Vergi, Vergi, Vergi...

“YAŞADIĞIMIZ SÜRECE BİZİMLE BİRLİKTE OLAN  YÜKÜMLÜLÜK”

 

Daha önceki yazımızda bir yıl içinde ikiden fazla araç alım satımı  konusunda okuyucuları uyarmıştık.

Bugünde aynı yıl içinde birden fazla gayrımenkul alım satımından bahsetmek istiyorum.

Gayrımenkul, bir yerden başka yere taşınamayan, sabit olan varlık demektir. Arazi, arsa, daire, dükkan, devremülk gibi tapuda tescil ve kayıt edilen mülklerdir.

Gayrımenkul alım satımından dolayı elde ettiğiniz gelir için, durumunuza göre ya hiç vergi çıkmaz, ya değer artış kazancı vergisi ya da gelir vergisi (buna bağlı olarak kdv) çıkar.

Üzerinize kayıtlı gayrımenkulü alış tarihinden itibaren 5 tam yıl geçti ise sattığınız zaman bu vergilerin hiç birini ödemezsiniz tamamı vergiden muaftır. (Not: İvazsız edinimlerde yani miras yolu ile elde edinilen mülk satışlarında beş yıllık süre aranmaz.)

Beş tam yıldan daha az süre geçti ise duruma göre değer artış kazancı vergisi ya da gelir vergisi (beraberinde kdv) ödemek zorunda kalabilirsiniz.

Vergi idaresi her zamanki gibi bu konuda da işin kolayına kaçmış ve bir yıl içinde yaptığınız satış sayısını esas almıştır.

Aynı kişiye farklı tarihlerde birden fazla, ya da farklı kişilere aynı yıl içinde birden fazla satış yaptıysanız bunu ticari kazanç kabul edip, gelir vergisi ve kdv ödemeniz isteniyor.

Burada esas alınan tek kriter, satış sayısı. Başka hiçbir kritere bakılmıyor, dava konusu yaptığınızda elinizde ispat edici esaslı kanıtlarınız yoksa davayı kaybetme riskiniz yüksek çünkü yargıda bu konuda böyle düşünüyor.

(Not: Bahçe içindeki evinizi müteahhide kat karşılığı vermeniz ve elde ettiğiniz birden fazla gayrımenkulü, aynı yıl içinde ihtiyaçtan dolayı satmanız vb. özellik arz eden durumda iseniz haklı çıkabilirsiniz.)

Diğer çelişkili durum bu konuda yasada ve tebliğlerde hiçbir bağlayıcı madde olmaması ve vergi idaresinin tamamen kendi uygun gördüğü ve benimsediği bir uygulama olması. Kanunda ve tebliğlerde sayıdan bahsetmiyor sadece devamlılık arz ediyorsa diyor, vergi idaresi de birden fazla satış yapılmış ise devamlılık kuralı oluşmuştur deyip size vergi çıkarabiliyor.

Oysa ki bir faaliyetin ticari nitelik taşıması için, faaliyetin belli bir sermaye ve emekten oluşan organizasyona dayanması ve devamlılık arz etmesi gerekir.

 

Ülkemizde gayrımenkul ticareti ve komisyonculuğu oldukça geçerli bir faaliyet olduğundan, kurumsal ve her türlü yasal alt yapısını tamamlamış meslek mensuplarını ayırıyoruz. (Maalesef bunların içinde de tapuda satış bedelini düşük gösterme, belge istenmezse komisyonda indirim yapma vb. usulsüzlüklere yatkın meslek sahipleride vardır.) 

Piyasada emlakçı diye tabir edilen ve önüne gelenin yapabildiği hatta hiçbir mekanı olmadan, hiçbir vergi ile tanışmadan  al gülüm ver gülüm, belgesiz ve vergisiz kazanç sağlayan fazla olduğu ve ülkemiz şartlarında çok yüksek komisyonlar döndüğü  için idarenin bu kadar zorlayıcı uygulamasına da fazla kızamıyoruz.

Tabii ki vergi mükellefiyeti olmadan araç satışı ve komisyonculuğu yapıp anne, baba, kardeş, eş, evlat, güvenilir arkadaş, akraba vb. kişiler üzerinden onlarca alıp satanlar olduğu gibi emlak ticaretini de bu şekilde yapanlar olabilir ve bu tür ikiden fazla gayrımenkul satışı yapanların tepesine çökmek sorunu çözmüyor. Genellikle bu kadar detayı bilmediğinden bi sebeple ikiden fazla gayrımenkul alıp satan ama aslında ticari bir beklenti içinde olmayan varandaş zor durumda kalabiliyor. Çünkü minareyi çalan zaten kılıfını hazırlamış oluyor.

Bu nedenle birden fazla gayrımenkul satarken durumunuzu kontrol etmenizde fayda var, aksi takdirde değer artış kazancı vergisi, gelir vergisi ve buna bağlı olarak sattığınız gayrımenkulün durumuna göre %1 - %8- %18 kdv ile muhatap olabilirsiniz.

 

Bir başka konuya değinelim..

32 sayılı Türk parasının kıymetini koruma kararı diye mevzuatımız var. Bu mevzuatla ilgili 19 Nisan 2022 tarihinde bir tebliğ yayınlanarak;

Türkiyede yerleşik kişilerin kendi aralarında taşıt satış sözleşmesi hariç menkul satışlarında yapacakları sözleşmeleri Türk Lirası dışında dövizle düzenleyebilecekleri ancak ödeme günü geldiğinde döviz olarak ödeme yapılamayacağı, merkez bankası döviz kuru üzerinden TL olarak ödenmesi zorunluluğu getirilmiştir.

Yani  tebliğ diyor ki: Her türlü demirbaş eşya, mal emtia, hizmet sözleşmesini döviz cinsinden yapsanızda ödeme günü geldiğinde borçlu taraf dövizle ödeme yapamaz, alacaklı taraf ‘’Ben sözleşmedeki döviz cinsinden isterim’’ diyemez. Merkez bankasının belirlediği döviz kuru üzerinden Türk Lirası olarak ödenecektir.

Buradaki amaç ülkedeki döviz ihtiyacını minumuma indirmek ve döviz kurunda olası artışları azaltmaktır. Ülkeler dönem dönem döviz kurlarını disiplin ve kontrol altına almak için bu tür uygulamalar koyabilirler. Bir zamanlar bizim ülkemizde de cüzdanımızda 100 dolardan daha fazla döviz taşımak yasaktı ve cezası vardı.

Kararda bazı istisnalar sayılmıştır.

-      Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan kişilere gayrımenkul alım satım ve kiralamalarında

-      Turizm ve Kültür Bakanlığı belgeli gayrımenkullerin (Turizm otelleri vb.) kiralanmasında.

-      Gümrüksüz satış mağazalarının ( Duty Free)  kiralanmasında

-      Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan kişilerle yapılan hizmet sözleşmelerinde

-      İhracat, transit ticaret işlemlerinde,

-      Türk vatandaşlarının yurt dışında gerçekleştirecekleri işlerle ilgili yaptıkları sözleşmelerde vb. 13 istisna maddesi vardır.

 

Bu istisnalar dışında bütün ödemeler (sözleşmeler döviz cinsinden yapılmış olsa bile ) Türk lirası olarak ödenmek zorundadır.

 

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere…

Benzer Yazılar

Bu yazıya benzer içerik bulunamadı.

Yorum Yap