idalinsailing olarak, 3 yıldır ekibimize teslim edilen teknelerin transferlerini yapmaktayız. idalinsailing ekibi tekne transferlerini, Türk Deniz Kuvvetleri disiplini ve Sahil Güvenlik görevlerinden edinilen yasal süreç tecrübesi ile güvenli ve ekonomik bir şekilde gerçekleştirmektedir. Bugüne dek yurt içinde ve yurt dışında İspanya, Fas, İtalya, Hırvatistan, Yunanistan’ın çeşitli marinalarından onlarca tekne transferini başarıyla gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Onlarca teknesini yurda getirdiğimiz Bella Yachting’ten gelen teklif üzerine, ekibimizde müsait olan kaptanlarımızdan Ahmet ve Güray kaptanlarımızı bu transfer işi ile görevlenirdik. 50 ft.lik bir Beneteau Zadar-Hırvatistan’daki Sukosan’dan Fethiye’ye getirilecekti. Ekibimizi ve gerçekleştirdiğimiz başarılı işleri web sayfamızdan (www.idalinsailing.com), instagram ve facebook sayfalarımızdan takip edebilirsiniz. Şimdi sizi bu başarılı transfer hikayesi ile başbaşa bırakıyorum…
idalinsailing adına Fatih İştutan
“Evdeki günlük rutinlerim esnasında çalan telefonumun ekranında Ahmet Kaptan’ın ismini görünce ilk aklıma gelen “Acaba bu sefer nereden tekne getireceğimiz” olmuştu. Bir tekne transferini yeni bitirmiştik. Ahmet Kaptan Hırvatistan’dan bir transfer işi olduğunu söylüyor ve müsait olup olmadığımı soruyordu. Çok yorucu ve bir o kadar da keyifli bir idalinsailing transferini yeni bitirmiş olmamıza rağmen evde ihtiyaç duyulan eksikleri gidermiş ve açıkçası denizi de özlemeye başlamıştım. Bu tam da hastaya ilaç gibi bir şeydi ve sevinçle kabul ettim. Hırvatistan’a gitmek için önümüzde birkaç gün süre vardı ve hazırlıklara hemen başlamamız gerekiyordu. Tekne transferi; dışarıdan kolay gibi görünebilir ya da bir hobi gibi algılanabilir. Oysa her adımı dikkatle planlanması gereken, birçok girdisi olan, bazen de planlamanın dışına çıkılmasını zorunlu kılan süreçler barındıran komplike bir olaydır. Bu süreci iyi yönetmek; hem transfer ekibini hem de tekne sahibini, maddi / manevi birçok olumsuzluktan korur. Bunu çok iyi bildiğimiz için ekip olarak planımızı defalarca gözden geçirir, düzeltmeleri yapar, B-C planlarımızı oluşturur, daha yola çıkmadan transferi adeta yaşarız.
Bu transfer için Hırvatistan’ın Zadar şehrindeki Sukosan Köyü yakınında bulunan D Marin Dalmaçyaya gidecektik. Gidiş için uçak bileti araştırırken bilet fiyatlarının yüksekliği bizi düşündürmüştü. Bu arada alternatif gidiş rotaları araştırırken İtalya’dan Hırvatistan’a otobüs ile gidilebileceğini keşfettik. Hırvatistan, Venedik Marco Polo Havaalanından 3-3,5 saat kadar mesafedeydi. Otobüs Trieste üzerinden Slovenya’yı da geçerek Hırvatistan’ın Rijeka şehrine gidiyordu. Ama Rijeka’dan Zadar’a 3,5 saat yolumuz vardı ve oradan gidiş için bir plan gerekiyordu. Hırvatistan’daki şirket yetkilisi bizi Rijeka’dan alıp tekneye kadar götürebileceğini söyleyince bizim için yolculuk planlaması ekonomik bir şekilde bitmiş oldu. Daha önceden oluşturup checklist haline getirdiğimiz ve devamlı güncellediğimiz malzemeleri de temin ederek valizlerimizi hazırladık. Rahat bir yolculuktan sonra Venedik Marco Polo havaalanından İtalya’ya girdik. Bizi Rijeka’ya götürecek otobüsün kalkacağı alanı güçlükle de olsa bulduk ve Hırvatistan’a doğru yola çıkmayı başardık. Pasaport kontrolü yapılmadan Slovenya’yı geçerek Hırvatistan’a girdik ve Rijeka merkezde bizi bekleyen şirket yetkilisi ile buluşarak Sukosan D Marin Dalmaçya’ya doğru yola çıktık. Bu yolculuk da 4 saat sürdü. İtalya’dan başlayarak bize eşlik eden kuvvetli yağmur altında 8 saatlik bir yolculuktan sonra nihayet transferini gerçekleştireceğimiz kızımıza kavuştuk. Teknenin ilk kontrolünü basit ve hızlıca yaparak hemen dinlenmeye çekildik.
