Çukurova’dan Okyanusa: Bir Kadının Yelkenle Dünyayı Keşfetme Yolculuğu

Kadınların içgüdüsel olarak sahip olduğu “gözlem, sezgi ve sabır” denizde altın değeri taşıyor.

Üç ay önce karadan ayrıldığımda, deniz benim için romantik bir hayalden ibaretti: Dalgaların sesi, rüzgârın özgürlüğü ve sonsuz bir ufuk… Fakat bugün, yelkenciliğin bir kadın için ne anlama geldiğini hem kendi bedenimde hem de ruhumda yeniden öğreniyorum. Çünkü denizde “hayal” dediğiniz şey artık günlük bir gerçekliğe dönüşüyor; bazen büyüleyici, bazen zorlayıcı, bazen de insanı içten içe dönüştüren bir yolculuk…

Hemşireyim, yelkenciyim ve artık kendini Dünya'ya açmış bir kadınım. Yıllarca İstanbul’un hızlı, gürültülü ritminde çalıştıktan sonra, okyanusa açılmanın bu kadar derin bir iç dönüşüm yaratacağını tahmin etmezdim. Ama yarattı.

Denizde Kadın Olmak: Klişelerin Sığlığını Aşmak

Yelkencilik hâlâ çoğu insanın gözünde “erkek işi” olarak görülüyor. Haritalar, rüzgâr hesapları, motor bakımları, ağır halatlar, zorlu havalar… Ama gerçek şu ki, deniz kimsenin cinsiyetini umursamıyor.

Kadın olmak beni ne daha zayıf yaptı ne de daha savunmasız. Aksine, denizdeki en güçlü yanım dayanıklılığım ve detaylara olan dikkatimdi. Bir kadın olarak yelkenli teknede yaptığım her iş; güvenlik hazırlıkları, hava raporlarını okumak, rotayı planlamak, hatta ameliyathane disiplininden gelen kriz yönetimi beni bu yolculukta daha da donanımlı kıldı.

Bu üç ayda şunu öğrendim:

Kadınların içgüdüsel olarak sahip olduğu “gözlem, sezgi ve sabır” denizde altın değeri taşıyor

İlk Üç Ay: Deniz Seni Önce Test Ediyor, Sonra Ödüllendiriyor

Seyahatin başı her zaman en öğretici olan dönemdir.

Benim için ilk üç ay;

  • Korkuyla cesaretin el ele yürüdüğü,

  • Havanın değil, kendimin değiştiği,

  • Gururla kırılganlığın birbirine karıştığı bir süreç oldu.

Günler boyu rüzgârı anlamaya çalıştım. Hangi bulutun ne söylediğini, hangi dalganın yaklaşan bir değişikliğin habercisi olduğunu… Denizde fark ettim ki aslında insan hep bir “kontrol yanılsaması” içinde yaşıyor. Bu belki bizim mesleki alışkanlığımız. Bir ameliyat salonuna minimal bir bakterinin girmesi bile benim kontrolümde olmasından kaynaklı. Kontrolcü olmak. Oysa teknede kontrol edebildiğin çok az şey var. Geri kalanı kabul etmek zorundasın. Ve kabul ettikçe güçleniyorsun.

Geçen Yıl Orkalarla Karşılaşmamızın Bende Bıraktığı İz

Geçen yıl seyahatin bir noktasında bir orka sürüsü yolumuzu kesmişti. O anı hâlâ hatırladığımda içimde ürpertiyle hayranlığın karıştığı tuhaf bir duygu beliriyor. Yaratıcılığın sınırlarını zorlayan bir varlıkla burun buruna gelmek…

Bir kadın olarak o an, ne kadar “küçük” olduğumu hissettim ama bir o kadar da doğaya bağlı.

Yıllarca hastanelerde ekip olarak birçok hayat kurtarmış biri olarak, o gün ilk defa doğanın bana bir şey anlatmaya çalıştığını düşündüm:

“Korkuyu tanı ama ona teslim olma.”

Bu cümle bugün hâlâ yelkenciliğin merkezinde duruyor.

Teknenin Üstündeki Yeni Ben

Karaya göre çok az eşyan var. Gardırobun küçülüyor ama özgürlüğün büyüyor. Aynalar yerine ufukla konuşuyorsun. Ve bir gün fark ediyorsun: Teknenin sallanmasına sen de uyum sağlayıp salınmaya başlamışsın. Rotayı akıntıyla savaşarak değil, akıntıyı okuyarak çiziyorsun. Sadece denizi değil, kendini de öğreniyorsun.

Ben bu üç ayda başka bir şeye dönüştüm.

  • Daha cesur ama daha yumuşak.

  • Daha güçlü ama daha sakin.

  • Daha özgür ama daha köklü.

Denizden Öğrendiğim En büyük Şey

Yelkencilik bir kadın için sadece bir spor ya da macera değil. Bu yolculuk bana şunu öğretti: Deniz, insanın içindeki karanlıkla da ışıkla da yüzleşmesini sağlıyor. Ve bunu kimse senin için yapamaz. Haritan, pusulan, ekipmanların olabilir. Ama dönüşümü sen yaşayacaksın.

Son Söz: Dünyayı Gezerken Kendimi Buluyorum

Yola çıkalı üç ay oldu. Her limanda bir şey bırakıyorum: Korkularımı, alışkanlıklarımı, şehir telaşımı…  Ve her yeni rota bana bir parça daha veriyor: Cesaret, farkındalık, özgürlük…

Kadın gözüyle yelkencilik, çoğu insanın düşündüğü gibi “fiziksel güç mücadelesi” değil.

Bu, bir ruh yolculuğu,

Bir kendini bilme sanatı,

Ben bu yolda yürümeye değil, yelken açmaya devam ediyorum.

Kendime, hayata ve denize…

Sevgilerimle

Konuk Yazar: Derya Burkaş

Kamera ve Fotoğraflar: Derya Burkaş Arşivi

Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.

Yorum Yap

İletişim
İletişim +90 (532)2439735