Yelkencinin Gazetesi: Kaptanlık kariyerinize nasıl başladınız ve bu mesleği seçmenizdeki en büyük etken neydi?
Haslet Sever: Kaptanlık kariyerime babam Ali Sever'in teşvikiyle başladım. Türkiye'nin yatçılık odaklı ilk lisesi olan 'Denizcilik Turizm' okuluna 1994 yılında girdim. Bir sahil kenti olan Bodrum'da büyümek bu kararı almamı kolaylaştırdı. Lise yıllarımda öğretmenlerim, özellikle de Deniz Kuvvetleri'nden Fehmi Gürbüzoğlu ve Nezih Mekik'in üzerimde büyük etkisi oldu. Kariyerimdeki ilk önemli adımı 2001 yılında STS BODRUM yelkenli eğitim gemisinde güverte tayfası olarak attım. Burada rahmetli Sadun Boro ve STS BODRUM'un tasarımcısı ve yelken ustası Yücel Koyağasıoğlu gibi önemli denizcilerle çalışma fırsatı buldum. 2002 yılında hem yazılı hem de uygulamalı sınavları başarıyla geçerek kaptanlık yeterliliğimi aldım ve okul gemisinde ikinci kaptan olarak yöneticilik kariyerime başladım.
Y.G: Bir yat kaptanı olarak karşılaştığınız en zorlu durum neydi ve bunun üstesinden nasıl geldiniz?
H.S: Bunca yıldan sonra sevdiklerimden uzakta olmanın bu işin duygusal olarak en zorlayıcı kısmı olduğunu söyleyebilirim. Teknik olarak en zor anlardan biri 2006 yılında Tall Ship Regattas sırasında, Atlantik Okyanusu'nun ortasında, Portekiz ve İspanya arasındaki Biscay Körfezi'nde bir yangın ve su girişiyle karşılaşmamızdı. Gençliğin verdiği heyecan, sahip olduğum ağır sorumluluklarla birleşince o gün özellikle stresli geçti. Ancak sakin kalarak ve hızlı bir şekilde harekete geçerek mürettebatla birlikte durumun üstesinden gelmeyi başardık. Bu, kariyerimin en unutulmaz deneyimlerinden biri olmaya devam ediyor.
Y.G: İyi bir kaptanın sahip olması gereken en önemli beceriler nelerdir?
H.S: Denizi sevmek bu mesleğin temel gerekliliğidir. Yeni meslektaşlarımın çoğu bu kariyere finansal ödülleri ve kültürel deneyimleri için yönelmiş olabilir, ancak denize karşı gerçek bir tutku olmadan bu işi iyi yapmak mümkün değildir. Sabır, sürekli öğrenme ve kendini geliştirme her kaptan için kritik niteliklerdir.
Ayrıca, bir kaptan olarak mürettebatınızı sürekli eğitmek ve onları tüm olası zorluklara karşı hazırlamak sizin sorumluluğunuzdur. En son teknolojiyi, bayrak devletleri ve klas kuruluşları tarafından belirlenen denizcilik düzenlemelerini takip etmek ve seyir yaptığınız coğrafi bölgenin farkında olmak da hayati önem taşır. Bir yat kaptanı olarak misafirlerinize en iyi hizmeti sunmak çok önemlidir, bu nedenle mürettebatınızın birinci sınıf hizmet vermesini ve en son sistem ve tekniklerle güncel kalmasını sağlamalısınız.
Y.G: Özellikle denizde güvenlik sizin için ne kadar önemli ve ne gibi önlemler alıyorsunuz?
H.S: Güvenlik her kaptanın en önemli sorumluluğudur. Hem can hem de mal güvenliğini sağlamak bir kaptanın en büyük yükümlülüğüdür. Bu sorumluluk, yatın teknik ekipmanının doğru çalıştığından ve mürettebatın güvenlik prosedürleri konusunda tam eğitimli ve bilgili olduğundan emin olmayı da içerir. Hem ekipmanın hem de mürettebatın düzenli olarak denetlenmesi görevimin önemli bir parçasıdır.
Ticari yatçılıkta, bayrak devletleri tarafından zorunlu kılınan yangın tatbikatları, denize adam düştü tatbikatları ve gemiyi terk prosedürleri gibi tatbikatlar çok önemlidir. Eksiklikleri tespit etmek ve düzeltmek için bu tatbikatları aylık, altı aylık veya yıllık olarak gerçekleştiriyoruz.
Ayrıca çevre koşullarıyla mücadele etmek yerine doğaya saygı duymak ve onlara uyum sağlamak aldığımız en önemli güvenlik önlemlerinden biridir
Y.G: Bir yatın bakım ve onarımı hakkında ne bilmeliyiz?
