Yargıtay'dan İlginç Bir Karar

Sevgili okurlar İş dünyasını ilgilendiren yargı kararlarından bahsetmek istiyorum.

Yargıtay'dan ilginç bir karar

Yargıtay 31 mayıs 2022 tarih 2022/ 3115 esas 2022 / 3812 nolu kararında; ‘’Fazla mesai yaptığını iddia eden işçi bunu yazılı bir delille ispat etmelidir.  İmzaladığı ücret bordrosunda yazılı fazla mesaiden daha fazla mesai yaptığını iddia etmesi halinde bunu yazılı belge ile ispat edemiyorsa imzaladığı bordrodaki fazla mesai esas alınmalıdır.’’ diyerek işçinin iddiasını reddetmiştir.

Yani ‘’işçi fazla mesai yapmış, işveren de bordroda göstermiş, işçi de bordroyu imzalamış ise daha sonra ben bordroda yazılı süreden daha çok fazla mesai yaptım.’’ diyemez demiştir.

Ancak aynı Yargıtay yine ‘’İşçinin imzası olan ücret bordrosundaki yazılı ücretden daha fazla maaş alıyordum, işveren aradaki farkı elden veriyordu.’’ şeklindeki iddiasında yazılı olarak ispat şartı aramamış, şahitler vb. diğer delilleri geçerli sayararak işçiyi haklı bulmuştur.

Oysaki pekala maaşının bir kısmını elden alıp, bordronun düşük maaşla düzenlenmesine razı olup imzalayan ve devletin vergi ve sgk pirimi kaybına işveren lehine yardımcı olan işçi, fazla mesaisinin bir kısmınıda elden alabilir.

İş mahkemelerinin kanayan yarası olan, gerçek ücretin altında ücret bordrosu düzenlenme konusu maalesef ülkemizde çok karşılaşılan bir durumdur. Yıllarca gerçek aldığı ücretden daha düşük gösterilen bordroyu imzalayan işçi yıllar sonra ‘’Maaşım düşük gösterildi, emekliliğimde  zarara uğradım.’’ diye dava açabilmekte ve  mahkemede ise ‘’İşsiz kalma korkusu ile kabul ettim’’ vb. bir gerekçe söylemekte ve mahkemece kabul görmektedir.

Oysa ki işçi ve işveren karşılıklı anlaşarak, düşük maaşlı bordro düzenleyerek, daha az vergi ve sgk primi ödeme yolu ile devleti kandırmaktadırlar. Bu tür şeyler tek taraflı yapılamaz, işçi rıza göstermezse işverenin tek taraflı yapması mümkün değildir, her iki tarafın rızası ile yapılan hukuksuz şeylerdir.

Kanaatimizce bu tür itirazların bir süresi olmalı. 15 yıl düşük maaşlı bordroya imza atan işçi yıllar sonra aksini iddia ederek dava açmaktadır. Hiç bir mahkeme de ‘’15 yıl boyunca neden kabul ettin, aklın neredeydi?’’ diye sormamaktadır.

İşçi ya da işveren bu tür itirazları,  örneğin en fazla geriye dönük 1 yıl için iddia edebilmeli ve dava sonucunda devletin vergi ve sgk primi kaybı olmuşsa  işçi ve işveren birlikte cezalandırılmalıdır.

Böyle bir madde olması halinde hiç bir işçi gerçek maaşını göstermeyen ücret bordrosuna imza atmayacaktır. Dolayısıyla devlet de zarar görmeyecektir. İleride ortaya çıkarsa nasılsa bana bir şey olmaz diye düşünen işçi, o günün şartlarında işverene şirin görünmek ya da işe alınırken tercih edilmek için rıza gösterebilmektedir. Genellikle de yıllar sonra emeklilik dönemi yaklaşınca kendileri, ‘’Emeklilik haklarımda işveren yüzünden zarara uğradım.’’ diye şikayette bulunmaktadırlar.

Bir başka Yargıtay kararı:

6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanuna göre  tehlikeli ve ve çok tehlikeli iş kollarında  yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını belgelemeyenler çalıştırılamaz.

Aksi durumda oluşacak bir iş kazasında yüklü tazminatlar ödeme ve hapis cezası ile karşı karşıya kalabilirsiniz.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 17.11.2021 tarihli kararında elektrik işlerinde çalışan ancak meslek dalı ile ilgili eğitim aldığına dair diploması ya da mesleki eğitim belgesi olmayan çalışanın iş kazasında ölmesi sonucu işveren hakkında “Bilinçli taksirle öldürme suçu işlediği” kararına varmıştır.

Bu nedenle teknenizde, yatınızda ya da deniz aracınızda tehlikeli ve çok tehlikeli iş koluna giren bir işi yaptırırken, işi yapan kişinin mesleki yeterlilik belgesi olup olmadığını kontrol etmekte fayda vardır.

Not: Tehlikeli ve çok tehlikeli iş kolları listesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca sürekli güncellenerek internet sitesinden yayınlanmaktadır.

Yine ilginç birkaç Yargıtay kararı:

Yargıtay 2. Ceza Dairesi

2016 / 1051 Esas ve 2018 / 1551 nolu kararında;

‘’Halk arasında göz hakkı olarak bilinen ve yanından geçtiğimiz bahçeden yemek için sebze ve meyve koparmak  hırsızlık suçunu oluşturur ve cezalandırılması gerekir.’’ şeklinde karar vermiştir.

Yargıtay 2.hukuk dairesi

2015 / 10105 Esas ve 2016 / 901 sayılı kararı

Bir vatandaş bankaya para yatırmaya gidiyor, henüz parasını yatırmamış sırasını beklerken bankada parası çalınıyor. Açılan dava sonucu Yargıtay 2. Hukuk dairesi ‘’Banka şubesinde para yatırmak için bekleyen  kişinin çalınan parasından banka sorumludur ve ödemek zorundadır.’’ şeklinde karar veriyor.

Bir başka konu:

Tahsilat ve ödemelerde tevsik zorunluluğu...

Bir firmadan aldığınız mal ya da hizmet tutarı 7.000 tl’yi geçiyorsa bedelini nakit ödeyemezsiniz. Mutlaka banka, ptt vb. kurumlar aracılığı ödemek zorundasınız.

7.000 tl lik sınır bir gün içinde birkaç kere düzenlenen faturalarının toplamının 7.000 tl ‘yi geçmesi halinde de uygulanır.

Yani bir günde 2.000 – 4.000 – 3.000 tl gibi aynı yerden üç ayrı alım yaptıysanız toplamı 7.000 tl yi geçtiğinden yine banka ptt vb. aracı kurumla ödeme yapmak zorundasınız.

7.000 tl yi geçmesine rağmen elden nakit öderseniz Türk Ticaret Kanununa göre hukuken ödeme geçerlidir. Ancak Vergi usul kanununa göre usulüne uygun ödeme yapmadığınızdan dolayı toplam tutarın % 5’i kadar özel usulsüzlük cezası yersiniz. Ancak bu ceza her şartda  birinci sınıf tüccar ve serbest meslek erbabı için 3.400 tl basit usul ve ikinci sınıf tüccarlar için 1.700 tl den az olamaz.

Yani 10.000 tl lik bir fatura bedelini nakden ve elden öderseniz %5’i 500 tl olsada yasa gereği birinci sınıf tacirseniz 3.400 tl cezaya muhatap olacaksınız demektir.

Benzer Yazılar

Bu yazıya benzer içerik bulunamadı.

Yorum Yap