Atina’dan Bodrum’a Dostluk Rüzgarları Taşındı

Bodrum Yalıkavak Marina’nın sevilen yelkencileri Levent Ungun ve Alp Saat Yelkencinin Gazetesi okurlarına özel yelken açtı.

Yunanistan’ın Atina kıyılarından Bodrum’a yapılan yelken seyrinde Ege adaları mercek altına alındı. Yelkencinin Gazetesi’nde yayınlanarak çok ses getiren ‘’Adriyatik’te Bir Levent’’ öyküsünün baş kahramanı Kaptan Levent ve Bodrum’un tanınmış iş insanı Alp Saat’e aile üyeleri ve Ege sularının gri aslan lakaplı denizci kedisi Miya eşlik etti.

Kaptan Levent Ungun’un gezi notları: Yolculuğa koyulmadan önce Atina’nın merkezinde bulunan Acropolis tapınağını ziyaret ettik. Güneşin ilk ışıklarıyla birlikte Atina’nın daracık sokaklarından geçip yavaşça yükselen bu antik yapının büyüklüğü ve ihtişamı bir manyetik alan yaratmışçasına bizi kendine doğru çekti. Tapınağın yüksek sütunları maviliklere doğru yükselirken drama ve mitoloji fışkıran bir tarihi anlatıyordu.

 

Tapınağın taş merdivenlerini tırmanarak zirveye ulaştığımızda Atina şehri tarihi binaların ve modern yaşamın birbirine karıştığı unutulmaz bir güzellikle karşımızda beliriverdi. Tapınağın duvarlarındaki kabartmalar bize tarihin derinliklerinden gelen gizli sırları fısıldarken zamanın nasıl geçip gittiğini fark edemedik. Athena’nın heykeliyle selamlaştıktan sonra bizi bekleyen Hanse 508 yelkenlimize doğru geri dönerek yolculuk hazırlıklarına başladık.

SEYİR GERÇEKLEŞTİRİLEN 19 ADA İÇERİSİNDE İZ BIRAKANLAR:

Salamina (Salamis)  Adası:  Çam ağaçlarıyla dolu güzel plajlar, antik anıtlar, müzeler, kiliseler, manastırlar ve arkeolojik alanlar ile sarılmış Salamina bizlerden tam not aldı.

Aegina Adası: MÖ 500 yılına kadar uzanan Aphaia Tapınağı’nı, şimdi terk edilmiş olan eski ortaçağ başkenti Saint Nektarios Manastırı ve Paleohora’yı ziyaret ettik. Neolitik dönemden kalma kalıntıları ve duvarları olan Aegina Arkeoloji Müzesi görülmeden ada kesinlikle terk edilmemeli.

Paros Adası

Ada, Dağlık Mora Yarımadası’ndan dar yapay bir kanalla birbirine bağlanan iki ada olan Kalavria ve Sferia’dan oluşuyor.Bir günde bile gezilebilecek büyüklükte olan adanın neoklasik evleri bizlere büyük keyif verdi. Ortaçağ manastırı Zoodochos Pigi ise sunduğu tarihi envanter ve eşsiz manzarasıyla unutulmazlarımız arasına girmiş oldu.

Hydra Adası

Motorlu taşıtların yasak olduğu ada 18. yüzyıldan kalma  villalar, antik kafeler, balık restoranları ve  müzeleriyle dikkatimizi çekti. Hydra’da çekilen Baby On A Dolphin” filminin etkisiyle dönemin ünlü starları Birigitte Bardot, Elizabeth Taylor, The Beatles, Jackie Kennedy, The Rolling Stones  gibi birçok ünlü Hydra’ya akın ederek adanın popülaritesini arttırmış.

Amorgos Adası:  Gördüğümüz en enteresan hava olaylarının yaşandığı ada diyebilirim. Adanın bir kısmı süt liman iken diğer kısmında 45 knot hava ile mücadele etmek durumunda kaldığımız volkanik bir ada olan Amorgos vahşi koylara sahip. Adanın etkileyici denizi, mağaraları, sarp kayalıkları ve organik köyleriyle tekrar tekrar görülmeye değer saklı bir cennet bahçesi olduğunu söyleyebiliriz.

 

Serifos Adası:

Büyülü atmosferiyle Alp ile bana aynı gençlik yıllarımızdaki gibi yeşil sahalarına girerek futbol oynama enerjisi bahşeden sevimli ada. Sempatik plajları, Ege Denizi kokulu kokteylleri ve enfes deniz mahsulleriyle bizlere güzel anılar yaşattı.

