Azınlıklar deyince ne anlıyorsunuz?
Bu tamamen sizin dünya görüşünüz ile ilgili bir kavramdır. Sevgili Atatürk “Ne mutlu Türküm diyene!” derken, sadece orta Asya’dan gelenleri kastetmemiş, İstiklal Savaşı sonrasında oluşan Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan, etnik kökeni ne olursa olsun, T.C. kimliği almış vatandaşları ifade etmiştir.
Yeniden bir ülke kurmak, yeni bir devlet düzeni tesis etmek öylesine kolay bir iş değildir. Çarpık düşünceler, terbiye olmamış; Cumhuriyet ve demokrasi kavramlarından uzak; insani özgürlüklerden haberi olmayan, biat kültürü ile yetişmiş insanları ülke bireyi haline getirmek zor ve yorucu bir çabayı gerektirmiştir.
Aradan geçen süreçte ne yazık ki, siyasi kuruluşlar ve ülkenin gelişmesini istemeyen, tutucu çevreler, Osmanlı kültüründen yetişmiş, Selçuklu kültürünü yaşatmaya çalışanlar laik düzeni kabul etmemiş; kendi kimliklerini ön plana çıkartmaya çalışarak her dönemde huzursuzluk yaratmışlardır.
Oysa Türkiye bir deyim ile birbirini tamamlayan bir pazıl, zengin bir mozaik olarak yorumlanmış; bundan rahatsız olmadan yaşamanın yollarını aramış; sadece etnik kökenden değil, farklı dinlerden olanlarında huzur içinde yaşadığı bir ortam oluşturmaya çalışmıştır.
***
Buna rağmen bir yanda kendini yeni kurulan Cumhuriyete ve Türk vatanına ait bir parça olarak göremeyenler idareyi ele geçirip sahibi olmaya çalışmışlar, bir kısmı ise kendilerine tanınan geniş haklar sayesinde isimlerini Türk isimleri ile değiştirip, dinlerini gizli bir şekilde yaşamaya düzenlerini bozmadan yaşamaya devam etmişlerdir.
Bu nedenle ’de Türkiye’de “Azınlıklar” sorunu hep var olmuş, bir türlü sona ermemiştir.
Bu öylesine derin bir konudur ki; birkaç satır ile anlatmak mümkün değildir. Bugün kimin neden rahatsızlık duyduğu, bu rahatsızlıkların nasıl aşılabileceği bir devlet meselesidir. Bizim gibi komşu ülkelerden yoğun göç alan ülkelerin kaderi sadece kendi alacağı kararlara bağlı değildir.
Son günlerde ekonomik koşulların ağırlaşması ile ekonominin gidişatında söz sahibi olan “Azınlık” adını verdiğimiz guruplar, artan İslami yaşam biçimleri ve baskıcı anlayış ile iyice tedirgin olmuş, yatırımlarını bir şekilde komşumuz balkan ülkelerine ve güney komşularımıza yönlendirmekte; bir yanda bizi fakirleştirirken, öte yanda bu ülkelerde itibarlı iş adamı konumuna yükselmektedirler.
Beyin göçünün yanı sıra, para göçünün de yaşanması doğal olarak ekonomik anlamda ülkeyi sıkıntıya sokmaktadır.
***
Bu nedenle önümüzdeki günler çok önemli olaylara gebedir.
Yunanistan ile dalaşmaktan çok, içerdeki ekonomik koşullar ile savaşmak önemlidir. Bunun için de dışa bağımlı bir yaptırım politikasından vaz geçmek, yurt dışına yapılan para transferlerini zaptı rapta almak gerekir. Türkiye’nin zaten oldum olası öz sermayesi olmamıştır. Her zaman borçlu ülke ve borç alan ülke konumunda kalmıştır. Çok güvenilen yeşil sermaye ve iddialı cemaatlerin altınları ülkenin ekonomik anlamda kurtarılmasında yeterli olmamıştır. Çünkü bunların çok azı piyasa dolaşımındadır ve bireylerin mutlu azınlık olmasında kullanılmaktadır.
Yatırım bahanesi ile yurt dışında ekip biçmek üzere çöl toprağı almak sadece ve sadece bir kandırmaca ve yüklü miktardaki sermayelerin kaçışına kılıf hazırlamaktan başka bir şey değildir. Yabancı ve Azınlıkların sermayelerini yurt dışına kaçırmaları iflasın ayak sesleridir.
İnsanları borçlarından ötürü evsiz bırakabilirsiniz. Doktor bulamadıkları için bu ucube sağlık sistemi nedeni ile hasta veya sakat yaşamaya da mahkûm edebilirsiniz. Çocukları çarpık bir eğitim sistemi ile baş başa bırakıp dindar bir nesil olarak ta yetiştirmeye zorlayabilirsiniz.
Ama insanları aç bırakamazsınız. İşte o zaman çizgiyi geçmiş, zurnanın zırt dediği yere gelmiş olursunuz. Hiçbir ana baba kendi açlığını bastırmaya çalışsa da çocuğunun açlığını görmezden ve feryatlarını duymazdan gelemez.
Dikkat! Ülke sosyal bir fırtınanın eşiğine doğru sürükleniyor.
Şimdi her zamankinden çok dirayetli insanlara ve bir Milli Ekonomi Modeline ihtiyacımız var.
Bunu ancak körlerin kör liderleri görmez, sağırların sağır liderleri fark edemezler…
NOT: Lütfen Nutuk’ta yer alan Azınlıklar ile ilgili Atatürk’ün tembihlerini okuyunuz…
Yazı: Taner TÜMERDİRİM
Yayına Hazırlayan: Özge Durmuş / Genel Yayın Yönetmen Yrd.
Grafik: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşu