İzmir'in Dağlarında Çiçekler Açtı ''100. Yıl''

ATATÜRK’ÜN ATLARI…

9 Eylül’ün İzmir için büyük bir anlamı vardır…

Atatürk’ün atları 26 Ağustosta başlattıkları koşuyu 9 Eylül’de Hükümet konağından Yunan bayrağını indirip, yerine Türk Bayrağı’mızı çekerek tarihe imza atmışlardır. Hem de öyle bir imzadır ki aradan geçen bunca yıla rağmen hiç silinmemiş; şarkılarda, marşlarda, kahramanlık türkülerinde yerini almıştır.

Benim izcilik yaptığım yıllarda kamplarımızda güzel işler yapmış olanları alkışlamak için yaptırdığım bir alkış vardı. İsmine Atatürk’ün Atları demiştik.  Temsili olarak atlar; Kocatepe’den “İlk hedefiniz Akdeniz, İleri…” komutu ile yola çıkar, önce dağları aşarlar sonra dereleri geçerler, tahta köprüde ilerler ve yağmura çamura aldırmadan ilerler ve “Allah, Allah” nidaları ile İzmir’e girip bayrak çekerlerdi. Tabii bunu yaparken sırası ile ellerimizi dizlerimize,  yumruk yapıp göğsümüze vurur; birbirine sürterek çimende, son olarak ağzımızla çamura batıp çıkma sesini yapar ve engelleri aşma hareketini yaptırırdık. Sonunda da küçük bayraklar açılır ve İzmir marşı okunurdu.

Bu bir ritüel olmuştu. Her kampta tekrarlandığını gördükçe doğrusu gururlanırdım.

Bazıları bundan rahatsızlık duysa bile…

***

At sırtında veya yayan olarak bir cepheden bir cepheye koşan, onca yolu günde yaklaşık 50 kilometreyi geride bırakarak düşmanı temizlemek için adeta koşan, canını dişine takmış binlerce kahramanı bir düşünün bakalım.

Bugün nerede ise tuvalete araba ile giden bir nesil olduk. Birde o günlerin yokluklarını düşünün… Ayağına giyecek potini bulamayan, kendine uzatılan bir yudum ekmeği bile “Önce vatanı kurtaralım…” diyerek yalap-şap yürürken yiyen, yürümek değil de, koşmayı yeğleyen, ağustos sıcağında kilometrelerce acılı yolu geride bırakan Türk Askerini düşünün…

***

Türkiye Cumhuriyeti’ni askerler kurmuş ve askerler var etmiştir.

Sivil otorite hazıra konmuş, kuruluşta yapılanları; kuruluşu gerçekleştirenleri, vatanı kurtaranları hep kendisine bir tehdit olarak algılamıştır.

Amerika’yı tüccarlar kurmuştur, düzeni ona göredir ve askerlerin otoriter bir etkisi yoktur.

Malum İngiltere krallıktır ve kraliçenin hükümranlığında bir demokrasi vardır.

Kötü komşu veya şımarık çocuk olarak kabul edilen Yunanistan, demokrasinin beşiği sayılır ama o da Dünya’da ki yerini ve yönünü belirleyememiş, değişken bir demokrasi modeli uygulamaktadır. Hükümetinin aldığı pek çok karar halkın düşüncesini yansıtmaz. Daha çok fanatiklerin sesi duyulur.

İki karşı yaka da yaşayan halkın birbiri ile hiçbir sorunu yoktur. Sorun; politikacıların yıllardır büyük ideal olarak benimsedikleri, papazların körüklediği, fanatik bir azınlığın Türk düşmanlığından ibarettir.

İki yakada ki halk asla savaşa sıcak bakmamaktadır.

Adaların silahlandırılması, el konulması gibi sorunlar uluslararası sorunlardır ve hükümetlerin takipsizliği veya fırsatçılığından yararlanma çabalarının bir sonucudur.

Uluslararası toplumun duyarsızlığı konuyu anlamaması veya anlamaya çalışmamasından kaynaklanmaktadır.

Politikacıların günahını her iki halka mal etmek ise tamamen saf dilliliktir.

Kurtuluş savaşında stratejileri belirleme konusunda  Amerika’nın parmağı yoktur demek gerçekleri görmemezliktir.

***

Coşku ile kutlayacağımız, şehitlerimizi ve gazilerimizi onurlandıracağımız 9 Eylül’ü yok saymak, gerekli ilgiyi göstermemek gerçekleri saklamak olur. Bugün hayatta olmayanları rahmetle anma, en içten teşekkürlerimizi ve dualarımızı sunma günüdür.

Komşularımız dikkatli olsunlar. Atatürk’ün Atlarını sakın yeniden koşturmaya kalkmasınlar…

9 Eylül sadece İzmir’in değil; Anadolu’nun da kurtuluş günüdür…

Kutlu olsun…

 

Taner TÜMERDİRİM

09/09/2022

 

Yayına Hazırlayan: Özge DURMUŞ / Genel Yayın Yönetmen Yrd.

Grafik: Doruk Ajans

Yorum Yap