Ekonomi dünyasında dönemin en çok konuşulan konusu kripto para, sanat dünyasında ise NFT. Bunlar nedir, nasıl alınır, neden önemseniyor, bu sistemler neleri değiştirecek hepimiz merak ediyoruz. Ekonomik hayat değişiyor, sanat da yaşadığı çağa, ekonomiye uyum sağlıyor. Kripto para ve NFT sanat hala aşina olduğum alanlar değil ama gelişmeleri takip ediyorum. Ama şunu da belirtmeliyim, ne bir kuruş kripto param ve ne de bir adet NFT sanat eserim var. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu konularda birçok gelişme yaşanıyor. Ben de fırsat bulmuşken son günlerde gördüğüm NFT eserleri ve kripto para konusunda son okuduğum kitabı vesair malumatı sizlerle paylaşyorum.
Geçtiğimiz ay Atlantik Okyanusunu yelkenle geçerken bir çok kitap okudum. Kitaplardan biri de Hasan Doğan beyin 2021 yılında yayınlanan İslam Hukuku Açısından Kripto Paralar ve Blockcahin Teknolojisi isimli kitabı (1).
Dijital diye adlandırabileceğimiz kavram sayısı geçtiğimiz on yılda bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdı. Şimdi ise neredeyse aklınıza getireceğiniz her kavramı niteleyebilecek bir sıfat haline geldi. Dijital sağlık, dijital sanat, dijital iletişim, dijital okuryazarlık, dijital banka, dijital devlet, dijital vatandaşlık, dijital para. Hayatın her alanında yaşanılan bu dijitalleşme öyle bir noktaya ulaştı ki yaşamın da dijitalleşeceği yeni evrenlerden ve yeni değer sistemlerinden bahseder olduk. Metaverse olarak kavramsallaşan bu toplam evrenden “Metaverse Dünyasının Bilinmeyeni Çok Ama Hazırlıklı Olmak Lazım!” yazımda bahsetmiştim.
https://muratulker.com/y/metaverse-dunyasinin-bilinmeyeni-cok-ama-hazirlikli-olmak-lazim/
Bu evrenin para birimi dijital para, kripto para, değer kayıt sistemi ise NFT. Ve ikisini birleştiren nokta blockchain teknolojisi. Bu yazımda Hasan Doğan beyin kitabından yola çıkarak kripto paralar, islam hukukunun bu konuda ne dediğinden söz edeceğim, daha sonra ise bir sergiden yola çıkarak NFT konusuna geleceğim.
H. Doğan’ın daha kitabın girişinde yaptığı vurgu ilginç: “Madeni paralardan kağıt paralara geçiş sürecinde de kağıt paraların güvenilirliği sorununun hararetle tartışılmış olması kuvvetle muhtemeldir… Aynı şekilde kağıt paradan elektronik paraya geçişin de sancısız olduğu söylenemez. Elektronik paraya dair meseleleri henüz hazmedememişken şimdi de kripto para kavramı küçük tasarruf sahiplerinden büyük devletlere varıncaya kadar hepimizin gündemine girdi… Bitcoin ve kripto paralara yönelik büyük ilgi başta Körfez ve Güneydoğu Asya bölgeleri olmak üzere Müslüman coğrafyanın da başlıca tartışma konularından biri haline gelmiştir.”
Daha sonra kitapta para kavramı ve tarihçesine yönelik derli toplu bilgiler var: Para 1) Kıymet Ölçüsü 2) Değişim Vasıtası 3) Kıymet Nakli Vasıtası 4) Ödeme Vasıtası. Klasik para teorisine göre de 1) Taşınabilirlik 2) Dayanıklılık 3) Bölünebilirlik 4) Homojenlik yani bağdaşıklık 5) Standart olmak yani tekdüzelik niteliklerine sahip. Bunlara ayrıca kabul görme, taklit edilememe, zaman içerisinde değerini koruyabilme de eklenebilir.
