Ufak Tefek İnsanların Ülkesi ''Vietnam''

15’inci yüzyılda Anadolu topraklarında bir imparatorluk doğarken, tarihin en görkemli imparatorluklarından biri de Uzakdoğu’da, bugünkü Çin Hindi Yarımadasında tarihin tozlu sayfaları arasında yerini almak üzereydi. Khmer İmparatorluğuydu bu. Khmer, 9’uncu yüzyılın başında kurulup, bölgede 6 asır hüküm sürdükten sonra zayıfladı. Sonrasında hakimiyet kurduğu topraklarda farklı devletler ortaya çıktı. Günümüzde Tayland, Myanmar, Kamboçya, Vietnam, Laos, Malezya, Singapur gibi ülkeler bu imparatorluktan bugüne kalan emanet ülkelerdi. İşte bugünkü gezimizde, imparatorluğun sona ermesinden sonra kurulan bu devletçiklerden Vietnam’ı ziyaret edeceğiz.

Vietnam tarihi sömürge dönemi, savaşlar ve kıyımlarla dolu. Vietnam toprakları, yakın tarihinin 30 yılında önce emperyalizme sonra da süper güçlerin hakimiyet mücadelesine sahne olmuş. 1975’de iç savaş bitip, bir yıl sonra güneyle birleşmesiyle de bütünlüğünü sağlayabilmiş. 1991 yılına kadar sosyalist ekonomi modeliyle ilerlemeye çalışan Vietnam, Sovyetlerin çöküşüyle serbest piyasa kurallarını benimsemiş.

Bugün %95 seviyesindeki okuma-yazma oranı, %82 oranındaki ateist halkı, %70 oranındaki rutubeti ile Vietnam, gelen konuklarına doğal zenginlik kapılarını sonuna kadar açıyor. Ülkeyi ziyaret etmek üzere gelen konuklarına canla başla rehberlik hizmeti veren güler yüzlü sempatik gençler, mükemmel yabancı dil bilgileriyle hayranlık uyandırıyor. O rehber gençler ki, eskiden güneyin başkenti olan Ho Chi Minh’de bulunduğumuz bir sırada, ABD-Vietnam Savaşı’nda Vietnamlıların gösterdikleri kahramanlıkları adeta nefes almadan anlatıyorlar. Oysa o sıralarda güneydekilerin Amerika ile iş birliği yaptığını, savaşı kazananların ise Kuzey Vietnamlı askerler olduklarını unutuyorlar. Ama olsun, sonuçta zaferi Vietnam halkı kazanıyor.

Vietnam halkı bugün çoğu filmlere konu olan ama bedelini çok ağır ödedikleri Vietnam Savaşı sonunda, Amerikan Kuvvetlerine karşı kazandıkları zaferle haklı olarak övünüyorlar. Bu zaferi ülkelerine gelen konuklarıyla paylaşmaktan da büyük haz duyuyorlar. Bu amaçla, Ho Chi Minh kenti yakınlarında bulunan, o yıllarda ünlü “Cu Chi Tünel Savaşları”nın geçtiği bölgenin içinde, savaşı simüle ederek konuklara o anları adeta yaşatıyorlar.

Simüle edilmiş tuzaklar

Doğal dokusuna hiç dokunulmamış, ancak orman içinde çok ustaca hazırlanmış bir parkura çekilen konuklar, büyük kentin sıkıcı ortamından uzaklaşmış gibi patikada rahat rahat ilerlerken, akla hayale gelmeyecek tuzak ve engellerle karşılaştıklarında dona kalıyorlar.

Tuzakların zeminine yerleştirilen demir kazıklar

Yemyeşil bir zeminin, üzerine basar basmaz 180 derece dönmesiyle ortaya çıkan demir kazıkların üzerine düşen bir insanın halini düşününce keyifler kaçıyor, konuklar Vietnam Savaşı’nın o kalleş, psikolojik olarak yıkıcı ve yıldırıcı yüzüyle karşı karşıya kalıyorlar. Aynı anda yakınlarda bir yerde yapılan ve ormanın derinliklerinde yankılanan gerçek silah atışlarının sesini de duyunca insan kendini yapayalnız hissediyor.

Bir karınca yuvası (Aslında Cu Chi Tünellerinden birinin havalandırma bacası)

Cu Chi Tünelleri sadece bir tünelden ibaret değil. İçinde imalathaneler, hastaneler, atölyeler, geçitler, koğuşlar gibi mekanları içeren, yaklaşık 250 kilometre uzunluğunda bir yer altı ağıdır desek abartmış olmayız. Savaş sırasında bazı Amerikan askerleri zar zor fark ettikleri bu deliklerden girmeyi denemiş ancak başaramamışlar. Zira bu delikler sadece “ufak tefek” Vietnam askerlerinin geçeceği büyüklükte açılmış.

