Rum Sındığı Zaferi ve Tarih Şuuru - 3

Yazının 1. bölümünü okumak için aşağıdaki link'e tıklayınız.

https://yelkenciningazetesi.com/rum-sindigi-zaferi-ve-tarih-suuru-1

 

Yazının 2. bölümünü okumak için aşağıdaki link'e tıklayınız.

https://yelkenciningazetesi.com/rum-sindigi-zaferi-ve-tarih-suuru-2

 

ABD’nin, başta Yunanistan olmak üzere işgal güçlerine her türlü koruma, destek ve lojistik iletimi için Anadolu denizlerine gönderdiği savaş gemileri şunlardı;

USS Scorpion: 1908 ile1923 yılları arasında sürekli olarak İstanbul'da bulunan komuta ve istihbarat gemisidir. Çanakkale Savaşı’nda da, İngiliz ve Fransız kuvvetlerine istihbarat geçtiğini gösteren rapor bulunmaktadır.

USS Alden (DD-211): 24 Ekim 1918 ve 14 Mayıs 1919 tarihleri arasında İstanbul ve Samsun limanlarında bulunan Amerikan savaş gemisi.

USS Arizona (BB-39): 1918 ve 1919 yıllarında İzmir, İstanbul ve Batum limanlarında bulunmuş Amerikan savaş gemisi. Bu gemi İzmir’i işgale gelen Yunan donanmasına fiili olarak destek vermiştir. Karaya çıkan Yunan askerlerinin yanında, bu gemiden sevk edilen ABD askerleri de güvenliği sağlamak için İzmir’e çıkmıştır.

USS Noma (SP-131): 1918 ile1919 yılları arasında İstanbul limanında bulunmuş Amerikan Filosu'nun buharlı yatı.

USS Martha Washington (ID3019): 1919 Eylül ve Ekim aylarında İstanbul limanında bulunmuş Amerikan Filosu'na ait askeri yük gemisi. Başkan Wilson tarafından Ermenistan’la ilgili olarak bir inceleme gezisi ile görevlendirilen General James Harbord, ünlü Harbord Raporu’nu 16 Ekim 1919'da bu gemide hazırlanmıştır.

USS Dyer (DD-84): 1919 yılında İzmir'in işgalinde ve sonrasında İstanbul'da bulunan Amerikan savaş gemisi (destroyer).

USS Du Pont (DD-152): 1919 ile1920 yılları arasında İstanbul limanında bulunmuştur.

USS Whipple (DD-217): 1920 yılında İstanbul'da bulunmuştur.

USS Roper (DD-147): 1920 yılında İstanbul, Samsun, Trabzon ve Batum limanlarında bulunan savaş gemisidir.

USS Gregory (DD-82): 1919’da işgal sırasında İzmir'de ve 1920 yılında İstanbul, İzmir ve Batum'da bulunan savaş gemisidir.

USS Luce (DD-99): 1919’da işgal sırasında İzmir'de ve 1920 yılında İstanbul ve Karadeniz'de bulunan savaş gemisidir.

USS Manley (DD-74): 1919’da işgal sırasında İzmir'de ve 1920 yılında İstanbul ve Karadeniz'de bulunan savaş gemisidir.

USS Tattnall (DD-125): 1920 yılında İstanbul limanında bulunan destroyer savaş gemisidir.

USS Humphreys (DD-236): 1920 ile1921 yılları arasında İstanbul, Marmara ve İzmit Körfezi'nde bulunan savaş gemisidir.

USS Sands (DD-243): 1920 ile1922 yılları arasında İstanbul, Samsun, Trabzon ve Batum limanlarında bulunan savaş gemisidir. 7 Haziran 1922'de Samsun'u bombalayan işgal gemileri arasında yer aldı. Komutanı R.L.Ghormley’di.

