Rüzgâr, gün boyu şişirdiği beyaz yelkenleri şimdi usulca serbest bırakmıştı. Gövdesi yorgun ama zarif bir edayla suda süzülerek ilerliyordu.
Heyecanlı bir şekilde halatlar hazırlandı, güvertenin üzerinde hareketlilik vardı. Yavaşça motor devreye alındı. Uzaktan görülen iskele Cenk kaptanın ilk sınavıydı. Deniz sakindi ama kaptanın içi fokur fokurdu. Omuzlarında taşıdığı sorumluluğu her adımda hissediliyordu. Kıçtan kara yanaşacaktı. Dümendeki eli hafif ama kararlıydı. Rüzgâr sancaktan doluyor, su hafifçe kabarıyordu. Bir anlık bakış, bir iç ses “Hazırsın, yapabilirsin!” diyordu.
Teknenin gövdesi iskelenin yanına yanaşırken zaman yavaşladı. Halatlar atıldı, bir el uzandı, başka bir el tuttu. Ve sonra, yumuşak bir dokunuş. Ne çarpma, ne de sarsılma oldu. Yelkenli uzun bir yolculuğun ardından nihayet dinginliğe kavuşmuş bir yolcu gibi kıyıya sarıldı.
Cenk kaptan, ilk defa bir limana yanaşmıştı ama sadece teknesi değil. Kalbi de, cesareti de yerini bulmuştu. Eşimin bu ilk yanaşmasını heyecanla takip ettik ve başarısını gururla izledik. Boynuzbükü’ndeki bu ilk yanaşma, bizim için unutulmaz anılarımızın arasına girdi.
Körfez, yapısı nedeniyle açık deniz dalgası almayan özellikle deniz tecrübesi olmayanlar için ideal bir rotasyon olduğundan ilk yelkenli gezimizi Göcek’te yapmak bizim için doğru bir karardı. Sakin sular, yumuşak rüzgârlar, yelken yapmak için oldukça elverişliydi. Bedri Rahmi Koyu, Yassıca Adaları, Tersane Adası gibi eşsiz durakları vardı.
İlk kiraladığımız yelkenli : Melisa
Kiraladığımız ilk tekne 43,3 feetlik güzeller güzeli bir yelkenli. Adı : “Melisa”
Kızımın adını taşıdığı için bize güzel bir sürpriz olmuştu. Melisa teknesi, sade ama göz alıcı bir yelkenliydi. Yelkenli bir kız gibidir. Rüzgârla dans ederken yelkenleri başınızı döndürür. Bazen başına buyruktur ama dilinden anlarsan her şey daha kolaylaşır. Ne tamamen seninle gelir, ne de tamamen kendi başına gider. O, güven ister…
Sonunda bir limana demir attığında ruhunu da yanında götürür. Özgür ama bağ kurmaya hazırdır. Bir kez içine girersen sana artık hiçbir kara yetmez. Ve bu sevda kolay kolay son bulmaz.

2018 Mayıs İlk Tur / Göcek
İlk gezimizde oldukça kalabalıktık. Üç aile gitmiştik.
Bizim ve eşimin okul arkadaşının ilk gezisiydi ama içimizde denizcilikle ilgili deneyimli bir arkadaşımız da vardı. Salih kaptan. Dayısıyla yıllarca gezi turları düzenlemişler. Denizin dilini bize tercüme eden, denizde nasıl davranması gerektiğini bize anlatan Salih kaptan. Onun gezimizde bizimle beraber olması dalgaların arasında bir liman gibiydi. Bazen bu beraberlik hissi bize güç verdi, bazen de heyecanımızı hafifletti. Yorulduğumuzda el uzattı, umutsuzluğumuzda gözlerimize umutla baktı. Bazen o bir kişi, hiçbir şey söylemese de sadece orada olması güç verir size. Çünkü asıl güç “bazen yalnız olmadığını” bilmekte yatar. İşte o kişi bizim için Salih kaptan idi.