Yazar, İslam iktisat sisteminde emek vurgusu ön plandadır, diyerek ticaretin toplumun kalkınmasında lokomotif olduğuna ama faizin kırmızı çizgi olduğuna vurgu yapıyor. İsraf gibi cimriğilin de reddedildiğini, muhtaçlarla paylaşımın öne çıktığını, ekonomide her türlü hile, manipülasyon, bireyi ve toplumu kandırmaya yönelik davranışların büyük bir suç olduğuna işaret ediyor. Sadece ahirette iyiliğin peşinde koşmanın yanında dünyada da iyilik peşinde koşmanın takip edilmesi gereken doğru yol olduğunu belirtiyor. Bu noktada İbn Haldun’a yönelerek onun zenginliğin (mal, para) temel kaynağını emek ve üretim olarak özetlediğini, paranın saklanarak değil harcanarak zenginlik meydana getirdiğini söylediğini yazıyor. Çocukluğumdan hatırlarım; alt kat komşumuzun dedesi Mazhar Efendi, onun yaşadığı yıllarda zenginlerin birinci mevki tramvay vagonunda seyahat etmesini yani paralarını harcamasının islami olduğunu söylerdi. Mallar standart olmadıkları, bölünebilir olmadıkları, neviler arasında kalite farkları bulunduğu için değiş tokuşta kıymetli madenlerin kullanılmasına başlanmış, başlangıçta tartı ile değiş tokuşu gerçekleştiren madeni paralar kullanım kolaylığı için sikke formuna getirilmiş. M.Ö 7inci yüzyılda sikkelerin kullanımı yaygınlaşmış. İslamiyetten önce Arabistan’da altın, gümüş veya bakırdan yapılmış İran, Roma, Bizans devletlerinin dolaşımda olan sikkeleri kullanılmıştır. Bu sikkelerde pagan kültürün tanrı figürü, put, melek ve haç tasvirlerine yer verilmiştir.
Hz. Muhammed (SAV) döneminde para basılmış ve o devirde tedavülde bulunan sikkeler kullanılmış. İlk düzenleme Hz. Ömer’in halifeliği döneminde gerçekleşmiş. Hz. Ömer’den itibaren çok sayıda kişi mesela Hz. Osman, Muvaiye ve Abdullah b. Zübeyr para bastırmışlardır. Ancak bu paraların kullanımı yerel kalmış ve ülke çapına yayılmamıştır. Daha sonraki dönemlerde İslam topraklarında halifenin adı sikkelerde yer almıştır. Osmanlı devletinde devralınan coğrafyada hükümran olan devletin kullandığı sikkelerin kullanımı sürmüştür. Osmanlı Devleti’nin ilk altın parası Fatih Sultan Mehmet döneminde bastırılmıştır.
Modern zamanlara yaklaşırken madeni paralar güvenlik nedeniyle yerini banknot olarak isimlendirilen temsili paraya bırakmıştır. Sarraflar kendilerine emanet edilen madenler karşılığında mal satın alımında kullanılmayan ancak sahibine emniyet, muhafaza ve nakil kolaylığı sağlayan önceleri bir şahıs adına sonra ise hamiline yazılı belge vermeye başlamışlardır. Daha sonra bu yöntemin yerini kağıt para sistemi almıştır. Öte yandan Osmanlıda Tanzimat ile birlikte 1840 yılında “kaime” tedavüle girmiştir. Çıkarılan ilk kaimeler %12.5 faizli “el yazması” belgeler olarak 8 sene sonra ödemesi yapılmak üzere sanki bugünkü devlet tahvilleri gibi planlanmış.
Bugünün para teknolojisinin geldiği noktada paralar, metal parayı temsil eden kağıt paralar, krediye dayalı paralar, elektronik (dijital) para, kripto para olarak ayrılmaktadır, diyen yazar; elektronik parayı, banka hesaplamalarına muhtaç olmadan işlemlerde kıymetinin elektronik biçimde teknik bir cihaza depo edilmesi, ödemelerde ise hamiline yazılı bir senet gibi kullanılması esasına dayanır, diye tanımlıyor. Kripto ya da sanal para için Avrupa Merkez Bankası tanımı şöyle: Bir merkez bankası ya da e-para kuruluşunca ihraç edilmemiş, bazı durumlarda paraya alternatif olarak kullanılabilen bir değerin dijital temsilidir.
