Bodrum Su Altı Ve Arkeoloji Müzesi - 2. Bölüm

Bodrum Müzesi yazı serimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Cam batığı, Uluburun batığı, Gelidonya batığı ve daha niceleri yazımızda...

Bodrum Su Altı Ve Arkeoloji Müzesi  haberinin ilk bölümünü aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz.

Bodrum Su Altı Ve Arkeoloji Müzesi - 1. Bölüm

 

Bir başka batık müzesindeyiz

Yine yaklaşık 1000 yıl önce (MS.1026) Marmaris Serçe Limanı bölgesinde batan gemi 750 yıl sonra 1979 yılında su yüzüne çıkarılmış. Yükün büyük bölümü cam olduğundan batığa “Cam Batığı” ismi verilmiş. Cam ile birlikte amforalar, sikkeler, camdam imal edilmiş ürünler, silahlar batıktan çıkarılıp sergilenenler arasında.

Batık teknenin bugüne ulaşabilen ve su yüzüne çıkarılabilen parçaları tekrar bir araya getirilmeye çalışılmış ve büyük bir salonda içindeki yüküyle birlikte canlandırılmaya çalışılmış.

Su Altı Arkeoloji Müzesi’nin özgün köşelerinden biri de “Uluburun Batığı”. M.Ö.1320 yılına tarihlenen batık Mehmet Çakır adlı bir sünger avcısı tarafından 1983 yılında Kaş yakınlarında bulunmuş. Batık parçaları, 40-60 metre arasındaki derinliklere yayılması nedeniyle ancak 20-25 dakikalık sınırlı dalışlarla tam 11 yılda su üstüne çıkarılabilmiş. Uluburun batığının kazısının yapılan en eski batık olduğu söyleniyor.

Genişçe bir salonun üçte birlik bölümüne yerleştirilen batık simülasyonunda, teknenin kesiti ve kargosunda yer alan mallar ortaya konmuş. Ayrıca bir ekran üzerinde teknenin batmadan önce yol alışı ve bir kayaya çarparak deniz tabanına oturması canlandırılmış. Gerçekten güzel bir emek, takdiri hak ediyor.

Buluntulardan gemi kargosunun oldukça zengin ve çeşitli olduğu anlaşılmış. Çeşitli çap ve büyüklükte 10 ton kadar bakır külçe, yaklaşık 1 ton kalay külçe, 200’e yakın cam külçe, içinde boncuk, melengeç reçinesi ve zeytin bulunan 150 amfora, büyük pithoslar (küpler) içine yerleştirilmiş çok sayıda Kıbrıs seramiği batıktan gün yüzüne çıkarılan kalıntılardan.

Uluburun batığından çıkarılan en ilginç parça ise bir yazı tahtası idi.

Şimşirden imal edilmiş, menteşeleri fildişinden bu yazı tahtasının boş kısımları balmumu ile doldurularak üzerine sert bir cisimle yazılırmış. Uluburun batığında bulunamayan neredeyse bir kaptan ve mürettebatı kalmış desek yanılmış olmayız.

M.Ö. 1200 yıllarına tarihlenen “Gelidonya Batığı” Antalya Körfezi’nin batısındaki Gelidonya Burnu açıklarında batmış. Tunç yapımında kullanılan bakır ve kalay külçeler, kişisel bir mühür, oyunda kullanıldığı sanılan bir aşık kemiği, çok miktarda taş çekiç ve biley taşları Gelidonya batığının bugüne armağanları.

Gelidonya batığının çıkarılmasında görevli ekipte yer alan sünger avcısı Cumhur İlik tam altı yıl sonra 1966 yılında Bodrum Mazı Köyü yakınlarında yaptığı bir dalış sırasında, 33 metre derinlikte büyük küplere rastlamış ve Su Altı Arkeoloji Enstitüsü görevlilerine haber vermiş. Yapılan araştırmalarda bölgeye dağılan küplerden başka bir ize rastlanmamış. Küpleri tarihlemekte zorluk yaşayan uzmanların genel kanısı bu kapların Troya, Beysesultan ve Girit’te M.Ö 1600’lere tarihlenen örneklerine benzerlik gösterdikleri yönünde.

Yassıada Sığlığı… Turgutreis açıklarında yer alan ancak suyun 1,5 metre altında kaldığı için gelip geçen gemilerce pek fark edilmeyen bir kaya topluluğu. Dolayısıyla çok sayıda gemi ve tekneye mezar olmuş bir bölge. “Geç Roma Batığı”, “Bizans Batığı”, “Osmanlı Batığı” bu kurbanlardan birkaçı.

Geç Roma Batığı’ndan çıkarılan amforalar

Bizans Batığı’ndan çıkarılan tahıl öğütme malzemeleri ve testi

Mehmet İmbat adındaki bir sünger avcısı, 1963 yılında Yalıkavak bölgesinde 85 metre derinlikte avlanırken bir çocuk heykeli fark etmiş ve çıkarmış. Bugün “Afrikalı Çocuk Heykeli” olarak adlandırılan ve müzede sergilenen bu tunçtan heykel neredeyse hiç hasar almadan 2200 yıl o derinlikte kendini korumuş.

Bunlar hoş tesadüfler tabi. “Neye niyet neye kısmet” misali sünger avlamaya giderken binlerce yıl öncesinden haber veren bir kalıntıya rastlamak.

Bütün bunlardan sonra soru şu : “”Bodrum’da sünger bitti. Buna paralel olarak sünger avcılığı da. Peki diğer antik batıkları kim bulacak ya da nasıl bulunacak? Antik kentler üzerinde oturan Bodrum ve çevre ilçeler bu müzede yer alan 8-10 batık kalıntısıyla mı yetinecek?”

Unutmadan o sünger avcısının bulduğu çocuk heykelini de buraya koyalım. Elinde sopa tutan bir kaz çobanıymış. Karnı şiş olduğu için de sıtma hastası olduğu tahmin ediliyor.

Haber ve Fotoğraflar: Levent Dinçer / Yelkencinin Gazetesi

Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.

Yorum Yap