Bu yazımda Yelkencinin Gazetesi Marmara Bölge Müdürü olarak sizlere bölgemizdeki kangren olmuş sorundan bahsetmek istiyorum.
Bir ülkenin, bir bölgenin geleceği nasıl yok edilir!
Ben yılın yedi, sekiz ayını Lüleburgaz’da yaşayan biriyim. Ergene nehri demek Trakya demektir. Nereye giderseniz gidin, nereye bakarsanız bakın, her yerde karşınıza çıkar.
Ergene makus talihini yenemeyen, adı nehir, kendisi kimyasal atık deposu olan bir nehir.
Ergene Nehri, Bulgaristan sınırında Yıldız dağlarındaki yüzlerce derenin birleşmesi ile doğan, Trakya ovasını yılan gibi boydan boya dolaşan ve İpsala yakınlarında Meriç Nehri ile birleşerek Yunanistan’a giden oradanda Ege Denizi’ne dökülen bir nehir.
Yüz ölçümü Hollanda, Belçika, İsviçre kadar olan bir yer Trakya...
Yani neredeyse dünyada tarım ve hayvancılıkta söz sahibi ülkeler kadar bir bölge…
İşte bu bölgeye binlerce yıl hayat veren, toprağında birebin yetişen tarım ürünlerine suyu taşıyan Ergene Nehri’nin hazin hikayesi…
Ergene Nehri 20-25 yıl öncesine kadar suyu içilebilir, tarımda kullanılabilir, içinde her çeşit balığın yaşadığı, insanların yüzüp yıkandığı, yakınlarındaki köylülerin su ihtiyaçlarını karşıladığı hayat saçan bir nehirdi.
Bir zamanlar Trakya kavunu, karpuzu vardı. Domatesi, biberi, patlıcanı, fasulyesi vardı. şimdi tarih oldu. Günümüzde artık sulu tarım, sebze meyve üretimi bitmiş, içindeki ya da kendisine yaklaşan dokunan canlı ne varsa yok eden bir nehir.
Maalesef artık dünyanın en kirli nehirleri sıralamasında her yıl birinci oluyor. Günümüzde simsiyah kimyasal atıkların aktığı mikrobun bile yaşayamadığı leş gibi kokan bir nehir.
Ben Ergene Nehri’ne 300 metre mesafede yaşıyorum. Belirli geceler koku hayal edemeyeceğiniz derecede artıyor, kilometrelerce uzaktan kokuyu duyabilirsiniz.
Çevre Bakanlığı bu kokunun yayıldığı günlerde sanayi bölgesinde nöbetçi kim ya da kimler bir araştırsa, meseleyi anlayacaktır ve muhtemelen hep aynı kişi ya da kişiler çıkacaktır.
Bölgede yetkili il müdürleri koltuklarından kalkıp biraz gece mesaisi yapsalar bunları tespit etmek inanın çocuk oyuncağı...
Sanayide arıtma tesisi kurmak ve düzenli çalıştırmak çok maliyetli bir iş ama görmemezlikten gelecek nöbetçi memurları memmun ederek, atık kimyasalları geceleri nehire boşaltmak daha karlı...
Avrupa’yı besleyecek Trakya ovasını sanayi bölgesi ilan ettik. Ettik de bu sanayi tesislerini kontrol edemedik. Arıtma maliyetini göze alamayan ya da oraya harcayacağı parayı kasasına dolduran sanayicilerimiz ne kadar kimyasal atık varsa Ergene’ye boşaltmaya başladılar.
Öyle bir hale geldik ki yanı başımızda kıvrıla kıvrıla akan Ergene Nehri’ni ağlayarak seyreder hale geldik. Tabii leş gibi kimyasal atık kokan kokusuna dayanabilirseniz.
Trakya ovasında hava şartları uygun olursa yağacak rahmetle büyüyecek ekin arpa ve ay çekirdeğinden başka bir şey yetiştiremez hale geldik.
‘’Bir ülkenin tarım toprağı nasıl yok edilir’’in en güzel örneğidir Trakya. Üniversitelerde ders olarak okutulmalı, tezlere konu olmalı Ergene’nin hikayesi…
Ne yaptık? Trakya’yı sanayileştirdik, istihdam yarattık. Trakya cam sanayinin dışında diğerlerinin tamamı, montaj ve tamamlayıcı sanayi, yani dünya devlerinin kendi ülkelerinde sıkı denetimler sonucu üretimi yüksek maliyetli olan girdilerini bizlere çok çok ucuza ürettirdikleri tesisler. Bu yıkımın bedelini bizler, Türk halkı ödedi, devasa tarım bölgesini bitirdik, perişan ettik. Tarımdan kaybettiğimiz istihdamı, üretim gelirlerini hiç hesaplayan yok.
Yıllardır milletvekillerimiz, bürokratlarımız, siyasetçilerimiz nutuk atmaktan öteye bir şey yapmamakta ısrar ediyorlar.
İşin garibi hemen hemen her yıl Yunanistan, Ergene Nehri’nin atıklarla dolu suyu yüzünden bizi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine veriyor ve her dava sonucunda milyonlarca dolar tazminat ödüyoruz. Çok samimi söylüyorum, bu ödediğimiz cezaları Ergene’nin kurtarılması için harcasaydık çok iyi sonuçlar alabilirdik.
Yıllarca siyasetçilerden Ergene’nin kurtulması için proje hazır çalışmalara başladık sözleri duymaktan bıktık. Zamanında (2009- 2010 yıları) kendisi de Trakya kökenli bir bakanımız 2013 yılında Ergene’yi kurtarma çalışmaları tamamlanacak, Ergene’nin suyunu kullanılır hale getiriyoruz demişti. Yıl 2023 ve biz 2013 yılındaki Ergene’yi arar haldeyiz.
Ergene bahtı kara Ergene… Seni de katlettik, seni de yok ettik… Binlerce yıllık hayatını 30 yılda yok ettik. Dilin olsa neler söylerdin bizlere…
Bir sonraki yazıya kadar hoş kalın,