''İster birini terfi ettirmek, ister yeni istihdam fırsatları, ister bir kişi ya da grubu motive etmek olsun; kendimizi her zaman resmi ve gayri resmi görüşmeler aracılığı ile ifade ederiz. Sharon Lamm-Hartman Ekim 2021de Greenleaf Book Group Press tarafından otantikliğimizi (özgünlüğümüzü, samimiyetimiz) nasıl keşfedebileceğimizi veya yeniden tanımlayabileceğimizi ayrıntılarıyla anlatan The Authenticity Code: The Art and Science of Success and Why You Can’t Fake it to Make It adlı kitabı yayınladı.
Bu kitapta Dr. Lamm-Hartman bir öykü üzerinden kendi tarzımıza yönelik samimi bir ifade geliştirmek ve resmi ya da gayri resmi iletişimimizi geliştirmek için gerekli araçları paylaşıyor. Aslında başkaları nezdinde nasıl itibar ediniriz, gösteriyor. Ama itibarınızın nevi ve muhafazası sizin nasıl hareket ettiğinize bağlıdır.
Hiç taviz vermediğim “samimiyet, kendim olma” söz konusu olunca Lamm-Hartman’ın kitabında yazanlar ilgimi çekti. Ve bir de başka bir alanla, sanatla bağ kurarak “otantiklik/samimiyet” örneği ekledim. İyi okumalar…''
Hepimiz biliyoruz ki işleri yanlış ya da doğru yaparız ve bu bizi başarıya ya da başarısızlığa götürür. Bu hayatın her safhasında geçerlidir, bilhassa iş hayatında. Sizden bir kişi ya da bir gruba konuşma istendiğinde veya böyle bir karar aldığınızda, başarı ne kadar samimi algılandığınıza bağlıdır.
İş hayatında bir kişiyle ya da bir grupla iletişim içinde olmamanız mümkün değildir. İster bir terfi veya yeni istihdam olsun; kendinizi her zaman resmi bir konuşma yoluyla ya da görüşmeler aracılığı ile ifade edersiniz. Sharon Lamm-Hartman tarafından yazılan otantikliğimizi (özgünlüğümüzü, orijinalliğimizi, samimiyetimizi) nasıl keşfedebileceğimizi veya yeniden tanımlayabileceğimizi ayrıntılarıyla anlatan “The Authenticity Code: The Art and Science of Success and Why You Can’t Fake it to Make It” Ekim 2021’de yayınlandı.
Kitabın yazarı Dr. Lamm-Hartman yirmi beş yılı geçkin bir süredir şirket yöneticilerine ve profesyonellere bulundukları ortamda etkili varlık gösterme ve sunum becerilerini keşfetmeleri konusunda yardımcı oluyormuş. Fortune 500 şirketlerine “Samimi Varlık Gösterme ve Sunum Becerileri” isimli, süresi bir saat ile beş gün arasında değişiklik gösteren kurslar vermekteymiş. Bence bu başkalarının nezdinde kazandığınız itibarınızın tarifidir, ama herhalde artık itibar da bir marka gibi görülüyor. Müsaadenizle ben bu kişisel markayı, özgün tarzınız diye adlandıracağım.
“Daha önce ortamdaki birinin varlığından büyülendiğiniz oldu mu?” diye başlıyor yazar. Kitabı tanıtırken favori konuşmacılarını listeliyor: Zig Ziglar, Brene Brown, Madeleine Albright, General Colin Powell, Dr. Fariba Amidari, Jade Simmons ve Akeem Iman-Jones.
Etkili samimi sunumların “vezir de rezil de eden” öğelerini şöyle listeliyor:
-Samimiyet
-Hazırlık
-İçerik
-Güçlü Bitiriş
-İmaj / Görünüm
-Çevrenin kontrolünü elinde tutmak
-Otantik olmak
-Geribildirim ve soruları kabul etmek ve başa çıkmak
Yazar “Aynı Rüyanın Peşinden Koşmak” başlıklı birinci bölümde, aynı pozisyona başvuran Josh isimli bir erkeği ve Rachel isimli bir kadını tanıtıyor. Onların hikayesi okuyucuların kitabın geri kalan kısımlarında da hatırlayacakları önemli bir örnek. İki adayı ayıran temel faktör, otantiklik veya otantikliğin varlığı oluyor.
Dr. Lamm-Hartman kitabın ilerleyen kısımlarında, istediğiniz başarı düzeyine ulaşmanıza yardımcı olacak ilk adımın adlandırmak olduğuna dikkat çekerek, “Bir Dakikanızı Ayırın” başlığı altında her bölümün sonunda özet niteliğinde önemli sorular soruyor.
Mesela;
- Kariyerinizi gözden geçirdiğinizde, hangi pozisyona veya terfiye gerçekten değer verirsiniz?
- Herhangi bir alanda, herhangi bir şirkette herhangi bir iş seçebilseydiniz, bu ne olurdu?
- Hem kişisel hem de profesyonel olarak başarıyı nasıl tanımlarsınız? Başarı sizin için ne anlam ifade ediyor?
Yazar, “Savaş Alanı” başlıklı ikinci bölümde Rachel ve Josh’un sunumlarına hazırlanırken attıkları adımların ayrıntılarını vermeye devam ediyor. Bu bölümü özetleyen sorular da şöyle:
- Patronunuzla veya amirinizle olan ilişkinizi nasıl tanımlarsınız? Eğer bir iş arıyorsanız, patronunuzla kurmak istediğiniz ilişkiyi tanımlamanız gerekiyor.
- Bir patronsanız, ekibinizle olan ilişkinizi nasıl tanımlarsınız?
- Bir önceki soruda tanımladığınız ilişkileri hangi yollarla geliştirebileceğinizi düşünüyorsunuz?
Yazar “Hazırlık Aşaması, Buraya Kadarmış” başlıklı üçüncü bölümde ise Rachel ve Josh’un, değerlendirmeyi yapacak olan Ron ile gerçekleştirdikleri görüşmeyi detaylandırıyor. Ron, ikisini de işe almayacağını ifade ediyor, ancak kendilerini geliştirmeleri adına “Otantiklik Kodunu” nasıl kullanabileceklerini öğretme konusunda yardımcı olabileceğini söylüyor.
Yazar, “Ron Akıl Hocası Olur” başlıklı dördüncü bölümde, Ron’un adayların bireysel sunumları hakkındaki düşüncelerini paylaşıyor ve her iki sunumun da “otantiklik ve sunum becerilerinden yoksun olduğunu belirtiyor. Bu bölümün özeti olarak sorulan soruları ise şöyle:
1. Akıl hocası, gelecekte olmak istediğiniz konumda bulunan, gerçekten hayran olduğunuz kişidir. Mentorlarınız kim? Eğer bir mentora sahip değilseniz, kimden size akıl hocalığı yapmasını isterdiniz?
2. Aldığınız geri bildirimler size hangi alanlarda yardımcı oldu?
Ve yazar sorunu ortaya koyduktan sonra başarılı sunumların beş anahtarından ilkini 5’inci bölümden başlayarak paylaşmaya başlıyor. “Verimliliğe Giden İlk Adım – Muhataplarınızı Tanıyın” başlıklı bölümde kendinize ve başkalarına sormanız gereken temel sorular şunlar, diyor:
-En önemli kişi/kişiler kim? Neden?
-Bu kişi/kişiler nasıl karar verir? Onlar hakkında bilgiler? Duyguları? Kişilik tipleri?
-Bu kişi/kişilerin çok yaranı var gibi görünüyor mu? Eğer var ise, bunlar kim?
Eğer mümkünse sunumun başarıya ulaşmasına yardımcı olmak için esas karar verici/vericiler ile bir ön görüşme yapın. Eğer bu mümkün değilse, onun yaranlarından en az biri ile konu hakkında önceden görüşmek faydalı olur.