H.S: Yatlar denizciler için ikinci bir ev gibidir ve onları temiz ve bakımlı tutmak güvenlik için çok önemlidir. Yatçılıkta yatlara hem sahipleri hem de kaptanları tarafından bir mücevher gibi davranılır. Malzemelerden ve önleyici bakımdan anlayan bir mürettebata sahip olmak, örneğin kimyasalların yanlış kullanımından kaynaklanan hasarları önlemeye yardımcı olur. Bir hostesin yanlış temizlik ürünü kullanması kadar basit bir şey bile önemli hasara neden olabilir.
Bakım ve onarımlar sezon boyunca farklı zamanlarda - yatın kullanımı öncesinde, sırasında ve sonrasında- yapılır. Malzeme taşıma, ekipman bakımı, önleyici bakım, kayıt tutma ve üretici yönergelerine uyma konularında bilgili olmak çok önemlidir. Günümüzde bu sürecin verimli bir şekilde yönetilmesine yardımcı olacak pek çok program ve yazılım mevcuttur. Tüm mürettebatınızın bu sistemin bir parçası olmasını sağlamak, bakım maliyetlerini azaltmaya yardımcı olur ve daha zamanında müdahaleler yapılmasını sağlar.
Y.G: Mürettebatınızla etkili iletişim kurmak için hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?
H.S: Bir yatta, birlikte geçirilen zaman göz önüne alındığında mürettebat bir aile gibi olur. Genellikle birbirimizle, sevdiklerimizle geçirdiğimizden daha fazla zaman geçiririz. Bu da karşılıklı güveni inanılmaz derecede önemli kılıyor. Açık, şeffaf ve doğru iletişim bir yatta liderliğin en temel yönlerinden biridir. Mürettebat üyelerinin rollerini ve sorumluluklarını anladıkları ve geri bildirimlerini paylaşırken kendilerini rahat hissettikleri bir ortam yaratmak çok önemlidir.
Şeffaf olmak güveni teşvik eder ve doğru ekip ruhunun oluşturulmasına yardımcı olur. Ekip liderleriyle günlük toplantılar, her seferden önce brifingler ve mürettebatın endişelerini dile getirebileceği düzenli toplantılar düzenlemek etkili iletişimin bir parçasıdır. Ayrıca yemek veya küçük partiler gibi sosyal etkinlikler düzenlemek stresi azaltmaya yardımcı olur ve dostluk oluşturur.
Bir kaptan mesafeli değil ulaşılabilir olmalıdır. Pozisyonları ne olursa olsun mürettebat üyelerinin bireysel ihtiyaçlarını dinlemek için zaman ayırmak ekip dinamiğini güçlendirir ve sağlıklı bir çalışma ortamını teşvik eder.
Y.G: İklim değişikliği ve değişen deniz koşulları yat operasyonlarınızı ve planlamanızı nasıl etkiledi?
H.S: Uzun yıllar günlük tutmuş biri olarak iklim değişikliğinin etkisini net bir şekilde gözlemleyebiliyorum. Bu dönem insanlık tarihi açısından kısa gibi görünse de denizcilik operasyonları üzerinde şimdiden derin bir etkisi var. Hava durumu raporları artık daha erişilebilir ve doğru. Ancak yine de her zaman mükemmel tahminler almak mümkün değil. Örneğin Akdeniz'de 100 deniz milini aşan ani fırtınalar giderek daha sık görülüyor ve bu da meteorolojik risklerin yönetilmesini zorlaştırıyor.
Daha sert rüzgârların estiği daha büyük denizlerde, rüzgâr ve akıntı etkisinin arttığı bölgelerden kaçınmak için rotalarımı sık sık ayarlamam gerekiyor. Okyanus geçişleri sırasında bu bazen daha fazla mola vermek ve yolculuğu uzatmak anlamına geliyor. Daha az nüfuslu bölgelerde daha az hava tahmini, daha dikkatli demirleme saatleri ve daha güvenli demirleme yerleri seçerek ekstra dikkatli olmayı gerekli kılıyor.
Artan deniz sıcaklıkları da Fransa ve İspanya gibi ülkelerde daha sıkı çevre düzenlemelerine yol açmıştır, bu ülkelerde büyük yatların deniz ekosistemlerini korumak için kıyıdan daha uzakta demirlemeleri gerekmektedir. Bu değişiklikler, yeni yasal düzenlemelere uymak için dikkatli bir planlama gerektirmektedir.
Y.G: Bir kaptan olarak bir seferi planlarken göz önünde bulundurduğunuz ana faktörler nelerdir?
H.S: Sefer planlaması birkaç temel faktörü içerir. Öncelikle yatınızı, mürettebatınızı ve misafirlerinizi iyi tanımanız çok önemlidir. Bir rota planlarken yatın fiziksel ve teknik özelliklerinin yanı sıra hava tahminleri, seyir uyarıları, denizcilere yönelik bildirimler, mürettebatın görevleri, vardiya programları, ikmal noktaları ve olası rota değişiklikleri hakkında bilgi sahibi olmam gerekir.
