Kedi Duman - Bu Yazı Herkes İçin

 

 

 

 


Tam 30 yıldır aralıksız çeşitli dergi ve gazetelere bol fotoğraflı yazılar yazıyorum.


-Ticaret gemileri
-Savaş gemileri
-Kıbrıs Barış Harekatı
-Vatan uğruna şehit ve gazi olanlar
-Deniz antikaları
-Denizcilikle alakalı düşündüren fotoğraflar
-Yelkenliler

Yaklaşık 2000'in üzerinde fotoğraf da yayınladık.


Bu kez de değişik bir yazı olsun dedim.


Kedi Duman'ı eski Pendik balıkçı barınağı zamanından tanırım. MARİNTURK Pendik marinanın inşaatı sırasında o kadar faaliyete rağmen oradan ayrılıp bir yere gitmedi. Hatta birinci fotoğrafta göründüğü gibi çamurların arasında duran kalıp tahtalarının üzerinde asık yüz ifadesiyle görüyorsunuz. Zaman zaman kamyonların altında kalma riskiyle karşı karşıya kaldı. Zaman zaman da ana mendireğin iç tarafına yerleştirilen kayalardan balık avlamak isterken denize düştü, her seferinde kayalara tırmanarak çıktı.


MARİNTURK Pendik marina 2009 yılında hizmete açıldığı vakit KEDİ DUMAN için artık güzel günler başlamıştı. Bugün halen ön büro girişinde görevine devam ediyor. Fotoğraflarda gördüğünüz gibi ya kapının önündedir ya da sağında oturur. Fakat içeriye kesinlikle girmez. MARİNTURK Pendik marina ön büro elemanları bugün marinanın  en eski elemanı olan KEDİ DUMAN'a çok iyi bakmaktadırlar.


Fakat bu yazıyı yazmamdaki en önemli olay MARİNTURK Pendik marinada geceleyen martılar ile gözleri katarakt olan yaşlanmış, uçamayan, denize giremeyen martılara da çekek sahasında çok iyi bakılmaktadırlar. Büyük leğenle içme suları, banyoları yenilenir. Kuru ekmek ıslatılarak verilir.


Çekek sahasında görev yapan Nurettin SUKES ve Kadir AYAN gezer vinç ile bir tekneyi denize indirdikten sonra kayaların önünde yüzmeye çalışan, bacaklarına olta dolanmış martıları kepçe ile yakalayarak, olta sıkmaktan dolayı ayakları kopma noktasına gelmiş martıları tedavi ettikten sonra tekrar denize bıraktıklarına birçok kez şahit oldum.


Nurettin SUKES bir sohbetimiz esnasında ''Amatör balıkçıların dolaşan oltalarının üç metrelik kısmını koparıp denize atmalarını ÇOK MASUM BİR HAREKET olarak gördüklerini fakat bu davranışın martıların sonu olduğunu'' söylemişti.


BUNU NE İÇİN ANLATIYORUM?


DENİZDEN EKMEĞİNİ KAZANANLARIN DENİZE BORCU VARDIR.


NASIL BORÇ DİYECEKSİNİZ?


Bundan 30 yıl önce gazete ve dergilerde yazmaya başladığım vakit, deniz tarihçi - yazar M.Orhan KIZILDEMİR ile tanışmıştım. Kendisi Türk deniz tarihine ait geniş bir arşive sahipti. Zaman zaman kendisini ziyaret edip engin bilgisinden yararlanıyordum. Arşivinin bir bölümü babası merhum Ahmet KIZILDEMİR'den kalmış. Merhum Ahmet KIZILDEMİR Kurtuluş Savaşı sırasında Karadeniz'de cephane taşıyan ''Gazal'' römorkörünün çarkçıbaşısıydı.


M. Orhan KIZILDEMİR aynı zamanda Türkiye'nin ilk deniz feneri müteahhididir. Günümüzde halen kendisinin inşa ettiği fenerler denizcilere yol göstermektedir.


M. Orhan KIZILDEMİR ile sohbetlerimizin birinde ''Denizden ekmeğini kazananların DENİZE BORCU VARDIR'' dedi ve devam ederek ''Bu borcu ömrümüzün sonuna kadar ödemekle mükellefiz.'' dedi.


Ben kendisine ''Konuyu biraz daha açar mısınız?'' dedim. Anlatmaya başladı


''İnsanların yemediği kuru ekmekleri denize atması gerekiyor. YURDUMUZDA DENİZE EKMEK ATANA KİMSE BİR ŞEY DEMEZ.''