Kripto para ile ilgili yazarın yaptığı şu üç vurgu önemli ve öğretici:
-Elektronik para piyasada bilinen Euro, Dolar, Türk Lirası gibi para birimleri iken, Bitcoin ve altcoinlerde görüldüğü gibi sanal paranın para birimleri çok çeşitlidir. Zira sanal paranın kendi birimini de tespit etmektedir. Sanal para birimleri, herkesçe kabul edilen elektronik para birimlerinden farklı olarak sanal bir topluluk içinde benimsenmektedir.
-Dünyada, kripto ve sanal para kavramlarının dışında mevcut para birimlerinin dijitalleştirilmesine doğru ciddi bir yönelim dikkat çekmektedir. Bu konuda Çin’in büyük mesafe aldığı, Avrupa’da ciddi adımlarının atıldığı görülmektedir.
-Bu farklılıklara rağmen dijitallik ortak paydası altında sanal paranın da bir çeşit elektronik para olduğunu söyleyebiliriz.
Kitapta kripto para üretimini sağlayan blockchain şifreleme teknolojisi (internet ağı, kişisel anahtar şifrelemesi ve blockchain protokolü) şöyle tanımlanıyor: “Teknik anlamda, merkezi olmayan ve dağınık tutulan verilerden oluşan bir kayıt ve doğrulama sisteminin yanısıra matematiksel olarak güvenirlirliği ispatlanmış, kriptografik dijital imzalama metotları kullanılarak gerçekleştirilen bir teknolojidir… Ağ paydaşlarının güvenliğini teyit ettiği, olabildiğince saydam ve değiştirilmesi mümkün olmayan bir veri sistemidir. Sistemi kullanan tüm üyelerde kayıtların tamamı blockchainler halinde mevcuttur ve bu tahrifata karşı önemli bir güvencedir.”
Kitaptaki şu vurgu önemli: Blockchain meşruiyeti tartışılmayan taşıma, depolama, lojistik ve diğer alanlarda da kullanılan güvenlik enstrümanıdır. Kripto paralarda sorun bu teknolojinin kullanımı değil paraya dair niteliksel unsurlardır. Bitcoin ve diğer kripto paralar merkez bankalarından ayrı, alternatif bir mali sistem inşa etmektedir, tepki bunadır. Devletler artık bu sistemde para arzını kontrol etme gücüne sahip değildir. Ayrıca kripto paralara 7/24 ulaşılabilir, gelişmiş işlevselliğe sahiptir. Kripto paralarda yapılan işlemler hiçbir otorite tarafından iptal edilemez. Aynı şekilde borç alıp verme işlemleri de bir merkez/aracı kurum tarafından yürütülmez. Kişilerin tüm servetleri kendi kontrollerindedir. Hiçbir otorite bilgi sahibi değildir, değerini devalüe edemez, el koyamaz ve şimdilik vergilendirilmemektedir. Kağıt paralar otoritece sınırsız basılabilirken kripto paraların arzı sınırlıdır. Kripto paralar arasındaki işlem maliyeti düşüktür. Kişisel işlemler takip edilemez. Kağıt parayı değerli kılan devlet otoritesidir. Kripto paranın ise bir milliyeti yoktur.
Bitcoin almak veya işlem yapmak için Bitcoin Protokolü adı verilen programın bilgisayarda çalıştırılması ve programın bağlantılı bir web sitesinde hesap açması gerekir. Bitcoin’in fiyatı da kripto para arz ve talebine göre anlık olarak değişir. Kripto para piyasası ile ilgili bilinmesi gereken kavram, token (jeton) bu ekosisteminin ödeme aracıdır. Token sahibine ağa katılım imkanı sağlar. Belirli bir zaman diliminde sadece bir amaca yönelik olarak kullanılır.