Misafirlerin beklentileri, güncellenmiş seyir haritaları, mürettebatın sorumlulukları, hava durumu raporları ve ikmal durakları kalkış ve varış zamanlarını tahmin ederken göz önünde bulundurduğum ana faktörlerdir.
Y.G: Teknolojik gelişmeler bir kaptan olarak rolünüzü nasıl etkiledi ve siz buna nasıl adapte oldunuz?
H.S: Kariyerim boyunca denizcilik dünyasında teknolojinin gelişimine tanık oldum. AIS'in 11 Eylül saldırılarından sonra kullanılmaya başlanmasından internetin yaygın erişilebilirliğine kadar önemli değişiklikler gördüm. İlk başladığımda cep telefonları yeni yeni yaygınlaşıyordu, şimdi ise sınırsız iletişim teknolojisine sahibiz. IMO, denizcilik iletişim cihazları için standartları belirliyor ve bazı geleneksel teknik ekipmanların yakında demode olacağına inanıyorum.
Yatçılık, özellikle de finansal sınırların olmadığı lüks segmentte teknolojik ilerlemelerin geliştiği sektörlerden biri. Daha büyük yatlar, modern sistemlerin artan karmaşıklığını yönetmek için BT ekipleri gibi yeni roller getirmiştir. Bu değişikliklere uyum sağlamak sürekli öğrenmeyi gerektirir ve misafir talepleri genellikle adaptasyon hızını yönlendirir. Veri güvenliği, enerji verimliliği ve çevresel açıdan sürdürülebilir teknolojiler giderek daha kritik hale geliyor ve hem kendim hem de mürettebat için sürekli eğitim şart.
Y.G: Kaptanlık kariyeriniz boyunca aldığınız en iyi tavsiye neydi ve bu tavsiye kariyerinizi nasıl etkiledi?
H.S: Kariyerim boyunca meslektaşlarımdan, mürettebattan ve akıl hocalarımdan pek çok değerli tavsiye aldım. Ancak en çok aklımda kalan tavsiye, "Denizler sakin olsun ve rüzgâr daima senden yana essin" oldu. Bu tavsiye denizde sakin ve sabırlı kalmanın önemini vurguluyor. Denizcilik hayatı bir anda değişebilir fakat soğukkanlı kalmak birçok zorluğun üstesinden gelmenize yardımcı olur. Deniz her zaman sakin değildir ancak bu tavsiye bana her duruma hazırlıklı olmanın ve eğitim yoluyla sürekli gelişmenin önemini öğretti.
Y.G: Bir yat kaptanı olarak karşılaştığınız kültürel veya yerel farklılıklarla ilgili ilginç bir anekdot paylaşabilir misiniz?
H.S: Kariyerim boyunca pek çok farklı yer ve kültürle karşılaştım. Akdeniz'de insanların ne kadar sıcak ve misafirperver olduğunu fark ettim, oysa Karayipler'de insanlar daha rahat ve kayıtsız olma eğiliminde. ABD'de heyecan ve eğlenceye yaklaşım bizim alıştığımızdan oldukça farklı. Yaşadığım en çarpıcı deneyimlerden biri, yerel yat acentelerinin kritik zamanlarda gerekli hizmetleri sağlamakta yavaş davrandığı Karayipler'de oldu. Gecikmelere rağmen günün sonunda bizden saat başına 80-100 dolar talep ettiler ki bu oldukça şaşırtıcıydı.
Bir diğer kayda değer zorluk ise özellikle yemek söz konusu olduğunda, farklı kültürel geçmişlere sahip mürettebat üyeleriyle çalışmaktır. Mürettebat üyeleri, şef farklı bir kültürden olduğunda genellikle zorlanıyor ve yemeklerin kültürel tercihlerine uymadığı konusunda sık sık şikayetler alıyorum. Kültürel farklılıklar sadece misafir etkileşimlerini değil, aynı zamanda günlük operasyonları ve mürettebat yönetimini de önemli ölçüde etkileyebilir.
Y.G: İdeal bir iş günü sizin için nasıl görünüyor ve işinizde en çok neyi seviyorsunuz?
H.S: Benim için ideal bir iş günü, sorunsuz işleyen ancak yeni bir şeyler öğrenmeme olanak sağlayan bir gündür. Bu işte birçok rutin olsa da her an farklı bir şey keşfetme imkanı sunuyor. Denizi seviyorum, işimle ilgili en çok keyif aldığım şey rutin ve öngörülemezliğin karışımı. İki gün asla aynı değil ve denizin her zaman sunacak yeni bir dersi var. Hem bir kaptan olarak hem de mürettebatımla birlikte sürekli öğrenmenin ve büyümenin keyfi bu işi gerçekten özel kılıyor.
Bu yoğun temponuzda bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Röportaj: Banu Demir
Fotoğraflar: Haslet Sever Arşivi
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.