Denizle sevdalı olanların istedikten sonra her şeyi yapabileceği inancını aşıladı bize. Salih Kaptan’ı denizle tanıştıran dayısına rahmetler diliyorum. Cengiz Tozluklu, bu camiada bilinen isimlerden. Kendisiyle tanışma fırsatını bulmuş biri olarak anılarını dinlemek benim için onurdu. Bir başka gezimizde deneyimlerini, anılarını paylaştı bizimle. Bazen kahkahalar donattı sofrayı, bazen eski yaşanmışlıklar… Mekanda çalan unutulmaz şarkılar eşliğinde hüzünlendirdi ama ilk kez tanışmamıza rağmen bize hissettirdiği sıcak karşılaması ile keyifli sohbeti bizi mutlu etti. Mekanı cennet olsun.
İlk gezimizin kalabalık bir ekiple olması belki kafalarda bu kadar kalabalık bir gezi nasıl olur diye düşündürmüştür. Çok güzel oldu. İlk deneyimimizde birbirimizden güç aldık. Salih kaptan, teknedeki çocuklara deniz kurallarını ve herkese yapması gereken görevleri anlattı. Gezinin sonunda etrafta bulduğu plastik bardağı kesti, biçti ve çocuklara başarıları için madalya yapmıştı ve heyecanlı miçolara bu madalyaları vererek deniz sevgisini perçinlemiş oldu.
Teknede, herkes birbiriyle çok uyumluydu. Uzun soluklu sohbetler, geçmişteki anılar, şarkılar, keyifli anların bir parçası olmuştu.
Göcek’te ilk durak: Bedri Rahmi Koyu
Sanki doğa burayı resmederken yeşil mavi renklerin en güzel tonlarını kullanarak biraz deniz biraz da sesizliği, huzuru katmış gibiydi. Kıyıya yanaşırken çam ağaçları gözünüze takılır, denizde oldukça sakindir. Denize baktıkça içindeki taşları, yosunları, balıkları net görebilirsiniz. Denizdeyken burnunuza bir kekik kokusu gelir. O koku hiç gitmesin istersiniz….
Koy’da, bir kayanın üzerinde dev bir balık figürü görürseniz şaşırmayın. Bu ressam ve Şair Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun teknesiyle geldiği zaman resmettiği bir figürdür. Asıl adı Taşyaka Koyu olan bu koy, zamanla koy’un sembolü haline gelen bu eserden sonra Bedri Rahmi adını almıştır. Bedri Rahmi Koyu’nda iki gün kıçtan kara kaldık ve bolca yüzdük.

İkinci durak: Boynuzbükü
Bu koy, adını limanı çevreleyen ince kara uzantısından alır. Sanki boynuz gibi denize kıvrılmıştır. Uzaktan bakıldığında bir koy ama içine girdiğinde bambaşka bir dünyaya açılan bir kapıdır.
Rüzgâr ağaçların yapraklarına fısıldar, denize ulaşana kadar kaybolur. Sessizliğin adresidir Boynuzbükü, gizli bir sığınak gibidir. Dış dünyadan soyutlanırsın, gün burada yavaş akar ama ruhun huzurla dolar. Sabah kahvaltısının keyfi başka olur, sabah kahvesi bir başka kokar burada… Tekneden suya atladığında sadece bedenin serinlemez, ruhun arınır. Kuş sesleri, denizin sesi, uzaktan fısıldayan rüzgârın sesi ruhuna iyi gelir.
Doğa insanı iyileştirir.
Doğa, insana acele ettirmez.
O, her şeyi zamanında dengeli bir şekilde yapar.
İnsanın içi kalabalıklaştığında, dışı sessizlik ister.
İnsanın içindeki dağınıklığı toplar.
Yara açmaz , yara kapatır
O yüzden doğa iyileştirir….
Doğanın iyileştirici özelliğini sonuna kadar hissettik. İlk turumuz kısaydı ama gelecekteki gezilerimiz için bize güç verdi. Bizi bekleyen güzel serüvenlerin yapıtaşı oldu. Bu ilk yelkenli turumuzun sonunda; güneş içimizi ısıttı, kalbimiz hafifledi. Sanki içimizdeki fazlalıklar rüzgâra karıştı, düşüncelerimiz sadeleşmiş, zihnimiz durulmuştu. Gülümseyerek hafifçe yorgun ama ruhumuz dolu dolu kıyıya döndük.
Konuk Yazar: Melis Demir
Fotoğraflar: Melis Demir Arşivi
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.