Konuşmaya ya da sunuma başlamadan önce, kişinin cevap bulması gereken birkaç anahtar soru vardır, şayet bunları gözönüne almıyorsanız sunumu onlar için değil, kendiniz için yapıyorsunuz, diyor yazar. Yazara göre aşağıdaki dört soru, sunumun/ görüşmenin ve genel iletişiminizin sıradan olmaktan ziyade istisnai bir konuma taşınmasına yardımcı olur.
- Hedef kitleniz için en önemli şey nedir?
- Hangi detayları bilmek isterler?
- Sizi dinlemeleri için onların dikkatini nasıl çekeceksiniz? (Kanca atmak)
- En iyi netice için nelerden taviz vermeye hazırlar? (Maliyet, Kalite, Zamanlama, Güvenlik)
Yazar: Esas karar vericilerin kişilik özelliklerini belirlemenin ve kullanmanın en temel yolu, tarz tanıma ya da kişilik değerlendirmesidir. “Tarz Tanımak” olarak adlandırılan bu değerlendirme, sadece kişilik bilgisi vermekle kalmaz, aynı zamanda esas karar vericilerin hangi kişilikte olduğunu nasıl analiz edeceğinizi ve iletişiminizi nasıl uyarlayacağınızı içerir, diyor. Bu link üzerinden Tarz Tanımak üzerine ücretsiz bir deneme yapma imkanı da var.
https://insideoutlearning.com/style/
TARZ TANIMA – SÖZLÜ İPUÇLARI
Kitapta verilen sözlerden tarz tanıma ipuçları ilginç. Biriyle ilk kez tanışıyorsanız ve kişi sizi ‘güçlü’ bir şekilde karşılarsa, büyük olasılıkla o bir SOSYAL KİŞİ veya SONUÇ kişisidir. Sessiz ve yumuşak konuşuyorlarsa, muhtemelen bir İNSANA YAKIN veya PLANLAYICI kişisidir, diyor. Tarz açıklamaları aşağıdaki tablodadır.
“Doğru’ ya da ‘yanlış’, ‘daha iyi’ ya da ‘daha kötü’ bir tarz olmadığının farkına varmanın önemini vurgulayan yazar, hepimizin farklı olduğunu ve bu nedenle her tarzın farklı şekilde kararlar verdiğini anlamanın önemli olduğunu belirtiyor. “Bir kişi için neyin önemli olduğunu anlamak, etkili iletişim için kritik bir bileşendir” saptaması ise işin kilit noktası. Daha sonra yazar bir araştırmaya dayanarak üst düzey karar vericilerin çoğunlukla “SONUÇ KİŞİSİ” olduğunu söylüyor. Ben kısmen katılıyorum. Hatta icra mevkiinde bulunanlar sonuç odaklı olmalarına rağmen, daha üst düzeye tırmandıklarında diğer tarzlarını geliştiriyorlar. Zaten icra, yönetim kurullarının birkaç kişiden oluşmasının hikmeti bu ideal tarz bileşimini yakalamaktır.
Ve yine bölüm sonundaki özetiyle bir sonraki aşamaya bizi hazırlıyor.
- Bir sonraki resmi veya gayri resmi sunumunuzda dinleyiciler arasında kimler olacak? Esas karar verici kimdir?
- Onlar hakkında ne biliyorsunuz? Yukarıda bahsedilen dört soruyu yanıtlamayı deneyin: 1) Onlar için en önemli olan nedir? 2) Hangi özel ayrıntılara ihtiyaçları var?
’3) Sizi dinlemelerini ne sağlayacak? 4) Nerede taviz vermeye istekliler? - Sizin tarzınız nedir?
- Esas karar vericilerin davranışlarını gözlemleyerek, hangi kişilik tarzını benimsediklerine dair ipuçlarını arayın. Halihazırda sunduğunuz ve iletişim kurduğunuz karar vericilerde gördüğünüz ipuçlarını gözden geçirin.
Yazar 6. Bölüm’ü ise “Kendinizi Tanıyın” başlığına ayırmış. Kısaca da konuyu şöyle özetliyor: “Samimiyete Doğru İlk Adım, “Özgün Tarzınızı Varlığınız + Hedef Kitleniz + Sunumunuz”l ile ortaya koymaktır. Başarı bunun sonucudur. Orijinal tarzınız, ki bu varlığınızın özü demektir, sizi gerçekten biricik yapan şey, ne ile tanınmak istediğiniz ve nasıl görünmek istediğinizdir.
