Kelebek Kanadına Bir Yolculuk : Rüzgarla Astypalaia’ya

Yıldızlı Şehir ''Astypalaia''

Sabahın erken saatlerinde Nisyros’u dümen suyumuzda bırakırken ufuk çizgisine doğru salınan yelkenlimiz, sadece bizi değil heyecan ve anılarımızı da taşıyordu. Güvertede taze demlenmiş kahve kokusu yükselirken motoru susturup yelkenlerimizi açtığımız o an rüzgarla kurduğumuz dostluğun yeniden başladığı andı.

Full arma seyirde, 20-25 knot sabit rüzgarlarla ortalama 8 knot hızla Ege Denizi’nin ortasında yol alıyorduk. Yanımızda her zamanki gibi sadık yol arkadaşımız; canımız, küçük miçomuz Rom ile birlikte…

Livadi Limanı’na vardığımızda karşı kıyıda bembeyaz evlerin üzerine tırmanan yel değirmenleri karşıladı bizi. Limanda gecelik bağlanma ücreti sadece 5 euro (2024 Haziran). İlk gece elektrik ve su dahil 15 euro, sonraki geceler için ise 10 euro idi. İskelenin derinliği ortalama 4 metre, oldukça elverişli. Sessiz , güvenli ve denizcilere saygılı bir yer.

Astypalaia’nın Tarihinden Kısaca

Ada, antik Yunan döneminden beri yerleşim görmüş. İsmini ‘’Yıldızlı Şehir’’ anlamına gelen Asty ve Palaia kelimelerinden alıyor. Tarih boyunca Romalılar, Bizanslılar ve Venediklilerin yönetiminde kalan ada, 1200’lerde Venedikli Querini ailesinin inşa ettiği ve günümüzde hala ayakta duran Chora Kalesi ile ünlü. Osmanlı döneminde ise önemli bir deniz ticaret noktası olmuş. Bugün bu çok katmanlı tarih, beyaz evlerin arasında sessizce varlığını sürdürüyor.

Hadi Birlikte Adayı Keşfedelim

Ada genelinde sık bitki örtüsü yok. Daha çok kayalık, kurak bir dokusu var ama bu adaya özgün bir hava katıyor. Sessizliğin ritmini bozmadan ona uygun şekilde elektrikli araç ile adayı gezdik. Ne motor sesi, ne de gürültü… Yalnızca güneş ve yol.

İlk durağımız yel değirmenleri ve kale idi. Kaleye sıcakta yürüyerek çıkmak kolay değil, uzun merdivenleri tırmanmanız gerekiyor. Bu sebeple araba yaz sıcağında bize büyük kolaylık sağladı. Tepeye ulaştığınızda Ege Denizi’nin mavisiyle kucaklaşıyorsunuz. Yel değirmenlerinin bulunduğu tepede nefis manzaraya karşı Kafeneion’da öğlen yemeğimizi yedik. Olurda yolunuz düşer ise tazecik zeytinyağlı sarmalarının ve sıcacık saganakilerinin tadına bakmayı ve bizim içinde manzaranın keyfini sürmeyi unutmayın.

Ada, irili ufaklı çok sayıda koya sahip olsa da yol her zaman sizi istediğiniz koylara çıkarmıyor. Aracınızı uygun bir yere park ettikten sonra ufak bir treking ile sahillere ulaşmak mümkün. Vaktimiz el verdiğince adayı karadan keşfettikten sonra akşam yemeğimiz için direksiyonu Gerani restorana çevirdik. Birkaç çeşit meze ve bizim her zaman favorimiz olsan kalamarı sipariş ettikten sonra yan masamızda oturan Alman bir beyefendi sohbetimize katıldı ve hem yemeklerimizi hem de anılarımızı paylaştığımız keyifli bir akşam geçirdik. 

Restoran sahibi gecenin sonunda bize revani ikram etti. Ortak kültür, yüzümüzde istemsizce bir tebessüm daha oluşturmuştu.

Analipsi: Balıkçıların Sığınağı

İki gün Chora bölgesinde konakladıktan sonra rotamızı Analipsi Koyu’na çevirdik. Burası küçük, sakin bir kasabaydı. Burada sezonun tam açılmamış olmasının da etkisi büyüktü. Koy’da beton bir iskele mevcut, üstelik ücretsiz. Lakin elektrik ve su bulunmuyor. Demir atarak veya bordalayarak bağlanmak mümkün. Koya demir atmak ya da balıkçılara ait tonozlara da bağlanmak mümkün. 

Halatlar oldukça kalın ve sağlam. Biz önce limana bordaladık fakat büyük ırk köpekler iskelede gezindiği için Rom’la olası bir sıkıntı yaşanmaması adına koydaki tonozlara bağlanma kararı aldık.

Artık evimizi güvenli bir alana sabitlediysek ne duruyoruz, atalım kendimizi tuzlu sulara. Rom, yine sahil kenarından bulduğu bir plastik şişe ile oyun oynamaya başladı. Bol bol yüzdük ve kendimize yeni anılar biriktirdikten sonra en güzel restoran bizim restoran sloganıyla akşam yemeğimizi mütevazi evimizde yedik. Yoğun bir günü sonlandırırken yine ne kadar şanslı olduğumuzu hissedip şükran duyduk.

Burada sabah denizinde yüzmek, küçük balıkçı teknelerinin arasında salınan gün doğumunu ve bir balık da bizim payımıza düşer mi telaşı içerisinde olan martıları izlemek gibisi yok.

Artık Demir Almak Günü Gelmişse Zamandan

Astypalaia, yelkenciler için hem ulaşılabilir hem de özgün bir rota. Ekonomik iskele hizmeti, sade ama etkileyici doğası, misafirperver insanları ve tarih kokan sokaklarıyla Ege’nin gerçek anlamda bir kelebeği. Bir gün rüzgar sizi buraya getirirse,  bırakın yelkenler sizi bu kelebeğin kanadına taşısın. Çünkü adada zaman, rüzgarla aynı ritimde akıyor.

Yazı: Dilan-Cihad Yarkın

Fotoğraflar: Dilan-Cihad Yarkın Arşivi

Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.

Yorum Yap