Bir Tutkunun Peşinde - 3. Bölüm

Rüya gibiydi, ancak bir dostumun dediği gibi “Rüyadan az biraz uyanıp rüyaları da gerçekleştirme vaktiydi”

Ve Mira Suda

Recep Yıldız'ın denizciliğe başlama hikayesinin başlangıcını aşağıdaki bağlantılardan okuyabilirsiniz.

https://yelkenciningazetesi.com/bir-tutkunun-pesinde-1-bolum

https://yelkenciningazetesi.com/bir-tutkunun-pesinde-2-bolum

Sağlık sorunlarım sebebiyle uçuş yasağı olan günlerime denk gelmesi sebebiyle Mira’nın suya indirilmesi sırasında yanında bulunamadım. Hallberg Rassy’de programını uygulamaktan ödün vermeyen bir firma olunca Mira bensiz suya indirildi. Patron Marcus’tan o anın fotoğraflarını istemiştim, cep telefonu ile çekip WhatsApp’tan paylaştığı fotoğrafları aşağıdadır.

Mira’yı teslim alma ve deneme seyri:

21 Mayıs günü THY’nin sabah uçağı ile Göteborg üzerinden 120 km kuzeydeki Orüst’teki Hallberg Rassy’nin tersanesine geldiğimde Mira’yı suda görünce inanılmaz bir duygu seli ile kendisine doğru yürüyüp onu sessizce seyrettim. Yaklaşık 1 senelik serüvenin sonu, ancak çok daha uzun sürecek bir diğer serüvenin de başlangıç anı gelip çatmıştı...

Mira’yı suyun üzerinde tarif edebilmemin imkânı yok, karman çorman duygular içindeydim. Bordasında Mira yazısını görünce değişik bir gurur da vardı içimde. Bir yandan HR yetkilileri bana Mira ile detayları anlatırken bir yandan da ben gözümü alamıyordum Mira’dan.

Bu arada İstanbul’dayken kullanmak istediğim ultra çapa için anlaştığım Boyut Marin, 42 kg. AISI 316 ultra çapamız da İsveç bayileri tarafından Ellös’a getirilip HR’nin tekneye monte ettiği İngiliz delta çapa ile değiştirildik ve o da yedek çapamız oldu. Ultra çapa Mira’ya hem şekilsel hem de burun açısı ile duruşu tekneye çok yakışınca HR patronu Sn. Marcus’u çağırıp gösterdim ve Boyut Marin İsveç Bayisi sahibi ile tanıştırdım. Marcus’a da kullandığınız o çapa bu teknelere yakışmıyor, ultra çapa kullanmalısınız dedim. Boyut Ultra Çapa’nın Almanya testleri ve övgülerinin de etkisiyle ‘’Önce depolarımdaki 300 çapayı bir kullanayım, sonrasını düşüneceğim.’’ dedi. Sonuç olarak 2014-2015 yılından itibaren önceliği büyük boyutlu teknelerinden başlamak üzere HR ultra çapa kullanmaya başladı ve bugün artık delta çapa kullanmıyorlar. Burada benim katkım yadsınamaz ve ben de bununla epey bir gurur duydum. 

 Mira burnunda çok yakışan ultra çapa ile

Mira ile birkaç deneme seyri yapıldı ve nihayet tekne yola çıkmaya hazır hale getirildi. Bu arada HR yedek parça ve tüm mutfak eşyaları, yatak örtüleri, yastık, yorgan vs. temini ile takım çantası oluşturulması gibi hiçte kolay olmayan sorunlar teker teker çözüldü ve hepsi de teknede yerini aldı.

Rüya gibiydi, ancak bir dostumun dediği gibi “Rüyadan az biraz uyanıp rüyaları da gerçekleştirme vaktiydi”

Bu arada 3 ay önce olduğum ağır “Aort kökü ve kapakçık tadilatı” ameliyatımın henüz nekahat dönemi olması, Hallberg Rassy yelkenli tekneleriyle ilgili seyir tecrübemin hiç olmaması ve hem de bilmediğim kuzey sularında seyir yapmak isteğim sonucunda bu tekneleri iyi tanıyan bir kaptan arayışıma HR yetkililerinin de yardımı ile İngiltere’de -Professional Yacht Delivery- PYD’den tecrübeli Bryan kaptan ile yaklaşık 3-4 ay sürecek bu seyir için anlaşıverdim. PYD ve Bryan kaptanının da önerileri ile birlikte seyir güzergahımızı kısa sürede belirledik.

