Bir Tutkunun Peşinde yazı serisinin ilk bölümünü okumak için tıklayınız.
Sipariş tarihi 29 Ağustos 2011, teslim tarihi ise 22 Mayıs 2012 saat 10:00 olarak imzalarımızla kesinleşmiş oldu ve inşa edilmeye başlandı.
Beni hayallerime uçuracak teknemin henüz adını belirleyemedim, pek çok kişi ile birlikte arayışım devam ediyor. Şimdilik adı, üretim kod adı olarak geçecektir.
HR 54 #43 kod adıyla üretilen tekneye ilk ziyaretimi de 13-15 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirdim. Orust'ta bilinen tersanenin yaklaşık 15 km uzağındaki kabuk/gövde imalatının yapıldığı yerde hazırlanıp boyası dahil bitmiş olarak gelen dış kabuğun yerine yerleştirilmesi sonrası ilk ahşap bölümlerin montajı sırasında yaptığım bu ziyarette tekne üzerinde çalıştığım bazı detayları da kendilerine ilettim ve kabukta ona göre küçük şekillendirmeler istedim.
Her ziyaretimde ufak tefek tartışmalarımız ve her defasında biraz daha uzayan ilavelerle listemiz de giderek son şekline doğru kesinleşecek gibi. Bu arada teknenin vaziyet planını uzun tartışmalar sonrasında imzalayarak kesinleştirdim. Bilirsiniz Hallberg Rassy teknelerinin salon iskele tarafında genellikle iki tane tekli koltuk ve aralarında bir bar olur, ben orayı vaziyet planında da görüldüğü üzere üçlü kanape olsun istedim. Böylece kanepe altında 360 lt kapasiteli su deposu ilavesi mümkün olabildi. Teknede iki adet 525 litrelik su deposunun birini 450x2 adet olan mazot depo kapasitesi böylece toplam 1425 lt oldu. Su deposu da 525 + 360 = 885 lt olarak kesinleşti.

HR 54 #43'ü ilk gördüğümde henüz sintineleri ve elektrik aksamı inşa aşamasındaydı. Kabuk son derece iyi durumda görünüyor. Teknisyenler her detay için önceden planlanmış, her bir nokta için çok hassas çalışmalar sürdürüyorlardı.
Not: Hallberg Rassy tersanesinde çalışan yaklaşık 240-250 kişi ile her yıl 120-130 arası tekne üretilir. Yani tekne başına ortalama 2 kişi / yıl diyebiliriz. Sabah 04:00 gibi çalışmaya gelirler ve genelde 15:00 gibi de o günkü programlarını tamamlayıp giderler.
Siparişle birlikte ilave sipariş listemiz de giderek şekillenmeye ve sayfalara sığmaz olmuştu.
Sürekli uzayan ilaveler listesinin binlerce defa daha gözden geçirilmesi, deniz ve yelkenle ilgili herkesten fikir alınması sonucunda tarihinin olası, en dolu HR54#43’ü oldu teknemiz. Satış Md. Roland’la en büyük kavgalarımızdan biri ‘’Artık teknede yer kalmadı, artık hiçbir şey ilave edemeyiz.’’ şeklindeydi. Kavgalarımızdan biri de Düsseldorf fuarında sipariş ettiğim Bauer Oceanic dalış kompresörü ve klasik tuvaletler yerine Raritan klozetlerin tersaneye gelmesi oldu. Hatta bir de o zamanın amiral teknesi HR64’te gördüğüm “Mirror TV” yi de isteyince ipler koptu, restleştik. Ben de o tekne artık sizin, sattığınızda paramı ödersiniz diyerek tersaneyi terk ettim. O aşamada tekne toplam bedelinin 1/3 ünü ödemiştim. Semi Custom tekne demek, istediğim ilaveleri ve değişiklikleri yapmak zorundasınız demektir. Patron Magnus Rassy aracılık ederek onay verince de kontratımız ve üretim 1 gün ara ile yeniden devam etmiş oldu.
Bu aşamada, HR teknenin siparişinden yaklaşık üç ay sonra imalat durumunu gösterir bazı resimler aşağıdadır.


Tersaneyi ikinci ziyaretim ise 25 Aralık 2011’de oldu. Bu aşamada elektrik ve mekanik tesisatlarını bir yerler henüz kapanmadan yerinde görmek ve kayda almak için yeniden HR 54 #43’ü ziyarete gittim, tam da planlandığı gibi inşa ediliyor. Makine dairesi cihaz yerleşimleri tamamlanmış, güverte komple tik kaplanmış, salon-mutfak ve kamaralardaki kaba işçilikler bitmiş, neredeyse tüm elektrik tesisatı da tamamlanmış durumda.




Senin Adın Mira Olsun, Senin Adın Mira Olsun, Senin Adın Mira Olsun...
Tekne adı seçmek tam bir belirsiz süreç. Bilenler bilirler, Dünya üzerinde tekne adı sıralayan ve/veya satan birçok web siteleri var. Mitolojideki adlar ilk çağlardan beri taranır, latince adlar olsun, yabancı ülke teknelerinin popüler adları vs istisnasız hepsi taranır. Benim de öyle oldu ve yaklaşık olabilecek 600 tekne adı adayı arasından Mira adını vermeye karar verdim. Yıllar sonra da Mira adının ve anlamının o tekneme ne kadar yakıştığını da gururla anlattım. O zamana kadar hiç tanımadığım ama daha sonra yakın dost olduğum İzmir’den bir deniz ve yelken sever arkadaşımız da aşağıdaki logo’yu çizince bu konu da mutlu bir şekilde aşılmış oldu.
Ve HR 54 #43 kod adlı teknemin ismi karanlık gecelerde, okyanuslarda yunuslara yol gösteren yıldız anlamında ve her daim parlaması; bana, aileme ve tüm sevdiklerime hep yol göstermesi adına 16 Ocak 2012 tarihinde teknemin adının Mira olmasına karar verdim ve büyük bir rahatlama yaşadım.
Senin adın Mira olsun, senin adın Mira olsun, senin adın Mira olsun…