Kitapta kripto para piyasasının geldiği nokta ile ilgili ilginç veriler var: Kripto para piyasasında en popüler sanal/kripto para olarak bilinen, jenerik marka haline gelen Bitcoin aslında Ethereum, Ripple, Litecoin, Dash, Monero, Neo, Nem, Libra gibi pekçok kripto paradan biridir. 1 Ekim 2021 tarihi itibariyle piyasada 12.241 ayrı kripto para işlem görmekte, 418 ayrı borsa bulunmaktadır. Kripto paraların piyasa değeri 2.07 trilyon Amerikan dolarına eşdeğerdir.
İslam hukuku açısından kripto para meşru mudur? Diyanet İşleri Başkanlığı dijital kripto paraların kullanımı caiz değildir, kararı vermiştir. 2017 yılında da mısır müftüsü Prof. Dr. Şevki İbrahim Allam yazdığı fetvayı şöyle bitirmiştir: “Bitcoin para birimi kullanmak; alım satım, kira vb. işlemleri yapmak Şer’an caiz değildir. İlgili devlet otoritelerince makbul bir araç görülmemesi, değeri, ölçüsü ve çevrimi konusunda garar ve aldatmaca olasılığı bulunması ve devlet ile bireyleri büyük zararlara uğratmasından dolayı caiz değildir.“
Kitapta yazar, kripto paranın İslam hukuku açısından aleyhte; devlet güvencesi eksikliği, erişim tahdidi, suç vasıtası olması, mal olmaması, garara konu olması, sebepsiz zenginleşme içermesi, vergi sorunları, stoklamaya neden olması), lehte; (fayda-risk yaklaşımı, yüksek hız-yüksek güvenlik, diğer tasarruf araçlarına benzemesi, otorite ile bağının olmaması, karşılık sorununun olmaması, dinen yararlanılması mübah mal olması, teslim (kabz) sorununun bulunmaması, vergi kaçırmanın her türlü tasarruf aracında mümkün olması, tekel paralara alternatif üretmesi, faiz içermemesi) görüşleri aktarmış ve kendi görüşünün “haram” olmaması gerektiği yönünde olduğunu belirtmiştir. İslami ölçülere göre kripto para borsalarının kurulması için çalışmaların yapıldığı bilgisini de vermiştir.
Yazar, “yakın gelecekte Rusya’nın Etherium’u ve Venezuela’nın Petro’su gibi devletler kripto para işine girecekler, gayrimeşruluk iddiası bitecektir” diyor. Ve ekliyor: “Yenilikler karşısında bağnaz, ön yargılı, tutucu bir tavrın, İslam’ın gerçekçi ve değişimci karakteri içinde yer bulması mümkün değildir… Blockchain ve kriptografi sistemlerinin aslında bertarafı veya ıslah edilebilecek menfi yönlerinden dolayı yok farz edilmesi veya değişmez bir gayri meşruluğa mahkum edilmesi adeta akıntıya karşı kürek çeken bir yaklaşımdır”.
Açıkçası ulus devletlerin para basma ve merkez bankası yoluyla para politikası uygulama güçlerini kripto para piyasasına bırakacaklarını söylemek şu an için safdillik olur. Ama kripto paraların ayrı bir yatırım enstrümanı olarak gelişmesine kimse karşı çıkamaz. İslami ölçülerinin konulup belirli borsalarda işlem görmesini sağlamak bana göre de en uygun yaklaşım. Matbaanın ıska geçilmesinin nelere mal olduğunu hepimiz biliyoruz.
NFT konusuna gelince; internet kullanıcıları NFT kavramıyla bol sıfırlı satış gelirleri haberleriyle tanıştı. Geleneksel medyaya da yansıyan, ana haber bültenlerine dahi konu olan NFT kavramı zihinlerde kısa yoldan para kazanma ile ilişkilendirildi. İnsanlar internette rahatlıkla bulunabilecek bir resme neden milyonlarca dolar ödendiği konusuna mesafeli yaklaşsa da bu haberler NFT kavramına toplumun dikkatini çekmiş. NFT kavramının değerinin bu alım satım haberlerinin gölgesinde kalmamasını diliyorum.