İsveç / Ellös’ten başlayacak ve Norveç fiyortları, İskoçya, İrlanda, İngiltere, Fransa, İspanya ve Portekiz sonrası tüm Akdeniz’i geçerek İstanbul’a kadar devam edecek bu gezide amacım, bir daha tekne ile gelmemin mümkün olmadığı bu bölgeleri hem de Haziran’da beyaz geceler sırasında gezmekti. Norveç giriş ve gümrük kapımız olan Kristiansen’den başlayıp batıda Bergen’in 60 mil kadar kuzeyindeki en büyük fiyortlarına kadar olan bölgeyi yaklaşık 1.000 mil yol kat ederek görmek ve sonrasında başlayacak olan İskoçya geçişiyle ile bitirmek…

Seyrimiz kuzeye doğru önce Norveç’e, Norveç güneyi gezildikten sonra batı kıyıları ile Stavanger ve Bergen dahil meşhur Norveç fiyortlarında dolaşılacak ve ardından Kuzey denizi geçişi ile İskoçya, İrlanda ve İngiltere, fırtınaları ile meşhur Biskay Körfezi, Fransa, İspanya, Portekiz ve oradan da yönümüzü güneye Cebelitarık’a doğru çevirecektik… Hiç acelemiz yoktu; sindire sindire, içimize sine sine tamamladık tüm hazırlıklarımızı ve sonra da geleneklere uyarak bir şampanya patlattık seyir başlangıcı öncesinde Mira’nın kokpitinde…

 Şampanyamız Galip Bey'den

Keyfim yerindeydi, keyfimiz güzeldi…

Daha nice sevdiklerimle, sevdiğim denizlerde, sevmeye dair duygular içinde kara parçalarını deniz seyri ile birleştirecektim…

Belki de o anlarda hayatımda ikinci defa hissettiğim o hisle yüzleşiyordum. Muzurca çocukluğuma dönüyordum. İlk denize girişimi, ilk denizdeki teknelerle haşır neşir oluşumu hatırlıyor, hafif de olsa Mira gibi bir tekneye sahip olmanın getirdiği böbürlenme ve tevazu ile “Mira suda; güzel günler bekliyor bizi…” diye hayallerime duygularımla çanak tutuyordum.

Ve yola çıkma zamanı

21 Mayıs Pazartesi gününden 27 Mayıs Pazar günü ayrılışımıza kadar Orüst’ta tam bir bahar havası vardı; açık, az bulutlu ve güneşli… Gençler karşı sahilimizde her gün denize giriyorlardı. Gulfstream sıcak su akıntısının da etkisiyle deniz sıcak, hava da inanılmaz derecede güzeldi. Seyir öncesi hazırlıkları sırasıyla şu şekilde yaptık:

Seyirden önce Mira’yı teslim alırken her türlü sistemi webasto, invertör, jeneratör, ısıtıcı, klima vb. denemiş, aküleri sıkı sıkı kontrol etmiştik. Akülerimiz toplamda 28 Adet 6V akü ve akülerin 4’erli gruplanması ile oluşturulmuş 24V enerji sistemimiz vardı. Volvo elemanları gelip motor çalıştırma ve performans testleri, Selden’den arma ve yelken sistemleri, hidrolik sistem, mastervolt elektrik kontrol ve ekipmanları ile jeneratör teslimi, su yapıcı, mirror TV ve daha birçok ekipmanın testleri ve teslimleri ayrı ayrı yapıldı. TV sistemi için Göteborg’dan 24 Mayıs’ta gelen servis ekibi sistemi kurarak bize bir tanıtım gerçekleştirdiler. Furuno’dan 6 saat boyunca servis aldık ve onlar da bize seyre çıkmadan önce tanıtımlarını gerçekleştirdiler.