''Martılar, karabataklar, balıkçıllar, ördekler, pelikanlar, kalanını da mutlaka balıklar yer. Martılar ve diğerleri yaşlandıkları vakit denize giremezler. Dolayısıyla onları karada beslememiz gerekir. Böylece denize borcumuzu ödemiş oluruz. Borçlu olanlar sadece balıkçı, kaptan, gemi adamları değil; Karadaki denizcilik ofisinde, gemiye yük arayan, dükkanında deniz malzemesi satan, boyacı, tersaneci, tekne marangozu, yatıyla denizde gezen, sörf yapan, gemiyle seyahat edenin özetle denizden faydalanan herkesin DENİZE BORCU VARDIR.'' dedi.


M. Orhan KIZILDEMİR bugün hayatta değildir. Kendisi ve babası KAHRAMAN Ahmet KIZILDEMİR'i bu vesileyle birkez daha saygı ve rahmetle anıyorum.
 
 
BU NEDENLE :  
Sn. Nurettin SUKES ve Kadir AYAN ve çalışma arkadaşları ekmeklerini kazandıkları denize borçlarını sürekli ödemektedirler. Kadir AYAN, bölgede KADİR REİS olarak bilinir. Nurettin SUKES eski tersanecidir. Her zaman güler yüzlü ve müşteri memnuyeti için büyük çaba gösterirler. Zaman zaman Satılmış GÖRGÜLÜ, Serdar SEVDİM, Zafer TRAK, Taner KILIÇ yardımcı olurlar fakat hiçbir zaman da görevlerini ihmal etmezler.


Bu arada yat boyamak için marinaya dışarıdan gelen boyacılar boya karıştırmak için kuşların su kaplarını almasalar daha iyi olacak.


Bazen de  beslenmek için ana mendirekteki yüzer iskelelere yan komşu olan balıkçı barınağındaki balıkçıların CAFER  ismini verdikleri bir tür balıkçıl olan ''Dede miskin'' kuşu arkadaşlarıyla gelir bir - iki saat avlanır, gider.


CAFER avlanırken marina ön büro personeli ile güvenlik görevlilerinin, Cafer korkmasın diye açıktan yürüdüklerine şahit oldum.


Özetlemek gerekirse; MARİNTURK Pendik marinada martılar, karabataklar, kediler, çekek sahasının ortasındaki büyük aydınlatma direğinin her yıl üstüne yuva yapan karga ailesi, Dede miskin kuşu Cafer ve arkadaşları çok iyi muamele görüyorlar.


Çünkü birçok marinada (istisnalar hariç) bu canlılara çok kötü muamele yapıldığını, zehirlendiklerini, havalı tüfekle ateş edildiğini, sopayla darp edildiğini gördüm. Kötü davrananların gerekçesi de ortalığı ve tekneleri kirletiyorlarmış.


Sizler bu yazıyı okurken bazılarınızın ''Sen bu borcunu ödüyor musun?'' dediklerini duyar gibi oluyorum.


EVET, 28 YILDIR HİÇ DURMADAN ÖDÜYORUM.


Memleketimizde çok büyük ekmek israfı vardır. Kötü bir alışkanlık olarak da sanki İstanbul'un ortasında inek besleyen varmış da gelip alacakmış gibi kapılarının önüne poşetlerle ekmekleri asıyorlar.


Beni tanıyanlar bilirler, o poşetleri fırsat buldukça topluyorum, gideceğim yöne göre aşağıda fotoğraflarda gördüğünüz gibi ya uygun yerlerde doğruyorum ya da genelde Harem - Sirkeci araba vapuru ile geçişte denize döküyorum. Benden o esnada martılarla oynamak için ekmek isteyenlere kesinlikle ekmek vermiyorum.


O poşetlerden neler çıkmıyor ki! Kurabiyeler, poğaça, açma, çatal çörek. Son zamanlarda da pastırma ile salam çıkmaya başladı. O POŞETLERİ ASANLARIN kazandıkları paranın bereketi kesinlikle olmaz. Zaten poşetin içindekiler kısa bir sürede küfleniyor. Poşet asanlara sorduğumda ''Çöplerden kağıt, plastik toplayanlar alır, yerler.'' diye asıyoruz diyorlar. Onların astığını hiç alıp yiyen görmedim.


Asacağına buzluğuna koy, gerektiği vakit ısıt, ye.


Bu konuda söylenecek çok şey var fakat bu kadar yeter.

 

 

 

 

 

Benzer Yazılar

Bu yazıya benzer içerik bulunamadı.

Yorum Yap

Sosyal Medyada En Çok Bu Hashtag'lerle Arandık!