Mira Karakterine ve Detaylarına Bürünüyor
Soğuk kış geceleri İsveç’te başlamışken Mira’nın insanın içini ısıtan gelişmeleri de hızla devam ediyor. Ocak ayının son günlerinde Mira’nın ziyaretine gittiğimde sanki ismine nazire yapar gibi parlayarak göründü bu sefer gözüme. Mira sanki sabırsızlık çekiyormuş gibi içindeki denizlere ulaşma isteğini ve arzusunu ilk defa bu kadar yoğun hissettim. Tabi kendimin de onu abrayacağı düşüncesi de sanırım benim çocuk hali sabırsızlıklarımdan…
Mira’daki değişimler onu iyiden iyiye denize hazırlar cinsten. Saklama dolapları ve mutfaktaki raflar belirginleştii izolasyon tamamlanmak üzere, salondaki detaylar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Belki şimdi söyleyeceğim bir reklam olarak algılanabilir ancak Hallberg Rassy bu işi biliyor. Açıkçası bu işin nasıl yapılacağını çok iyi biliyorlar. Bunu sadece Mira’nın her detayında değil iş yapış şekillerinde, planlamalarında ve yetişmiş personellerinde rahatlıkla görebiliyorsunuz.




Her gittiğimde tersanade 3-5 gün geçirip özellikle üretim holünde çalışanları izlerdim. Mesleğim Makine Mühendisi ve işim de şantiyecilik olunca yılların tecrübesi ile ne, nasıl yapılır konusunda uzmanlaşmış sayılırım. Orada çalışanları izlerken eleştirisel olarak bakıp daha iyi nasıl olabilirdi diye hep düşünmüş fakat sonuçta çalışanlara olan hayranlığım artarak izlemeye devam ederdim. Hepsi de işlerinde son derece usta, bilgili ve aklını tamamen işine veren değerli elemanlardı. Bunda tabi ki o işyerinde yıllardır çalışmalarının ve o çalışmalar sırasında seçilmişlerinin büyük katkısı da vardır. Ama ne olursa olsun gerek mühendislerin planlamaları ve uygulamaları ve gerekse de o günkü işini kalite kontrole onaylatmadan hiçbiri çalıştıkları mahalden ayrılmıyorlardı. Özellikle de teknenin mutfak tezgahı çevresi ve kapı kasalarının tek parça imalatları ve robotik cilalama makinelerinin çalışmasını izlemek bile çok büyük bir keyifti. Teşekkürler Hallberg Rassy…
Hallberg-Rassy, Rassy'nin Harry Halberg'in 1972'de emekli olmasının ardından Hallberg tersanesini satın almasıyla kuruldu. 1989'dan bu yana tüm tekneler Arjantinli mühendis ve yat tasarımcısı Germán Frers tarafından tasarlandı. Bugüne kadar tersane tarafından 9400'den fazla yat tamamlandı.
Üretim holü ve üretim detayları ile ilgili internette ve youtube’da birçok video bulabilirsiniz. Ben de sistemlerini patronun ağzından dinlediğim bir linki seçtim, orada da detaylar çok şey anlatıyor.
Ayrıca Hallberg Rassy tarihçesi için aşağıdaki linklere tıklamanız yeterlidir.
Artık Geri Sayım Başladı
Tarih 2 Mayıs 2012
Normal şartlarda İsveç’e gitmem ve Mira’nın son detaylarına bakmam gerekirken 9 Şubat’ta olduğum ameliyat sonrası uçağa binme sınırlama süremin devam etmesi sebebiyle son güncel fotoğraflarını Hallberg Rassy’den istedim.
Gelen fotoğraflara bakınca keşke gidebilseydim, orada olabilseydim dedim. İçimde kocaman bir boşluk oldu, fotoğraflara tekrar tekrar baktım. Mira adeta bir an önce denize kavuşmak için acele ediyordu.
Daha önceki üç ziyaretimde görmüş olduklarım sebebiyle içim rahat idi ve hiçbir şekilde üretim kalitesi veya eksiklik gibi aklımıza gelebilecek her kötü düşünceden arınmış olmamın rahatlığı elbette ki çok önemliydi. Bunda hem kendilerinin kalite kontrolü ve hem de Bureau Veritası’ın sertifika, belgelendirme, test İşlemleri ve gözetim hizmetleri kontrolünün etkisi de büyüktür.

Fotoğraflarda dümen dolabı tamamlanmış, enstrümanlar monte edilmiş ve kapakları kapatılmış hazır beklemedeler. Kokpit detayları, kıç aynası, makine dairesi, jeneratör, su yapıcı, enerji dağıtım panoları, harita masası detayları vs. tamamlanmış, çamaşır makinesi bile yerine konmuştu. Her şey o kadar güzel ve net görünüyordu ki.






Geçmesi için sabırsızlandığım son 20 güne girmiştik bile… Bundan sonra her gün tezkere bekleyen askerin son günleri gibi her biri bir asır gibi uzun ve hüzünlü geçti.
Konuk Yazar: Recep Yıldız
Fotoğraflar: Recep Yıldız Arşivi
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.