Bir varmış bir yokmuş, geçmiş zaman içinde iki denizin birleştiği yerde, Knidos adında bir kent varmış. Adeta görenlerin cennet dedikleri, büyülü güzelliği olan bir yermiş burası…
Denize doğru uzanan dik kayaların üzerinde taş evler sıra sıra diziliymiş. Birçok denizcinin ticaret yaptığı, yük alıp boşalttığı, bazen de sığındığı bir liman kentiymiş Knidos…
Suyunun şifalı olduğuna inanılırmış. Denizinin tadını alanlar bir daha vazgeçemezlermiş bu güzel diyardan.
Meydanında taşlardan örülmüş bir tiyatrosu varmış. Her hafta tiyatroda oyunlar oynanır, pazarlar kurulur, halkı kendi arasında barış içinde yaşarmış.
Knidos da bütün evlerin daha üstünde, en dik kayaya kurulmuş küçük bir taş ev daha varmış. Burada bir bilge yaşarmış. Başı sıkışanlar, sıkıntıda olanlar bilge babaya gider onun sonsuz hoşgörüsüyle anlattığı nasihatlarını dinler, derin bilgisinden faydalanırlarmış.
Bilge baba hiç evlenmemiş, çocuğu da yokmuş ama çok küçük yaşlarda anne ve babasını kaybeden Herennia’yı, o büyütmüş .Herennia da bilge babayı öz babası bilmiş ve birbirlerine can yoldaşlığı etmişler.
Herennia hem güzel, hem de çok bilgili bir kızmış; çünkü Bilge baba, küçük yaşlardan beri onu, ilmi bilgilerle donatmış; ama orası bir deniz kenti olduğu için bir erkek çocuğu gibi de yetiştirmiş.
Herennia, evde işlerini bitirdikten sonra limana gider, orada kentin erkeklerine yardım edermiş. Aslında artık bir genç kız olmuş ama Knidos’da herkes çocukluğundan beri Herennia’nın bu hallerine alıştığı için kimse aldırış etmezmiş.Limanda bir de yiğit ve iyi bir denizci olan Hazer adında yakışıklı bir delikanlı varmış.
Herennia ve Hazer eskiden beri birbirlerini çok severmiş. Knidos’da, gün batımında güneşin altın renginden kızıla dönüşünü izler ve her yaşadıkları güne şükrederlermiş.
Bilge babanın Herrennia’ya öğrettiği en önemli erdemlerden biriside sahip olduğu her şeye şükretmekmiş.
Bilge baba:
‘’Zamanın kıymetini iyi bilmek lazım,‘’ dermiş.
Sonra her gün yeni bir şey öğrenmek…’’
Her akşam yemek yerken, Bilge Baba, Herennia’ya,
‘’Bugün yeni ne öğrendin?’’ diye sorarmış.
O da, her gün yeni öğrendiği bilgiyi Bilge babasıyla paylaşır, baba mutlulukla her yeni bilgide Herennia’yı alnından öperek takdirini gösterirmiş.
Günler böyle sürer gidermiş iki denizin birleştiği kentte…
Günlerden bir gün Hazer’in yeni bir sefer zamanı gelmiş.Her seferinde olduğu gibi Herennia yine erkenden limana koşmuş.Sevdiğini uğurlamaya gitmiş.
Bu sefer, her zamankinden farklıymış; çünkü Hazer döndüğü zaman, Knidos meydanında düğünleri yapılacakmış.Hatta tüm kent şimdiden hazırlıklara başlamışlar bile.
Hazer yelkenlisinin üstünde seyrederken, kendisine ağlayarak el sallayan Herennia’ya:
‘’Bekle! beni sevdiğim, tez gidip, tez geleceğim!’’ diye seslenmiş.
Herennia, yelkenli gözden kaybolana kadar limanda beklemiş. Sonra biraz hüzünlü bir şekilde evinin yolunu tutmuş.Kızını gözyaşları içinde gören Bilge Baba, olayı hemen anlamış.
‘’Herennia madem sen bir denizciye aşık oldun; o zaman her sefere çıktığında neden ağlıyorsun? Özleme duygusuna haksızlık etmiyor musun?’’
Herennia ağlayarak bir süre öylece durmuş.Hemen gözlerini silerek Bilge babasına sarılmış.
‘’Doğru söylüyorsunuz babacığım. Özlemenin de yaşam içinde bir yeri var. Bundan sonra onu gözyaşlarımla boğmayacağım ve her duygunun değerini vererek yaşayacağım.’’