NFT, Non Fungible Token kelimelerinin baş harflerinden türetilen bir kısaltma olarak “değiştirilemeyen token (jeton)” anlamı taşımaktadır. Herhangi bir eserin NFT olarak kaydedilmesi aslında bir buluş veya icadın noterde tasdik edilerek kayıt altına alınmasına benzer. Noterler aracı kurumlardır ve anlaşmazlık durumunda kanun önünde geçerli kayıt noterlerin elinde bulunan kayıtlardır ve kesin delil niteliğini taşırlar. Blok zincirine aktarılan ve akıllı kontratlarla korunan bir eserin tescili ademi merkezci yani dağıtık ağ yapısında kayıtlı olan defterlerde tutulmaktadır ve anlaşmazlık durumunun oluşmasına fırsat bırakmazlar. Zira esere talip olanlar, ilgili esere üreticisinin akıllı kontratta belirlediği şartlar altında sahip olurlar. Aslında her şey binlerce yıllık bir ihtiyacın blok zinciri teknolojisi ile karşılanmasından ibarettir. Bu durumu The Atlantik yazarı gazeteci Derek Thompson, Hit Makers kitabında harikulade ifadelendiriyor: “Teknoloji eski işler için yeni araçlar sunar.”(2) Yaşadığımız dijital çağ insanoğlunun binlerce yıllık sahip olma ve kendi sahipliğinde bulunan bir değeri koruma güdüsüne kusursuz çözümler üretiyor.
Blok zinciri üzerinde gelişen Web 3.0 eser sahiplerinin mülkiyet/telif haklarının korunması için eşsiz bir ortam sağlarken, içerik tüketicilerinin de verilerinin internet devlerinin elinde sadece bir platformun para kazandığı bir araca dönüşmesini de engellemektedir. Kitap, müzik, görsel, video gibi eserler NFT olarak içeriğin tüketicisi ile buluştuğunda eser sahipleri her tüketimden gelir elde edebileceği için bu yapı eklenen her bir yeni eşdüzey katılımcı ile daha da güçlenir.
Günümüzde henüz emekleme aşamasında olsa da internetin geleceği olarak görülen bu yapılar yeni ihtiyaçların, ürünlerin ve yeni değer aktarım türlerinin geliştirilmesi için oldukça elverişli bir ortam sunuyor. Şimdilerde NFT, kim almış, kaç paraya almış, acaba biz de bir kar yağışı fotoğrafını NFT yaparak satabilir miyiz, bağlamında konuşulsa da yeni uygulamalar, yeni projeler ve yeni katılımcılar eklendikçe spekülasyon konusu olmaktan çıkıp hayatın bir parçası olmaya başlayacaktır.
Ülkemizde metaverse, NFT ve kripto değerlere yönelik oldukça önemli bir ilgi var. Örneğin geçtiğimiz aylarda basına yansıyan bir habere göre OVRLand adlı metaverse evreninde en fazla arsa satın alan yatırımcıların %95ini Türk yatırımcılar oluşturuyormuş. (3) Statista’nın 2019 yılı verilerine göre Türkiye dünyada en fazla kripto varlık bulunduran ülke konumundayken (4) 2020 yılı verilerine göre 4üncü sıraya yerleşmiş. (5) Özetle yenilikleri benimseme konusunda risk almayı seven, biraz da balon haberlerden etkilenen bir ülkeyiz ve kripto para, blok zinciri, NFT ve metaverse gibi yenilikçi teknolojilerin ilk kullanıcılarından olma anlamında ciddi bir iştahımız olduğu görülüyor!
