
Asude sokakları
Suya İmza
Ömer Faruk Ertem
Benzer Yazılar
Bu yazıya benzer içerik bulunamadı.