Merhaba

Yıllar öncesinde kaldı denizle dolu dopdolu hayatım. Tüm zamanı minik bir yelkenlide deniz olarak onunla bütünleşerek ve dış dünyadan koparak tüm güzel yolculukları kendi içime yaptığım zamanlar geçip gideli.

 

Deniz değildi ayrıldığım, tekneler de değildi. Sadece yorulduğumu çok dertler içine çekildiğimi, göz göre büyük bir tükenme ve kirlenme yaşadığımı düşündüğüm için bir gidiş idi. Yeniden merhaba dememi sağlayan Hulusi Bey ve Özge Hanım'a çok teşekkür ederim. Umarım yine denizden bakarak denizin gözüyle sizlere sunabilirim onu. Ve farklı bir noktadan bakmanızı sağlayabilirim.  Denizden bakıyorum karaya, tekne rüzgarı almış kollarına koşuyor bir oraya bir buraya.

 

Bir geçtiğim yerden bir kez daha geçmeye korkuyorum... Korkuyorum çünkü, ilk gördüğümde çok beğendiğim, ah işte herkese anlatabileceğim bir yer dediğim o güzelim koyları, ormanları, o manzaraları bir daha göremiyorum çoğunlukla... Nasıl da çabucak 'keşfediliyor', kullanılıyor ve 'tüketiliyor' inanamazsınız.

 

Bakıyorum denizin üzerinden dağlara, ağaçlara, yaban hayatına, o hayatın ortasındaki tek tük yıllar öncesinden kalmış harabesi bile harika taş evlere... Ve hayıflanıyorum o zaman yaşamış ama 'ilkel bulduğumuz atalarımızın' estetik anlayışına. Neden biz böyle değiliz, neden bizler geliştikçe kaybettik estetik anlayışımızı ve de doğal, doğayla uyumlu yaşama zevkimizi.

 

Eskiler deyince gözümün önüne olabildiğince doğal, kelime dağarcığı iki yüzü geçmeyen, kendiyle daha çok konuşan insanlar geliyor. Ne kadar çok konuşmaya başlıyorsak karşımızdakilerle, süslü kelimeler icat ediyorsak bir o kadar da kaçıveriyoruz kendimizden. Kendimizle yaptığımız o konuşmalardan. Kendimize anlatmadıkça, bir ağacın, bir çiçeğin, denizin, kumun, güneşin, rüzgarın güzelliğini, ikna edemedikçe kendimizi, zorlanıyoruz hayat karşısında da bir o kadar.

 

Hayat bize bir şans daha sundu. İki aydır tüm dünya aslında dinleniyor. İnsanın tüketim çılgınlığı bir dursun denildi. Biz evlere girdik ya kuşlar daha özgür şimdilerde bir uçak motoruna çarpma dertleri yok. Tüm rotalar onlara kaldı. Ya balıklar onlara ne demeli. Ya yunuslar. Yanında yüzüp yol göstermek istedikleri o katil tekneler yok. Kimse avlamıyor onları. Denizde fırtına da yok. O çalkantılar içinde tüm deniz canlıları sintine atıkları, çöpler pislikler olmadan bu yıl yepyeni ve taptaze huzur dolu bir hayat deneyimi yaşıyorlar.

 

Evlerimizden çıkıp o çok özlediğimiz teknelere gittiğinizde biraz daha düşünür ve bunun kıymetini, kimlerin evinde kimi rahatsız ettiğimizi biraz daha fazla merak eder ve saygı duyarız umarım.

 

Tekrar merhaba. Size, denize okyanusa gökyüzüne ve hayata.

Benzer Yazılar

Bu yazıya benzer içerik bulunamadı.

Yorum Yap

Sosyal Medyada En Çok Bu Hashtag'lerle Arandık!