YAŞANILANLAR

Alp-Levent ekibi yolculuklarında farklı milletten çok sayıda yelken tutkunuyla karşılaşmışlar. Özellikle Türkiye’ye yakınlığıyla bilinen Kalimnos adasında çok sayıda Türk denizci ile bir araya gelmişler. Neredeyse gittikleri her yerde karşılaştıkları Yunanistan vatandaşlarının kendilerine dostça yaklaşım göstermesi seyahatin keyfini daha fazla arttırmış. Özellikle Yunanlı denizcilerin kendilerine bizlerde Türkiye’ye gelmek çok istiyoruz bir daha ki gelişinizde baklava getirmeyi unutmayın diyerek latife etmeleri kalpleri ısıtan özel anlar arasında yerini almış.

MİYA

Saat ailesinin yanlarından hiç ayırmadığı gri aslan lakaplı kedisi Miya’nın sıra dışı tepkileri yolculuğa damgasına vurmuş. Son teknoloji balık bulucu sistemleri bile emekli edecek ölçüde doğru tahminlerle teknenin balık sürüsü geçen noktalarını göz hapsine alarak sahibi Alp Saat’in birbirinden özel balıklar avlamasına yardımcı olmuş. Tecrübeli bir denizci edasıyla sert havanın gelişini önceden hissederek kendine ayrılan kamaraya söylenerek koşması ise yolculuğun tebessüm ettiren kısımlarından birisi.     

TÜRK YATÇILARI NEDEN YUNANİSTAN’A GİDİYOR?

Son yıllarda Türk denizcileri tarafından yoğun talep gördüğü gözlenen Yunan adalarının tercih edilmesinde ki en büyük etkenlerin başında marina fiyatlarının ülkemizdeki emsallerine kıyasla çok daha makul bir seviye olması geliyor. Yunanistan’ın Türkiye’ye benzer bir coğrafyaya sahip olmasına ve eko çeşitlilik açısından Türk kıyılarından çok daha mütevazı şartlara sahip olmasına rağmen Yunanlıların doğaya ve tarihi yapılara gösterdiği ehemmiyetin getirisi olarak turizmde yüksek başarı sürekliliği sağlanıyor. Natürel doğası ve geleneksek motifli tarihi yapılarında faaliyette olan estetik turizm işletmelerinin samimi ve medeni hizmet anlayışı yüksek müşteri memnuniyetini beraberinde getiriyor.   

Denizciliğin yazılı olamayan ama çoğu denizci tarafından kabul edilen anlayışı gereği, deniz aşırı her coğrafya görülmeye değer evrensel varlıklardır. Günümüzde her ne kadar emperyalist devletlerin siyasi personellerine dönüşmüş kimi devlet adamları marifetiyle dünya halkları arasında suni düşmanlıklar yaratılarak, global turizm emekçilerinin kaderi belirli kartellerin insafına bırakılmış olsa bile halklar arasında sevgi ve dostluk bağları şaşırtıcı şekilde gelişmeye devam etmektedir. Buradan yola çıkarak ülke ve millet ayrımı yapmaksızın seyahat edilen her coğrafyanın güzel yanlarının model alınması gerekirken, başarısız taraflarından ise ders çıkarmayı bilmek gerekiyor.

Tabiatın yok edilerek üstüne inşa edilen lüks ve devasa turizm tesislerinin yerine doğanın ve tarihsel yapıların korunarak öne çıkarılan bir turizm anlayışına geçilmesi kara turizmine olduğu kadar deniz turizmine de katma değer sağlıyor. Demirledikleri yerlerde pruvası devasa beton yığınlarına bakan coğrafyalar yerine yeşilin ve mavinin buluştuğu bakir noktaları tercih eden yatçıların sayısı her geçen yıl artış gösteriyor.

Dünyanın en eşsiz deniz, sahil, koy ve tarihi yapılarına sahip olan Türkiye’nin ivedilikle deniz turizmi alanlarındaki pozisyonunu gözden geçirerek yeni ve uygulanabilir stratejiler üretme zorunluluğu göz ardı edilemeyecek boyutlara gelmiş durumda. Hiçbir alanda komşusundan aşağıda kalır bir yanı olmayan cennet vatan Türkiye’nin, doğru adımları atması halinde dünyanın en popüler deniz turizmi ülkeleri sıralamasında başı çekerek, mavi beyaz renkli komşusunun uykularını kaçıracak büyüklükte bir cazibe merkezine dönüşmesi içten bile değil.

Yazı: Burak Erdoğan

Fotoğraflar ve Kamera: Levent Ungun - Alp Saat

Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.

Yorum Yap