Tam 32 yıl boyunca Ankara, İzmir ve Bodrum’da uluslararası otellerde çalıştıktan sonra hayatımın rotasını değiştirme kararı aldım. Bundan sonra deniz benim evim, yelkenlerim kanatlarım olacaktı. Son 12 yıldır Bodrum’da, denizle iç içe bir yaşam sürüyorum. Ancak bu yolculuk, bir anda denize açılmakla başlamadı. Önce küçük adımlar attım, deneyimler kazandım, öğrendim.

Denizciliğe, lazer sınıfı yelkenlilerde eğitim alarak başladım. Sonrasında uzun zamandır hayalini kurduğum yelkenli tekne sahibi olma isteği giderek güçlendi. Ancak bu hayali gerçekleştirmeden önce bilinçli bir şekilde hareket etmek gerektiğini biliyordum.
Üç yıl boyunca yelkenli tekneler kiralayarak ailemle tatiller yaptım. Böylece bir yelkenli teknenin aile yaşantımıza uygun olup olmadığını test etme şansı bulduk. İşte bu süreç bana şunu öğretti: Tekne almadan önce ihtiyaçlarınızı ve beklentilerinizi iyi belirleyin. Çünkü tekne, sadece bir araç değil yaşamınızın bir parçası olacak bir yol arkadaşıdır.
Doğru Tekne, Doğru Amaç
Denize açılmak isteyen herkesin öncelikle amacını netleştirmesi gerektiğine inanıyorum. Eğer vaktiniz kısıtlıysa ve sadece yakın koylara gidip yüzmek, balık tutmak istiyorsanız motoryat sizin için daha uygun olabilir. Ancak eğer uzun yolculuklar yapmayı, rüzgarın rehberliğinde uzak denizlere açılmayı hayal ediyorsanız yelkenli bir tekne sizin ruhunuza daha uygun olacaktır.
Tekne sahibi olmak, yalnızca bir tekne satın almakla bitmez. Onu bağlayacak güvenli bir liman bulmak günümüz şartlarında belki de en büyük zorluklardan biridir. Son yıllarda sıkça duyduğumuz “Tekne almadan önce bağlama yerini ayarla” sözü, bu sürecin en kritik noktalarından biridir.
Deniz Bir Ustalık İster
Teknenizi aldınız, bağlama yeriniz hazır… Peki ya deneyiminiz? İşte bu noktada denizciliğin en önemli gerçeğiyle yüzleşmek gerekir: Denize açılmak, yalnızca bir dümeni tutmak değildir; bilgi, deneyim ve sorumluluk gerektirir. Son yıllarda kolayca alınan Amatör Denizcilik Belgesi ile birçok insanın denize açıldığını ancak yeterli tecrübeye sahip olmadıkları için zor anlar yaşadıklarını görmekteyiz. Bu yüzden denize çıkmadan önce mutlaka eğitim alınmalı hatta mümkünse profesyonel kurslara katılarak bilgi ve pratik kazanılmalıdır.

Kendi deneyimimden yola çıkacak olursam yelken konusunda bilgim olmasına rağmen tekne aldığımda iyi bir denizci olduğumu söyleyemezdim. Bu yüzden profesyonel bir yat kaptanlığı kursuna katıldım. Staj ve eğitim süreci sonunda fark ettim ki teorik bilgi olmadan denizde yaşanabilecek zorluklara karşı hazırlıklı olmak mümkün değil. Deniz, insana muhteşem bir özgürlük sunar ama aynı zamanda bilgiyle donanmamışsanız acımasız da olabilir.
Tekne Sahibi Olmak, Sorumluluk Almaktır
Denizcilik yalnızca bir seyahat değil aynı zamanda bir yaşam biçimidir. Teknenin genel bakımı, arma sistemleri, motor, mekanik ve elektrik donanımları hakkında temel bilgiye sahip olmak hem maddi hem de manevi olarak büyük bir rahatlık sağlar. Aksi takdirde her bakım ve onarım için dışarıdan hizmet almak büyük bir mali yük haline gelebilir.
Benim için deniz, yalnızca maviliklerde süzülen bir yelken değil; sabır, bilgi, özgürlük ve sorumluluğun birleştiği bir hayat öğretisi oldu. Eğer denize açılmak istiyorsanız, ona saygı duymayı, onun dilini öğrenmeyi ihmal etmeyin. Unutmayın ki deniz; hazırlıklı olanı kucaklar, hazırlıksızı ise zorlar.
Rüzgarınız bol, rotanız açık olsun.
Konuk Yazar: Gözen - Koray Adıgüzel
Fotoğraf - Video: Koray Adıgüzel Arşivi
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.