Anlat Bana

Sevgiyi anlat bana,

Kalbin ansızın sızladığı o anlardan,

Birinin elini tutunca içinin hafiflemesinden,

Kimsenin görmediği bir iyiliği yapmanın huzurundan,

Bir bakışla çözülen gururdan

Bahset bana.

Soğuk bir ekmeği bölüşmenin verdiği sıcaklıktan,

Yüzü gülmeyen birine içtenlikle “iyi misin?” demekten,

Sevginin sadece dinlemek olduğunu bazen…

Anlat bana.

 

Dostluğu anlat bana,

Sadece gülüşleri değil,

Çaresizliği, hüzünleri paylaşanı da,

Yolda yürürken konuşmasa da yanında olup terleyeni de,

Birlikte susmanın bile anlam olduğu anlardan söz et,

Sırtını dayadığında düşmeyişinden…

Bahset bana.

Sen düştüğünde önce kalbini yoklayanlardan,

Kendini unuttuğunda seni sana hatırlatandan,

Bazen bir omuz, bazen bir cümle gibi gelenlerden…

Anlat bana.

 

Umudu anlat bana,

Küçük çocuğu hatırla, karanlıkta titreyen bir ışığa inanan,

Uyanmayı seçenleri yarının belirsizliğine rağmen,

Bir tohum gibi toprağın altında bekleyen,

Ama mutlaka büyüyeceğini bilen azimden…

Bahset bana.

Ağlayan birinin gözyaşını silmeden önce,

Onun yeniden gülebileceğine inananları,

Fırtınalarda boğuşurken bile güneşi unutmayanları…

Anlat bana.

 

Şefkati anlat bana,

Bir annenin gözlerinde sabahı bekleyen uykusuzluğu,

Yorgun bir adamın, ürkütmemek için daldaki kuşu, yavaşlayan adımını,

Bir yabancının gözyaşına içten uzanan mendili,

Kelimesiz, sessiz bir iyilikten…

Bahset bana.

Üşüyen bir çocuğa hırkasını veren insanı,

Kendi canı yanarken başkasını saranı,

Şefkati bir dil gibi konuşanları…

Anlat bana.

 

Hayatı yaşamayı anlat bana,

Hesapsız kitapsız bir gülüşte gizlenen anı,

Yolda düştüğünde kahkaha atan çocuğun masumiyetini,

Her şey eksikken bile bir bardak çayın tadını bilenleri,

Vakti gelince susup, gözleriyle konuşanları…

Bahset bana.

Yolda gördüğü çiçeğe selam verenleri,

Hiç tanımadığı birine merhaba diyenleri,

Hayatı, başına ne gelirse gelsin kabul edip sevenleri…

Anlat bana.

 

Erdemi anlat bana,

Görünmeden yapılan bir iyiliği,

Kendine çıkar aramadan, doğruda durabilmeyi,

Yanlış anlaşılsa da susabilen, affedebilen, bekleyebilen yüreği,

Kendini anlatmaktan çok, anlamayı seçeni…

Bahset bana.

Bir sözün ardına saklanan inceliği,

Güç elindeyken nefsini kırabilmeyi,

En çok da kendine karşı dürüst davranmayı…

Anlat bana.

 

Sabrı anlat bana,

Bir yağmur gibi sessizce inen, ama her şeyi besleyen hali,

Zamanı geldiğinde çiçek açacak bir tomurcuğun bekleyişini,

Öfkenin yerine derin bir nefesi koyabilenleri…

Bahset bana.

Sabırla yapılan desteğin sonsuz hazzını,

İçten içe ağlarken, dimdik yürüyebilenleri,

Sabrın zayıflık değil, güç olduğunu bilenleri…

Anlat bana.

 

Merhameti anlat bana,

Hak etmese de, affetmeyi bilen yüreği,

Bir hayvana su uzatan küçük bir elin büyüklüğünü,

En kızgın anlarda dahi insan kalabileni…

Bahset bana.

Bir hatanın ardından uzatılan eli,

“Herkes yapabilirdi” diyebilen mütevaziliği,

Yargılamak yerine anlamaya çalışanları…

Anlat bana.

 

Vicdanı anlat, bana,

Gecenin sessizliğinde kendisiyle yüzleşenleri,

Kimse umursamazken doğruyu yapanları,

İyilikten sonra arkasına bakmadan devam edenleri…

Bahset bana.

Gözlerini kapatınca huzurla uyuyabilenleri,

Başkasının canı yanarken kendi keyfini sürmeyenleri,

Ve yüreğiyle karar verenleri…

Anlat bana.

 

Suya İmza

Ömer Faruk Ertem 

Benzer Yazılar

Bu yazıya benzer içerik bulunamadı.

Yapılmış Yorumlar (1)

Ömer dak
12 Ağustos 2025, 22:41

Çok güzel ömer abim kalemine yüreğine saglık 👏👏👏

Yorum Yap