Yıl 1999… Karşıyaka Yelken Kulübü’nde küçücük bir optimist tekneyle tanıştım denizle. Daha ilk ayın sonunda eve uğramaz oldum, kulüpte milli takım sporcularıyla antrenmana katılıyordum. “Kursiyer” yazıyordu ama gönlüm çoktan “yelkenci” olmuştu.
İki yıl optimist sınıfında yarıştım, ardından ILCA 4’e geçtim. İlk Türkiye şampiyonamda junior birinciliğini alınca milli takım yolu açıldı. Üst üste üç yıl boyunca milli formayla ülkemi temsil ettim. Deniz, rüzgâr, yarış heyecanı… Artık hayatımın merkezindeydi.
2007’de yatçılığa adım attım. Küçük teknelerden büyük denizlere… Yelkenciliğim de denizciliğim de başka bir seviyeye çıktı.
Arada Trakya Üniversitesi Radyo Televizyon bölümünden mezun oldum (2009). Yerel ve ulusal kanallarda gazetecilik yaptım, tiyatro topluluğumuzla turnelere çıktım. Ama itiraf edeyim; kamera da, sahne de güzel fakat yelken bambaşka.
Karada kaldığımda gitar çalarım, iyi bir müzik dinleyicisiyim. 2015’te hayatımın en güzel hediyesi, kızım Derin dünyaya geldi. Bugün o da optimist sınıfında yarışıyor, hatta küçük yelkencilere ders bile veriyor. Elma dalının dibine düşermiş, doğruymuş.

Yelken seyiri eğitimi
Şimdi gençlere ve yetişkinlere yelken öğretiyorum. Haftalık konaklamalı seyirler düzenleyerek deniz sevgisini paylaşıyorum. En büyük mutluluğum, öğrencilerimin başarıları. Mesela sporcum Su Bayrak, bu yıl milli takıma girip İrlanda’daki ‘’ILCA 6 Dünya Şampiyonası’’na katılma hakkı kazandı. İşte o anlarda “iyi ki bu işi yapıyorum” diyorsunuz.
Benim için sporcuların hangi kulüpten olduğu önemsiz. Asıl önemli olan, bu güzel ülkede denizci-yelkenci sayısının artması. Çünkü yelkencilikte yaş sınırı yok. 70 yaşında başlayan kursiyerim bugün kendi teknesinde yaşıyor. İşte ispatı! Denizin davetine “geç kaldım” diye bir şey yok.
Unutmayın! Teknenin markası, modeli değil; üzerindeki bilgi, güven ve paylaşma ruhu önemlidir. Yelken bir dildir; yelkencilerin elleri nasırlıdır, tenleri yanık ama kalpleri hep naziktir.
Bu Haftaki Seyir Günlüğüm ⛵🌊

Şu satırları yazarken Marmaris–Bozburun arasında, Katar’dan gelen dostumla seyirdeyim. Yanımızda çocukluk arkadaşım ve kuzenim Dilara da var. Hepimiz yelkene sevdalıyız, bu yüzden tekne bizim için bir aile evi gibi.

Bozukkale
Marmaris Limanı’ndan 51 feet, tek gövdeli bir yelkenliyle çıktık. İlk durağımız Bozukkale oldu. Geceyi tahta iskeleye bağlanarak geçirdik. Koy, biraz çalkantılıdır ama içeride her daim serinletici bir esinti bulursunuz.

Bozburun
Sabah 08.00’de ana yelkeni bastık, cenovayı açtık. 12–13 knot’luk rüzgârla Bozburun liman girişine kadar şahane bir seyir yaptık. Sonrasında rüzgâr kesildi, motorla Ada Boğazı’na vardık. O turkuaz suyu görmeliydiniz! Teknemizin gölgesini deniz tabanında seçebiliyorduk, sanki uçuyorduk.

Bozburun Yat Kulübü
Akşam, Bozburun Yat Kulübü’ne bağlandık. Kulübün sahibi Edhem Dirvana ile deniz ruhu dolu keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Sonraki gün Selimiye’deydik. Elektrik-su pedestalları değişim halindeydi, biz faydalanamadık ama şimdi eminim çalışıyordur. Gece nem çoktu, Dilara ile serinlemek için denize atladık. O sırada anne ve yavru karetta karetta yanımıza çıktı! Bizim panik halinde tekneye dönüş hızımız olimpiyat rekoruna yazılırdı. Kaplumbağalar muhtemelen hâlâ bize gülüyordur.

Bencik Koyu
Yeni gün, Bencik Koyu’na girdik. Gökova ile Hisarönü Körfezi’ni yalnızca 600 metrelik bir kara ayırıyor. Hep hayalimdir, bir kanal açılsa da Hisarönü’nden Gökova’ya dakikalar içinde geçilse. Belki bir gün… Suyun dibinde pina kabukluları vardı ama çıkarmak yasak tabi.
Kocabahçe’de demirledik. Gece gökyüzü şölen gibiydi; şehir ışıklarından uzak, yıldızlar ve aralarından kayan uydular… Güvertede uyumak işte böyle bir şey.

Söğüt'e gideken yelken seyiri
Ertesi sabah 15 knot rüzgâr yakaladık. Sprayhood ve biminiyi açtık, bol tramolalı orsa yaptık. Dirsekbükü’nü iskelede bırakıp Söğüt’e yöneldik. Rüzgârı 135 dereceden alınca geniş apaz seyriyle uçtuk, 9 knot’u gördük. Gezi teknesi için mükemmel hızdır. Şimdi Söğüt’teyiz, akşam meşhur restoranın iskelesine bağlanacağız.
Yarın Marmaris Limanı’na dönüş var. Üç haftadır aralıksız seyirdeyim: Önce 42 ve 45 feet katamaranlarla, şimdi tek gövdeliyle… Sonrasında ILCA Master Türkiye Şampiyonası var. Geçen yıl genel sıralamada ikinci olmuştum, bakalım bu yıl neler olacak!
Son Söz ⚓
Ben hayatını denizden kazanan, rüzgârla yaşayan biriyim. Yelken; bana özgürlüğü, sabrı, paylaşmayı ve şükretmeyi öğretti. Yelkenin menzili yok. İnsan, denizde aslında kendini öğreniyor.
Ne erken, ne geç; denizde olmak için her zaman, en doğru zamandır.
Rüzgârla, sevgiyle, denizle…
Konuk Yazar: Onur Pekçetin
Fotoğraflar: Onur Pekçetin Arşivi
Yayına Hazırlayan: Doruk Ajans / Yelkencinin Gazetesi Kuruluşudur.