Güne iyi başlamanın yolu güzel bir dinlenme ve iyi bir kahvaltı. Ahmet Kaptan da ben de kahvaltı etmeyi çok seviyoruz. Cemal Süreya’nın da dediği gibi, “Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı”. Çok zorunlu olmadıkça kahvaltıyı ertelemiyoruz ve özen gösteriyoruz. Hele hava güzel olup havuzlukta oldu mu gerçekten çok keyifli oluyor. İşte bu kahvaltı da böyle bir kahvaltıydı ama bir an önce de seyir hazırlıklarını yapmamız gerekiyordu. İdalinsailing’in onlarca transfer tecrübesi sonucunda oluşturduğumuz checklistimize göre teknemizi en ince ayrıntısına kadar kontrol ettik. Eksik olan hususları tespit ederek notumuzu aldık ve sözleşmede olup teknede bulunmayan malzemeleri şirkete ileterek tamamlanmasını talep ettik. Biz de yolculuk için ihtiyacımız olan kumanyayı temin etmek üzere yakın bir markete gittik. Aracımız yoktu. Malzemeyi tekneye nasıl taşıyacağımızı düşünürken marinadaki şirketin çalışanıyla karşılaştık ve ondan kumanyalarımızı tekneye götürmek için yardım aldık. İşimiz rast gitmişti ve kumanya alma işimizi de problemsiz bir şekilde halletmiştik. Sıra yakıt ikmalini nasıl yapacağımızı planlamaya gelmişti. Bunu gümrükten çıkış yapmadan önce halletmemiz gerekiyordu, çünkü çıkış yaptıktan sonra Hırvatistan karasularını hemen terk etmemiz gerekiyor. Tekrar giriş işlemi yapmadan Hırvatistan karasularına girmenin cezası var. Marinanın içinde bir yakıt istasyonu olduğunu öğrendik. İstasyon görevlisi ile konuştuğumuzda sabah erken saatlerde açıldığını ve marinadan çıkmadan hemen önce yakıtımızı tamamlayabileceğimizi öğrendik. Görevliye geliş günü ve saati hakkında bilgi verdik. Böylece çıkış işlemleri için hazır duruma gelmiştik. İşlerin yolunda gitmesi bizi bir hayli rahatlatmış üstelik bol bol zamanımız kalmıştı. Marinayı gezmeye karar verdik. Birçok ponton, yüzlerce tekne, kara park alanları, çekek yerleri, bakım onarım istasyonları, restoranlar, dükkanlar, market, çamaşırhane, duşlar, bürolar, cafe vs. barındıran gerçekten çok iyi planlanmış ve çok büyük bir marinaydı. Sanırım benim gördüğüm en büyük marinaydı. Tabii ki kış mevsimi olduğu için çok fazla insan ve hareketlilik yoktu ama yazın buranın nasıl olduğunu tahmin etmek hiç de zor değildi.