İzmir’in 9 Eylül 1922’de Yunan işgalinden kurtarılmasından 19 gün sonra, ABD 12 savaş gemisini daha Anadolu’ya gönderme kararı alır. 28 Eylül 1922 tarihli New York Times azetesi, ABD’nin 12 savaş gemisinden oluşan yeni bir filonun İstanbul’da görev yapmakta olan Amiral Bristol emrine gönderilmesinin acilen kararlaştırıldığını ve filonun Norfolk ‘tan hareket edeceğini haber olarak ABD kamuoyuna duyuruyordu.

ABD tarafından, 1922-1923 yılları arasında Anadolu denizlerinde görevlendirilen savaş gemileri ise şunlardı;

USS Sturtevant (DD-240): İlave olarak gönderilen filonun Amiral Gemisi. Akdeniz, Marmara ve Karadeniz’de görev yaptı. 7 Haziran 1922’de Samsun’u bombalayan gemilerden bir diğeridir. Komutanı Binbaşı Haas.

USS Fox (DD-234): USS Sturtevant ile gelen grupta bulunan savaş gemisidir. 18 Temmuz 1923’e kadar Türk denizlerinde iletişim ve istihbarat faaliyetlerinde bulundu. Komutanı Binbaşı John H. Wilbrock.

USS McFarland (DD-237): USS Sturtevant ile gelen grupta bulunan savaş gemisidir. Marmara, Karadeniz ve İstanbul’da bulundu. 7 Haziran 1922’de Samsun’u bombalayan üç ABD savaş gemisinden biridir. Komutanı Binbaşı Harry L. Pence.

USS Kane (DD-235): USS Sturtevant ile gelen grupta bulunan savaş gemisidir. Mültecilere yardım dağıtımı yapmıştır. İstanbul ve Karadeniz’de bulundu. Komutanı Binbaşı John S. Barton.

USS Hatfield (DD-231): USS Sturtevant ile gelen grupta bulunan savaş gemisidir. Türk denizlerinde sürekli devriye görevinde bulundu. Komutanı Binbaşı Charles T. Blacburn.

USS Gilmer (DD-233): USS Sturtevant ile gelen grupta bulunan savaş gemisidir. Komutanı Teğmen Schuyler Mills.

USS Hopkins (DD-249): USS Sturtevant ile gelen grupta bulunan savaş gemisidir. Komutanı Binbaşı Rufus W. Matthewson.

USS Overton (DD-239): USS Sturtevant ile gelen grupta bulunan savaş gemisidir. İstanbul, İzmir, Karadeniz’de görev yaptı. Komutanı Binbaşı Bruce Ware.

USS King (DD-242): USS Sturtevant ile gelen grupta bulunan savaş gemisidir. 1923 Haziran ayına kadar Türk denizlerinde kaldı. Anadolu’dan ayrılan 300 Rum mülteciyi Yunan anakarasına transfer etti. Komutanı Binbaşı Henry G. Fuller.

USS Barry (DD-248): USS Sturtevant ile gelen grupta bulunan savaş gemisidir. Komutanı Binbaşı Leslie L. Jordan.

USS Goff (DD-247): USS Sturtevant ile gelen grupta bulunan savaş gemisidir. Komutanı Binbaşı Richard S. Field.

USS Bainbridge (DD-246): USS Sturtevant ile gelen grupta bulunan savaş gemisi. 16 Aralık 1922'de Yeşilköy açıklarında yanan "Vinh-Long" adlı Fransız taşıma gemisinden 482 kişiyi kurtarmıştır. Bunun üzerine geminin kumandanı Binbaşı Walter Atlee Edwards'a ABD'nin en yüksek madalyası olan Onur Madalyası (Medal of Honor) ve Fransız nişanı Légion d'honneur verildi.

USS Bridge: USS Sturtevant ile gelen savaş gemileri için destek görevinde olan Amerikan destek gemisi. Komutanı T. A. Kittinger.

ABD savaş gemilerinden üçü; USS Sands (DD-243), USS Mc Farland (DD-237) ve USS Sturtevant (DD-240) 7 Haziran 1922’de Samsun’un bombalanmasına katılan işgal gemileri ile birlikte saldırıya katılmışlardı. Yunan gemileri ile beraber Samsun’u bombalamalarının nedeni, Türk askerlerinin dağlardaki isyancı Rum çetelerine karşı başlattığı operasyonlardı.

