Arkas Deniz Tarihi Müzesi ile ilgili ilk bölüme aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
https://yelkenciningazetesi.com/arkas-deniz-tarihi-muzesi
Bu bölümde, Cristian Molsted’e ait tuval üzerine yağlıboya tablosu ‘Christianus Quintus Gemisi: Koge Körfezi Savaşı’nda Anı Saldırı’ adlı eserine konu olan savaştan
Scania Savaşları sırasında yaşanan Danimarka tarihinin en önemli zaferlerinden biri olan Koge Körfezi Savaşı, Danimarka-Norveç ile İsveç arasında 2 Temmuz 1677’de gerçekleşmiştir. Öland Savaşı’nı kaybeden İsveç, Baltık Denizi’nde tekrar hakimiyet kurmak istiyordu. Ünlü Amiral Niel Juel’in komutasındaki 34 gemiden oluşan Danimarka donanması ile 47 gemilik İsveç donanması arasında geçen savaş, Danimarka’nın zaferi ile sonuçlanmış, Baltık hakimiyeti Danimarka-Norveç’in olmuştur. Bu tabloda Amiral Niel Juel’in gemisi Christianus Quintus tasvir edilmiştir.
Giriş Kat Orta Bölüm:
Bu bölümde farklı dönemlere ait gemi maketleri ve tablolar yer almaktadır.
Pusula Dolabı:
Ortada hemen dikkatimizi çeken pusulalı dolap, gemilerde pusulanın ve bazı seyir cihazlarının saklandığı dolaptır. Genellikle güvertede bulunur. Bazı pusula dolaplarında pusulanın elektronik veya metal cihazlar nedeni ile maruz kaldığı yapay sapma hatalarını gidermek için ayar gözleri bulunurdu. Pusula dolabının alt kısmı, ahşap ve bakır ya da bronz gibi antimanyetik materyallerden yapılırdı. Sonraki dönemlerde ise bu kısım alüminyum ve plastik malzemelerden yapılmaya başlandı. Pusula dolabının iki yanında kızak üzerine yerleştirilmiş yeşil ve kırmızı renkli küreler ise hata gidericiydi. Kaptan, seyir halinde herhangi bir sapma hissettiğinde bu küreleri ileri geri hareket ettirerek pusulanın sapmasını engellemeye çalışırdı. Bu ayarlama yeterli olmazsa bu dolapların alt tarafında açılan küçük kapakların içinde bulunan manyetik çubukların yerlerini değiştirerek sapmayı gidermeye çalışırdı.
Dürbün ve makine telgrafı da giriş kat orta bölümde yer almaktadır.
Jules Verne’nin romanlarında anlatılan hayali denizaltı modelini de burada görebiliyoruz.
Zeminde 1960’lı yıllara ait bir radar anteni var. Günümüzde halen bu antenler kullanılmakta. 360 derece döndüğünden dolayı gemilerde kazaya yol açmaması için fanus içinde yer almaktadır.
Real De France:
Bir kraliyet kadırgası olan bu geminin küreklerini, ayakları prangalı mahkumlar çekerlermiş. Kadırganın ortasında yer alan davulcunun verdiği tempoyla, kürekleri çeken mahkumlardan düzgün kürek çekemeyenler kamçıyla cezalandırılırmış.
Tarz-ı Nevin Vapuru:
Zamanın ilk pervaneli gemisidir. 1903’te yolcu vapuru olarak yapılmış ve şirketin ilk pervaneli vapuru olmuştur. 14 Mart 1903’te hizmete girmiştir.10 mil hız yapıyor ve yaz, kış 250 yolcu taşıyordu. Galata Köprüsü’nün altından geçebilmesi için görevliler bacayı arkaya yatırır ve geçtikten sonra tekrar kaldırırlardı. 18 Ekim 1966’da hizmet dışı bırakıldı. 21 Temmuz 1967’de ise sökülmek üzere satıldı.