Yola çıkmak için 2 gün vaktimiz vardı. Biz hazırlıklarımızı tamamladık. Buna rağmen gözden kaçan bir şey olmasın diye tekneyi tekrar tekrar kontrol ediyoruz. Seyir esnasında motorda, armada ve seyir aletlerinde problem yaşamak istemiyoruz. Her şey yolunda gidiyordu. Geldiğimizden beri sürekli yağan yağmur bile kesildi, güneş yüzünü gösterdi. Biz de yakınımızdaki Sukosan Köyü’ne gidip biraz keşif yapmaya karar verdik. Sukosan küçük bir köy. Sessiz, dingin, sokakları ve denizi çok temiz gerçekten güzel bir yer. İrili ufaklı birçok otel, kamp alanları, tekne bakım alanları var. Köy merkezinde ve etrafında yer alan -bu mevsimde çoğu kapalı olsa da- restoran ve kafeleriyle tam bir tatil beldesi özelliği taşıyor. Saatler boyunca köyün her yerini gezdik. Yorgunluk atmak üzere merkezde bir kafeye geldiğimizde o gün Hırvatistan-Fas arasındaki Dünya Kupası üçüncülük maçının olduğunu ve maçın başlamasına az bir zaman kaldığını gördük. Kafede kendimize güzel bir yer bulup Hırvat taraftarlarla birlikte biz de maçı seyrettik ve onların coşkusuna ortak olduk.
Nihayet tüm planlamalarımız bitti ve hareket günümüz geldi. Sabah erkenden marinadan yakıtımızı tamamlayarak gümrük işlemlerimiz için avara olduk. Sorunsuz bir seyirden sonra Zadar Gümrük İskelesine aborda olduk. Yaklaşık 2 saatlik ülke çıkış, pasaport ve gümrük işlemlerinden sonra ilk planladığımız mola ve yakıt ikmal noktamız olan Yunanistan’ın Korfu Adası’na doğru rotamızı çevirdik. Hırvat kanunları gereği, Hırvatistan’dan çıkış işlemi yaptıktan sonra Hırvat karasularında seyir yapamıyoruz, uluslararası sulara çıkmamız gerekiyor. Bu nedenle Dalmaçya Adalarının arasından en makul rotayla Adriyatik Denizi açıklarına çıkmamız ve yaklaşık 2 gün açıktan seyir yapmamız gerekiyordu. Tabii bu arada telefon iletişimimiz ve internetimiz de olmuyor fakat seyir alet ve ekipmanlarımız sayesinde rotamızı sorunsuz takip ediyoruz. Şansımıza hava güzel, rüzgâr kolayımıza. Yelken ve motoru birlikte kullanarak Adriyatik açıklarında çok hızlı bir şekilde yol alıyoruz. Birinci gecemizi ve ertesi günü sorunsuz geçirdik. İkinci gün hava karardıktan sonra deniz yüzeyine yakın 1-2 metre derinlikte her tarafımızda parlayan küçük cisimler ve zaman zaman hızla hareket eden karaltılar gördük. Karaltılar iskele ve sancaktan pruvamıza doğru hızla deniz yüzeyine yakın bir şekilde hareket ediyorlardı. Kafa fenerimizi kullanarak emniyetli bir şekilde teknenin burnuna giderek karaltıları takip ettik ve yunus balıkları olduğunu gördük. Balıklar besleniyordu. O zaman parlayan cisimlerin kalamar olduğunu anladık. Her yerdeydiler. Bu olay deniz tabanından yüzeye kalamarların göçüymüş ve her gün oluyormuş. Kalamarların yüzeye doğru göçü de dünyada bilinen en büyük göçmüş. Bunu da ben o gün ilk defa gördüm. İlk defa şahit olduğum bu olay gerçekten çok değişik ve muazzamdı. Gece boyunca kalamarların göçü ve yunusların beslenmesi devam etti.
İki günlük seyirden sonra Korfu Adası’na oldukça yaklaştık. İdalinsailing’in birçok limanda irtibatta olduğu yakıt ve diğer ihtiyaçlarını giderdiği bağlantılar mevcut. Bu bağlantılardan biriyle irtibat kurarak yakıtımızı aborda olmayı planladığımız Kassiopi köyünün çok yakınında bulunan balıkçı iskelesine istedik. Zamanlama o kadar güzel oldu ki biz aborda olduktan 10 dakika sonra yakıtımızı almaya başlamıştık bile. Bu arada eksilen kumanyalarımızı tamamladık. Motor kontrollerimizi, yağ / su seviye kontrollerini yapıp eksiklerimizi tamamladık. Ahmet Kaptanla birlikte önümüzdeki günlerin hava durumunu ve yorgunluk durumumuzu da değerlendirerek yola devam etmeye karar verdik.