ABD Başkanı Wilson’un yönettiği Paris Barış Konferansı Mayıs 1919’da yapılmıştı. Ve burada Türk Devletinin ve Türk Milleti’nin yıkılması yok edilmesi kararlaştırılmıştı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise, Erzurum Kongresi’ni 23 Temmuz 1919’da topladı. Bu kongrenin sonuna doğru 1 Ağustos 1919’da ABD Başkanı Wilson’a Türk Milleti adına bir muhtıra veriyor ve şu ifadeleri söylüyordu;

“ Sayın Başkan ( Reis Cenapları ),

600 yıllık bir imparatorluğa ve 1500 yıllık geçmişe sahip olan Türk Milleti, varlıkları tarihe karışmış olan milletlerin uygulamalarınız sayesinde yeniden diriltildiği bir sırada, yok olmaktan başka bir anlamı olmayan kararlarınıza boyun eğmeyecektir.

Artık tarafınızdan yok edilişimizin kaçınılmaz olduğunu anlıyoruz.

Son kararı vermek bize düşüyor. Ve bu son karar ise onurlu ve namuslu ölmek, atalarımızın yiğitlik kanıyla yoğurulmuş olan bu topraklar üzerindeki egemenliği bizim ve evlatlarımızın kanıyla savunarak, dünyaya yeni bir özveri ve kahramanlık örneği göstererek terk etmektir.”

Mustafa Kemal Atatürk, ABD Başkanı Wilson’a yüzyıllardır süregelen dini ve kültürel düşmanlıklarının sonucu yaptıkları kirli Haçlı İttifaklarının, Türk Milleti’ni yok edemeyeceğini söylemiş, milletin azim ve kararlılığını göstermişti.

Ve bu kararlılığın son vuruşunu, tıpkı Selçuklu Sultanı Muhammed Alpaslan’ın 26 Ağustos 1071’de yaptığı savaş gibi, aynı düşmana karşı aynı tarihte 26 Ağustos 1922’de başlattığı savaşla, 30 Ağustos 1922 tarihinde Dumlupınar’da yapıyor, ABD, İngiltere ve Fransa’nın kuklası olan ve kendisini Bizans’ın devamı gören Yunan ordusunu imha ederek, İzmir’e kadar kovalıyordu.

Mustafa Kemal Atatürk, kazandığı bu zafere işte bu yüzden “Rum Sındığı Zaferi” demiştir. Tıpkı Osmanlı Devleti’ni Balkanlar’dan tamamen atmak için Sırp, Macar, Bulgar, Bosna ve Eflak Krallıkları tarafından kurulan ortak haçlı ordusuna karşı 1364 yılında kazanılan Sırp Sındığı Zaferi’ne adeta gönderme yapmıştır. Bu savaştaki gibi Osmanlı Ordusu Haçlı ordusuna karşı tek başına nasıl bir irade ve güçle galip geldi ise, yine aynı Türk Ordusu’nun, aynı Haçlı zihniyetine sahip, önde sadece Yunanistan görünmesine rağmen, bu kirli ittifakın gerçek güçleri olan ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya ile içimizdeki silahlı Ermeni ve Rum çetelerine karşı büyük bir zafer kazanmıştır.

İşte bu gerçekleri bilmeden, milli bir tarih şuuruna sahip olmadan bugün yaşadığımız terör olaylarının, sınırlarımızda olan çatışmaların, Mavi Vatanımızda olan mücadelenin nedenlerini ve önemini kavrayamayız.

ABD’nin günümüzde müttefiklik adı altında kurguladığı “bölme-parçalama-yıkma”  planının kök nedenleri yukarıda açıkladığım detaylardadır. Bu detayları bilmeyenlerin, günümüzde ABD’nin Türk Devleti ve Türk Milleti’ne karşı neden hasmane ve düşmanca tavırlar sergilediğini anlaması imkânsızdır. Bu tarihi gerçekleri bilmeyenlerin, dönem dönem ortaya çıkarılan BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) haritalarını, bölünmüş Türkiye haritalarını anlamaları imkânsızdır.

