Uzak Doğu'nun Talihsiz Ülkesi ''Kamboçya''

Çin Hindi yarımadasına yapılan geziler, genel olarak iki istikamet üzerinden gerçekleştiriliyordu. Ya ilk durak Vietnam oluyor, bunu Laos, Kamboçya ve Tayland izliyordu. Ya da tam ters rota kullanılabiliyordu. Bir üçüncü seçenek olarak önce Vietnam sonra da Kamboçya’ya geçiliyor gezi orada sonlandırılıyordu. Bir gezi paketinde fazla ülkenin yer alması, fazla yer görülmesi gibi bir avantaj sağlıyor gibi görünse de bu kez ziyaret noktalarına az zaman harcamak zorunda kalınması gibi bir olumsuzluk da yaşanabiliyordu. O nedenle biz gezimizi iki ülkeyle sınırlı tutarak ziyaret noktalarına daha fazla zaman ayırmayı hedefledik. 

Vietnam sonrası ikinci durağımız, kısa bir uçak yolculuğu sonunda ulaştığımız Kamboçya’nın ikinci büyük kenti Seam Reap idi. Başkent Phnom Penh, genel olarak resmi görüntüsü ve ciddi bir orijinallik içermemesi nedeniyle gelen konuklar için fazla cazip değil. O nedenle gelenler gezilerine Seam Reap ile başlarlar. Seam Reap, içinde barındırdığı çok sayıda tarihi, turistik ve eğlence mekanları ile fazlaca öne çıkmış bir Kamboçya kentidir.

Angkor Wat Tapınağı / Kamboçya

Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi bölgeye hakim Khmer imparatorluğunun hemen tüm sembol yapıları Seam Reap kentindeydi. Bunların başında Angkor Wat gelmekteydi. Türkçesi “Başkent Tapınağı” olan Angkor Wat, Khmer imparatorluğunun başat tapınağıydı. Yapımı çok uzun zaman alan, önceleri Hindu, sonra Budist daha sonra da her iki inanç sisteminin ortak kullandığı tapınak haline gelen Angkor Wat, Khmer başkentinin değişmesi sonrasında kayboldu. Yaklaşık 400 sene sonra bir ormanın içinde, ağaç kökleriyle sarıp sarmalanmış olarak bulundu ve yeniden ziyarete hazır hale getirildi. Bugün, özellikle sabah gün doğumu sırasında kızıl gökyüzüne vuran siluetiyle eşsiz bir görünüm veren Angkor Wat, ziyaretçilerin gece yarısı üşenmeden kalkıp gelip ziyaret ettikleri bir mekan. Arzu edenler bu amaçla hazırlanmış balonla gökyüzüne yükselerek tapınağı yüzlerce metre yüksekten görüntüleme şansına da sahipler.

Old Market / Kamboçya

“Old Market”, Seam Reap kentinin en büyük sebze, meyve ve hayvansal gıda pazarı. Yerli, yabancı kim olursa olsun herkes aradığını burada bulabiliyor. Fiyatlar emsallerine göre oldukça yüksek, hijyen koşullar da pek iç açıcı olmasa da Old Market, açıkta satılan ve sineklerin üşüştüğü et reyonları, bölgedeki akarsulardan avlanan çeşitli su ürünleri ve yerel meyveleriyle popülerliğini sürdürüyor.

Pub Street / Seam Reap-Kamboçya

“Pub Street”, kente gelen ziyaretçilerin karınlarını doyurmak, bir şeyler içmek, hiçbir şey yapmasalar bile boydan boya yürüyüp deyim yerindeyse piyasa yapmak istedikleri mevcut seçenekler içinde en gözde mekan denebilir. Uzak Doğu mutfağından Hint Mutfağına, sokak yemeklerinden, gezici barlara kadar geniş bir yelpazeyi barındıran bu turistik mekanda insan aradığı her şeyi bulabiliyor. Tüm bu güzelliklerin yanında, gelip geçen yabancılara çekinmeden hem de polislerin yanı başında uyuşturucu pazarlamaya çalışan, güzel kızları görücüye çıkaran Kamboçyalıları da görmek mümkün.