Teknenin yakıt sarfiyat ortalaması, motor ve yelken performansı, yakıt tanklarının kapasitesini de dikkate alarak kalan yolumuzu tek mola vererek tamamlamaya karar verdik. İkinci ikmal noktası olarak Neapoli’de karar kıldık. Tabii olası aksilikler için yedek noktalarımızı da belirledik. Bu liman da idalinsailing’in durakları arasında daha önce denenmiş ve bağlantılarımızın olduğu bir durak noktasıydı. Yaklaşık 2 saat süren ikmalin ardından ikinci mola yerimize doğru Kassiopi’den avara olduk.
Tekne ile seyir gerçekten çok dinamik bir süreç. Her an gözünüzün ve kulağınızın açık olması gerekiyor. Zamanında müdahale edilmeyen emareler, büyüyerek gerçekten karmaşık sorunlara yol açabiliyor. Seyir esnasında yakıt tanklarından birinin yakıt göstergesinin sabit kaldığını görmüştük. Tank bağlantılarını kontrol ettiğimizde bir probleme rastlamamıştık. Problemin elektriksel ya da şamandıra arızası olabileceğini değerlendirmiştik. Fakat yakıt alımı için depo kapaklarını açtığımızda basınçlı hava çıktığını görünce iskele ve sancakta bulunan depo havalandırma deliklerinin önceden bir şekilde tıkandığı ve basınçtan dolayı göstergenin çalışmadığı sonucuna vardık. Bu arada iki deponun seviyesi eşitlenmişti ve yakıt aldığımızda da göstergeler tam dolu gösteriyordu. Bu durumu bir gün sonra tekrar depo kapaklarını açıp basıncı boşaltınca ve depo göstergeleri eşitlenince de teyit etmiş olduk. Arıza olmaması bizi gerçekten rahatlatmıştı ama bununla ilgili notlarımızı da tabii ki tekne sahibine iletmek üzere not ettik.
Bizim planlamamıza göre Korfu’dan Neapoli’ye 1,5 günlük bir yolumuz vardı. Seyrimiz tam olarak planlamamıza uygun gidiyordu. Hatta Kefalonya-İthaki arasından geçerken kısmetimize de yaklaşık 2 kiloluk bir torik yakaladık.
İyon Denizi gemi trafiği açısından hareketli bir bölge. Hareket halindeki yük ve yolcu gemileri, demir atmış gemiler nedeniyle, özellikle gece seyrinde çok dikkatli olmak gerekiyor. Çoğu zaman fazla ışıklandırmadan dolayı seyir fenerlerini seçmek çok zor oluyor. Ancak kerterizleri bulur ve takip edersek geminin bize göre hareketlerini gözlemleyerek sonuca varabiliyoruz. Bu şartlarla yola devam edip sabaha karşı Matapan77 Burnu’nu döndük. Sabahın ilk saatlerinde Neapoli limanına aborda olduk. Burada bizi bir sürpriz bekliyordu. Çok sevdiğimiz arkadaşlarımız Özden ve Nusret kaptanlar bizden önce Neapoli’ye bağlanmışlardı. Hakikaten insan dünyanın ne kadar küçük olduğunu görüyor. Ufacık bir Yunan kasabasında birlikte kahve içip sohbet ediyoruz ve eski dostlarımızla özlem gideriyoruz. Bu arada yakıtımızı da tamamlıyoruz. Kısa bir durum değerlendirmesinden sonra yola devam etmeye karar veriyoruz. Meteorolojik tahminlere göre Ege Denizi’nde kuzeyden bize yaklaşan bir fırtına var ve hemen yola çıkarsak fırtınaya yakalanmadan ya da çok az etkilenerek rotamızın son bacağını tamamlayabileceğiz. Özden ve Nusret kaptanlar bizden önce avara ettiler ama rotamızın büyük çoğunluğu birbirimize yakın olacak. Tabii bu da her iki tekne için bir arıza vs. durumunda bizlere avantaj sağlıyor.