Tünellerden bir görünüm

Vietnam, kazandığı bu zaferin karşılığında ödediği ağır bedelleri bir müzede sergileyerek -deyim yerindeyse- bir insanlık suçunu Dünya’ya ilan etmiş. Ho Chi Minh kentindeki “Savaş Kalıntıları Müzesi”, savaş sırasında Amerikan uçaklarının ülke topraklarına bıraktığı tonlarca bombanın -ki bunların arasında kimyasal içerikli olanlar da vardı- bıraktığı izleri ortaya sermiş. 

Savaş Müzesi

Kimyasal bombalara maruz kalan Vietnamlı annelerin dünyaya getirdiği zihinsel ve bedensel özürlü çocuklara ait içler acısı görüntüler, anne karnındayken anormal doğacağı belli olan ve kürtajla alınıp kavanozlarda korunan cenin örnekleri, insanlığa savaşın gerçek yüzünü tüm çıplaklığıyla açıklar nitelikte sergilenmiş. 

Savaş Müzesi

Bunların yanında savaş sırasında çekilen ürkütücü fotoğraflar, bu savaş sırasında Amerikan ordusunun kullandığı silahlar olduğu gibi konukların değerlendirilmesine sunulmuş. Müzenin dışına çıkınca, insan bu ülkeye gezmeye mi yoksa savaşmaya mı geldiğini sorgulamadan edemiyor. 

Savaş Müzesi

Vietnam, Güney Çin Denizi’ne paralel uzanan ince uzun coğrafyasıyla yemyeşil bir ülke. Kış mevsimi yok, ekvatoral iklim koşulları hâkim. Muson yağmurlarının bereketinden nasibini almış doğasıyla da tipik bir Uzak Doğu ülkesi. Kırsalına çıkıldığında, neden insanlarının bu denli ufak tefek olduğunu tahmin edebiliyor insan.

Kırsaldan bir görünüm

Baskın üretim tarım ve başat ürün pirinç. Sulak bölgelerin hemen hepsi çeltik tarlalarıyla doldurulmuş. Bu manzaranın tamamlayıcı öznesi de, doğal olarak başlarındaki geleneksel konik şapkalarıyla çalışan Vietnamlılar.

Çeltik tarlasında çalışan bir köylü

Yorumsuz

Ziyaret ettiğimiz bazı köylerde, çeltikleri kurutmak için dev brandaların üzerine yaymakla görevli yaşlı bayanların, taa gençliklerinden beri bu işlerle uğraşmaktan “c” şeklini almış bedenleri pirincin Vietnam kültüründeki yerini kanıtlamaya yetiyor. Bakıldığında bu işleri yapanlar genel olarak yaşlı ya da belli bir yaşın üzerindeki kesim.

Kurutulmak üzere serilen çeltikler ve devamlı bu iş de çalışmaktan “C” halini almış bir Vietnamlı kadın. 

Pirinç lavaş ekmeği

 

Ya gençler? Köylerde tarımın yanı sıra dokuma ve el sanatları gibi kültürel etkinliklere de rastlamak mümkün.

Köylerde el sanatı

 

Vietnam’da el sanatı

Köy evlerinin misafir odaları boş olup, zemini, sık dokunmuş kamış üzerine serili muşambadan ibaret. Konuklar gelince yerlere yine ince hasırlardan örtüler serilip yemek servisi açılıyor. En dikkat çekici nokta, odanın baş köşesinde, ülkenin kurucu lideri Ho Chi Minh’in resminin yer alması. Misafir olmanın en zor yanı ise, iki uzun çöpten oluşan çatalla yemek yiyebilmek.

Misafir odası

Köy evinde sofra

 

Bir köy 

Bir köy evi (Muson yağmurları nedeniyle, olası su taşkınlarına karşı evler yüksek inşa ediliyor)

Ho Chi Minh, aynı zamanda renkli gece yaşamı ile de öne çıkan bir kent. Sekiz buçuk milyon nüfusa sahip bir kentin içinde dört buçuk milyon scooter bulunduğunu, bu scooterlerin kullanıcılarının büyük bölümünün de üniversite öğrencileri olduğunu, bu çocukların gece saatlerinde konukları kent içinde gezdirerek harçlıklarını çıkarttıklarını öğrenince, insan Vietnam’da okuma yazma oranının neden bu kadar yüksek olduğunu daha iyi anlıyor. Nitekim konakladığımız otelin kapısına gelen ve sayıları yirmiyi bulan çekik gözlü, kasklı, güler yüzlü, cıva gibi gençlerin, bizleri arkalarına alıp Ho Chi Minh caddelerinde korkusuzca ve akrobatik hareketlerle yol aldıklarını hayranlıkla izledikçe, o harçlıkları sonuna kadar hak ettiklerini düşünmüştük.  