Ayrıca “MaxSea Time Zero Explorer Worldwide” haritalarını da satın aldım ve bilgisayara Stefan ile yükledik. Gümrük evraklarını, tekne ve tüm yedek parçalarını da yanımıza alarak İsveç gümrük çıkış işlemlerini ve Norveç giriş işlemlerini tamamladık.

 Ve 27 Mayıs Pazar günü sabah 07:30’da uyandık, 08:00’de kahvaltı sonrası hazırlıklarımıza devam ettik. Yangın söndürücüler kontrol edildi, gaz switch’i kapatıldı, can yelekleri de giyilerek ayarlandı ve hazır bekletilmek üzere kamara dolaplarımıza konuldu. Bryan, akşamdan gideceğimiz yere ilişkin “Daily Cruising Log”u doldurdu ve saat 10:03’te benden 1 gün sonra tekne sözleşmesi imzaladıkları için tekneleri HR48 Blue Note’u 1 hafta sonra teslim alacak olan ve de bizimle aynı seyir planını uygulayacak olan Ergeneci ailesi ile yolda bir yerlerde buluşmak üzere vedalaşıp ayrıldık, alttaki fotoğraflarımız onlar tarafından çekildi.

 Mira ile Orüst'ten ayrılış, kuzeye doğru seyir başladı

 Norveç'e doğru, kuzeye yolculuk ilk günü

Hava son derece güzel, güneşli ve sıcaklık 17 derece. Birinci etap İsveç gümrük çıkış için kuzeye doğru 60 DM giderek Strömstad’a gideceğiz. Saat 11:00’de ana yelkeni açtık ama rüzgar 2-5 knot iskele 60-90°den alıyoruz. Hızımıza katkısı yok gibi.

Kuzeye doğru çıkarken belki de Pazar günü olması sebebiyle her yanımızda optimist, lazer, genellikle küçük boyutlu yelkenli tekneler, kano ve kürekçiler, pek çok tekne vardı. Her tarafta kayalıklar ve adacıklar var. Bu bölgedeki genel yapı böyle. Saat 11:15’te cenovayı tam açtık, rüzgâr 60 derece iskele baş omuzluktan geliyor. Hızımız 8.5 knot oldu ve 180 HP volvo motor 1420 d/d’de çalışıyor.

Çevremizde çok sayıda şamandıra var, aralarından süzülüp gidiyoruz. Balık sepetlerine ait bu   şamandıraların tamamı farklı renkli çok güzel işaretlenmiş ve çok rahatlıkla seçilip görülebiliyorlar. Kuzeye çıkarken sancağımızdaki kıyıdan yaklaşık 1 mil açıktan seyir yapıyoruz. Derinlik ortalama 40 mt, istikametimiz de 300° Kuzey. Deniz suyu sıcaklığı 12°C. Daha çok çocukların yüzdüğü Ellös, Orüst karşı kıyılarında da deniz suyu sıcaklığı 18°C imiş. Saat 17:50’de Strömstad’a vardık. Şehrin önünde her yer marina. Genelde içerisinde küçük teknelerin olduğu birine sancaktan aborda olduk ve bağlandık.

 Mira'da seyirdeki ilk resmim

Strömstad, tarihî olarak bir Norveç kentidir. Ancak 1658 yılında imzalanan Roskilde Antlaşması neticesinde kent ve içinde bulunduğu Bohuslän bölgesi İsveç'e verildi. Kentin bulunduğu yerde eski dönemlerde Strömmen adı verilen bir balıkçı kasabası yer almaktaydı. Şehrin tüccarlara tanıdığı ayrıcalıklar sonucunda kısa sürede bir ticaret kenti oldu. Şehir bu süreçte büyüyerek 1676'da Kral XI. Charles tarafından kent konumuna alındı. Kent uzun yıllar boyunca balıkçılığın yanında, ticaret alanında da gelişti. Kaplıcalarıyla ünlü olan Strömstad yat limanıyla da gelişme göstermiştir.