NFT’nin yayılma şekli aklıma gençken öğrendiğim Everett Rogers’ın Yeniliklerin Yayılması Kuramı’nı getirdi (6). Kuram yeni bir teknolojinin, yeni bir ürünün veya fikrin topluluklar arasında hangi biçimlerde ve neden yayıldığını ya da yayılmadığını modellemektedir. Yeni teknolojilerin gelişmesinde en önemli ihtiyaç, onu kullanacak ve hayatının bir parçası haline getirecek kişilerin yani Rogers’ın teorisine göre ifade etmek istersek Yenilikçilerin ve Erken Benimseyenlerin varlığıdır. Daha sonra eğer yayılma hususunda engeller olmazsa yenilik istastistik derslerinden bildiğimiz normal dağılım (çan) eğrisinin ilkelerine göre ilerler ve yolunu bulur. Bu anlamda ülke olarak şanslıyız diyebilirim, zira risk iştahı düşük olan ülkelerde bu yeni teknolojilerin yaygınlaşması ve gelişmesi yeniliğe iştahı olan ülkelere göre oldukça yavaş gerçekleşecek. Bakın biz okuryazarlık konusunda çeşitli nedenlerle geç kalmış olsak da izleme konusunda üstümüze yok! TV’yi, Youtube nasıl da kullanıyoruz.
Nitekim, ülkemizde yaygın tanınırlığa sahip sanatçı, karikatürist ve ünlülerin NFT projelerini duyurmasıyla NFT konusuna olan ilgi spekülasyonun ötesinde anlama çabasına dönüştü. Cem Yılmaz, karikatürlerini Open Sea platformu üzerinden 0,25 Ethereum fiyatla satışa çıkardı ve 15 gün içerisinde 45 adet NFT satarak 76.28 Ethereum (3 milyon TL) gelir elde etmiş (7). Yıldız Holding kampüsümüzde eserlerini sergilediğimiz medya sanatçısı ve tasarımcı Refik Anadol ise yine Open Sea’de yayınlanan ‘Machine Hallucinations – Nature Dreams : AI Data Sculpture 2021 1/1’ eserini 300.69420 Ethereum yani 1.2 milyon dolara satılmış. (8)
Refik Anadol, ‘Machine Hallucinations – Nature Dreams : AI Data Sculpture 2021 1/1’ NFT.
Kentçizer sanatçı Tarık Tolunay’ın karantina sürecinde hazırladığı Eminönü, Tarihi Galata Köprüsü ve Karaköy’ü içeren ‘Pandemi’ adlı eseri İranlı bir koleksiyonere yaklaşık 36.bin ABD dolarına satılmış. (9)
Tarık Tolunay Galata Köprüsü ve Karaköy’e ev sahipliği yapan “Fractal İstanbul – Pandemi” NFT’si.
Ülkemizde bu konuda en yüksek satış gelirine ise dijital tasarımcı Murat Pak ulaştı. Nifty Gateway platformunda açık artırmaya çıkardığı Merge isimli NFT projesi 92 milyon dolara alıcı bulmuş ve bu satış yazının yayına hazırlandığı tarihte dünyanın en yüksek satış rakamına ulaşan NFT satışı olarak kayıtlara geçmiş.
NFT, sanatçının ve sanatseverlerin birbirlerine erişimlerini demokratikleştirirken, farklı kültürlerin sanat yaklaşımlarının ürünlerine farklı coğrafyalardan koleksiyonerlerin beğenisine sunulmasını kolaylaştırıyor.
Son zamanlarda sıkça duyduğumuz NFT dünyasından bahsederken Manza.io sitesinden bahsetmeden geçmeyelim. Manza.io ile NFT’nin bağlantısı nedir derseniz, video, müzik, görsel sanat eserleri, fotoğraf, belge, metin, anıya dayalı varlıklar, aksiyonlar, tasarımlar, koleksiyonlar gibi tüm bu eşi benzeri bulunmayan dijital varlıkların sahipliğini yapan bir dijital platform. Elif Dağdeviren, Murat Canbaz, Ahmet Hakan Özgür ve Volkan Çelik tarafından kurulan Manza.io, kendini “Yeni nesil yaratıcı ekosistem” olarak tanımlıyor. Sanatçılar, NFT üreticileri, NFT koleksiyonerleri, markalar ve tüm sanatseverleri bu platformda buluşturan Manza.io, sanatçı ile sanatseverin etkileşim içinde olmasını amaçladığını söylüyor. Şirket sadece danışman küratörlerin onayından geçmiş “Doğrulanmış NFT Yaratıcıları ve Sanatçılarının” özel dijital varlıklarını yayınlıyor. (10) Mesela, Bedri Baykam yıllardır üzerinde çalıştığı dijital ve boyasal saydam katmanlar serilerinin uzantısı olarak oldukça ilgi gören dört boyutlu işler üretmeye başlamıştı. Belki de dört boyutlu işleri arasında da en bilineni “Rimbaud’nun Sarhoş Gemisi” adlı eseri. Zamanın ötesine taşıdığı eserinin, ses ve hareket efekti ile benzersiz olmasını hayal ederek NFT dünyasına ilk adımını atmış.
