1- Karaburun - Karaada
Merhaba değerli dostlar...
Bundan böyle, Yelkencinin Gazetesi’nde sağlığımız elverdiği, elimiz ayağımız tuttuğu ve denize çıkabildiğimiz sürece gazetemizde her ay bu köşede, birlikte olacağımızı ümit ediyorum.
Sizlere kısaca kendimi tanıtmak istiyorum.
Adım Feridun Şaşal.
Kırk yıla yakın bir zaman içinde profesyonel anlamda, yüzlerce yelkenli tekne üreten, 2012 yılında da faaliyetini durduran bir atölyenin sahibiydim.
Şu anda 71 yaşında hala yerinde duramayan, adrenalin tutkunu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk hayranı ve onun ilkelerini kendisine yaşam biçimi olarak seçmiş, deniz aşığı bir İzmirliyim.
Yine bir Güney seyahatimde rastlaşıp, tanıştığım ve yelken tutkunu denizci dostum, Fuat Akdoğan'ın teşviki ve genel yayın müdürlüğünü yaptığı "Yelkencinin Gazetesi"nde bana bir yer ayıran Sayın Hulusi Gürbüz Bey'in nazik davetleriyle, her ay bana ayıracaklarını söyledikleri bu köşede, özellikle de seyahat anılarımı paylaşmaktan keyif duyacağım.
Çok uzun yıllar Yelken Teknesi üreticiliği yapmış olsamda, sanıldığının aksine yazılarını üretici özelliğimden çok, ürettiklerinden keyif alıp, en çok faydalanan ve kendimi deniz tutkunu ve tekne kullanıcısı biri olarak görüyorum.
10 yıl kadar bir amatörlükten sonra 40 yıllık üretici geçmişimle ne kadar keyifli olsada, inanılmaz bir kafa ve beden yorgunluğu yarattığı ve “artık yeter” noktasına geldiğimi söylemeliyim.
Evet değerli dostlar, bu köşe benim özgürlük alanım… Yaklaşık yarım asırlık bir zaman diliminde, Türkiye gibi modern ve çağdaş üretimlerle para kazanmanın zor olduğu bir ülkede!
Yelkenli teknelerinin yüzlercesini sergileyip, denizlere salıvermeme ve hepsini birer evladım gibi görmeme rağmen! Kendimi “Sahra Çölü’nde kömür satmaya çalışan, şaşkın bir pazarlamacı gibi” görmekten de bir türlü kurtulamadığımı belirteyim…
Burada yazacağım gezi anılarım, genellikle 2012 yılından sonra tek başıma ve minik teknem "S620" ile gerçekleştirdiklerim olacak.
Atölyemin açık ve üretimin devam ettiği yıllarda; Cumartesi - Pazar kısa gezilerimin yanında, yılda bir kez de 15 günlük seyirler yapıyor, diğer yandan da sipariş alınan teknelerin İzmir dışında olan sahiplerine teslimini bizzat kendim denizden götürerek yapıyordum.
Atölyemi kapattıktan sonra ise artan zamanımı, denizlerde daha çok kalarak değerlendirmek ve yıllardır hayalini kurduğum ve tekne teslimatları gibi kısıtlı zaman aralığında yapılan seyahatler gibi aceleye getirilmeyen, keyfini çıkara çıkara uzun gezilere çıkma şansını yakaladım.
İşte sizlerle paylaşacağım anılarım, 2012 yılı itibariyle her yıl gerçekleştirdiğim bu uzun gezileri kapsıyor.
Video, fotoğraf, kroki ve haritalarla zenginleştirip, bir yazı dizisi haline getirmek istediğim çalışmamın benzer rotaları kullanmak isteyen tekne sahipleri ve deniz tutkunlarının, bu notları bir seyir yardımcısı olarak görmelerini, rota üzerindeki demir yerleri, geceleme yapılabilecek emniyetli koyları, su, yiyecek, yakıt ikmal noktalarını, ve ülkemizin sahillerinde bolca bulunan antik yerleşim bölgeleri ve ören yerlerinin konumlarını, varsa yanaşma noktaları gibi ayrıntıları bulabilecekleri bir rehber gibi faydalanmalarını öneriyorum.
Şimdi sizlere, teknem "S620"den bahsetmek istiyorum.
"S620", dizayn, model ve kalıbı bana ait olan, "Sasal620Race" modeli ve 2012 yılı yapımı, oldukça hızlı, sert havalarda planinge çok çabuk kalkabilen ve dolayısıyla kendi gövde hızını kolaylıkla aşabilen, tek kişinin rahatlıkla kullanabileceği, çok keyifli ve emniyetli bir teknedir.
Tam boyu 6.20 mt, genişliği 2.60 mt, ve suhattı boyu 5.90 mt olan teknemin direği, güverte üzerinden 9.60 mt dir.
"S620", 2007 yılında dizaynını yapıp ilk tekneyi denize indirdiğim 2008 yılından atölyemi kapattığım 2012 yılına kadar üretilen 12 adet "Sasal620Cruising" ve "Sasal620Race" lerin en sonuncusudur.