Fotoğraflarda da görülebileceği üzere evler oldukça renkli. Bu gece burada geceleyip yarın sabah gümrük çıkış işlemlerini yaptırıp tekrar kuzeye doğru Kristiansen’e doğru yola devam edeceğiz. Yalnız bir şeyi unuttum, deniz yemyeşil ve inanılmaz bir yosun yoğunluğu var. Nerede bizim turkuaz renkli denizlerimiz demeden de geçemedim. Sanayileşmenin bir uzantısı mı bu? Değilmiş, sonradan bunun Gulfstream sıcak su akıntısının getirdiği planktonların yoğunluğu ile suyun rengi ve görünümünü yeşile dönüştürdüğünü öğrendim.

Störmstard & Kristiansen

Saat 15:30’da İsveç gümrük çıkış işlemlerimizi ve hazırlıklarımızı tamamlayıp Störmstard’dan ayrıldık. Rotamızdaki ilk durak Norveç’e ait Kristiansen, 115 mil yolumuz var ki bu da yaklaşık 15 saat demek. Rotamızı çizdik ve koy çıkışında da ana yelken ve cenovamızı tam açtık. Rüzgâr şimdilik çok az ve 125 derece sancaktan geliyor. Motor ve yelken seyri ile yaklaşık 8.8 knot hızla gidiyoruz. Çevremizde yine bir dolu yelkenli ve küçük boyutlu motoryatlar ve çoğunluk sepet ile avlanan balıkçılar var. Daha önce de olduğu gibi çevremizde çok sayıda adacık ve kayalıklar var. Bilgisayar üzerinden Max Sea Time Explorer tüm chartplotter ve 15’’ harita masası üzerinden de bu detaylar görülüyor. Sistemde ve Ipad’de de ayrıca Navionics de istediğimizde emre amade beklediğinden güvenle seyrimizi gerçekleştiriyoruz. Bu bölgede haritalar genelde güvenilirmiş, bizzat yaptığımız kontrollerde de bunu tespit ediyoruz. Bugün vardiya nöbetlerimiz başlıyor. Bryan 16:00-18:00 arası, Louis 18:00-20:00 ve ben de 20:00-22:00 saatleri arası nöbetteyiz. Sahi tanıştırmayı unuttum; Louis, Bryan’ın arkadaşı. O da Störmstrad’da bize katıldı, amacı yat kaptanlığı için mil yapmak. Sonrasında benim nöbetim 02:00-04:00 arası gün ağrırken… Sabah 07:00 gibi de varmış olmayı planlıyoruz.

Bu nöbetler benim ilk vardiya nöbetlerim olacağından heyecanlıyım. Deniz hafif dalgalı, dalga yüksekliği yaklaşık 1 metre, hava bulutlu ve güneş yüzünü artık göstermiyor. Bu bölgede su hareketlerini çok hissetmedik.

Oltamız 2 saattir suda ama henüz balık yok. Oltamızı saat 19:00 gibi toplayınca 3 kaşıktan birinin kopmuş olduğunu gördük, kim bilir belki de fazlaca büyük bir tanesini kaçırmışızdır.

Saat 20:00’den itibaren deniz iyice kabardı, dalga yüksekliği 2 metreyi aştı. Rüzgâr 150-160 derece sancaktan 15-20 knot hızıyla esiyor. Ana yelken 1. camadanda, hızımız pupamızdan gelen dalgalarla birlikte 7-10.5 knot arasında. 20:00-22:00 vardiyası benim, hava çok bulutlu ve yağmur öncesi gibi kapalı. Normalde gün batımı 23:00’e doğru olacaktı ancak bu sefer hava erken kararıyor. Yolda yağmurla yıkanabiliriz.

Gece yarısı müthiş bir sağanak yağmur geldi ve sabaha kadar devam etti. Hard Top’a rağmen tekne girişini kapattık, rüzgâr da 30 knot’ı geçti, dalga yüksekliği de 3 metrenin üzerinde ve sancak kıç omuzluktan geliyor ve 3. camadanda ana yelken ile de kızaklayınca hızımız 12 knot’ı zaman zaman geçiyor.

İki saat nöbet çabuk geçti. 03:50’de Bryan geldi. Artık gün iyice ağarmıştı ve Kristiansen’e de yaklaşık 15 mil yolumuz vardı. Kıyı ışıkları gün ile birlikte yerini binalara bıraktı. 05:30 gibi hepimiz güvertedeydik, varmıştık. Marinalarda büyük teknelere yer bulmak zor, dış pantona bağladık.