Türk Gemileri Odası
Bandırma Gemisi:
Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’i İstanbul’dan Samsun’a götürüşündeki tarihi rolüyle önem kazanan bir Osmanlı gemisidir. İdare-i Mahsusa tarafından 1894’te satın alınmış ve 1910’da Bandırma adı verilmiştir. Marmara Denizi’nde yük ve yolcu gemisi olarak, Osmanlı Devleti’nin kıyı sularında ise posta gemisi olarak hizmet vermiştir.
I. Dünya Savaşı’nda Bandırma, İngiliz denizaltısı HMSE 11’le çarpışmış ve aynı gemiden atılan torpidodan yara almadan kurtulmuştur.
Mustafa Kemal 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan Samsun’a gitmek üzere Bandırma’ya bindiğinde pusulası çalışmıyordu. Bu eski gemi 22 mürettabat, 25 asker ve 8 idari personelle tarihi bir seyir yaparak, tarihin akışını değiştirecek en önemli olan yolcusunu 19 Mayıs’ta Samsun’a ulaştırmayı başarmıştır. Bandırma 1924’te hizmetten alındı ve 1924’te hurdaya çıkarıldı. Oysa ulusal tarihimiz açısından önem taşıyan bu gemi müze gemi olarak korunabilirdi.
15 Temmuz 1874’te denize indirildi. Boyu 142, genişliği 14 metre idi. İlk adı Germanik. İngiliz White Star firması tarafından İngiltere ile Amerika arasında yolcu taşıması için Belfast’ta inşa edilen iki eş gemiden biridir. Kardeşi Britannic’ti. 1902’de Liverpool’da Dominyon Lines şirketine satılıp Ottova adını aldı. Osmanlı Seyr-i Sefain İdaresi tarafından 1910 yalında satın alındığında 37 yaşındaydı. 1911’de İstanbul’a geldi. Dönemin padişahı Sultan V. Mehmet Reşat, gemiye isim olarak annesinin ismi Gülcemal’i verdi.
Gülcemal, I. Dünya Savaşı’nda hastane gemisi olarak ve asker taşımak için kullanıldı. 27 Şubat 1915’te Ege’den Marmara’ya sinsice sızmış olan İngilizler’in E-11 denizaltısı, İstanbul’dan Çanakkale’ye asker taşımakta olan Gülcemal’ı İmralı önlerinde torpillemeyi başardı. Pruvasından yaralanan Gülcemal yedeğe alınarak acele İstanbul’a çekildi ve yeniden hizmete girebilmesi için iki yıllık bir onarım görmesi gerekti. Savaşın sonunda 1918-19 Yunanistan ve Mısır kamplarında esir tutulan Alman askerlerini, Hamburg ve Williamhaven Limanları’na taşıdı.
Gülcemal, Amerika seferi yapan ilk Türk yolcu gemisidir. O dönemlerde sadece deniz yoluyla Amerika’ya ulaşılıyordu. En kısa sürede Amerika’ya ulaşan gemi, ‘Mavi Kurdele’ ile ödüllendiriliyordu. Bu nedenle gemiler yarış halindeydi. Gülcemal de Atlantik’i 6 gün, 21 saat, 38 dakikada kat ederek Mavi Kurdele sahibi olmuştu.
Gülcemal’in birkaç kez şerefli bir konuğu olmuş, Atatürk’ü taşımıştı.
Mübadele yıllarında binlerce insanı taşıyarak hafızalarda yer etti.
Gülcemal 1937’de hizmet dışı kaldı. II. Dünya Savaşı sırasında Haliç’te bağlıydı. 1950’de 75 yaşındaki emektar gemi, sökülmek üzere İtalya Messina’ya gönderildi.
temsilcisidir.
Gülcemal modelini ünlü gemi modelcisi Metin Gürkan yapmıştır.
Haber ve Fotoğraflar: Nihal Denizer / İzmir Bölge Temsilcisi
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.