Yelkencinin Gazetesi: Sizleri kısaca tanıyabilir miyiz?
Eleven Sailing: 1978 doğumluyum. Mesleğim reklamcılık üzerine. En son müşteri ilişkileri direktörüydüm. Şimdi ise yeni emekliyim ve salgından bu yana teknemizde yaz ve bahar aylarını geçiriyoruz. 2008’de yelkencilik merakı, eğitim alarak başladı. Hala amatör bir denizciyim. Denizlerde öğrenmenin sonu gelmiyor. Teknede yaşadığım süre zarfında Youtube kanalı açtım ve yıllar içinde edindiğim tecrübeleri oradan paylaşmaya başladım ve bir baktım ki Youtuber olmuşum.
Y. G: Yelken ve tekneye olan ilginiz nasıl başladı?
E. S: Babam 2007’de ADB ehliyeti almış ve üzerine bir yelkenli yat kiralamıştı. Ben de ona miço olarak eşlik etmiştim. O tecrübesizdi, ben ise cahildim. Ne dese komut alarak bilmeden yapıyordum. Elbette bir dolu hatalarımız oldu. O senenin kışında beni zorla ADB kursuna yazdırdı, “Seneye yine tekne kiralayacağız ama bu sefer teknede yedekli kaptanlar olsun, sen de neyi neden yaptığını bil istiyorum” dedi. Altı yaz boyunca babamın kiraladığı teknelerde miçoluk yaparak başladım. Sonra bu dünyayı çok sevdiğimi fark ettim. Babam da ben de kendimizi farklı yöntemlerle çok geliştirdik. Ama ilk vesile olan babamdır.
Y. G: Bize teknenizin özelliklerinden bahsedebilir misiniz? “Eleven Sailing” ismi nereden geliyor?
E. S: Teknemiz 2018 model Hanse 455. Yaz boyu içinde eksiksiz yaşayabildiğimiz, rahat, kısa veya uzun seyirler yapabildiğimiz denizci bir tekne. İçinde jeneratör, bulaşık makinesi ve klima yok. Bunun dışında her şeyi var diyebiliriz. Bu nedenle kara bağlantımız olmadan yani marinalara bağımlı kalmadan içinde vakit geçirebildiğimiz bir donanıma sahip. Eleven ismini yıllar önce "String Theory”, “Cisim Teoremini” araştıran kuantum fizikçilerinden “On bir boyutlu evren” teorisini duyduğumda çok etkilenmiştim. Evrende her şey birbiriyle bağlı ve iletişim halinde demişlerdi. Zamanla kendi içimde her var olan nesnenin bir iradesi olduğunu daha da iyi anlamaya başladım. Örneğin denizin, rüzgarın, teknenin, koyun, ormanın, kayanın vs. Denizlerde olmak bir birlik ve bütünlük hali. Her şey uyum ve harmoni içinde. Birimiz uyumsuz olsak işler ters gidebiliyor. Bu yüzden “Eleven” bize bu bütünlüğü hatırlatıyor. Türkçe “On bir” olsun istemedik, yabancı ülkelerde “On Beer” gibi algılanmasından kaçındık.
Y. G: Teknede günlük yaşamı ve rutinleri nasıl yönetiyorsunuz? Suda yaşamanın en sevdiğiniz yönleri nelerdir?
E. S: Rutinler farklı durumlarda çok değişiyor. Marina sürecimiz genellikle hazırlık, temizlik, ikmal süreçlerinden ibaret oluyor. Epey yoğun ve yorucu geçiyor.
Tekneyi güneye transfer etmek istediğimiz dönem ise yemek ve temizlik işlerinden çok enerjimizi seyir planlarına ve seyir sürecine veriyoruz. Odağımız daha uzun rotalar, arada keyifli molalar, bilmediğimiz bölge keşifleri ve dost ziyaretleri oluyor. Biraz daha fazla dışarıda yemek yiyor, pratik yemekleri teknede tercih ediyoruz.