  Kristiansen'e varış

 Mira, Kristiansen iskelesinde

Sabah teknede yaptığımız kahvaltı sonrası Norveç gümrük girişi için şehre gittik. Norveç giriş mühürleri tekne ve tüm yedek parçalarımız export olduğu için KDV iadesi almak için önemliydi. Sorumlu yerinden kalkmadan mühürleri gösterdi, gerekli yerlere kendiniz basın dedi. Yani prosedür olan işlemler çok kolay oldu. Ne tekneyi görmek istediler, ne de herhangi bir soru sordular.

Kristiansen bu bölgenin en büyük şehirlerinden biri, Norveç’in en güney noktasında ve de üçüncü en büyük şehri. İnternet olan bir kafe bulduk ve e-postalarımıza baktık. Hava bulutlu ve kafe kalabalıktı, içeridekiler güneş çıkınca soyunarak arka çim bahçeye koşuyor güneş gidince de tekrar içeri doluşuyorlardı. Güneşin parıldaması onlar için çok önemliydi ve bizler Akdeniz ikliminde bunun öneminin farkında bile olamıyoruz. Mayıs son günleri olduğu için günler inanılmaz uzundu ve gece bir türlü gelmiyordu. Bizim alışa geldiğimiz gece, gündüz oranları burada tamamen şaştı.

İstanbul’daki son kalp kontrollerim sonrasında kalp dış çeperindeki sıvı toplanması durumunu tespit için doktorumun isteği ile kalp EKO’su yaptırmak için bir taksi ile şehir dışındaki hastaneye gittim. 3 saat orada kalmama rağmen “acil bir durum olmadığı” gerekçesiyle EKO yaptıramadım. Hastanede bir de Türk doktor varmış ancak görüşemedim. Hastane önündeki taksilerin ikisi Pakistanlı biri Türk idi. Sıra Pakistanlı’da olduğu için onunla limana döndüm. Norveç’te kalp Eko’sunun büyük olay gurubuna girdiğini de böylece öğrenmiş oldum. Bizde ise elektro-anjiyo’lar çok kolayca yaptırılıyordu. Sonra ameliyat için gittiğim hastanede, neden bu kadar çok radyasyon aldığım için fırça bile yedim.

Kristiansand; Danimarka Kralı 4. Christian tarafından 1641 yılında kıyı korumasını güçlendirme amacıyla kurulmuş ve bu bölgenin ticari, askeri ve kültürel faaliyetlerde öncü olmuş bir şehir. Güney sahillerinin en büyük, ülkenin de en büyük 5. şehri. Norveç 385.199 kilometrekarelik ve yaklaşık 5 milyon nüfuslu bir ülke, bir krallık. Fiyordları binlerce adacığı, beyaz geceleri ve kışın da gece kuzey ışıkları (night lights) ve de buz oteli ile hafızalarımızda yer eden bir kuzey ülkesi.

Akşam yemeğini şehirdeki bir restoranda yedik. Sokakta insanlar halen kısa kolla ve şortlarla dolaşıyorlar. Biz ise üzerimizde hem kazak hem de sağlam anoraklarla… İnsan bünyesi demek nasıl alışıyorsa öyle algılıyormuş.

Gece teknede sakindi, bazı taramam gereken belgeler ile uğraştım ve gün bitti.

Sabah 08:00’de kalktık. İnanılmaz derecede güneşli ve masmavi bir gökyüzü var dışarıda, hava güzel. Henüz uydu telefonumuz aktif değil, MMSI numaramız daha gelmedi, tekrar internet bağlantısı için  bir kafeye gideceğiz. Bugün M. Değirmenci, İstanbul - Oslo uçuşu sonrası bir şekilde tekneye gelecek ve sonrası seyrimize katılacak. Telefonla konuşmalarımızda gece buluşuruz gibi konuştuk.

Devam Edecek…

Konuk Yazar: Recep Yıldız 

Fotoğraflar: Recep Yıldız Arşivi

Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.

Yorum Yap