İleride daha detaylı bilgi vereceğim ve teknemin bazı standart donanımları yanında, sık sık uzun seyirler düşünerek ilave ettiğim ekstra özelliklerinden de bahsedeceğim.
1970’li yıllardan başlayıp bugüne kadar gerçekleştirdiğim seyahatlerim ki bunların bir kısmı sipariş teknelerin sahiplerine teslimi sonucu gerçekleşen seyirlerdir.
Geçmiş yıllarda gezi amaçlı veya tekne teslimatları nedeniyle yaptığım ve bu sütunlarda anlatacağım seyirlerin büyük çoğunluğu, atölyemizde üretilip alıcılara teslim için götürülen tekneler ile benim şahsi teknelerimledir.
Ürettiklerimizden olan "Gofi 21", "Tiny 17", "Sasal620Cruising", "Sasal620Race" ve yakın mesafe teslimatlarında "Proper 18" ve "Sasal444Centerboard" modeli teknelerle gerçekleşen... Güney'de Antakya Samandağ, kuzeyde ise Artvin Hopa'ya kadar olan geniş bir yelpazeye yayılan ve her biri ile doyumsuz keyifler yaşadığım seyahatlerimle, sayılarını unuttuğum, defalarca gidip döndüğüm, İzmir çıkışlı Ayvalık, Didim, Bademli, Sığacık, Behramkale gibi birkaç günle sınırlı, kısa seyirlerdir.
Ayrıca şimdiden planlamasını yaptığım, önümüzdeki Temmuz veya Ağustos ayında çıkmayı düşündüğüm Yunan Adaları turu, Gözümde büyüyen vize meselesini halledebilirsem ve geçtiğimiz yıldan beri kapalı olan Korint Kanalı’nın açılması durumunda, Adriyatik Denizi’nin doğu sahillerini de kapsayabilecek olan gezimi, günü gününe her akşam paylaşıp, adeta canlı yayın gibi sunmaya çalışacağım.
Bu kısa tanıtımdan sonra, en son olarak gerçekleştirdiğim İZMİR (Karaburun) – ANTALYA (Adrasan) gezimle başlamak istiyorum.
Bundan önceki seyahatlerimi yalnız gerçekleştirdiğim halde ilk defa bu gezimde, yanıma bir "Yoldaş"ımı da almaya karar verdim.
Yoldaş'ım, aileden biri...
Denizciliği hiç olmayan hatta 5 yıldır sokağa bile çıkmamış, toy bir delikanlı!
Sarışın, yakışıklı bir delikanlı.
Aslında bir sokak çocuğu!
Evet, evet… Onu sokaktan aldığımızda, henüz iki aylık, annesi ve 4 kardeşi ile Bodrum sokaklarında "O çöp bidonu senin, bu çöp bidonu benim!" avare bir hayat sürmekteydi!
Tahmin ettiğiniz gibi o bir sarman.
Şirin mi şirin, güzel mi güzel, huyu da, yüzü gibi güzel, insan canlısı bir kedi.
Adını "Havuç" koyduktan ve evimizin herkesle eşit bir ferdi olduktan sonra geçen 5 koca yılda sokağa adımını atmamış olan bu dünya tatlısı...
İzmir'den, Antalya Adrasan'a kadar girdiğim koylarda benimle birlikte konaklayarak kah sakin, kah hırçın denizlerde seyirler yapıp aylarca sürecek heyecan dozu ve adrenalini tavan yapmış bu müthiş serüvende tekrar geri dönüp yuvamıza bağlanana kadar bana yoldaş olacak!
Bu özel durum nedeniyle, Havuç’u, geziye çıkmadan 1 ay önce Karaburun Saipaltı limanında “Denize uyum eğitimi”ne aldım...
Bu bir ay içinde ilk iki gün, kumu haricinde her yere çişini yaptı, pisledi, kustu iki defa denize düştü, üç defa yandaki teknelere atlayıp oradanda kayıplara karışarak geçmiş beş yıllık esaretin intikamını aldı!
Eee tabii bu firarların hepsinde yüreğimi ağzıma getirmenin yanında sabahlara kadar sokaklarda sürtüp özgürlüğün tadını aldıktan sonra sabaha karşı sessizce ve usul usul gelip aklısıra bana çaktırmadan yastığına kıvrılması çok rahatlatıcıydı.
Bu arada bir ayın sonunda Havuç, limanda en şiddetli fırtınaların estiği zamanlarda bumbanın üstünde taklalar atacak kadar da denizci oldu!
Teknemi ve yoldaşımı sizlere tanıttıktan sonra geçtiğimiz 2022 yılının Temmuz ayının son Cumartesi günü öğle sonrasında, Gezimizin ilk adımı olan KARABURUN (Saipaltı) - ÇEŞME (Karaada) etabına, "Haydi bakalım Selametle" deyip başladık.