Merhaba Sevgili Dostlar,
Yelkencinin Gazetesi'nde ki bu ilk yazımda sizlere bilgi dağarcığımızı dolduracak bir yazı hazırladım.
Gabestan (Kabestan) ya da gavurcası Capstan.
Dik ırgat olarak da tanımlayabiliriz. Yelkenli gemilerde genelde baş tarafa yakın (istisnai durumlarda geminin ortasında da oluyor) konumlandırılmıştır. Ağır yüklere bağlı halatları gemiye almada ya da vermede kullanılıyor (Çıpa halatı gibi). Römorkör tarzı teknelerde ise kıç üstünde olur. Yedek halatını alma ya da verme için. Geminin merkez hattında olup güverteye bastığı yerde bir cırcır dişli tertibatı vardır. Buhar dönemi öncesinde gabestanlar kol gücüyle çalışırdı. İspitler (tahta çubuklar) gabestan üzerindeki yuvalara geçirilir ve halat da gabestanın çevresine birkaç tur sarılırdı. Ufak gabestanlarda her kolda bir kişi olurken, büyük kalyonlarda ki gabestanlarda her kolda 3-4 kişi olabiliyordu. Güvertede de gabestanın kollarını çeviren tayfaların ayaklarının destek alması için ahşap destekler bulunurdu.
Buharlı gemilerde ise bu kadar teferruat olmaz, gabestanın etrafındaki iki kişi ile (biri buhar manivelasında, diğeri ise gabestanın çevresine sarılmış halata kumanda edecek şekilde) bu iş görülürdü.
Gabestan dönerken altındaki cırcır dişli yüzünden klak, klak, klak diye ses çıkartırdı.
Günümüzde ise bu iş, elinde uzaktan kumanda bulunan bir tayfa ile yapılmaktadır.
İstanbul’da bulunan Deniz Müzemizin kurucusu Süleyman Nutki (Nutku) Bey’in 1917 yılında derlenmiş olduğu Kamüs-i Bahri (Deniz Sözlüğü) de "Gabestan" bakın nasıl tarif edilmiş:
“Sefinenin kendisini, demiri ya da herhangi bir ecsam-ı sakileyi cerretmek için, demir veya ağaçtan mamül, üstüvani-üş-şekil mücessem bir alet olup, manevele veya istim vasıtasıyla merkezdeki amudi bir mihver üzerinde devreder.”
Sevgiyle kalınız.
Benzer Yazılar
Bu yazıya benzer içerik bulunamadı.
Yapılmış Yorumlar (1)
Ellerinize sağlık. Güzel bir bilgilendirme. Devamını bekliyoruz.