Hedef koyduğumuz yere vardığımız zaman da bize tatil başlıyor. Havayı her zaman kollayarak koy koy gezilerimiz başlıyor. Daha çok yemek odaklı, keyif ve dinlenme odaklı oluyoruz. Aile ve arkadaş ziyaretlerimiz oluyor. Bazen bir, iki tekne birlikte bölgesel geziyoruz. O dönemde elbette günlük temizlik, haftalık temizlik rutinlerimiz oluyor. Pek restoranlara çıkmıyoruz. Bu sefer de daha çok teknede yemek yiyoruz. Bir koyda fazla sabit kalanlardan değiliz, zaten yelkenin doğası da bizim doğamız da seyir ve kaşiflik üzerine. Biz de hem teknenin hem de doğamızın hakkını vermeye gayret ediyoruz.
Y. G: Yelken deneyimlerinizle ilgili bir YouTube kanalı açmaya nasıl karar verdiniz? Tam olarak içeriği nedir?
E. S: 2020’de eşim Olcay’ın babası kalp krizi geçirdi. Tam da pandemi yasaklarının olduğu dönem olduğu için hastane ziyaret yasakları çok katıydı. Bu süreç belirsizken bir müddet ben teknede Göcek’te tek başıma kaldım. O dönem kanal kurup bilgilerimi paylaşsam belki tecrübesiz kaptanlara, tekne almak isteyenlere, denizcilik hayali kuranlara faydam olur düşüncesiyle bir kanal kurdum. İçeriklerimi oluşturmama sebep olan her zaman denizlerde şahit olduğum aksilikler veya hatalı durumlar oldu. Birileri buna biz de dahil olmak üzere yanlış yaptıkça üzerine bir içerik oluşturdum. Youtube.com/eleven11sailing kanalı baştan sona bilgi tecrübe içerikli bir kanal. Denizcilik üzerine her zaman da gelişmeye devam eden sonsuz bilgi deryasında büyüyen bir kanal haline geldi.
Instagram: eleven11sailing
Y. G: İzleyicilerinizin ilgilendiği en yaygın sorular veya konular nelerdir? Yelken topluluğu yolculuğunuzu veya kanalınızı nasıl etkiledi?
E. S: Tekne sahibi olmak, yanaşma-ayrılma, teknik bilgiler hem benim hem de takipçilerimin en çok ilgilendiği konular oldu. Ben eğitim ve güvenlik konusuna çok önem veriyorum.
Her zaman önce eğitim alın sonra bu temeli denizde bol bol pekiştirin diyorum. Kanalım bu tecrübe sürecine aslında fayda sağlıyor. Nasıl yaşanır? Denizcilik, tekne adab-ı. Güvenlik kuralları, motor, elektronik vs. derken A’dan Z’ye yaşantımızdan veya yaşananlardan örnek konular ilgililerin hep sevdiği içerikler oluyor. Bunun karşılığında her koyda bir takipçimizle rastlaşıyor, selamlarını almadan ilerlememiş oluyoruz. Gönülde teşekkür almak şahsen gözlerimi yaşartıyor. İnsan,sevgiden başka ne ister ki?
Y. G: Bugüne kadar seyirleriniz sırasında başka denizciler veya kruvazörlerle tanıştınız mı? Unutulmaz bir hikaye veya deneyim paylaşabilir misiniz?
E. S: Bolca denizci dostlarımız oldu. Popüler olsun olmasın. Hepimizin kendine ait unutulmaz anıları var. Korkulu anlar, çaresizlik içinde çözüm aramalar vs. İnsan her seferinde denizin şakasının olmadığını bu hikayelerle hatırlıyor. Bizim yüksek gerilim hattının altından seyir yaparken geçtiğimiz ve ark yediğimiz bir hikaye var. Aynı yıldırım çarpmasına benziyor. Teknede her şey seyir sırasında bozuldu. Büyük bir moral çöküşü, ölümle burun buruna gelmişiz de farkında değilmişiz. Sigorta süreci çok sancılıydı. Bekleme süreci bizi çok yordu. Ancak tekneyi A’dan Z’ye toparladıktan sonra, tekne baştan aşağı yenilendi. Hatta kabuğu, 2018 model tüm cihazlar ve malzemeler 2023 oldu. Aa ne güzel oldu. Hem de büyük tecrübe kazandık demiştim. Bilseydim bu kadar üzülmezdim diye düşünmüştüm. Bu süreci merak edenler olursa, YT kanalımızda “Yıldırım gibi hikaye” oynatma listesi var. Sırasıyla izleyebilirler.