“Özgün Tarz” temel sorularını ise şöyle ortaya koyuyor.
- Ne için tanınmak istiyorsun?
- Nasıl görünmek istiyorsun?
- Lider olarak sen kimsin?
- Ailenin büyürken sana vermesini en çok dilediğin BİRİCİKLİK neydi?
- Profesyonel/liderlik gücüne sahip olduğumu bildiğim ve bana doğal gelen TEK ŞEY nedir?
İnsana Yakın Kişi | Parti İnsanı | Planlayıcı Kişi | Sonuç Kişisi |
Sıcak ve içten olun: mümkün olduğunda kişisel ilgi göstererek duygularını destekleyin. Her şeyi kişisel alacaklarını varsayarsak, size güvenmeleri için onlara zaman tanımak, aynı fikirde olmadığınızda gerçekleri değil kişisel duyguları tartışmak, bilgilendirici ama rahat ve istikrarlı bir şekilde ilerlemek tarzlarıdır. | Mümkün olduğunda görüş, fikir ve hayallerini destekleyerek onlara ilgi gösterin. İyimser, teşvik edici ve hızlı tempolu olmak, konu dışı konuşmalara hoşgörülü olmak ve tartışmayı aceleye getirmemek, tartışmaya girmemek, coşkulu, kendiliğinden ve nedensel olmak tarzlarıdır. | Kendinizi eksiksiz olarak gösterin. Mümkün olduğunda organize, düşünceli yaklaşımları destekleyin. Bağlılığı sadece kelimelerle değil, eylemlerinizle gösterin. Detaycı ve mantıklı olmak, organize edilen herhangi bir planın avantajlarını/dezavantajlarını listelemek, sağlam, somut kanıtlar sağlamak, yerleşik prosedürlere bağlı kalmak ana tarzlarıdır. Kararların kendilerine geri tepmeyeceğine dair güvencedirler. | Verimli ve yetkin olun, mümkün olduğunda amaç ve hedeflerini destekleyerek, ilişkinizi iş gibi tutun. Gerçekleri ve kişisel olmayan hisleri kullanmak, kesin, etkili ve iyi organize edilmiş olmak, hızlı bir şekilde noktaya gelmek, rekabetçi sonuçları ve büyüme fırsatlarını vurgulamak ana tarzlarıdır. |
6.İstediğim mevkide çalışırken en çok GÖRMEK istediğim şey nedir?
7. İstediğim mevkide çalışırken en çok DUYMAK istediğim şey nedir?
8. İstediğim mevkide çalışırken DENEYİMLEMEYİ en çok istediğim şey nedir?
-İstediğim mevkide çalışırken en çok SÖYLEMEK istediğim tek şey nedir?
-İstediğim mevkide HİSSETMEK istediğim tek şey nedir?
Eğer özgün tarzımı pazarlamadaki marka konsepti ile düşünecek olursak kendimi bir “orijinal bir marka” olarak konumlamak isteyen bu sorulara cevap vermeli ve hayata geçirmelidir, diyor yazar.
7. Bölüm ‘Sunumdan Daha Fazlası Var” başlığı altında en önemli hedef kitle üyeleriyle etkili iletişim kurmak için başkalarının tarzlarını anlamak ve bunlara uyum sağlamak önemlidir, diyen yazar stillere göre uyum sağlama taktikleri verip diğer taktikleri şöyle özetliyor:
-Dikkat Çeken Bir Açılış Yapın
-Sade Bir Yönetici Özeti Hazırlayın
-Temel Mesajınız Gündem Oluştursun
-Etkili Bir Şekilde Sunumu Bitirin
Yazar diyor ki; Hedef kitlenizin dikkatini çekmenin ilk yolu bir anlatıdır, ikincisi ise mizah katarak dikkati çekmektir; üçüncüsü de bir benzetme veya metafordur, dördüncüsü ilgi çekici bir soru sormak ve son teknik bir alıntı kullanmaktır.