Bu ülkeye ve millete bütün varlığı ile bağlı olan her bir kişi bu detayları bilmezse, ABD’nin günümüzde bütün bir Yunan ana karasında kurduğu 20’ye yakın askeri üslerin, Yunanistan’ın Adalar Denizi’nde silahlandırdığı adalarda kurduğu deniz üslerinin hedefinin istikbalde ne olacağını anlayamaz.

ABD’nin yaklaşık 125 yıldır süren bu düşmanca davranışının, günümüzde terör örgütlerine verdiği askeri, siyasi, ekonomik ve politik desteklerinin altında tek bir neden yatmaktadır. Anadolu’muzda kurduğumuz son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı, bağımsızlığı ve yaşamasıdır. Paris Barış Konferansı’nda hazırladıkları Sevr Antlaşması’nın yırtılıp suratlarına atılması ve sonrasında Lozan Antlaşması ile mecbur kaldıkları Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti’nin varlığına olan tahammülsüzlükleridir.

Yeni Türk Devleti’nin 1923’de doğması ile birlikte aynı kin ve nefretle başladıkları ve günümüzde hala devam etmekte olan, içimizdeki devşirilmiş / hain / mankurtlaşmış / sömürgeleşmiş düşünce ve kafa yapısına sahip / satılmış / kullanışlı elemanları ile yaptıkları iç çatışmalar, isyanlar, terör olayları, askeri darbeler, vs saldırıları ile örtülü savaşlardan hala bir sonuç alamamış olmalarıdır.

Türk Milleti’nin asıl savaşı devam ediyor. En önemli silahı ise, her bir ferdinin kendi tarihini bilmesi ve bu doğrultuda şuurlu hareket etmesidir.

Bu mücadelenin adı “Ulusal Tarih ve Ulusal Bilinç Meydan Muharebesi”dir. Gençlerimize bu detayları tam anlatmayanlar, Kurtuluş Savaşı’mızın öncesi ve sonrasında asıl düşmanlarımızın kimler olduğunu tam öğretmeyenler, gerçeklerin üstünü örtenler, kariyer ve gelecek kaygısı ile sessiz kalanlar, millet nazarında asıl suçlulardır.

Yazımı hem geçmişi, hem günümüzü, hem de geleceğimizi nasıl görmemiz gerektiğine dair iki farklı ifade ile bitiriyorum. Bu sözlerin biri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, diğeri ABD’li General Harbord’a aittir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 21 Eylül 1919’da Erzurum’da bulunan ABD’li General Harbord’a 15.Kolordu eliyle gönderdiği telgrafta şu ifadeleri kullanır;

“Kalp ve vicdanını yabancı menfaatlerine satan birtakım kimselerin kimliği ve işi milletimizce meçhul bir nam ve bahane uydurarak, milletin bağımsızlık ülküsünü boğmaya ve milletin, hamdolsun kendi kuvvetiyle şimdiye kadar hâsıl ettiği iyi tesirleri bozmaya çalıştığı aynen anlaşılıyor.”

ABD’li General Harbord ise, 16 Ekim 1919’da İstanbul’da şöyle demektedir;

“Geçmişte olduğu gibi, gelecekte de, ayrıcalık yakalama, mali (ekonomik) entrika ve politika istismarı İstanbul’da örgütlenecektir.”

 

Yararlanılan Yayınlar:

-       İlhan BARDAKÇI - Taşhan’dan Kadifekale’ye – Milliyet Yayınları-1975

-       Hulki CEVİZOĞLU – İşgal ve Direniş – Ceviz Kabuğu Yayınları – 2007

-       Hulki CEVİZOĞLU – 1919’un Şifresi – Ceviz Kabuğu Yayınları – 2007

-       Komintern Belgelerinde Türkiye Kurtuluş Savaşı ve Lozan- Kaynak Yayınları-1993

 

Ömer Faruk ERTEM

Yelkencinin Gazetesi Tarih Danışmanı

Yorum Yap