İki ay önceki görüşmemizde teknemiz P’ati karadaydı ve bakımları yapılıyordu. Toplamda 3 ay karada kalmış olan tekne yaklaşık 10 gün önce denize indirildi ve çiftimiz şimdi Rio Dulce’de bulunan bir tatil köyünün önünde alargada demirli vaziyette dinlenme halindeler.
3 ay gibi uzunca bir süreyi kara bakımı için geçirmeleri nedeniyle bu sohbetimizi bakım etrafında yapalım dedik. En nihayetinde her tekne düzenli aralıklarla karaya çıkıp elden geçmesi gerekiyor. Atilla Kaptan’ın teknesi en son 4 sene önce Panama’da karaya çıkmış olduğu için aslında bu belli aralık süresi de epey bir aşılmış olmuş.
Kaptanımızın çalışma hayatı sanayi ağırlıklı olduğundan, teknik konulara oldukça yatkın, özellikle tekne konularındaki teknik bilgi ve görgüsünü bol bol okuyarak ve araştırarak çok ileri bir seviyeye getirmiş durumda. Hal böyleyken de sağlık durumları el verdikçe bakımlarını kendi yapmaktan yana. Bu şekilde hem önemli bir tasarruf sağlamış oluyor hem de yaptığı işlerden tam emin bir şekilde içine sindirerek yapıyor. 3 aylık süre uzun gibi görünse de hem sık sık yağan yağmurlar hem de yavaş yavaş, dinlene dinlene çalışması nedeni ile karada kalma süresi biraz uzamış oluyor.
Atilla Kaptan’ın bakımdan kastı da kendi deyimi ile “ayak üstü değil ciddi bakım” oluyor. Mesela ırgattan mı şüphelendi, ırgatla ilgili bütün kaynakları indirip okuyor öncelikle. Sistemde arıza yapma, ya da eskime olasılığı olan bütün parçaları internetten sipariş edip getirtiyor. Her şey tamam olunca ırgatı komple söküp dağıtıyor ve eskimiş yıpranmış parçaları yenileriyle değiştiriyor ve sonra tekrar ırgatı toplayıp yerine monte ediyor. Oldukça meşakkatli gibi görünen bu iş için hem kim bilir kaç USD tutacak işçilik masrafından tasarruf ediyor, hem de artık o ırgatın sürpriz bir arıza çıkarmayacağından emin oluyor. “Denizde sürpriz sevmiyorum” diyor kaptanımız. Dümen sistemine bakım yapacağım diyor ve komple dümen sistemindeki parçaları tek tek kontrol ediyor. Dümeni indiriyor, sistemdeki burçları tek tek kontrol ediyor, yerinden oynamış olanları tekrar yerine yapıştırıyor. Tüm zincir ve dişlileri kontrol edip yağlıyor. Çelik halatları kontrol ediyor. Korozyona uğramış dümen kasnağını (quadrant) indirip temizleyip epoksi ile boyuyor. Motor gaz ve vites kolu tellerini söküp yağlamalarını yapıyor, sistemin korozyona uğramış çelik sabitleme parçalarını atıp yerine epoksi ve elyaftan kendi ürettiği parçaları takıyor. Bu kadar ince ve titiz bakım ayrıntılarını yazarken benim de başım dönüyor tabii.
Kendi imalatı çektirme ile ırgat motorunu sökerken – Rio Dulce, Guatemala
Çektirme hakkını vermiş – Rio Dulce, Guatemala
Hele tekne sahibi bir elektrik-elektronik mühendisi olarak ben, elektrik sistemi ile ilgili anlattıklarını dinlediğimde ağzım resmen açık kalıyor. Meğer bilmediğim ne kadar çok şey varmış tekne elektrik sistemleri ile ilgili olarak. Standart donanımda olmayan bir çok ilave sigortayı Atilla Kaptan kendisi ilave etmiş. Teknelerde hiç bulunmayan akü sigortaları takmış. Tesisatta kabloların incelmeye başladığı yerlere ilave sigorta koymuş. Hiç yoksa 50 tane ilave sigorta eklemiş teknesine. Switch panelde sözde sigorta var da tesisatın ilerisindeki ince bir kablodan geçen 2 amper switch paneldeki 30 Amperlik sigortayı attırmıyor ama kabloyu da yakabiliyormuş.
“Teknelerdeki en büyük yangın nedeni, aşırı akım geçen kabloların ısınıp yanması oluyor, özellikle aküler zayıflayınca, yükler daha çok akım çekiyor ve çoğu yangın da bundan çıkıyor” diyor. Aslında burada biraz “nasıl yani” gibi olmadım değil ama belli de etmedim. Konuyu birlikte mezun olduğumuz sınıf arkadaşlarıma açtım “olur mu gerçekten de öyle?” gibisinden ve varılan sonuç, ”en iyisi tekneyi satmak” oldu maalesef. E tabii adında “teknik” ibaresi olmayan bir üniversitemizin mühendislik fakültesinde mezun olup hele bir de “hard-core” mühendislik yapmamış adamlardan (yani bizden) daha ne beklenir kiJ
Mola zamanı – Rio Dulce, Guatemala
Asıl yorucu olan kısım ise teknenin altı olmuş. Karaya alınan teknenin altında “baloncuklar” görülmüş ve tabii “eyvah ozmoz” demiş kaptanımız. Ama olayı inceledikçe bunun ozmoz değil, daha önce sürülmüş boya katmanları arasına giren su olduğunu anlamış. Komple eski boyaları jelkota kadar kazımaya karar vermiş. Yaklaşık 15 metrelik bir teknenin altını taş motoru ile tek başına kazımak çok ama çok meşakkatli iş tabii. Ben arada niye taş motoru, niye eksantrik zımpara değil gibi cahilliğimden kaynaklanan sorular soruyorum tabii… Cevap hemen bu iş eksantrik zımpara ile bitmez şeklinde geliyor.
Polisaj işleri – Rio Dulce, Guatemala
Kazınan boyanın yerine sürülen koruyucu, astar ve zehirli boya uygulamalarını da hep kendisi yapmış. Boya üreticilerinin oldukça yeterli miktarda eğitici videolarından faydalanmış. Güverte üzerindeki kılcal jelkot çatlağı tamirlerini bile usulüne uygun bir biçimde sanki yeni fabrikadan çıkmış gibi düzeltmesini de becermiş. “Sadece güverte için 4000 USD istediler marinadaki ustalar, ben 50 USD’ye halettim çok da güzel oldu” diyor. 2017 yılında yola çıkarken Kos’taki depremde beton rıhtıma çarpıp yaralanan kıç tarafını bile komple yeni gibi kendisi yapmış.
Bakımdan önce kıç – Rio Dulce, Guatemala
Bakımdan sonra kıç – Rio Dulce, Guatemala
“Millet arızayla uğraşır ben arızayla değil bakımla uğraşırım.Teknenin altını zımparalamaya 600, kumlamaya 2000 USD istediler. Ben, o 2000 USD ile gittim dingy motorunu yeniledim” diyor kaptanımız.
Yeni dinghy ve motor – Rio Dulce, Guatemala
Ve mutlu son - Rio Dulce, Guatemala
Yalnız portuç içlerini boyarken maalesef göğsüne fazla abanınca bir kaburga kemiğini kırıyor kaptanımız. Kendisine geçmiş olsun diliyor ve yeni hikayeleri için dinlemede kalıyoruz.
Yazı: Fatih Şenyüz
Fotoğraflar: Ayben Yüksel - Atilla Yüksel
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.