Etkili bir yönetici özetinin 3 bileşenini ise şöyle anlatıyor: 1) Sunumunuzun/konuşmanızın temel amacı nedir? 2) Hedef kitleniz için içeriğinde neler var? (Bu kısmın sizinle doğrudan ilgisi yoktur, dinleyicilerin sunumunuza ilgi göstermesi için sahip oldukları sebepleri açıklar. 3) Bitirdiğinizde dinleyicilerinizden ne bekliyorsunuz, nasıl bir eylemde bulunmalarını istiyorsunuz?
Sunumun, konuşmanın amacını ortaya koyduktan sonra temel mesajı itinayla vermenin formülünü ise HORSE akrostişiyle anlatıyor yazar. Konuşma farklı gövdelerden oluşuyorsa her ana noktanın bir HORSE’a ihtiyacı vardır, diyor ve HORSE’un ne olduğunu açıklıyor.
(Türkçe akrostiş ise ATSAK şeklinde oldu, ironik değil mi?)
H- A- Ana noktayı vurgulayın (Highlight the main point).
O- T- Tamam, şimdi ne yapacağız? (Okay, so what).
R- S- Sunum ile ilgili bilgiler, veriler sunun. (Relevant information/data).
S- A- Ana fikri özetleyin. (Summarize the point).
E- K- Kuvvetli bir şekilde bitirin veya bir sonraki konuya geçin. (Ease to your next H or finish strong)
Kitapta sıra dışı insanları ortalama insanlardan ayıran temel özellikler “otantik varlık nitelikleri” (authentic presence qualities) olarak tanımlanıyor ve özgünlüğün temel bileşenleri olarak sunuluyor. Sharon Lamm-Hartman, otantik varlığın ifade edilmesine katkıda bulunan bu temel nitelikleri araştırarak şunları bulmuş: sıcaklık, farkındalık, açıklık, samimiyet, bütünlük, tutku, güven, ilham ve güvenilirlik ve saygı uyandırmak.
Açıkçası çok fazla konuşmayı sevmediğim için benim zorlandığım konuydu. Ama pratik yaparak aştığımı düşünüyorum. Zorlandığım konu samimiyet değildi. Bu konuda hiç taviz vermedim. Kendim olmaktan vazgeçmedim, hiçkimse bana inanmadığım bir fikri benimsetemez, yani söyletip yazdıramaz. Lamm-Hartman’ın yazdıklarından anladığım doğrusunu yaptığım, size de tavsiyem budur.
Otantik olun, sıradanlıktan vazgeçin, diyince haliyle aklıma kısa bir süre önce Akaretler’de gezdiğim Mercado’nun Original By Nature sergisi geldi. Orijinal olmanın, gerçekleri haykırmak ve bunu sürdürülebilirlik gibi hassas bir konuda sanat yaparak sağlamak hakikaten dikkat çekici ve takdir edilecek bir davranış. İklim krizine dikkat çekmek isteyen bu sergide “Ek, Biç, Ye, İç” ekibiyle işbirliği yapmışlar ve hatta sergi süresince sanat eseri gibi yetişecek olan fesleğen, nane, reyhan gibi bitkiler sergi sonunda özel bir menü ile sofralara taşınarak kendi döngüsünü tamamlayacak.
Orginal By Nature sergisi, sürdürülebilirliği “orjinal ama bir o kadar da samimi bakış açısıyla” hayal gücümüzü bambaşka bir boyuta taşıyan bir sergi. Sanatçıların ve sergiye ön ayak olanların “otantik varlık niteliklerine” sahip oldukları kesin!
Pandemi döneminde Tuna Mert Topuz ve Yağız Genç isimli iki genç tarafından kurulan Mercado, aslında bir dijital platform (**). Aynı zamanda offline dünyada dergi olarak da varlığı bulunan Mercado, sürdürülebilirlik ile ilgili konu başlıklarını birçok açıdan değerlendirerek bizlere ilham veren çözümler sunuyor. Mercado’nun ismi bile farklı bir bakış açısından geliyor. İspanyolca’da “market” anlamına gelen Mercado, İspanya’da birçok gözde mutfağın bulunduğu bir sosyalleşme alanı. Bu sosyalleşme alanından da ilham alan Tuna Mert ve Yağız; sanat ve sanatçının bir arada olduğu bir platform kuruyor. Özellikle platformda yer alan tasarımcıların çoğu sürdürülebilirlik kavramına odaklanarak yaratıcı sanatlarını ortaya koyuyor ve bizlere sunuyor. Başta üretim sektörü için alternatif fikirler ile sürdürülebilirlik alanında ilham veren tasarımları bu platformda görebiliyorsunuz.
Kendi tabirleriyle “dönüşümün yarattığı döngüsellikten ilham alan Original By Nature Sergisi”nde, cam sanatçısı Egemen Kemal Vuruşan’ın kullanılmış şişeleri dönüştürerek tasarladığı bir sisteme, dijital sanatçı Ecem Dilan Köse’nin eserleri eşlik ediyor. Sürdürülebilir üretimi odağına alan “Ek, Biç, Ye, İç” sosyal girişimi de oluşumda yer alıyor. Bu sergi, yerel üreticileri ve kentsel tarımı destekleyen, suyun saf ve doğal kaynaklarını kullanarak büyük bir kısmını geri dönüştüren, İskoçya’daki damıtım evinden ilham alınarak yapılan bir sürdürülebilirlik projesini bizlere sunuyor. Hem orjinal oldukça samimi hem de sıradanlıktan öte!
https://www.youtube.com/shorts/Pfxf7rVCbC0
Adeta yaşayan, izleyeni içine alan bir ekosistemi barındıran bu eseri ilginç bulmamak elde değil. Kullanılmış cam şişeler, net bir şekli olmayan formlara çevriliyor. İçine daha önce bir yazımda belirttiğim hidroponik tarım, yani topraksız tarım yöntemiyle reyhan, fesleğen, marul ve pazı gibi bitkiler yerleştirilerek bir sanat eserine dönüştürülüyor. Serginin, kendisi kadar ilginç bir hedefi de var. O da bu bitkilerin, sergi bitimine kadar toplanarak yemeklerde kullanılmak üzere sofralara geri döndürülmesi. Yine bu amaca hizmet eden mor ışıklar, sanat eserine yerleştirilmiş ve bu sayede enstalasyon, yaşayan bir organizmaya dönüştürülmüş. Ardından yine sofralarımızda kullandığımız bu şişeler döngüye katılarak bir yaşam döngüsünün parçası olacak. Orginal By Nature sergisindeki bu etkileyici eser için; su tüketimi, gıda üretimi ve geri dönüşüm açısından oldukça çözüm odaklı bir sürdürülebilirlik projesi denebilir.
Sürdürülebilirlik amacı ile gerçekleştirilmiş geniş vizyona sahip tüm fikir ve projelerin; iklim değişikliği iddialarının ötesinde çocuklarımıza, torunlarımıza daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için çok önemli olduğunu düşünüyorum (***).
Kişisel sunum becerileri, özgün tarzınız iletişimindeki otantikliğin “Orginal By Nature” sergisiyle ilişkilendirmesini hayretle karşılayanlarınız olabilir. Ama her performans, resim, tiyatro, yazı otantik olduğu, insanı içine aldığı ve samimi bulunduğu sürece “değer” üretebilir. Otantikliği en iyi anlayacağmız yerler bu tür performanslardır. Yani “daha da neler” varmış diye düşünsek iyi olur.
(*) Lamm-Hartmann, S. (2021). Authenticity Code, Green Leaf Book Group Press, ss. 178.
(**) https://www.studiomercado.com/post/original-by-nature; https://www.gastronomidergisi.com/gida/original-by-nature-sanati-yasayan-bir-sisteme-donusturuyor; https://www.studiomercado.com/post/original-by-nature; https://art19.com/shows/esmiyor/episodes/da4b0e6a-baf9-4055-ae53-2b31c4bde860 /podcast
(***) https://www.ifrc.org/climate-crisis
Murat ÜLKER