Zaman çabucak geçmiş,Hazer’in dönmesine birkaç gün kalmış.
O sabah uyandıklarında, gökyüzünde tuhaf bir grilik varmış.Son derece puslu bir havaymış.Herennia çocukluğundan beri gri havaları hiç sevmezmiş.O sabah da mutsuz uyanmış.
Yine günlük işlerini bitirip limana yardıma gidiyormuş ki; bir anda kaçışan insanları görmüş.
Korsanlar!!
Evet güzelim kentlerine korsanlar girmiş.
Tam da Knidos’un genç delikanlıları sefere çıkmışken!
Herennia, kaçmak yerine limana doğru koşmaya başlamış;ama maalesef çok geçmiş.Korsanlar kenti istila edip, talan etmeye başlamış bile...İçlerinden biri Herennia’nın uzun saçlarından tutup kendisine doğru çekmiş.Knidos hazinesini buldum diyerek kahkahalar atmaya başlamış ve talanları bittikten sonra Herennia’yı da yanlarına alıp yola koyulmuşlar.
Knidos’lular durumu hemen Bilge babaya haber vermişler.Bilge baba önce sessizce düşünmüş.Sonra yanına gelenlere şöyle demiş:
‘’Bu olayın yaşanmasında herkes için bir ders vardır. Herennia, tedbirsiz davranmanın dersini alacaktır.Knidos halkı böyle güzel bir kentte yaşayıp, limanını güvende tutamamanın dersini alacaktır.Ben de, kızıma cesareti yanlış öğretmiş olmanın dersini alacağım’’ demiş.
Yanındakiler sormuşlar.
‘’Peki ya korsanlar?Onların hiç bir dersi yok mu?’’
Bilge baba kafasını kaldırıp gökyüzüne bakmış.
‘’Onlar, hakkı olmayana göz dikip haramilik yapanlar, en büyük dersi onlar alacaklardır. Bunu bekleyin ve görün,’’ demiş.
Gerçekten de, olayları önceden sezebilme gücü olan Bilge babanın dediği çıkmış. Seferden dönen genç denizciler, korsan gemisini görünce kentlerini talan ettiklerini anlamışlar. Rüzgar da onların lehineymiş. Sanki tüm gökyüzü Knidos’un denizcilerine yardım ediyormuş. Hepsi birden korsan gemisini ablukaya almışlar. Hazer ve arkadaşları uzun süre verdikleri mücadele sonrasında korsanların gemisini ele geçirmişler.
O sırada, Herennia’nın çığlıkların duyan Hazer, hemen sesin geldiği yere koşup halatlarla bağlanmış olan Herennia’yı çözüp kurtarmış.Bu sırada, diğer Knidos’lu denizcilerde korsan gemisine atlamış ve tüm korsanları etkisiz hale getirerek, onları da arkasına katıp Knidos’a doğru yol almışlar.
Herennia ve Hazer, birbirlerine kavuşmanın mutluluğuyla, Knidos fenerini selamlayarak yola devam etmişler.
Knidos’lu denizciler ardı ardına limana girerken,halkın alkışlarıyla karşılanmışlar.Her şeyin böyle sonuçlanacağını sanki bir gün öncesinden hisseden Bilge Baba, eve gelen kızını önce şefkatle kucaklamış.Sonra gözlerinin içine derince bakarak,
‘’Kızım’’ demiş.‘’ Ben sana hayatta cesur ol dedim. Ama akılsızca bir cesaret değil bu. Cesaret zekayla birleşirse güzel olur; ama içinde zeka barındırmayan,düşüncesizce gösterilen cesaret sadece felaket getirir.Bunu sakın unutma! Hayatta her zaman, her şeye karşı tedbirli ol.’’
Zaten dersini çoktan almış olan Herennia babasına sıkıca sarılıp özür dilemiş. Baba, kız akşam huzur içinde uyumuşlar.
Korsanlara gelince, ayaklarından zincire vurulan korsanlar, Knidos’a girişi daha güvenli hale getirmek için var güçleriyle Knidos halkıyla birlikte çalışmışlar. Böylelikle, genç denizcileri seferdeyken de çok daha güvenli bir kent haline gelen Knidos da, insanlar huzurla yaşamışlar.
Gelelim masalımızın sonuna…
Herennia ve Hazer muhteşem bir düğünle evlenmişler. Hatta bir rivayete göre, yüzyıllar sonra bile Knidos’a gelindiğinde, onların aşk destanı gerçekten aşık olan yürekleri sarmış ve bu ilahi tılsım nesilden nesile Knidos’da hep kalmış..