Kamboçya’nın talihsiz ama umutlu çocukları

Seam Reap kent merkezinden bir tuk-tuk’a binilip birkaç kilometre uzaklaşıldığında bambaşka bir dünya ile karşılaşılıyor. Kentin o ışıltılı havası yerini derin bir yokluk ve yoksulluğa bırakıyor. Yukarıda söz ettiğimiz mekanlara gelen ziyaretçiler gezmenin eğlenmenin keyfini çıkarırken hemen birkaç kilometre ötede yaşam savaşı veren Kamboçya halkının gerçek yüzü görünmeye başlıyor. Elektriksiz köyler, dört tarafı sadece saclarla çevrilmiş “evler”, işsiz, akıbetini bekler görünümdeki halk insanın içini acıtıyor. Ülkede mevcut yolsuzluk vakalarının özellikle devletin tepelerinde yoğun olması nedeniyle, kent merkezinde konukların harcadıkları döviz ne yazık ki bu yoksul mahallelere ulaşmıyor.

 

Apsara Dansı / Kamboçya

Khmer zamanında sarayda görevli kadınların sergilediği, mitolojik motiflerle süslenen ve unutulmaya yüz tutan “Apsara Dansı” tekrar anımsanarak Kamboçya kültürüne kazandırılmış. Bugün Seam Reap kentinde yerel mutfağı deneyimlemek isteyenler, bu amaçla tasarlanmış lokantalarda Kamboçya damak zevkini tadarken, hemen yan taraftaki sahnede sergilenen “Apsara Dansı”nın mistik atmosferini yaşama şansına sahip oluyorlar.

Kamboçya Türkiye’den çok uzaklarda yer alan bir ülke olmasına rağmen, burada yaşayan genç Türkler de var. Sorulduğunda, “ucuz yaşam koşulları”, “görece özgür ortam”, “fakir halka yardım”, çok seyrek de olsa “macera” gibi gerekçeler öne sürüyorlar. Aralarında zaman zaman Türkiye’deki hukuki yaptırımlardan kurtulmak için oralara gitmiş olanlarına da rastlanabiliyor.

Tuk tuk

Çalışan kesime bakıldığında, kadınların erkeklere göre iş hayatında daha baskın yer aldığı görülüyor. Örneğin yola asfalt döküp, yol çizgilerini çizenler kadınlar. Caddelerde görevli temizlik çalışanları kadınlar. Seam Reap kentinde sokak yemekleri yapan tezgahların hemen hepsinde kadınlar yer alıyor. Peki erkekler ne yapıyorlar? Genel olarak Tuk-tuk sürücülüğü yapıyorlar ya da uyuyorlar. Evet, istisnasız uyur Kamboçya erkeği. Çalışmadıkları zaman tuk-tuk direklerine gerdikleri hamağa geçer ve saatlerce uyurlar. Bol bol da içerler. Hanımlar ise eve ve çocuklarına katkı yapmak için didinir dururlar.

Kamboçya erkeği uyur

Kampong Phluk Köyü, Tonle Sap Gölü içinde yer alan, su seviyesinden ortalama 8-10 metre yüksekte yapılmış evlerden oluşan bir yerleşim birimi. Yüksek inşa edilmelerinin nedeni, Muson Yağmurları nedeniyle yükselen sulardan etkilenmemek. Halk geçimini balıkçılık ile konuklardan elde ettiği “ziyaret geliri” ile sağlıyor. Ulaşım küçük teknelerle sağlanıyor. Tüm evler eski püskü, sactan, yıkılmaya yüz tutmuş bir görünüm sergiliyor. Köyün en yeni ve bakımlı binası ise kilise.

Yüzen Köy, Kampong Phluk-Tonle Sap Gölü/  Kamboçya

Kamboçya’nın derin tarihi ve kültürel birikimi, ekonomik potansiyeli olmasına rağmen, ülkede yoğun yolsuzluk, rüşvet ve irtikap, gelirin halka eşit dağılımını engelliyor. Para belli bir kesimin altına inmiyor. Halk da başının çaresine bakıyor. Pedofili suçundan hükümlü bir yabancının ülkeye girişi engellenmiyor, zira o kişiye döviz bırakacak müşteri gözüyle bakılıyor. Devlet için para, nesillerin korunmasından neredeyse daha önemli.

Yüzen Köy… (Kamboçya demek, çalışan kadın demek)

Bugün Kamboçya, 1970’lerdeki Pol Pot rejiminin yarattığı travmayı henüz tam anlamıyla atlamamışken, zamana ayak uydurma konusundaki çabalarını iyi niyetle sürdürüyor. Ülkenin dış turizme açılması, Tayland Körfezi’ndeki Sihanoukville kentinin Çin’e kiralanması dış geliri ciddi anlamda arttıracak kalemlerden. Bu kaynağın Kamboçya halkı için itici güç olmaması içten bile değil. Tabi doğru kullanılabilirse.     

Yorum Yap