Neapoli’den varış limanımız olan Fethiye’ye 2 günlük yolumuz var. Akşam vardiyasını bitirmiş istirahate çekilmiştim. Gece saat 02.00 gibi Ahmet Kaptan bana seslendi. Motordan rutin dışı ama belli belirsiz sesler geldiğini, sebebini öğrenmek için inceleyeceğini söyledi. Ahmet Kaptan motor konusunda çok yetkin ve çok tecrübeli bir kaptan. Çok uzun yıllardan beri kendi yelkenli teknesi de olduğu için gözünden bu küçük değişiklikler kaçmıyor. Bu tekne ile de yola çıkmadan teknenin motoru ile ilgili bilgileri ve kitapçığını internetten indirmiş ve motorla ilgili, elektrik tesisatı ile ilgili bilmemiz gereken özellikleri öğrenmiştik. Bu çalışmayı önceden yapmak ve hazırlıklı olmak, özellikle iletişimimizin koptuğu noktalarda bizim için gerçekten çok yararlı oluyor. Her zaman hızlı bir şekilde aksiyon almamızı da sağlıyor. Motorun devrini azaltınca motor kendiliğinden stop etti. Santorini Adası’na tahmini 2,5 saat kadar bir mesafemiz vardı. Ahmet Kaptan arıza ile ilgilenecek, ben yukarıda dümende kalacak ve yelkenle yola devam edecektim. Bu arada da birbirimize devamlı bilgi akışı sağlayacaktık. İnceleme sonucunda yakıt hattının tıkandığını gördük, motora yeterli yakıt akışı olmuyordu. Ahmet, yakıt hattını temizledi, yakıt filtrelerini değiştirdi, motorun havasını aldıktan sonra motoru çalıştırdı. Bir saat gibi bir süre yolumuza yelkenle devam ederek arızayı gidermiştik. Arızalara müdahale edecek el aletlerinin ve yedek malzemenin önemini bir kez daha yaşayarak görmüştük.
Arızanın kısa sayılabilecek bir sürede onarılması ve yola devam edebilmemiz bu arızadan dolayı bozulan moralimizi de yükseltti, neşemiz arttı. Santorini Adası kuzeyinden yolumuza devam ederken adanın limanından bir cruise gemisi çıktı. Işıklarından ve spotlarında bizim tekne bile gündüz gibi aydınlandı. Işıkları o kadar parlak ve çoktu ki gece karanlığında seyir fenerlerini seçemiyoruz. Pür dikkat takipteyiz, adadan aldığımız kerterize göre sanki üzerimize geliyor. Motorumuzu da daha yeni faal hale getirdik ve test ediyoruz. Geminin bu rotası ve hızı bizi endişelendirdi. Bu kadar ışık ve eğlencenin içinde acaba bizi gördüler ve dikkate aldılar mı? Çatışmadan kaçınmak için hemen rotamızı ve hızımızı gözden geçiriyoruz. Cruise gemisi nihayet rotasını bizim pupamıza doğru çevirdi ve olası bir çatışma riski de önlenmiş oldu.
Bundan sonra yolumuza oldukça sakin devam ettik. Hava şartları ve rüzgâr lehimize idi ve zaman zaman 9 knotun üzerinde bir süratle memleketimize doğru yol alıyoruz. Yol boyu güzel olan hava, Fethiye’ye yaklaşırken biraz arttı. Zaman zaman 30-35 knot rüzgâr olsa da karanın kuytusuna sığınarak fazla etkilenmeden devam edebiliyoruz. Rüzgârın artmasıyla teknenin ve armanın etkilenmemesi için yelkene camadan vurduk. Artık bizim için yavaş yavaş transferin sonu geliyordu. Sabaha karşı Fethiye limanına girdik. Alargada uygun bir yer bularak demirledik. Pazar günü olduğu için gümrük kapalı ve giriş işlemlerini yapan acentemiz işlemlerin pazartesi sabah yapılacağını bize iletti. Biz de günü dinlenerek ve tekneyi teslim etmek için hazırlayarak geçirdik. Bu arada Zadar’dan Fethiye’ye 5 gün 18 saatte geldiğimizi hesapladık. Bu idalinsailing ekibi için rekor bir süreydi ve bizi gerçekten mutlu etti. Nazlı kızımız 50 ft.lik Beneteau bizi üzmeden yeni yuvasına ulaştı. Umarım yeni sahibini de üzmeden güzel günler yaşatır… Güray Yılmazyıldız”
GÜVENLİ VE EKONOMİK TEKNE TRANSFERLERİNİZ İÇİN:
https://www.facebook.com/idalinsailing
https://www.instagram.com/idalinsailing/?hl=tr
05071804799
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.