Ho Chi Minh caddeleri

Kuzeyde yer alan şimdiki başkent Hanoi ülkenin ikinci büyük kenti. Hanoi kentinde, yoğun bir günün yorgunluğunu üstünden atmak isteyen insanlar genel olarak cadde ve sokaklardaki kaldırımlarda yer alan bol ışıklı seyyar lokanta masalarına oturur, neşeli sohbetler eşliğinde yemek yer, zaman geçirirler.

“Old Quarter” bölgesi ise kente gelen konukların en çok rağbet ettikleri sokak. Salaş görünümüyle ağırlıklı olarak barlar, lokantalar ve diskolardan oluşan bölge polis tarafından sık sık kontrol ediliyor. Ancak bu kontrolün amacını anlamak güç. Havanın çok sıcak olmasından dolayı tüm mekanların portatif alçak masa ve tabureleri kaldırımlar üzerinde. Gelen bir işaret üzerine bir anda tüm malzemeler içeri alınırken çakarlı polis aracı ağır ağır ve etrafa tehditkâr bakışlarla ilerliyor. Sonra yine tekrar eski düzen alınıyor. Bu anlamsız koşuşturmacanın nedeni, müştemilatın kaldırım üzerine konmasının yasak olması. Görünmeyen neden ise işletmecilerin bu yasak yüzünden polise rüşvet vermek istememeleri.

Yemek zamanı

Az ilerideki kaldırım üzerinde, beraberinde getirdiği seyyar tüp üzerindeki tepside yemek yapıp, yine portatif alçak masa ve taburelerde ağırladığı konuklarının karnını doyurmaya çalışan Vietnamlı bayanlar göze çarpıyor.

Hanoi’de kaldırım lokantası (Old Quarter)

Bu küçük lokantalara yakışmayan görüntü ise, yemek bitiminde tüm bulaşıkların kaldırım üzerinde ve sağlıksız bir biçimde yıkanması. Sağa sola kontrolsüz akan bulaşık suları da cabası.

Old Quarter’da bulaşık zamanı

Old Quarter’ın arka sokaklarını merak edip o taraf yönelenler, Uzak Doğu’nun ilk başlarda kulağa hoş gelen ancak bir o kadar da tehlikeli olan fuhuş yüzü ile karşı karşıya kalıyorlar. Yerlilerden kolayca ayırt edilebilen konukların etrafını çeviren çok sayıda motorlu genç, cep telefonlarına kaydettikleri albümlerden bayan resimlerini gösterip beğendiklerine götürebileceklerini söylüyorlar. Old Quarter’ın aşırı gürültülü ve eğlenceli atmosferi sabahın erken saatlerine kadar sürüyor. Gün ağarmaya başladığında bölge derin bir sessizliğe gömülüyor.

Old Quarter

Halong Bay Vietnam’ın, hatta Dünya’nın en önde gelen doğal güzelliklerinden biri. Halong kentinde yer alan ve 360 kilometrekarelik yüz ölçüme sahip olan koy, yoğun hava kirliliği yaşayan Vietnam’a bir soluk alma fırsatı veriyor.

Halong Bay

Yüzlerce kireç taşı kayalıkları ve zümrüt rengi deniziyle adeta bir rüyayı andırıyor.

Halong Bay

İçleri her türlü ihtiyacı karşılayacak kamaralar halinde tasarlanmış olan tekneler, Halong kentinden aldıkları konuklarını kısa bir yolculukla buraya getiriyorlar. Dolunay akşamında koya demirleyen tekneler, suya vuran yakamozların üzerinde pırıldayan ışıklarıyla geceye renk katıyorlar. Halong Bay gecesinde alınan yemekte, tabi ki Vietnam’ın geleneksel incecik pirinç lavaş ekmeği eşliğinde nefis deniz ürünleri deneyimleniyor. Gemide görevli gençlerin, bir tabak dolusu karidesi derin bir tencere içinde kızgın suyla haşlayarak pişirip servis etmesinin seyrine ise doyum olmuyor. Hele beraberinde Türkiye’den getirilen bir büyük rakı da varsa, kimse o Halong Bay gecesinin bitmesini istemiyor.

Kauçuk ağaçları ve üretimi

Vietnam, Uzak Doğu’nun o kendine özgü atmosferi, yemyeşil doğası, uçsuz bucaksız çeltik tarlaları, geleceğine yatırım yaptığı iddialı genç kuşağı, oldukça yol kat etmiş ekonomisiyle Pasifik kıyılarının parlayan yıldızı olmayı hak ediyor. Yaşadığı bunca acıya rağmen geleceğe umutla bakmayı sürdürürken, konuklarını daha iyi ağırlamak için de gayret gösteriyor.                                                                                                       

Yorum Yap