Bedri Baykam farklı bir insan, yeniliklere açık, hatta kendi yenisinin peşinde bir sanatçıdır. O yüzden NFT alanına girmesi bekleniyordu. Ürettiği NFT “Rimbaud’nun Sarhoş Gemisi” bizi büyülü diyarlara götürüyor, eserin 999 edisyonu bulunuyor..
Dijitalleşme hepimize sınırsızlığı çağrıştırıyor ama sanatla dijitalin birleşmesi farklı bir şey ortaya çıkardı. Yani sanat nasıl dijitale uyum sağladıysa dijitalleşme de sanat içerisinde kendi özel alanını yarattı. Sınırlı sayıda ya da unique (biricik) edisyonlar, NFT eserler olarak meraklıların duvarlarını süslüyor. Ben de yakından takip ediyorum tüm bu gelişmeleri. Mesela Akaretler Artweek’te geçen hafta yeni NFT platformu olarak sunulan Carny’nin salonlarını gezdiğimde gördüğüm dijital işler NFT’nin ne olduğunu daha iyi anlamamı sağladı.
Klasik güzel sanatlar eğitimine dayalı üretilen eserlerle, görsel iletişim eğitimine dayalı üretilen dijital sanat NFT platformları altında birleşiyor ve yaygınlaşıyor. NFT’yi anlamak için dijital sanatı iyi anlamak gerekiyor. Sanatın geleceğinin ne olacağını bize zaman gösterecek. Sizler ne düşünüyorsunuz merak ediyorum. Yorumlarınızı paylaşınız.
Bu arada, sosyal medyada “Murat Ülker Bitcoin işinden zengin oldu, daha az üretime para yatırıyor” haberlerinin yalan haberler olduğunu zaten anlamışsınızdır. Ne yazık ki bu tip global dolandırıcılık şebekelerinin sahte reklamlar yapmalarını önleyemiyoruz. Bugüne kadar 1 kuruşluk kripto param olmadı, üretimden vazgeçtiğimi söyleyenler ise “mutlu et mutlu ol” felsefesini hiç anlamamışlar!
Kaynaklar:
1.Doğan, H. (2021). İslam Hukuku Açısından Kripto Paralar ve Blockchain Teknolojisi, Kadim yayınları ss.201.
2.Thomson, D. (2017). Hit Makers, The Kitap Yayinlari, ss.320 sayfa.
3.https://www.webtekno.com/turkiye-en-cok-metaverse-arsasi-satin-alan-ulke-h119684.html
4.https://medium.com/@hakankayis/the-development-of-cryptocurrency-in-turkey-17b0950bdb7
5.https://www.statista.com/chart/18345/crypto-currency-adoption/
6. Rogers E.(2003) Diffusion of Innıvation, Free Press, ss.578.
7.https://www.haberturk.com/cem-yilmaz-2-milyon-940-bin-liralik-nft-satti-3234705-ekonomi
9.https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-56455110#:~:text=Kendisini%20’kent%C3%A7izer’%20olarak%20tan%C4%B1mlayan%20sanat%C3%A7%C4%B1,TL)%20%C4%B0ranl%C4%B1%20bir%20koleksiyonere%20sat%C4%B1ld%C4%B1; https://www.prestigeonline.com/my/pursuits/wealth/most-expensive-nfts-sold-till-date/
10.https://webrazzi.com/2022/03/22/nft-odakli-yeni-nesil-yaratici-ekosistemi-manza-io/
Murat ÜLKER