Y. G: Yelkenciliği bir yaşam tarzı olarak benimsemeyi düşünen birine ne tavsiye edersiniz?
E. S: Önce eğitim almalarını hatta bir müddet her sene farklı hocalardan farklı eğitim içerikleri seçmelerini öneririm.
Bol bol denizde olmak için bu eğitimleri pekiştirmek için fırsat kollayabilirler.
Tekne almadan önce tekne kiralamalarını ve küçük bir tekneyle başlamalarını öneririm. 33 ft-38 ft tekneler pekiştirmek için çok ideal boylar.
İkinci el tekne alanlar ise mutlaka teknelerine sörvey yaptırsınlar.
Y. G: Teknenizde olmazsa olmaz dediğiniz ekipmanlarınız nelerdir?
E. S: Telsiz, su yapıcı, oto pilot, derin dondurucu, jeneratör (bizde yok ama uzun vadeli teknede yaşayanlara şart)
Y. G: Ülkemizde yelkenciliğin geldiği en son durumu nasıl yorumluyorsunuz?
E. S: İnsanın ruhu ne ise onu karada da denizde de aynı şekilde yansıtıyor. Ukalalar, görmemişler, saygısızlar, görgüsüzler her yerde aynı. Bunun yelkencilikle bir alakası olmadığını düşünüyorum. Fiyatlar konusunda ise gerçekten içler acısı bir noktadayız. Ülkemizin marinalara bakış açısı AVM’den farksız hale gelmesi, marina adabını unutmamıza neden oluyor. Fiyatların uçması, devlet vergileri vs. derken gerçekten çok ama çok üzücü. Dilerim tez zamanda olması gereken dengeli noktaya kavuşuruz.
Y. G: İster yurt içi ister yurt dışı olsun yat limanlarında tekne güvenliği hakkında düşünceleriniz nelerdir?
E. S: Bu konu çok değişken ve işletmeden işletmeye hatta yöreden yöreye fark ediyor. Bazı yörelerimizde teknenin bir karavan gibi ev olduğunu bilmeyen topluluklar veya çocuklar oluyor. Denizden yüzüp atlama rampası veya oyun alanı olarak kullanmak isteyenler olabiliyor. Marinaların kimisi güvenlik konusunda çok hassas iken, kimisi ise tam tersine pek hassas davranamıyor. Marinada bir yabancının teknesinde alem yapılan durumlar bile duydum. Bu zaten marinanın kurumsallığını ve değerini de gösteriyor. Tekneye takılan güvenlik ve/veya takip cihazları bu noktada önem arz edebilir ki gerek olmamalı. Ne diye marinaya bağlanıyoruz ki o zaman! Yine de yabancı olduğumuz bir yerde her zaman tekneyi kapatıp öyle tekneyi terk etmekte fayda var diyorum.
Y. G: Eleven Sailing için gelecek planlarınız neler? Ufukta yeni destinasyonlar veya projeler var mı?
E. S: Ah keşke… Çok isteriz. Lübnan, Mısır, Afrika kıyılarını gezmek, Yunan adalarını dolaşmak. Bizi şu anda Olcay’ın işi bağlıyor. Bir gün iş yaşantısından tamamen özgürleşebilirsek ve gelir kaynağımızı düzene sokabilirsek neden olmasın… İnşallah.
Y. G: Son olarak hayat mottonuzu öğrenebilir miyiz?
E. S: Hayat mottolarımız çok :) Hepimiz biriz. Bu dünyada hepimiz birbirimizden sorumluyuz, her birimiz bir başkasının hayatını etkileme yetisinde. Her karar ve eylemle birbirimizi bağladığımızı fark edelim, unutmayalım. İkincisi ise doğa gibi yavaşla. Denizde sakin kal. Panikle veya hızlı/aceleci hareket etmek daha büyük sorunlar yaratabilir. Üçüncüsü Hayal kur. Ruhun ne istiyorsa, neden mutlu oluyorsa hayal et. Hedefin olsun. Gayret ve çabanın sonunda en uçuk hayaller bile gerçek olabilir. Son olarak da neşeli kal. Yüzümüzden gülümseme hiç eksik olmasın. Sevgi hepimizle yayılsın.
Ömre Artemiz’e bu yoğun temposunda bize zaman ayırdığı için teşekkür ederiz.
Röportaj: Banu Demir
Fotoğraflar: Eleven Sailing Arşivi
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.